Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: Sayın Cumhurbaşkanım milletimiz sizden görüş açıklamanızı bekliyor
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin teröristbaşı Öcalan’ı TBMM’ye çağırmasına tepki gösteren Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a çağrı yaptı. Perinçek, ‘Cumhurbaşkanımız bu planın neresinde? Açık bir ifadeye ihtiyaç var.’ dedi
MHP lideri Devlet Bahçeli, PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın Meclis’te konuşmasını istedi. CHP lideri Özgür Özel, ‘Kürtlere devlet’ teklif etti. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, iki liderin açıklamalarının birbirinden bağımsız olmadığına dikkat çekti. MHP ve CHP ortaklığına vurgu yapan Perinçek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sürece ilişkin net tavır alma çağrısı yaptı.
Perinçek, Çıkış Yolu programında özetle şu değerlendirmeleri yaptı:
“Sayın Devlet Bahçeli bir kere PKK liderini muhatap olarak kabul ediyor. Ve nerede muhatap kabul ediyor? Gel beraber tavla oynayalım veya gezelim, değil. Doğrudan doğruya Türkiye'nin en temel konularından birini terör meselesini çözmede PKK'yı muhatap alıyor. Bir ortaklık başlangıcı bu. Ve tabii yalnız başına böyle basit bir PKK liderinin özgürleştirilmesi ona af yapılmasının ötesinde bir hayal yayılmaktadır.
Abdullah Öcalan İmralı'ya girdiğinden beri MİT'in avucundadır. Hatta helikopterle getirilmesinden beri avucundadır. Ona ne derlerse söyletirler, yaparlar. Bu Türk devleti onu olumlu yönde de kullanabilirdi. Fakat şimdi birdenbire ne oluyor?
ARKASINDA AMERİKA VAR
“Hem Devlet Bahçeli hem Özgür Özel ve bu sürecin içinde olanlar ve sustuğu sürece veyahut da tavır almadığı sürece Sayın Tayyip Erdoğan bir planın içindeler. Ha bu planın arkasında kim var? Amerika ve İsrail var. Amerika ve İsrail 1991 yılından beri silah kullanarak Irak'ı böldü. Irak'ın kuzeyinde bir sözde Kürdistan kurdu. Arkasından 2003 baharında bir kere daha geldi. Irak'ı işgal etti ve onu pekiştirdi.
Ondan sonra Suriye'de iç çatışmalar çıkartarak Suriye'nin kuzeyinde bir Amerika-İsrail koridoru yaptı ve onu PKK’ya YPG'ye verdi. Türkiye'nin içinde devamlı olarak zaten PKK'yı destekliyor. İkinci İsrail planının içine Türkiye topraklarının bir kısmını katmaya çalışıyor. Yani Amerika ve İsrail'in bölgemizde Batı Asya'daki hedefi açık. 1991 yılından bu yana 33 yıldır bu sergileniyor. Yani artık plan proje aşamasında değil silahla uygulanan bir plan var Amerika ve İsrail. Bu plan ne? İkinci İsrail'i kurmak.
AÇIK TAVIR ALMAZSA PLANIN İÇİNDE
“Sayın Tayyip Erdoğan da bu duruma karşı net, açık vaziyet almadığı sürece o da bu planın içinde gözüküyor. Devlet Bahçeli önden bu ateşe sürülüyor. Ondan sonra gelişmeler bekleniyor. Ama şu anda Sayın Tayyip Erdoğan da bu planın dışında olduğunu ortaya koymuş değil. Ve buradan da bu çağrıyı yapıyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye'yi bölen PKK'yı muhatap olarak kabul eden, Türkiye Devleti'nin tekliğini ortadan kaldıran bir plan açıkça uygulanıyor. Ve burada bir koalisyon da oluşuyor. Yani MHP'yle Cumhuriyet Halk Partisi arasında bir koalisyon oluşuyor. Sayın Cumhurbaşkanımız bu planın neresinde? Bu koalisyonun neresinde?
‘Çok çok önemli’ diyerek ve Devlet Bahçeli'nin bu girişimine karşı bir vaziyet almayarak şu anda bu planın içinde olduğu yorumlanabiliyor. Bu konuda açık bir ifadeye ihtiyaç var. Tabii bu çok tehlikeli bir gidiş. Burada bu plan ‘Biz PKK'yı silahsızlandıracağız. Barış huzur getireceğiz’ şeklinde açıklanıyor. PKK ancak silahla silahsızlandırılır. Yani PKK'yı kürsüleri çıkartarak ve silahsızlanma çağrıları yaptırarak Abdullah Öcalan'la silahsızlandırma sıfır ihtimaldir.
