Pek çoğumuzun bilmediği iyi kitap uyarlaması filmler

Günlük koşuşturmadan kaçmak için önemli iki yol vardır. Biri kitap okumak, diğeri film izlemek. Günümüzde film izlemek için de tek yol sinemaya gitmek değil. Artık evimizde, eski yeni filmleri istediğimiz seyretme olanağına sahibiz. Peki, biz başka hayatlara götüren, dinlendiren aynı zamanda keyif veren sinema filmlerini nasıl seçeceğiz. Sinema üzerinden gidersek önerileri ehillerine bırakalım. Biz edebiyat açısından bakarak, edebiyatın önemli eserlerini beyaz perdeye aktaran maharetli yönetmenlerin ellerinde ete kemiğe bürünen filmlerden bir demet alalım buraya.

POSTACI KAPIYI İKİ KERE ÇALAR

Amerikalı yazar James M. Cain’in bir solukta okunan dünya edebiyatına kazandırdığı romanı Postacı Kapıyı İki Kere Çalar tutku dolu bir aşkın öyküsü. 50’li yılların Amerika’sında bir aylak olan Frank girdiği küçük lokantada bir kadından gözlerini alamaz. Bu kadın, Frank’a acıyıp ona yer veren lokanta sahibinin karısıdır. Frank ve Cora arasında başlayan tutkulu aşk artık birçok şeye gebedir. Unutulmaz film uyarlamasıyla kitabı geride bırakan Postacı Kapıyı İki Kere Çalar, Bob Rafelson’un uyarlaması, Jack Nicholson ve Jessica Lange’ın eşsiz oyunculuğuyla 80’lerin unutulmazları arasına girmişti.

ESİRGEYEN GÖKYÜZÜ-ÇÖLDE ÇAY

Amerikalı bir çift bozulan evliliklerini kurtarmak için soluğu Kuzey Afrika’da alır. Başta bu egzotik coğrafya onları büyülese de kültürel olarak hiç alışık olmadıkları bu topraklar onları büyük tehlikelere sürükler. Paul Bowles’un ilk romanı “Esirgeyen Gökyüzü” 1990 yılında ünlü yönetmen Bertolucci tarafından beyaz perdeye uyarlanmıştı.

TATAR ÇÖLÜ

Romanın kahramanı genç teğmen Drago, ülkenin sınırındaki Bastiani Kalesi'ne atandığında kaleyi görür görmez büyük bir sıkıntıyla orayı terk etmek ister. Fakat gelişen olaylar, Drago'yu kaleye bağlar. Zamanla kale, Drago'nun kaderi haline gelir. Dino Buzzati’nin bu eşsiz ilk romanı Tatar Çölü, 1976 yılında Valerio Zurlini’nin yönetiminde perdeye aktarılarak İtalyan edebiyatının yanında İtalyan sinemasına da katılır.

VERTİGO

Alfred Hitchcock’un 1958 yılında filme aldığı Vertigo, daha önce Dişi Kurtlar adlı romanıyla da adlarından söz ettiren Boileau-Narcejac ikilisinin en ünlü yapıtı değil, aynı zamanda gelmiş geçmiş en sarsıcı, yazınsal derinliği en yüksek polisiye romanlardan biri… Psikolojik sorunlar nedeniyle polislikten emekli olmuş Flavières, eski bir arkadaşının çağrısıyla bir tür özel dedektiflik işini üstlenir. Böylece hem bir aşk hikâyesine hem de son sayfasına kadar soluk soluğa okuyacağımız gizemli bir olaya tanık olmaya başlarız. Vertigo’nun film versiyonu ise, Hitchcock’un teknik ve işlediği konu itibariyle sinema tarihinin en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilir.

THERESE RAQUİN

Ünlü Fransız yazarı Emile Zola’nın adını duyurduğu 1867'de yayınlanan "Therese Raquin" kitabı birçok kez filme çekilmiştir ama bunların en meşhuru 14. Venedik Uluslararası Film Festivali’nde gösterildiğinde Gümüş Aslanı kazanan 1953 yılı yapımı Marcel Carne filmidir. Yaşamının sıradan ve rutin akışını kabullenmiş bir kadın olan Therese Raquin’in sıkıcı hayatı kasabaya Laurent’in gelmesiyle tepetaklak olur. Tutkunun karşı konulamaz gücüne teslim olan Therese Raquin’in bu unutulmaz hikâyesi bir kadının yaşamıyla hesaplaşmasını anlatıyor.

BAŞKA BİR DÜNYA

Russell Banks, 1991 tarihinde yayımlanan romanı The Sweet Hereafter'da (Başka Bir Dünya) sahip olduğu okul otobüsü ile fakir çocukları okula götüren bir kadının yaptığı kaza sonucu birçok çocuğun ölümüne sebep olmasının hikâyesini anlatır. Küçük bir kasabada meydana gelen bu kaza ölüm sonrası yaşanan acının hüzünlü anlatımıdır. Dünya sinemasının en önemli yönetmenlerinden biri olan Atom Egoyan 1998 yılında Banks’ın romanını etkileyici bir biçimde perdeye taşımıştı. Filmde Sarah Polley, Ian Holm ve Arsinee Khanjian gibi oyuncuları görmek mümkün.