23 Ekim 2024 Çarşamba
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

“Özel Savaş” kitabın yazarı Adnan Akfırat: ‘Gladyoyu tasfiye eden tek NATO üyesi Türkiye’dir’  

 Gladyo nedir? Gladyo’nun NATO ile nasıl bir ilişkisi var? NATO’nun işlevi nedir? Süper NATO nedir? Gladyo silahlı bir örgütlenmemidir? Gladyo ülkelerin hakim sınıflarıyla nasıl bir ilişki içindedir? Gladyo Avrupa’ya nasıl yerleşti? Gazeteci-Yazar Adnan Akfırat ile bu sorulara yanıt verdi.

“Özel Savaş” kitabın yazarı Adnan Akfırat: ‘Gladyoyu tasfiye eden tek NATO üyesi Türkiye’dir’   
A+ A-

Rusya’nın doğuya genişleme çabasındaki NATO’yu silahla durdurması, 6 yıl önce Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra NATO’nun yer altı örgütü FETÖ’yü tasfiye etmesi, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya davet edilmesi girişimi, Suriye, Irak, Afganistan, Libya, Karabağ, Doğu Akdeniz, Hürmüz ve Tayvan Boğazı’nda süren mücadele… Yeni bir dünya kurulurken “özel savaş” da devam ediyor. “Pentagon ve CIA Belgelerinde Özel Savaş” kitabının yazarı Adnan Akfırat ile Gladyonun teorik boyutu, ekonomik altyapısı, tarihi, stratejisi, işleyişi ve bugünkü durumu hakkında söyleştik. İki bölümden oluşan röportajın ilk bölümünü yayınlıyoruz.

Bu kitabı yazmaktaki amacınız neydi?

Yayın hayatına 1987’de başlayan 2000'e Doğru dergisinde devlet muhabirliği yaptım. Yani ordu, istihbarat ve güvenlik konularında haberler yapıyordum. Aynı zamanda dış haberleri de hazırlıyordum. Ben Boğaziçi Üniversitesi ekonomi bölümü mezunuyum, bu yüzden o dönemde İngilizce kaynaklara ulaşma imkanım vardı. Türkiye'deki siyasal süreçleri anlamak için emperyalizmi derinlemesine kavramak gerekir. 20. yüzyıldaki emperyalizmi anlamak için de Özel Savaş örgütlenmesini teorik olarak anlamak gerekiyor. Özel Savaş’ın pratiğini zaten yaşıyorduk, yaşıyoruz ve onla mücadele ediyoruz. Fakat diğer yandan onun teorisini ve nasıl kurumlaştığını ortaya çıkarmak ihtiyacı vardı.

KOMPLO TEORİSİ YERİNE BİLİMSEL ÇALIŞMA

Özel Savaş’a ilişkin yaygın görüşler komplo teorisi düzeyindeydi. Yani kim olduğu belli olmayan bir uluslararası güç var, bu güç her türlü müdahaleyi yapabiliyor ve buna engel olunamıyor: Böyle düşünülüyordu. Ayrıca Kabala teorileri ve bu faaliyetlerin arkasında Yahudi-Mason bir ekip olduğu inancı da ağızdan ağıza dolaşıyordu. Ben ise Özel Savaş’ın bilimsel sosyalist bir analizini yapma çabasıyla bu çalışmaya başladım.

Daha önce CIA'da, devlet güvenlik ajansında, Amerikan savunması istihbarat ofisinde çalışmış kişilerin kurduğu Covert Action diye bir dergi var. Bu dergideki makaleleri inceledim ve çok zengin bir malzeme olduğunu saptadım. Özellikle 1980'den sonra, Ronald Reagan ve Margaret Thatcher'dan sonra, demokrasinin, Ezilen Dünyanın ve gelişmekte olan ülkelerin aleyhine bir araç olarak kullanmada Özel Savaş’ın nasıl mahir hale geldiğini görüyorduk. Şimdi “renkli karşı devrimler” diye adlandırılan sürecin 1980'lerdeki izlerini sürme ihtiyacı ortaya çıkmıştı. Kitap bunların sonucunda yazıldı.

