Paris Konferansı’ndan önce Trump’a Afganistan uyarısı
Washington Enstitüsü, Suriye’nin geleceğinin tartışılacağı Fransa’daki toplantıdan bir gün önce Trump’a müdahil olma çağrısında bulundu. Analizde, ABD askerleri bölgeden çekilecekse de Afganistan benzeri bir sonuçla karşılaşmamak için Paris’te ‘bağlayıcı bir bildiri’ hazırlanması istendi
GAZETE HABERLERİ
Editor
FRANSA, bugün Paris’te Suriye Konferansı düzenliyor. ABD’nin dış politikasına yön veren Washington Enstitüsü, bu toplantının ABD'nin bölgedeki çıkarları için bir fırsat olabileceği görüşünde.
Konferans, daha önce Akabe ve Riyad’da düzenlenen iki toplantının devamı niteliğinde. Toplantıda Suriye’ye yönelik yaptırımlar ve siyasi geçiş süreci ele alınacak. Dışişleri Bakanı Barrot, geçen hafta Fransız Meclisi’nde yaptığı konuşmada, terör örgütü Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’ni “temel müttefik” ve “silah arkadaşı” olarak nitelemiş, konferansa SDG’nin de davetli olduğunu söylemişti. Barrot, “kapsayıcı bir geçiş süreci inşa edilmesi halinde Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılabileceği” mesajını da verdi. Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani’nin toplantıya katılacağı ifade edildi.
Washington Enstitüsü konferanstan bir gün önce yayınladığı analizde Suriye'deki rejim değişikliğinin ardından ilk kez bölge ülkelerinin dışişleri bakanlarının bir araya geleceği toplantıda bir yol haritası belirlenebileceğini yazdı. Ancak yol haritası için “ABD’nin net duruşuna” ihtiyaç var.
‘YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASININ KOŞULLARI’
Konferansın sonunda “bağlayıcı bir bildiri” hazırlanması istenen analize göre Suriye’ye yönelik yaptırımlar kaldırılsa bile bunun "kapsayıcı anayasa" gibi bazı koşulları olmalı. Böylece ABD angajman kurallarının varlığı ile bölgeden çekilse de Afganistan benzeri bir sonuçla karşılaşmayabilir. “Koordinasyon ve Yol Haritası’na İhtiyaç Var” başlıklı yazıda Suriye’de ABD güçlerine ihtiyaç duyulmayacak bir gelecek için Washington’un “şimdi müdahil olması” gerektiği ifade edildi.
AİLE FOTOĞRAFINDAN FAZLASI
Suriye’nin yeni yönetiminin “kapsayıcılık” gibi doğru vurgularının olduğu ve buna açık olduğu belirtilen yazıda, Paris Konferansı’nın başarılı olabilmesi için bir aile fotoğrafından fazlasına ihtiyaç olduğu vurgulandı. “Akıllı transatlantik angajman, Suriye’nin istikrarlı olduğu ve ABD’ye ihtiyaç duymadığı bir gelecek yaratacaktır.” ifadesinin kullanıldığı yazıda Trump yönetimine şu tavsiyeler sıralandı:
-Paris Konferansı, Washington ve Avrupalı müttefiklerine ABD’nin stratejik hedeflerine ulaşma şansı sunuyor. Bölgedeki boşluğu Rusya gibi aktörlerin doldurmamasını sağlamanın tek yolu, ABD'nin Suriye konusunda net bir politika izlemesidir.
‘SOMUT ŞARTLAR’
-ABD ve AB yaptırımlarının somut şartlara bağlanmadan kaldırılması hata olur. Paris toplantısı, 24 Şubat'ta yapılması planlanan AB Dış İlişkiler Konseyi toplantısından önce bu somut şartları müttefiklerle koordine etme fırsatı veriyor. ABD ve Avrupalı yetkililer, Suriye'nin geçiş hükümeti ile BM arasında güvenin yeniden tesis edilmesine yardımcı olmalı, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu gibi uluslararası finans kuruluşlarından gelen yardımlar üzerindeki kısıtlamalara son vermelidir.
‘MÜZAKERELER ÖZERKLİK TEKLİFİNE TAKILDI’
-Türkiye, Suriye'de Batı'nın müttefiki olarak kalmalıdır. Ancak ABD ve AB ülkeleri, Ankara ile aynı görüşte olmaları gerekmese de, Rusya'nın Suriye'de yeniden nüfuz kazanmasını engellemeyi de içeren kendi çıkarlarını gözetmeli. Washington ve Avrupalı ortakları bölgeden ayrılmadan önce Şam-SDG/PKK uzlaşması için baskılarını arttırmalı. Zira birçok müttefik ABD'nin doğru planlama ve tedbir olmadan çekilmesinin Afganistan benzeri sonuçlar doğurabileceğinden endişe ediyor. SDG/PKK ve Şam arasındaki müzakereler şu anda SDG’nin devam eden idari özerklik teklifine takıldı. Ancak sonuç ulaşılamaz da değil.
İLK KOŞUL KAPSAYICI HÜKÜMET
-Esad rejiminin sona ermesinden bu yana ilk kez komşular, bölgesel aktörler, Batılı ülkeler ve yeni Suriye yönetimi ortak bir bildiri üzerinde anlaşabilecek. Muğlak ve taahhüt içermeyen bir açıklama kesinlikle amacına ulaşmayacaktır. Paris'teki pek çok kişi geçiş hükümetinden, BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararının ruhuna uygun kapsayıcı bir hükümet için gerçekçi bir zaman çizelgesiyle birlikte net ölçütler ortaya koymasını bekleyecektir.
Washington Enstitüsü, “kapsayıcı bir hükümet” ile “yeni bir anayasanın hazırlanması da dâhil olmak üzere, nüfusun farklı bileşenlerini kapsayan siyasi süreç çağrısı” koşulunu da söz konusu şartların en başına yazdı.
