Parti kurultayında üstün sanat performansı: Dans gösterisi milat oldu
Görkemli gösteri, bir ilke imza attı. Partinin devrimci siyasetlerini sanatla buluşturan sıra dışı tasarım, tarihi kurultaya muazzam bir zenginlik kattı
Bale eğitimcisi Günnur Bayburt’un Vatan Partisi Sanat Bürosu ile birlikte hazırlayıp sahnelediği gösteri, siyasetle sanatı harmanladı. Vatan Partisi’nin devrimci siyasetlerini estetikle buluşturarak dansla anlatmayı başaran gösteri, dün Ankara’da Arena’yı dolduran izleyiciyi büyüledi. Kısa sürede büyük özveri gösterip zor bir işe imza atarak Vatan Partisi kurultayını görsel bir şölene dönüştüren gösteri, aynı zamanda siyasetten sanata her kesime verilen bir ders niteliğindeydi.
SANATIN GERÇEKÇİLİKLE SİYASETİN ESTETİKLE İMTİHANI
Aslında bu yazıyı yaklaşık iki yıl önce, gazeteciliğe ilk kez adım attığım dönemde yazmaya başlamıştım. 25 yıllık müzisyenliğin ardından, 40 yaşımda gazetecilik gibi zamanla yarışılan bu yeni mesleğe başladığımda, okumakta ve yazmakta ne kadar yavaş olduğumu fark etmiştim. Bir kitap okurken bir paragraf okuyup üzerine yirmi dakika düşünmek, bir cümleden etkilenince hemen beynimde başka başka kapıların açılması ve hayallere dalmak, bunun sonucunda bir kitabı çoğu zaman aylarca bitirememek, çok sık yaşadığım olaylardı. Bunu en çok yaşayan kişilerin de sanatçılar olduğunu düşünmüş, imgelem gücünün iplerini daha sıkı tutmak gerektiğine kanaat getirmiştim.
Bunun yanı sıra, bir uçurumun iyice açıldığını gözlemliyordum. Sanat ile siyaset arasındaki uçurum. Uçurum derken, şu veya bu parti ya da kesim değil de, iki insan tipi veya iki zıt düşünce yapısından söz ediyorum. Birincisine kendini sanatçı olarak tanımlayan, yaratıcı insan modeli diyebiliriz. İkincisi ise; devlet başkanından tutun da, devletin herhangi bir biriminde yönetici olan veya bir şirkette hesap kitap işleriyle uğraşan bir insan tipi. Bu ikisinin düşünce yapısı arasındaki fark giderek büyüyordu sanki. Yaratıcı olan beyin giderek çözülüyor, dağılıyor, buharlaşıyorken; sistematik düşünmeye alışmış olan diğeri ise kaskatı kesiliyor, yoğunlaşıyor, sertleşiyor, despotlaşıyordu. İkisi de yanlış yoldaydı. Ta ki dün yapılan Vatan Partisi 11. Amiral Soner Polat kurultayındaki o muhteşem gösteriye kadar… İki yıl önce yazmaya başladığımız yazıyı sonuçlandıran, bu kurultay oldu.
KURULTAY GÖSTERİSİNE 10 ÜZERİNDEN 10
Kurultaydaki bale gösterisini hazırlayan Günnur Bayburt ile hazırlık sürecinde yaptığımız söyleşide, gösterinin içeriğine dair bilgiler veren Bayburt, Türkiye’nin mücadelesini dans gösterisiyle anlatabilmek için canla başla çalıştıklarını söylemişti. Arena gibi büyük bir yerde binlerce kişiye gösteri sunmanın zorluğuna da değinen Bayburt, ayrı ayrı bölümlerle verilen mücadeleleri yansıtacaklarını ve bir ilke imza atacaklarını belirtmişti.
Dev sahnede titizlikle tasarlanmış olan akış, modern dans gösterisi olarak “Böyle gitmez!” sloganıyla başladı. Ardından Vatan Partisi Sanat Bürosu Başkanı Tiyatro Sanatçısı Murat Demirbaş’ın sunumu “Bu memleket bizim!” dedi ve Ergenekon döneminin mücadelesiyle Silivri duvarları yıkıldı. Daha sonra gençliğin, Diyarbakır annelerinin, Mehmetçiğin mücadeleleri sahneye çıktı. Denizlerde verilen mücadeleyi piyanist Tuluyhan Uğurlu’nun besteleri eşliğinde anlatan bölüm, yürekleri mavi mavi dalgalandırdı. Nihayet Bolero uyarlaması olan son bölüm, Türkiye’nin tüm kesimlerini birleştirerek devrimci ateşi yaktı, çözümü gösterdi.
Spor salonunun büyüklüğüne ve teknik zorluklara rağmen sanat topluluğunun üstün performansı, Günnur Bayburt’un çabalarını amacına ulaştırdı. Devrimci siyaset estetikle, yaratıcılık gerçekle buluştu.