Bu kitabın arkasında Türk devrimcilerinin emperyalizmin Türkiye'deki somut uygulaması olan 12 Mart ve 12 Eylül Amerikancı darbelerine karşı mücadele pratiği ve 12 Eylül'den sonra Türkiye'nin güneydoğusunda bir kukla devlet yaratarak bölgeyi Türkiye’den koparmaya çalışan komploya karşı Kürt halkının da katıldığı mücadele vardır.

15 TEMMUZ’DAN SONRA BİLİNÇ SIÇRAMASI

Kitabın yazıldığı dönemde Özel Savaş konusunda komplo teorilerinin yaygın olduğuna değindiniz. Önsözde şöyle diyorsunuz: “Bu çalışmanın ‘Özel Savaşı’ı dar bir askeri operasyon olarak algılayan yanlış bakış açısını değiştireceğini umuyorum.” Özel Savaş’ın kitabınızda ortaya koyduğunuz karakterinin bugün itibariyle Türkiye’de ve dünyada iyi anlaşıldığını düşünüyor musunuz? Umudunuz gerçekleşti mi?

Evet düşünüyorum. 15-16 Temmuz 2016’dan sonra Türkiye’de bilinç sıçraması yaşandı. Önceden Gladyoyu sadece Kontrgerilla diye adlandırabileceğimiz, beyaz Toroslar, kaçırıp adam öldürme ve faili meçhuller ile sınırlayan bir anlayış vardı. Şimdi bu değişti. Darbe girişiminin ardından FETÖ'nün ortaya çıkması sayesinde Gladyonun dar bir yeraltı operasyonu olmadığını, esas olarak siyasal sisteme el koyma aracı olduğu, Gladyo ile ABD ve NATO arasındaki irtibat kavrandı.

“GLADYONUN İŞLEVİ HALKI BASTIRMAKTIR”

“Özel Savaş” kitabın yazarı Adnan Akfırat: ‘Gladyoyu tasfiye eden tek NATO üyesi Türkiye’dir’    - Resim : 1
Francesco
Cosiga

Gladyo faaliyetinin dar bir teknik faaliyet olmadığının altını çizmek için Gladyoyu anlatan metinlerde “Süper-NATO”, yani “aşkın”, “daha ötesinde” anlamındaki “süper” sözcüğünün kullanıldığını belirttik. Kitapta da var: Gladyo NATO'nun illegal çocuğudur. NATO olmasaydı Gladyo olmazdı. NATO da zaten ABD’nin Avrupa’yı denetim altına alma aracıydı. ABD Avrupa’yı denetimi altına nasıl alıyor? Gladyo örgütleriyle. Bunu en çarpıcı anlatan şekilde anlatan da İtalya’da Gladyo örgütünün başkanlığını yapan Francisco Cosiga’dır. Cosiga, arkadaşım olan gazeteci Nur Batur'a verdiği röportajda şunları anlatıyor: Gladyo esas olarak siyasal bir örgütlenmedir. Biz Gladyonun faaliyetlerini siyasal süreçlerde belirliyorduk.

Biz de Ergenekon-Balyoz yargılamalarında bunu anlatmaya çalıştık. Gladyo örgütlenmeleri muhalefette olmaz, iktidarda olur. Gladyo her zaman iktidardır. Gladyonun işlevi halkı bastırmaktır, bunu da her zaman iktidarda olarak yapabilir.

