08 Ekim 2024 Salı
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Patagonya’da bir buzul diyarı: El Calafate

Patagonya Güney Amerika’nın en güney ucundaki yaklaşık 850 bin kilometrekarelik uçsuz bucaksız steplerden oluşan bölgenin adı. Patagonya steplerinde bir turist mıknatısı olan El Calafate de burada bir şehir.

Patagonya’da bir buzul diyarı: El Calafate
A+ A-
TÜLİN UYGUR

Atlantik okyanusu ve Pasifik okyanusu arasındaki Patagonya bölgesi Şili ve Arjantin arasında bölünmüş. 730 bin kilometrekaresi Arjantin’e, 120 bin kilometrekaresi Şili’ye ait. Kıta boyunca kuzeyden güneye doğru inen And dağları iki ülke arasında doğal sınırı oluşturuyor.

Patagonya nehirler, göller, boğazlar ile parçalanmış bir coğrafya. Dağların tepeleri hep çıplak ama yamaçlar sık olmayan ormanlık alan, buna karşılık uçsuz bucaksız düzlükler maki ve sert iklime dayanabilen çalılar ile kaplı. Tarım yok! Hayvancılık çok gelişmiş. Koyun, inek yetiştiriciliği en önemli gelir kaynağı.

PERİTO MORENO VE UPSALA BUZULU

Patagonya’da bir buzul diyarı: El Calafate - Resim : 1

Perito Moreno buzulu Los Glasiares (Buzulllar) Milli Parkında Arjantin’in en büyük tatlı su gölü olan Lago Argentino’nun bir ucunda yer alıyor. Buzul dünyanın üçüncü büyük tatlı su deposu. 30 kilometre uzunluğundaki buzulun toplam alanı 250 kilometrekare. Buzulun göle ulaşan ön ucu 5 kilometre uzunluğunda ve ortalama 60 metre yüksekliğinde. Gölün kıyısında sıkışan buz kütlesi parçalanarak hem gölü bölüyor hem de doğal bir baraj oluşturuyor. Bu doğal baraj sürekli yıkılıyor ve buzul parçaları kopuyor. Biz de tam buzulla karşı karşıyayken önce patlama sesi gibi bir ses duyduk ve bir uğultunun ardından buzulun kopan parçalarının suya dökülüşünü izledik. Bu görkemli doğa olayını çok yakından izlemek müthişti! Buz mavisi denilen rengi buzulun yarıklarında görmek olağanüstü bir deneyim. Perito Moreno’nun dünyadaki diğer buzulların aksine küçülmediğini ve hızla mahvettiğimiz dünya için hala bir umut olduğunu öğrenmekse harika oldu!

Milli parkta buzulu çok yakından görmemizi sağlayan seyir balkonları ve yürüyüş yolları doğaya son derece uyumlu yapılmış. Her türlü güvenlik önlemi de alınmış. Doğrusu hayran kaldık. Bu parkta dolaşırken doğaya saygı göstermek zorunlu. Ne bir çiçek koparılabilir ne de bir taş parçası alınabilir. Rehberler önemle belirtiyor. Araç yok, bisiklet yok, buzul manzaralı evler yok! Doğa yürüyüşü, doğayı tanımamızı, daha çok saygı duymamızı ve en önemlisi milyonlarca yıldır yaşamını sürdüren buzulun ihtişamı karşısında kendi küçüklüğümüzü fark etmemizi sağlıyor. Engelliler için asansör, her türlü ihtiyacın giderilebileceği ve hediyelik eşyaların alınabileceği küçük bir dinlenme tesisi de unutulmamış. El Calafate ve Milli Park arasındaki yaklaşık 80 km.lik yol boyunca hiçbir yerde pet şişeler, atılmış sigara paketleri, poşetler, çöpler görmedik. Bu, kilometrekareye iki kişinin düştüğü bir coğrafyada yaşamanın sonucu mu bilmiyorum ama tertemiz doğa etkiliyor bizi.

Gelelim bu muhteşem buzulun adı ve siyasete. Şili Deniz Kuvvetlerinden İngiliz bir kaptan buzulu görünce hemen keşif gezisine mali destek veren kumandanının adını vermiş. Böylece buzul Şili Hidrografi Dairesi kumandanı Francisco Gormaz’ın adıyla tanınmış. Ardından Arjantin sınır komisyonu memuru müttefik Almanlara bir jest olması için buzula Bismarck’ın adını vermiş. 1889’da Arjantin-Şili sınır anlaşması imzalandıktan yıllar sonra buzula bölgede keşif gezileri yapan ve Şili ile Arjantin arasındaki sınır sorununda Arjantin’in bölgesel haklarını savunan akademisyen Francisco Moreno’nun adı verilmiş, usta Moreno olmuş Perito Moreno! Bölgenin gerçek yerlilerinin buzula ne ad verdiğini ise bilmiyoruz.

