Pakistan’da darbeler ve suikastlar eksik olmuyor: Baba Butto idam edildi kızı suikasta kurban gitti
Zülfikâr Ali Butto, Pakistan Halk Partisi Genel Başkanı’ydı. 1971-73 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı yapmıştı. 1973 yılı seçimlerini kazanmış ve iktidara gelmişti. 1977 yılında da Genelkurmay Başkanı Ziya Ül Hak tarafından yapılan darbe sonrası görevden alınmış ve daha sonra idama mahkûm edilmişti
Pakistan Başbakanı İmran Han “Bana ABD darbe yapmak istiyor.” açıklamasını yaptığı gün, Pakistan’ın eski başbakanlarından Zülfikâr Ali Butto’nun 43’ncü yıl dönümüydü. Ne ilginç tesadüf… Gönül komşumuz Pakistan’da bağımsızlığını elde ettiği 1947’den bu yana siyasi istikrar bir türlü sağlanamadı. 221 milyon nüfuslu ülkede sık sık darbeler ve devlet başkanlarının ya idamı ya da suikast sonucu vurulması gündeme geliyor. İşte bunlardan birisini yaşarken Butto’yu idam gününde anıyoruz.
İDAM EDİLMEMESİ İÇİN ÇOK ÇABA HARCANDI
Zülfikâr Ali Butto, 4 Nisan 1979 günü idam edildi. Dünyada birçok ülkenin devlet başkanı idam edilmemesi için açıklama yaptı, mektup gönderdi ve girişimde bulundu ancak Pakistan yönetimi geri adım atmadı. O dönem Türkiye’de Başbakan CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit idi. O da çok girişimde bulundu. Ancak idamı engelleyemedi. İdam Türkiye’de de büyük üzüntü yarattı. Ecevit idam sonrası yaptığı açıklamada, “Butto’nun idam edilmemesinin daha uygun olacağını düşündük, kurtarılması için çaba gösterdik. Başaramadık. Çok üzgünüm.” dedi. Ana muhalefet partisi Adalet Partisi’nin Genel Başkanı Süleyman Demirel ise daha anlamlı açıklama yaptı: “İdam sehpalarının altında ot bittiği görülmemiştir. Siyasi nedenlerle dökülen kanları temizleyecek ilaç bulunmamıştır.”
Adnan Menderes’in partisinin geleneğinden gelen Demirel’in bu açıklaması anlamlıydı. Türkiye de 1961 yılında Başbakanı Adnan Menderes’i idam etmiş ve onun tartışması günümüze kadar yansımıştı.
Anlamlı bir açıklama da eski Dışişleri Bakanlarımızdan Prof. Dr. Mümtaz Soysal’dan gelmişti: “Butto’nun hem de yargı kuruluşlarının tüm olanakları zorlanarak, adım adım ölüme yaklaştırılıp öldürülmesi, çağımızın en büyük cinayetidir.”
Butto’nun idamına ailesinden de anlamlı tepki gelmişti. Londra’da yaşayan oğlu Şah Marvaz, darbeyle iktidara gelen ve Butto’nun idamında etkin olan Devlet Başkanı General Ziya Ül Hak için “katil” diyerek şu açıklamayı yapmıştı:
“Babamı, çaresiz kaldığı ve korktuğu için idam ettirdi. Onun halk kitlelerinde sahip olduğu etkinliğinden çekindiği için, adını karalamayı başaramadığı için öldürttü.”
Butto’nun idamından sonra komşusu Hindistan’ın eski başbakanı ve kendisi de daha sonraki yıllarda suikast sonucu öldürülecek olan İndira Gandi dış güçlere işaret ederek, “Butto’nun idamı ile dünya kamuoyun düşünce ve istekleri hiçe sayıldı ve eski başbakanın hem ülkesindeki, hem ülkesinin dışındaki bazı güçlerin kurbanı oldu.” demişti.
HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI’YDI
Laik demokrat eğilimli Zülfikâr Ali Butto, Pakistan Halk Partisi Genel Başkanı’ydı. Politikaları Bülent Ecevit’e benziyordu… İdam edildiğinde 51 yaşındaydı. 1971-73 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı yapmıştı. 1973 yılı seçimlerini kazanmış ve iktidara gelmişti. 1977 yılında da Genelkurmay Başkanı Ziya Ül Hak tarafından yapılan darbe sonrası görevden alınmış ve daha sonra “muhalif bir milletvekilini öldürme emrini vermek” suçundan yargılanarak idama mahkûm edilmişti.