‘GLADYO AVRUPA SOLUNUN İÇİNDE KURUMLAŞTI’

Dünyadaki duruma bakarsak; 1990’dan sonra İtalya'da bir grup terör eyleminin sonunda savcı Felix Caso’nun yürüttüğü soruşturmayla bir Gladyo operasyonu başlatıldı. Ama bu Gladyo soruşturması sonunda bir mafya soruşturmasına indirgendi ve Gladyoyu sadece biraz traşlayarak varlığının devamını sağladılar. O dönemde Avrupa’nın her tarafında Gladyo örgütlenmelerine ilişkin daha çok vatansever, anti-emperyalist aydın, parti ve kitle örgütlerinde bir canlanma oldu. Fakat sonrasında ABD esas olarak Avrupa solunun içinde kurumlaştı, bilhassa Yeşiller Partisi içinde. Yani kendisini muhalif addeden akımlar içinde. Bu akımlar ABD’nin denetimine girdi. Nation and Democracy, Greenpeace gibi örgütler aracılığıyla çok ciddi bir devşirme operasyonu yürütüldü ve bu konuda bir kavrayış gelişmesinin önüne geçildi.

GLADYOYU TASFİYE EDEN TEK ÜLKE

Çok çarpıcı bir olgudan bahsedelim. NATO’nun 30 üyesi var. Bu 30 ülkenin içinde Gladyo örgütlenmesini dağıtan bir tek Türkiye var. Türkiye dışındaki diğer bütün NATO üyesi ülkelerde bu örgütlenme devam ediyor. Bunun tabii bir istisnası var: De Gaulle Fransa’sı. 2. Dünya Savaşı'nda Fransız komünistleriyle ittifak halinde faşizme karşı mücadele tecrübesinin içinden gelerek alarak Fransız Cumhurbaşkanı olan De Gaulle, NATO’nun aslında bir savunma ve güvenlik örgütü olmadığı, saldırı ve denetimi örgütü olduğunu saptadı. Paris’te bulunan NATO karargâhının atılmasını kararlaştırdı. Bunun sonuncunda Gladyo de Gaulle’e defalarca suikast teşebbüsünde bulundu.

“Özel Savaş” kitabın yazarı Adnan Akfırat: ‘Gladyoyu tasfiye eden tek NATO üyesi Türkiye’dir’    - Resim : 2

YUNANİSTAN, İSPANYA, PORTEKİZ, ALMANYA, İSVEÇ…

Yunanistan da çok acı tecrübeler yaşadı. Askeri darbeler, askeri darbeler sonrasında kurulan örgütler. Kosta Gavras’ın meşhur “Z”ve “Camdaki Kadın” filmleri vardır bu dönemdeki Gladyo örgütlenmelerini teşhir eden. Ama maalesef Yunanistan şu anda ABD’nin en çok denetim altına aldığı bir ülke haline geldi. Şu da çok dikkat çekicidir: Syriza hareketi, sözümona solcu bir hareket, esas olarak Yunanistan'ın anti-emperyalist direncini kırmanın bir aracı oldu. Yunanistan 1960'ların sonu ve özellikle 70'lerde esaslı anti-emperyalist geleneği olan bir ülkeydi. Fakat şu an Yunanistan, iktidarıyla muhalefetiyle tamamen ABD’ye boyun eğmiş durumda. Yunanistan Akdeniz’deki Ukrayna rolünü oynamaya aday.

İspanya ve Portekiz de Gladyonun çok çekti. Almanya maalesef hala Amerikan işgali altında ve bu Gladyo faaliyetiyle sağlanıyor. İngiltere'de çok güçlü bir Gladyo örgütlenmesi var ve karargahı muhafazakârların içinde. İsveç NATO üyesi olmamasına rağmen, çok güçlü bir Gladyo örgütlenmesi var. İsveç eski başbakanı Olaf Palme’nin suikastının bir Gladyo faaliyeti olduğu genel kabul gören ama resmen kanıtlanmamış bir şey, çünkü İsveç devleti bu soruşturmayı sürdürmedi. Genellikle faillerin meçhul kalmasının sebebi Gladyonun örtbas etme faaliyetidir. Bir yerde bir faili meçhul varsa biliniz ki orada Gladyo var.

