22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Övüncümüz, güvencemiz Cumhuriyet

Övüncümüz, güvencemiz Cumhuriyet
A+ A-
ZERRİN ÖZTÜRK

Mustafa Kemal Atatürk, Ankara’da gerçekleşen eğitim kongresinde şöyle der: “…Bir milli eğitim programından bahsederken eski devrin hurafelerinden ve fıtri niteliklerimizle hiçbir ilgisi olmayan yabancı fikirlerden, Doğu’dan ve Batı’dan gelen bütün tesirlerden uzak, milli ve tarihî seciyemize uygun bir kültür kastediyorum.”

Cumhuriyet’in 29 Ekim 1923’te ilanı, işte bu tarihsel öngörüyle, eğitimden başlayarak kadınlar açısından büyük devrimlerin başlangıcını oluşturdu.

En önemli devrimlerden biri 3 Mart 1924’te kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim tek elden yürütülmeye başlandı. Okullar herkes için bir ve tek tip oldu. Eğitim ve öğretimin birliğiyle kız erkek ayrımı kaldırıldı.

Türk Kadını’nın eğitimde fırsat eşitliğine ve eşit haklara sahip olmasının yolu açıldı. Böylece, kız erkek birlikte öğretimle daha güçlü bir toplum oluşabildi. Kanun, kadın-erkek eşitliğinin yaşama geçmesini, dengeli kişiliklerin oluşmasını sağladı. Eğitimin maliyeti azaldı. Toplumsal kaynaşma ve bütünleşme mümkün oldu.

Medeni Kanun’un 17 Şubat 1926’da kabulüyle kadın, tek eşli evlilik, boşanma isteyebilme, evlenme yaşının yükseltilmesi, resmi nikah, mülk edinme, mirastan eşit yararlanma, tanıklıkta eşit sayılma haklarını kazandı. Anayasal olarak, ilköğretimin zorunlu hale gelmesiyle kadınlar eğitimlerini yapıp meslek edinerek toplumsal yaşama katıldılar.

Kadın Cumhuriyet’le birlikte sosyal ve toplumsal yaşamın eşit paydaşı oldu. Mustafa Kemal Atatürk’ün üstün öngörüsüyle gerçekleştirdiği devrimlerle “Cumhuriyet Kadını” niteliğini kazanan kadınlar, çağdaş ve uygar dünyada, bilimde, sanatta, kültürde, sporda, siyasette, çalışma hayatında yer aldılar. Önce cins-i latif değil, önce insan olarak değer gördüler.

Cumhuriyet, Afet İnan, Remziye Hisar, Afife Jale, Jale İnan ve Halet Çambel, Leyla Gencer, Bedia akarsu, fizikçi Engin Arık, İdil Biret, Muazzez İlmiye Çığ’ı ve nicelerini yetiştirdi.

Cumhuriyetin kadına sağladığı eşitlik artık milletimizin yaşamında kökleşmiştir. Türk kadınının tarihimizden gelen değerini Cumhuriyetimiz, sağlamlaştırmış ve büyütmüştür. Şimdi işsizliği, şiddeti, yozlaşmayı, üretimsizliği milletimizin yaşamından kovma zamanıdır. Muazzez İlmiye Çığ’ımızın Sümer tabletlerinden bizlere ulaştırdığı özlü sözdeki gibi: “Boşa geçen vakit neye yarar?”

Milletimizin topyekûn kalkınması ve ilerlemesi için kadınıyla, erkeğiyle her zamankinden çok Cumhuriyet’imize sarılmalıyız. Övüncümüz, güvencemiz Cumhuriyet’in bütün niteliklerine sahip çıkmamız, insanlığın yeni ufkunda çağdaş uygarlıklar düzeyi üstüne çıkarmamız bugünün başlıca görevidir.

Cumhuriyet Kadın Zerrin Öztürk BİNDALLI