'P' harfinin macerası
Bir varmış, iki varmış, üç varmış. Bütün rakamlar yerli yerindeymiş. Develer tellallığa devam ederken, pireler üzüntüden derbedermiş. Çok eski zamanlarda, yeryüzünün bilinmedik bir yerinde, bizim de kullandığımız Latin alfabesindeki harflerden biri ortadan kaybolmuş.
Bu iş, ilk önce o memleketin ilkokul birinci sınıf kitaplarında olmuş. Öğretmen, alfabenin harflerini güzel güzel öğretirken çocuklar çok şenmiş, neşe içindeymiş. Ancak iş “P” harfini öğretmeye geldiğinde çocuklar da öğretmen de durakalmış. Kitap sayfası bembeyazmış. “P” harfi ortada yokmuş.
Öğretmen, çocuklara “P” harfini göstermek için tahtaya yönelmiş. Ancak tebeşiri nasıl tutarsa tutsun, bir türlü “P” harfini çizememiş. Bunun üzerine kitapları karıştırmış, yoklama defterine bakmış, cüzdanındaki paraları çıkarmış. “P” harfini hiçbir yerde bulamamış. “P” harfi bütün kelimeleri yalnız bırakmış. İsmi, Pusat olan öğrencinin adı “usat”, okulun karşısındaki pastanenin adı “astane” kalmış.
Birinci sınıf kitaplarının ardından “P” harfi memleketin her yerinde sırra kadem basmış. Trafik tabelalarında, kimlik kartlarında, klavyelerde, mektuplarda “P” harfinin yeri bomboşmuş.
Park tabelaları silindiği için memlekette trafik krizi başlamış. “Pazar yerleri” artık “azar yeri” olduğu için kimse alışverişe çıkamaz olmuş. Paspastaki “P”ler gittiği için bir süre sonra evlerin, iş yerlerinin içi tozdan görünmez olmuş. Parola yerine kullanılan “arola” kelimesinin ne olduğunu anlayamayan askerler birbirini vurmuş. Polis teşkilatı, “olis” teşkilatı olunca bütün ciddiyetini kaybetmiş. Suçluların alay konusu olmuş, memlekette suç almış başını yürümüş, “olislerin” de hepsi istifa etmiş. Paslı eşyalara artık “aslı” dendiği için Aslı isimli bütün kızların psikolojisi bozulmuş. Daha neler neler olmuş...
NEREDEYSEN NE OLUR GEL
Aman arkadaşlar bir “P” harfi nelere kadirmiş. Memlekette çok büyük bir buhran başlamış. “P” harfinin kıymetini bilmeyen vatandaşlar her gün televizyonlardan, sosyal medyadan “P” harfine yalvarmış, yakarmış. “Neredeysen, ne olur gel” diye. Türkücüler, türküler yakmış. Şairler, “P” harfini geri getirmek için ellerinden hiçbir şey gelmediğine yanmış, kül olup gitmişler. Bilim adamları, bu işin sırrını çözmek için türlü deneylere başvurmuş. Tarihçiler arşivlerden, kütüphanelerden “P” harfini çıkarmak için bütün kitapları, gazeteleri incelemişler. Dilbilimciler, bakmışlar “P” harfini bulmak mümkün değil. Şöyle bir çare bile düşünmüşler: “Madem Latin alfabesindeki “P” gitti biz de Fars (Arap) alfabesindeki “P”yi kullanalım” demişler. Bu memlekette az da olsa Arap düşmanları da olduğundan bu fikri daha önce düşünmeye cesaret edememişler. Ancak açmışlar bakmışlar ki oradaki “P” harfi de ortada yok. Sonra bütün diğer alfabeleri de tek tek araştırmışlar, hiçbir alfabede “P” harfi yok. Neticede herkes yılmış. Artık “P” harfi olmadan yaşayacaklarını düşünmüşler. Bütün yollar denendikten sonra zorda olsa artık herkes “P” harfi olmadan yaşamaya çalışıyormuş.