İŞGALİN MALİYETSİZ YOLU

ABD açısından bakınca; bir ülkede mutlak denetimin yolunun o ülkenin işgali düşünürsek, Özel Savaş’ın ve Gladyonun ABD açısından ekonomik, siyasi ve insan kaynağı açısından en masrafsız hegemonya yöntemi olduğunu söyleyebilir miyiz? ABD’nin böyle bir amaçla hareket ettiğini düşünebilir miyiz?

Tabii ki. Bu çok zekice ve kurnazca bir buluş. Türkiye’de bir tartışma vardı: Fethullah Gülen, terör örgütü müdür değil midir? Terör örgütü olmadığını iddia edenler şunu söylüyorlardı: Nerede hani bu terör örgütünün silahı? Silahı olmayan terör örgütü mü olur? Sonunda, 15-16 Temmuz 2016’daki darbe girişiminde bu örgütün silahının nerede olduğunu gördük. FETÖ’nün silahı Türk devletinin silahıydı. Diyelim ki bu darbe yerine ABD bir işgal girişimde bulunsaydı ABD’nin uçaklarını, tanklarını, füzelerini okyanus ötesinden Türkiye’ye getirmesi gerekiyordu. Oysa Türkiye devletinin kendi parasıyla satın aldığı silahlar Türk halkına karşı kullanıldı. Gladyonun hakim sınıflar tarafından bu kadar kabul görmesinin bir sebebi de budur. Gladyo onlara bir mutlak iktidar, iktidardan indirilmeme ve yargılanmama imkanı sunuyor.

Gladyoyla kurulan ilişki, boyun eğme şekline bürünerek devam ediyor. Bu, adı konulmamış bir işgal ve ABD için daha az maliyetli. Bu yöntem, insanların direncini karartıyor. İşgale karşı kaçınılmaz olarak bir direniş örgütlenir, hiçbir halk tarafından başka bir devlet tarafından yönetilmeyi kabul etmez. Fakat ABD, kendi adamlarını iktidarın merkezine koymasına rağmen, o ülke kendi kendisine yönetiyor görüntüsünü veriyor. Ben de bunu çok canlı şekilde tecrübe ediyorum. Çin Halk Cumhuriyeti'nde Türkiye'nin ekonomi politikalarını tartışırken Türk hükümetinin aldığı örneğin pamuk ve şeker pancarı ekme yasağını anlatmakta zorlanıyorum. “Bu nasıl olabilir?” diye soruyorlar bana. Siz Gladyo tarafından yönetilen bir hükümet olursanız kendi milletinizin çıkarlarına aykırı kararlar alabilirsiniz ve bu da mevcut parlamento anayasa mevzuat ve sistem açısından kabul edilebilir, meşru hale gelir. İşin bütün sırrı burada aslında. Yani Amerika işgal ediyor ama insanların gözlerini bağlayarak bu işgali yapıyor. Gladyonun bu kadar etkili olmasının nedenlerinden birisi de bu.

ÖZEL SAVAŞ’IN BİLEŞENLERİ

Özel Savaş’ın ABD dışındaki insan kaynağı kimdir? Özel Savaş’ın olmazsa olmaz bileşenleri nedir? Hükümet, devlet başkanları, devlet kurumları içinde, mafya, medya, NGO’lar; kitabınızda bunlara değiniyorsunuz.

