Parçasını ararken dükkanına girmişim
“12 Eylül” ile ilgili bazı anılarımı, 2014'te bir yazı ile sosyal medyada paylaşmıştım. Yazının Muammer Sun ile ilgili bölümü şöyle: 1980 Eylül ayı ile 1982 Nisan ayları arasında, daha ziyade sanayi yapıları için ‘pre-fabrik’ betonarme yapı elemanları üreten bir şirketin Teknik Bürosunda projelendirme mühendisi olarak çalışmıştım. Şirket Merkezi ve dolayısıyla benim işyerimin bulunduğu mekan Sıraselviler’de idi; malum, Sıraselviler, Cihangir’e giderken Taksim Meydanından bir ‘adım’ sonrası… Aydınlık Korosu'nun seslendirdiği bir parça aklıma takılmıştı. (Çok sonraları, bu parçayı Bahreyn’de kurduğumuz ‘minik’ Nihavend Grubunun repertuvarına almış ve 4 ile 12 yaş aralarında yirmibeşi aşkın çocuk ile birlikte Elçiliğin düzenlediği 23 Nisan kutlamasında seslendirmiştik.) Sözlerinin bir kısmı şöyle: Toğrağın altına bir tohum girer/Gün gelir her tohum bir fidan sürer/Her fidan yürürse, her ağaç büyürse/Meyveler olursa dert sona erer...
Bu parçanın sevgili Muammer Sun’a ait olduğunu duymuştum. Sıraselviler’de, “Müzik Pasajı” vardı. Bir öğlen paydosunda oraya gittim. Yukarıdaki parçanın notalarını bulabilmek için bütün dükkanları tek tek dolaşırken, bir dükkanın vitrinindeki nota kitapçıkları dikkatimi çekti. Dükkana girdim ve etraftakilere hiçbir şey demeden vitrindeki notalara daha yakından bakmaya başladım. Dükkan sahibi olduğunu tahmin ettiğim şahıs yanıma yaklaşarak kibar bir şekilde ‘Bir şey mi aradınız’ diye sordu. Aslında parçanın ismini bilmiyordum. 12 Eylül ‘şartlarında’, tanımadığım birisine, ‘Aydınlık Korosu'nda Sarper Özsan’dan duyduğum bir parça, Muammer Sun’a aitmiş, güfteleri şöyle başlıyor’ diyemezdim ya...
-İsmini ve sözlerini bilemediğim özel bir parça arıyorum, bilemeyebilirsiniz...
-Olsun, melodiyi anımsıyorsanız ıslıkla çalabilir misiniz?
Ve parçayı ıslıkla çalmaya başladım. Daha ilk mısradaki son kelimeye rast gelen notayı tamamlamadan, dükkan sahibi ‘şaak’ diye, vitrinden Muammer Sun’un Çocuk Şarkıları kitabını çekip çıkardı. İlgili sayfayı açarak ‘Bu muydu?’ diye sordu.
-Evet, teşekkür ederim, alıyorum...
Ben ‘alıyorum’ deyince, dükkan sahibi ‘İmzalayabilir miyim?’ diye sordu. Meğersem, ‘Dükkan sahibi’, Muammer Sun’un ta kendisi imiş. Muammer Sun’un dost bir insan olduğunu biliyordum. Kimliğini açıklamasından cesaret alarak, ‘Aslında bu parçayı Sarper Özsan’dan öğrenmiştim’ dedim. Karşılığında ise, ‘Sarper Özsan dostumdur. Severim’ demişti...” Sevgili Muammer Sun, ''Cumhuriyet olmasaydı konservatuvar kurulmazdı, musiki muallim mektebi kurulmazdı, askeri müzika okulu kurulmazdı. Oradaki hocalar olmazdı. Ben müzik eğitimi alamazdım. Eğer bir şeyler yaptıysam besteler, yazılar yazdıysam onları da yapamazdım. Bütün bunları Cumhuriyet sayesinde yaptım. Ne mutlu bize ki, çağdaş uygarlığa yönelmiş bir Atatürk Türkiyesi'nin çocuklarıyız” diyen Türk müziğinin büyük öğretmeni, ustaların ustası, türk tarihine altın harflerle yazılacak cennetmekan büyük devrimci… Işıklar içinde yürüsün…