Özel bunu da savunacak mı? Ahmet Özer'in makam odasından bile 'Kürdistan' çıktı!
PKK üyeliği suçlamasıyla tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in makam odasındaki aramada ele geçirilen kitapçık gündeme bomba gibi düştü. O kitaptan da bölücülük çıktı...
CHP ve DEM Parti'nin 31 Mart'ta 'Kent Uzlaşısı' adı altında aday gösterdiği Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, terör soruşturması kapsamında gözaltına alınarak tutuklandı. Özer'in makam odasında yapılan aramada ele geçirilen dijital kitapçık ise tartışma yarattı. Taslak halinde olduğu anlaşılan kitapçıkta Cumhuriyet 'katliamcı', isyancılar ise 'direnişçi' ilan edildi.
ÖZER'İN TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELERİ İLE TELEFON TRAFİĞİ
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 30 Ekim’de tutuklandı. Özer'in 47'si hakkında arama kararı bulunan 694 farklı örgüt üyesiyle görüşme yaptığı saptandı. KCK yürütme konseyi üyesi olan ve kırmızı kategoride aranan terörist Remzi Kartal ile ise 14 kez telefon görüşmesi yaptığı tespit edildi.
GÜNEYDOĞU BÖLGESİ 'KÜRDİSTAN', DERSİM İSYANI 'DİRENİŞ'
“PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan tutuklanan Özer’e CHP ve DEM Parti sahip çıkarken, Özer'in makam odasında ele geçirilen kitapçıkta Dersim isyanına ilişkin yer alan ifadeler dikkat çekti.
Esenyurt Belediyesi binasının başkanlık makamında el konulan bir klasörde, yazımına devam edilen kitap olarak değerlendirilen 145 sayfalık metinde Mustafa Kemal Atatürk'ün emri ile başlatılan 'Tunç Eli Harekatı' katliam olarak tanımlandı. PKK'nın Dersim isyanına yönelik tüm fikirlerinin açıkça savunulduğu kitapçıkta, devlet 'katliamcı', isyancılar ise 'direnişçi' olarak tanımlandı.
Atatürk döneminde bölgeye 'sömürgeleştirme baskısı' yapıldığı savunulan kitapçıkta Güneydoğu Bölgesi de “Kürdistan” olarak isimlendirildi.
Özer'in Esenyurt Belediyesi'ndeki makam odasında ele geçirilen kitapçıkta yer alan ifadeler şöyle:
7. sayfa: “Dersim bir isyan değildi. Kendisine yapılan operasyona karşılık yapılan bir direnişti. Dersim direnişi kapsamlı askeri operasyonlarla ve büyük katliamlarla yerle bir edildi...”
65. sayfa: “Yakın Kürdistan tarihini üç kavramla ifade etmek mümkün: Baskı-direniş-sürgün. Buna ara bir kavram olarak ihaneti de eklemek lazım. Zorla sömürgeleşme baskılarına karşı direnişler oldu. Bu direniş ve isyanlar katliamlarla bastırıldı..."
117. sayfa: “Kürdistan’ın derin dağ yarıklarındaki mağaralar onu bağrında kaç kez sakladı acaba. Göğe yükselen Cudi'nin koynunda kaç defa geceledi dersiniz ...”
“Takvimler 22 Ocak 1984’ü gösterdiğinde bir gece yarısı onu, Neco’yu Mezopotamya'nın baş eğmeyen bu yiğit evladını öldürdüler...”
AHMET ÖZER'İN SEYİT RIZA SEVGİSİ
Özer'in daha önce Independent Türkçe için yazdığı "Dersim, ah Dersim!" başlıklı yazısı da yeninden gündeme geldi. Yazısında, "Gördüm ki resmi tarihin bize anlattıklarıyla olanlar aynı değil. Oturup araştırdım Dersim üzerine bir kitap yazdım." diyen Özer'in Seyit Rıza'yla ilgili sözler de dikkat çekti. Özer yazısında şu ifadelere yer verdi:
"Seyit Rıza'nın araba farları önünde idam götürülürken karanlıktaki cellatlarına "Evladı Kerbelığ, bi hatayığ, ayıptır, zülümdür" sözleri hala kulaklarımda çınlar."
ÖZER İSYAN GÖREMEDİ, DEVLETİ YALANCI İLAN ETTİ!
İlgili yazının devamında ise şu ifadelere yer verildi:
"20 bin kişinin öldürüldüğü bir o kadranın da sürülerek yollarda ve gittikleri yerlerde yalnızlaştırılarak ölüme terke edildiği bu terteleye devlet "isyan" diyor.
Oysa onca yıl yaptığım araştırmalar sonunda ortada bir isyan göremedim.
Dersimli kendisine yapılan haksızlığa, zulme çar naçar direnmeye çalışmış o kadar.
O haliyle zaten direnememiş, çoluk çocuk yok olup gitmiş. Kalanların da yaşamaya devam etmeleri için "yalanlar" uydurulmuş ve kimileri sonrasında o yalanları doğru bellemiş, söylemiş, günümüzde hala söyleyenler var. Böyle gitmez, yeni bir sayfaya ihtiyaç var.
O halde, yeni bir Türkiye inşa edeceksek, temiz bir sayfa açacaksak bu acılarla usulüne uygun yüzleşmemiz gerekir."