Her devlette ordu kurucu unsurdur, devletin temelidir. Hangi devlet olursa olsun bu böyledir. Ordunun, yani devletin silahlı yaptırım gücünün, içine yerleştiğinizde devlete yerleşmiş olursunuz. Bununla sınırlı kalmıyorlar.  Devletin istihbarat örgütünün içine de yerleşiyorlar. İstihbarat örgütlerinde yerleşerek istihbaratı, sadece bilgi toplama faaliyetinin ötesine taşıyarak operasyonlar düzenleme, bütün gayrimeşru faaliyetleri planlama ve medyayı kontrol etme boyutlarını kapsayacak şekilde genişletiyorlar, yani CIA istihbarat örgütlerine bu görevi veriyor. Dolayısıyla buradan medya içinde örgütlenme imkanı oluşuyor ve Gladyo medyayı ele geçirmiş oluyor.

Yine gayrimeşru faaliyetler, mafya türü örgütlenmeler bu süreç içinde ortaya çıkıyor. Gerekçe olarak da bilgi toplama amacı gösteriliyor. Terör örgütleri içine sızma faaliyeti yürütülüyor. Bir süre sonra kimin kimi yönettiği karışıyor: Terör örgütleri mi istihbaratı yönetiyor yoksa tersi mi?

UYUŞTURUCU TRAFİĞİ VE GLADYO

Ders alınacak bir diğer tecrübe de şu: Uyuşturucu faaliyetine, yani uyuşturucu taşıma, pazarlama ve dağıtma işine giren her kuvvet, sonunda Gladyonun uzantısı haline geliyor. Çünkü dünya çapında uyuşturucu işleri Gladyo vasıtasıyla yürütülüyor. Bunun merkezinde CIA ve National Security Council’ın bünyesinde inşa edilen yapıyla bu trafik yönetiliyor.

ABD NÜFUZU GLADYO DOĞURUR

Dolayısıyla şunu söyleyebiliriz: Bir ülke içinde Gladyonun varlığının ölçütü o ülke içinde ABD’nin nüfuz derecesidir. Ya da tersinden söylersek: Bir ülkede ABD nüfuzu varsa, biliniz ki o ülkede Gladyo var. Bağımsız bir ülkede Gladyo bulamazsınız ve Gladyo tasfiye edilirse bağımsızlık gelir. Türkiye’nin 15-16 Temmuz 2016'dan yaklaşık 40 gün sonra Fırat Kalkanı Harekâtı’nı yapabilmesi de bunun bir kanıtı. ABD’nin işgal ettiği topraklara Türk ordusu girdi ve kukla Kürt devletini, ikinci İsrail devletini yardı. ABD’nin bu projesi daha sonraki harakâtlarla imkansız hale getirildi. Eğer Türkiye 15-16 Temmuz'da ABD Gladyosunu temizlemeseydi ordumuz bu kadar başarılı operasyonlar yapamazdı, çünkü PKK terörünü de Gladyo koruyordu. PKK ile FETÖ’nün bu kadar iç içe geçmesi onların kendi özelliklerinden değil, aynı Gladyo merkezi tarafından yönetiliyor olmalarından kaynaklanan bir şeydir.


Adnan Akfırat kimdir?

“Özel Savaş” kitabın yazarı Adnan Akfırat: ‘Gladyoyu tasfiye eden tek NATO üyesi Türkiye’dir’    - Resim : 3
Adnan Akfırat

Vatan Partisi’nin Çin Halk Cumhuriyeti Temsilcisi olan Adnan Akfırat, Aynı zamanda Türk-Çin İş Geliştirme ve Dostluk Derneği'nin (Türk-Cin İş Der) Başkanı ve Şanghay Üniversitesi Türk Araştırmaları Merkezi ve Shihezi Üniversitesi İpek Yolu Araştırma Merkezi'nde misafir araştırmacıdır. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu olan gazeteci Adnan Akfırat, Türk devleti içindeki Gladyo örgütlenmesi hakkında 5 kitap yazdı: “MİT’in Yalanları”, “Eşref Bitlis Suikastı”, “MİT Raporu Olayı”, “Çiller’in ABD Vatandaşlığı” ve “Pentagon ve CIA Belgelerinde Özel Savaş”

Son Dakika Haberleri adnan akfırat ÖZEL SAVAŞ