Lago Argentino’nun kuzey kolunda yer alan Upsala buzulu ise 1907 yılında Uppsala Üniversitesi’nden İsveçli bir bilim insanı tarafından bulunmuş. Upsala adı verilmiş. Upsala buzuluna teknelerle yaklaşılıyor ama tekne yol alırken rüzgar öylesine şiddetli esiyor ki güvertede durmak tehlikeli olabilir. Buna rağmen vahşi doğa ve göldeki irili ufaklı buzdağlarının yarattığı heyecanla güvertedeyiz. Gölün daraldığı yerin adı “Cehennem Kapısı”, müthiş rüzgarlı bir girişten sonra büyüleyici buz mavisiyle heybetli Upsala buzulu karşımızda. İrili ufaklı buzdağları arasında teknemiz yavaş ve çok dikkatli bir şekilde ilerliyor. Teknenin dönüş manevrasını zorlaştıran buzdağından kancalı uzun bir sopa yardımıyla kurtuluyoruz. Buzdağından koparılan koca bir buz kütlesi önce güvertede fotoğraf çektirmek isteyenlerce kucaktan kucağa dolaştırılıyor, sonunda da parçalanıp içki servisinde buz olarak kullanılıyor. Kristal gibi tertemiz buz parçasının üzerine vuran ışığın yarattığı renk oyunlarını anlatmak çok güç.

Maalesef biz buzul üzerinde yürüyüş yapamadık. Los Glasiares Milli Parkı buzullarıyla birlikte 1981’den bu yana UNESCO’nun Dünya Mirası listesinde yer almakta. Gördüğümüz kadarıyla esas geçim kaynakları turizm olan bölge halkı da dünya mirasına sahip çıkmakta son derece kararlı.

Patagonya’da bir buzul diyarı: El Calafate - Resim : 2

El Calafate’de bir de “Buzul Müzesi” var. Küçük ama tertemiz bu müzede kainat, dünya, buzulların milyonca yılda oluşumu ve evrim anlatılıyor. Müzenin alt katında küçük bir oda buz barına dönüştürülmüş. İçerdeki -8’e varan soğuk ortama karşı giysiler giyilip eldivenler takılıyor. Biz -4 derecede, buzdan masa, koltuk, mini iglo ve heykellerden oluşan barda keyifle içeceğimizi yudumladık.

EL CALAFATE

El Calafate, Arjantin’in güneyinde Santa Cruz eyaletininin sınırlarında yer alan Arjantin Gölü (Lago Argentino) kıyılarında küçük bir şehir. Adını bir dağ yemişinden almış. Küçük bir çalı meyvesi olan kalafatenin likörü ve reçelleri meşhur. “Bir kez bu yemişi yerseniz mutlaka buraya geri dönersiniz” deniliyor, belki biz de döneriz!

El Calafate şehri Patagonya steplerinde bir turist mıknatısı. Turizm gelirleri 8 ay boyunca 27 bin kişinin yaşadığı bu şehri besliyor. Başkent Buenos Aires’ten 3 saatlik uçuşla gelinen şehre yaz aylarında günde 24 uçak, diğer zamanlarda ise günde 15 uçak iniyor. Ününü buzullara, 1415 kilometre kare büyüklüğünde bir iç deniz olan Lago Argentino’ya, Arjantin ve Şili arasında sınırı oluşturan And dağlarının Şili tarafındaki Torres del Paine doğal parkına komşu olmasına borçlu. Aşırı soğuk ve sıcakların yaşanmadığı, ısının ortalama -2 ve + 18 arasında değiştiği El Calafate’nin yıllık ısı ortalaması 7 derece. Pek yağış almayan kuru ve soğuk bir iklime sahip. Eskiden sadece yün tüccarlarının konakladığı bu bölgede yerleşimi artırmak için hükümet teşvik uygulamış ve 1927 yılında şehir resmen kurulmuş.

Şehirde bir ana cadde var. Neredeyse tüm mağaza ve butikler, lokanta ve kahvehaneler bu cadde üzerinde veya yakınında. Yerel girişimcilerin özgün el işleri, hediyelikler, dağ yemişiyle yaptığı likör ve reçeller, kurabiyeler yanı sıra turistlerin yoğun ilgi gösterdiği açık hava giysileri ve ayakkabılar bu şehirde bulunabilecek ürünler. Evler genelde tek katlı ve bahçeli. Düzenli sokaklarda küçük galeriler, el sanatları çarşıları yapılmış. Her şey iyi, güzel ama sokaklarda inanılmaz sayıda her cins sokak köpeği var. Bu kadar küçük bir şehirde o kadar çok sokak köpeği olur mu? Karavanlarıyla dolaşan turist sayısı da çok fazla olunca acaba köpeklerini burada sokağa mı atıyorlar diye düşünmekten alamıyoruz kendimizi.

El Calafate, Grönland ve Antarktika dışında en büyük buzul kütlesine ev sahipliği yapıyor ve bölge sınırlarında birkaç devasa buzul bulunuyor. Bunlardan Perito Moreno buzulu dünyadaki diğer buzullara kıyasla küçülmek yerine büyüklüğünü muhafaza etmesiyle ünlü.

