Yandex
22 Nisan 2025 Salı
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Pamuk’tan demokrasi(!) dersleri

İlginçtir, Orhan Pamuk gibi demokrasi havarilerini ne Polonez’de ne de Çayırhan’da görebildik. Ancak söz konusu emperyalist Batı’nın çıkarları olunca birden peydâ oluveriyorlar

Pamuk’tan demokrasi(!) dersleri
GÖZEN ESMER

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan gösterilerle Türkiye demokrasi ve özgürlükler tartışmasının da içine girdi.

Pek çok aydın, sanatçı da demokrasi havarisi olarak kamuoyunun karşısına çıkıyor. Bunlardan birisi de Orhan Pamuk.

Bütün romanlarında Türk ve Cumhuriyet düşmanlığını işleyen Pamuk, en son yazdığı yazıda şöyle buyuruyor:

“Türkiye zaten son 10 yıldır devlet tarafından tek sesli bir toplum olmaya zorlanıyor. İmamoğlu ile birlikte yolsuzluk suçlamalarına derinlik ve inandırıcılık kazandırmak ya da bu ara onlarla kimse ilgilenmez diye düşünüldüğü için hapse tıkılıveren memurlar ve gazetecilerin siyasi bir tiyatro için boş yere hapse tıkıldıklarının üzerinde fazla durulmuyor bile.”

İlginçtir, Orhan Pamuk gibi demokrasi havarilerini ne Polonez’de ne de Çayırhan’da gördük. Söz konusu emperyalist Batı’nın çıkarları olunca birden peydâ oluveriyorlar. Tek tipleşmeden söz ediyor Pamuk. İfade özgürlüğünün olmamasından, “sınırlı demokrasiden” vs.

Bugüne kadar, Türk halkı hiçbir zaman hiçbir dayatmayı kabul etmemiştir. Bir yüzyıllık yalandır ve genellikle Cumhuriyet’i karalamak için söylenegelir: “Ulus devletler tek tipleşmeyi, otokrasiyi getirir.” Sonrasında da George Orwell’in 1984 romanına ve “Büyük Abi” metaforuna atıf yapılır. Halbuki gerçek başka. Tek tipleşmeyi ve tek sesliliği isteyen Pamuk’un acentalığını üstlendiği küreselcilerdir. Çünkü, emperyalizmin ve neoliberalizmin doğasında tekelcilik vardır. Aynı marka, renkler, yiyecekler tüketilsin, aynı sözler sarf edilsin istenir.

Nitekim, Türkiye’de de dünyada da kültür ve sanat dünyasını ele geçiren neoliberaller bir tür cadı avı olan “iptal kültürü”nü başlatarak kimin tek tipçi olduğunu kanıtlamış oldu. Sözün özü: Pamuk’un gündeme getirmek istediği Türk Devleti’nin milli karakteri ve bütün çelişkileri ve çatışmalarıyla da olsa Batı’ya boyun eğmemesi. Ömrü boyunca bağımsızlık ve cumhuriyet davasının karşısında olan birisinin “muteber” ilan edilmesi ise trajikomik.

Orhan Pamuk