Yalnız adı Yenilik, Gelecek, Güzellik, Umut, Zafer, Doğru, Deva, Memleket olan 10, 100, 1000 kişilik gruplar her yerde deli gibi bu harfi aramaya devam ediyormuş. Her grubun üyeleri ayrı ayrı acayip koni şeklinde şapkalar takıyormuş. Şapkaların üstünde ise grupları simgeleyen yaprak, kalp, damla, ateş, nazar boncuğu, dolma kalem gibi türlü türlü semboller varmış. Bu farklı farklı gruplar o memlekette yeni kurulan siyasi partilermiş.(1) Kısaltmalarının sonuna “P” harfini koyamayınca deliye dönmüşler, parti olamadıklarını düşünmüşler. Liderlerinin gururu zedelenen gruplar kaldırımların altında, kanalizasyon borularının içinde, en olmaz denilen yerlerde “P” harfini arıyorlarmış. Ararken de sivri sinekler gibi herkesi rahatsız ediyorlarmış. Özellikle de azar yerine dönen Pazar yerlerinde esnafı canından bezdirmişler. Sürekli esnaflara “P” harfinin nerede olduğunu soruyorlarmış. Bakmışlar olacak gibi değil, içlerinden bir akıllı “P” yerine fırkanın ilk harfi olan “f”yi düşünmüş. Bu gruplar cümbür cemaat hepsi birden “f” harfine başvurmuşlar. Oysa “f” harfi çoktan ununu eleğini asmış, siyasetten çekilmiş, beli bile bükülmüş huysuz bir ihtiyarmış. Gelenleri bir güzel azarlamış. Rahatsız edildiğine çok kızmış:
“Raviyan-ı ahbar ve nakılan-ı asar ve muhaddisan-ı rüzigar o güna rivayet ve bu tarz üzre hikayet ederler ki” diye söze başlayıp eski günlerden kalma ne kadar anısı varsa anlatmaya başlamış. İttihat ve Terakki ve Cumhuriyet Halk Fırkası’nın isimlerini nasıl taçlandırdığını övüne övüne, şişine şişine anlatmış. “Benim sizin gibi ne idüğü belirsiz, kıymeti kendinden menkul zırtapozlarla ne işim olur” demiş. Bir de Taşlıcalı Yahya’dan şu beyiti söylemiş:
“Halkı büyük gösteren ayinedir gerdûn-ı dûn
Bilmeyenler serçe iken kendüyi anka görür”
(Bu alçak dünyada halkı büyük gösteren aynadır. Kendini bilmeyenler bir serçe kadar küçükken kendisini anka kuşu gibi görür.)
PARTİYİ PARTİ YAPAN
Bunun üzerine zaten umutları yiten grup liderleri son çare olarak “P” nin en yakın sıra arkadaşı olan “R” harfine gitmişler. R harfine P’nin akıbetini sorduklarında ise bir söyleyip bin ah işitmişler:
Ahh sizi gidi siziler. Üç-beş kişi bir araya gelip alfabeden de iki harf yana yana koyunca sonra da imdada bizim zavallı “P”yi çağırınca Parti mi oluruz sandınız? Bu güzelim memlekette çare niyetine yalan satınca son harfinizde değil her yerinizde “P” olsa ne yazar? İnsanlara bilinç yerine hayal, çözüm yerine süslü söz götürmek midir Parti olmak? Memleketin imkanlarına, insanlarına yaslanmayıp da dışarıdan talimatlar alarak, yabancılardan medet umarak Parti olsanız, bütün harfler safınıza girsek ne çıkar? Pazarlık yapmak için, sandalye kapmak için başka oyun bulamadınız mı? Partiyi parti yapan “P” harfi değildir. Siyasi Partiler, toplumun bir kesimi olan belli sınıfların, belli çıkarların öncü örgütleridir. Partiyi parti yapan herhangi bir sınıfın anlamlı bir kesimini temsil etmesi, en azından böyle bir yeteneğe sahip olmasıdır. Bu da yetmez, bir parçayı temsil eden bu yapının toplumun tamamını yönetmeye dair bir iddiası olsa gerek. Bununla birlikte tarihsel birikimi, programı, ideolojisi, kadroları da berrak olmalı. Sizler de bunların hiçbiri yok. Ama zavallılığınıza saygınlık kazandırmak için hepiniz “P”yi kullandınız. Harflerin en onurlusu, benim canım kardeşim P harfi sizin yüzünüzden kaçtı. Onu rahat bırakın.
“R” harfinin bu sözlerini bizim aklıevveller anlayamamış. İlk seçimlerde halk kuyruklarına teneke bağladıktan sonra hepsi önce şapkalarını, rozetlerini çöpe atmış. Sonra kapılarına kilit vurmuşlar. Kimisi de mevcut sistem partilerinin içine girip vekil koltuğunda mayışmışlar. Bizim “P”’ ise seçimlerden sonra memlekete geri dönmüş. Duyduğumuza göre keyfi yerindeymiş.