Steplerin yerlisi kondor, puma, guanako, rhea

Uçsuz bucaksız steplerde yol alırken dikkatimizi çeken tüm arazinin parsellenmiş olması ve kilometreler boyunca tel çitlerle çevrilmesi oldu. Bir de bazı yerlerde çitlerin üzerine bırakılmış koyun postları. Bunlar kuzuları korumak, Güney Amerika kartalı kondoru kandırmak için asılıyormuş. Kuzuların bir düşmanı da avlanma alanları parsellenen kızıl tilkilermiş. Doğada nazlı nazlı dolaşan bir lama cinsi guanako ve bir deve kuşu cinsi rhea ise bu steplerin katliamlardan arda kalan gerçek sakinleri.

Guanakolar İspanyolların kıtayı keşfinden bu yana hem derisi hem de koyun sürülerine yer açmak için katledilmiş. Sayılarının çok azalmasına rağmen “koruma altına alınan hayvanlar” listesine alınmamaları belki “et” lobicilerinin bir zaferidir. Bilindiği gibi Arjantin bir “et” deposu ve tüm dünya bu lezzetli etlerin peşinde.

Bu coğrafyanın gerçek sakinlerinden rhealar da açgözlülükte sınır tanımayan insanlardan çok çekmiş. Eti, derisi ve tüyleri için avlanan devekuşlarının yumurtaları da toplanınca hayvanların sayısı hızla azalmış. Üstelik onların serbestçe gezebileceği arazilerin çiftlikler arasında paylaşılması devekuşlarının varlığını olumsuz etkilemiş. Yani bu güzel hayvanların da nesli tükenmek üzere. Umarım avlanma yasakları etkili olur da Patagonya nazlı rhealarını kaybetmez.

Puma bu coğrafyanın diğer bir canlısı. Az sayıda kaldığı söyleniyor. Pumalar ve kızıl tilkiler evcil hayvanlara zarar verdiği için istenmeyen varlıklar. Ancak artık avlanmaları yasak.

Patagonya’da sadece yerlileri değil, yüzlerce puma, guanako ve tilkiyi öldürdüğüyle övünen İngiliz yerleşimci William H. Greenwood’un “Patagonya Vahşi ve Özgür” adıyla 1875 yılında yayınladığı anıları, koyunculuk yapmak için geldiği bu coğrafyada eko sistemi nasıl katlettiğinin adeta bir itirafı. Kitabında bahsettiği yerlilerden günümüze kimse kalmamış!

SOYU TÜKETİLEN KABİLE SELK’NAM

Buluntular insan topluluklarının Patagonya’da 10 bin yıldır yaşadığına işaret ediyor. Magellan’dan bu yana bölgeye gelen çoğu İngiliz olan Avrupalılar Selk’nam, Onawa veya Ona adıyla bilinen avcılıkla geçinen yerlileri yok etmişler. Koyunlarını avlamak için çiftliklerine saldırdıklarını iddia ettikleri yerlileri katletmek için silahlı gruplar kurmuşlar. Getirdikleri her Selk’nam kulağı için para ödemişler. Sonuçta Avrupalılar “soykırım” demedikleri bir katliamı da Patagonya’da yapmışlar. 1896’da hayatta kalan yaklaşık 3000 Selk’nam varken bu sayı 1919’da 279’a, 1945’te ise 25 kişiye inmiş. En son etnik Selk’nam 1974 yılında ölmüş. Atalarından biri Selk’nam olan birkaç kişi dışında kimse kalmamış. Misyonerler Selk’nam dilinde bir sözlük hazırlamışlar, törenlerini detaylı biçimde yazmışlar. Şaman törenlerine benzeyen törenler yaptıkları kaydedilen Selk’namların genç erkek çocuklarının erkekliğe adım atma törenlerine “hain” deniyormuş. Delikanlılar ay ve güneşle bağlantılı olarak anlatılan yaratılış efsanesi eşliğinde özel maskeler takarak ve vücutlarını boyayarak tören yaparlarmış. En son tören 1900 yılları başlarında yapılmış.

Avrupalılar yaklaşık 10 bin yıl önce yerleşik hayatın olduğu Patagonya’ya 1800’lü yılların sonunda yünü bol merinos koyun çiftlikleri kurmak için gelmişler. Endüstri devriminden sonra gelişen dokuma endüstrisinin yün talebi artınca “girişimci” Avrupalılar Güney Amerika’ya koyun çiftlikleri kurmak üzere akın etmişler. Bir kısmı da uçsuz bucaksız Patagonya steplerine gelmiş ve toprakları işgal etmiş. Endüstri tipi buzdolaplarının gelişimiyle de yün ticareti et ticaretini de kapsar olmuş. Bölgedeki koyun sayısı 10 milyon civarında. Büyük baş hayvan ikinci sırada. Hızlı ve çok kazanmak adına hayvanlara kötü ve hoyrat davranıldığı için eleştirilen çiftliklerde yaşanan vahşet, hayvanlara etik davranılması için mücadele eden tüm hayvan dostu örgütlerin gündeminde.

Şili topraklarında heybetli Torres del Paine’de buluşmak üzere...

Son Dakika Haberleri