Ne acıdır yıllar sonra babasının partisinden siyasete atılan kızı Benazir Butto (54) da 27 Aralık 2007 tarihinde Revalpindi eyaletinde katıldığı bir miting sırasında uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybetti. İki kez Başbakanlık yapan Bayan Butto, Tansu Çiller ve İngiltere Başkanı Margaret Thacher’a benzetiliyordu. Bayan Butto, ABD ve İngiltere’de eğitim almıştı. Babasına göre daha liberal bir eğilimdeydi.
ABD PARMAĞI
Darbeler, idam ve cinayetlerle kana bulanan Pakistan’da siyaset çok çekişmeli ve riskli. Bayan Butto 1999-2007 yılları arasında sürgün edilmiş ve ülkesine döndükten sonra katıldığı seçimde saldırıya uğramıştı. Hatta kendisine “Gelme” denmişti. Ona yönelik önemli bir suçlama yolsuzluktu…
Laik bir ülke olmayan Pakistan’da dini gruplar ve cemaatler çok etkin. Ayrıca toprak sahipleri ile tüccarlar da aynı etkinlikte buluşuyor. Bunların da siyasi hesapları siyasette dengeleri değiştiriyor. En önemli etken de uzun yıllardır Pakistan üzerinde etkin olan İngiltere ve ABD. ABD, özellikle 1978-79 yılları arasında Afganistan’daki darbe ve Sovyetler Birliği müdahalesinden sonra bütün operasyonlarını Pakistan üzerinden yaptı. Pakistan derin devleti ile de örtülü operasyonları sürdürdü. Pakistan siyasetine hâkim olmak için de sık sık darbeler ve suikastlar yaptırıyor.
En son İmran Han’ın çağrısı da bu anlamda önemli. ABD, Pakistan’ı kaybetmemek için son hamlelerle ülke üzerindeki etkinliğini sürdürmeye çalışıyor. Pakistan’ın İran ve Çin ile ilişkileri hızla gelişiyor. Hindistan konusunda Çin ile ilişkileri stratejik. Güvenlik açısından önemli. ABD de en çok bu yakınlaşmadan rahatsız. 24 Şubat 2022 günü Rusya’ya giden İmran Han, anlamlı bir fotoğraf vermişti. Döndükten sonra bir Cuma günü camide meydana gelen terör saldırısında 50’ye yakın Pakistanlı hayatını kaybetmişti. Bu saldırı da son darbe girişiminden sonra anlam buluyor. Pakistan’ın sürdürmekte olduğu önemli bir proje de İran’dan petrol ve gazın Pakistan üzerinden, Hindistan ve Çin’e ulaştırma projesi. 2007 yılından buyana süren bu çalışmaya ABD engel oldu. Ancak dengeler değişince bu proje hız kazandı ve Çin Gvadar Limanında üs kurdu. Bu yol öne çıktı…
DARBEYİ YAPAN DA SUİKASTA KURBAN GİTTİ
Pakistan Başbakanı Zülfikâr Ali Butto’yu askeri darbeyle deviren ve idam ettiren dönemin Genelkurmay Başkanı ve daha sonra Devlet Başkanı olan Ziya Ül Hak da 17 Ağustos 1988 tarihinde uçağının düşmesiyle 64 yaşında hayatını kaybetti. Uçakta Pakistan Genelkurmay Başkanı, ABD Büyükelçisi Arnold Raphel ve 27 kişi daha bulunuyordu. Bu olay da çok kuşkuluydu. Pakistan’ı yakından takip edenler bunun “suikast” olduğunu belirttiler. 11 yıl ülkeyi yöneten Ziya Paşa, ABD baskılarına rağmen nükleer faaliyetleri sürdürmüş ve en son nükleer bomba yapmıştı. 1987 yılında da nükleer silah yapma aşamasına geldiklerini açıklamış, bunun üzerine ABD ambargosuna tabi olmuştu. Bunun kurbanı olduğu söylendi. Ziya Paşa, Kenan Evren’in Devlet Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı sürecinde Türkiye’ye de gelmiş ve iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine çalışmıştı.