‘HÜKÜMET ARTIK DEVAM EDEMEZ’
“Bu hükümet artık devam edemez. Yani Tayyip Erdoğan hükümeti bir kere paramparça oldu. Tayyip Erdoğan nerede? Devlet Bahçeli nerede? Ve Devlet Bahçeli gitti, Özgür Özel'le buluştu. Peki, Tayyip Erdoğan o buluşmanın neresinde? O koalisyonun neresinde?
Ve bu hükümet şu anda halk tarafından mahkum edilmektedir. Müthiş bir isyan vardır. Hem MHP'ye bir isyan vardır hem AK Parti'ye isyan vardır, o partilerin tabanlarında var. Zaten oyları baş aşağı gitmektedir. Dolayısıyla hükümet, Devlet Bahçeli'nin çıkışından sonra Türkiye'yi yönetemez hale gelmektedir.
‘GÖREV BİZE DÜŞÜYOR’
“Türkiye bütün bu krizlerden, bu karışıklıklardan bir milli devrimci hükümetle çıkacak. Türkiye, toprak bütünlüğünü garanti altına alacak, üretim devrimini başaracak, vatanın birliği, Türk devletinin birliği ilkelerini gümbür gümbür hayata geçirecek bir üreticileri milli hükümetine doğru gidiyor.
Çözümün maliyetleri Devlet Bahçeli tarafından, Özgür Özel tarafından ağırlaştırılmaktadır ve Tayyip Erdoğan da bu maliyetlerin ağırlaştırılmasına şu anda katkıda bulunan konumdadır. Onun için yönetemez hale geliyorlar. Bunu çok açık bir şekilde tespit ediyoruz. Ve görev bizlere düşüyor. O görevleri başaracağız.
‘HUKUK KANUN NEREDE’
“Yalnız Cumhurbaşkanı'nın bu süreci seyretmesi ve açık tavır almaması nasıl olur? Ondan sonra nerede hukuk, nerede kanun? Bu hukukun kanunların ve başındaki şahsiyet değil mi Sayın Cumhurbaşkanımız? Yani hem hükümet başkanı hem devlet başkanı... Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre hapishanedeki bir adamı çıkart, meclisin kürsüsüne getir.
PKK nasıl muhatap olarak kabul ediliyor? Birdenbire AK Parti'nin ve MHP'nin arkamızda kalan süreçteki teröre, milli devlet konusundaki tavırları şu anda sarsıntı halinde.
YEMİNLER ÇİĞNENİYOR
“En sonunda bütün maliyet Türk Polisi'ne ve Türk askerine yüklenecek. Türk milletinde hem de silahlı kuvvetlerimizde yaratacağı olumsuz ruh hallerini de önlemek durumundayız. O bakımdan devlet başkanına, hükümet başkanına, Sayın Tayyip Erdoğan'a Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı seçildiği zaman yaptığı yemini hatırlatıyoruz.
Şu anda o yemin çiğneniyor. Yeminler çiğneniyor. Devlet Bahçeli'nin yaptığı yemin de çiğneniyor. Devlet Bahçeli'nin milletvekili olarak kürsüden meclis kürsüsünden yaptığı yemin bizzat Devlet Bahçeli tarafından çiğnenmektedir. Cumhurbaşkanı da yeminini çiğniyor gibi.. Çiğniyor mu çiğnemiyor mu?
‘HERKES SAFINI BELLİ ETSİN’
“Herkes safını net olarak belirlesin. Herkes nerede görelim? Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan da yerini belletsin. Türkiye'nin tarafında mı? Yoksa Atlantikçilerin Amerika ve İsrail'in tarafında mı? Ha bu Türkiye'yi nereye götürür? Şu anda götürmektedir. İsrail'le işbirliğine, aynı cephede olmaya ve Filistin'e ihanete götüren bir sürecin başıdır. Onun için herkes hangi yolda hangi adımları atıyor onu çok iyi bilmelidir. Sanıyorum ki burada bizim yardımlarımıza, bizim açıklamalarımıza bir ihtiyaçları da bulunuyor.
SİLAHLI GÜÇ OLMASI LAZIM
“(CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL) Burada devlet teklif ediyorum dediği anda devlet teorisine göre aynı zamanda bir egemenlik teklif ediyor. Devlet teklif ediyorum o demek. Devlet ne demek? En üstün iktidar. Elinde de üstelik bir cebir kuvveti var. Devletin devlet olması için bir silahlı güç olması lazım.
Dolayısıyla ben diyor Kürtlere onun tabiriyle bizim Kürt vatandaşlarımıza bir egemenlik teklif ediyorum. Artı aynı zamanda bu egemenliği icra etmek hayata geçirmek için bir yaptırım gücü yani silahlı güç teklif ediyorum. Bir ordu teklif ediyorum. Yani bir toprak parçası teklif ediyor. Bir egemenlik teklif ediyor ve bir silahlı kuvvet teklif ediyor. Yani diyelim PKK'nın çapulcu silahlı gücü devletin askeri gücü olacak. Bunları teklif ediyorum, diyor.
KENDİ MEZARLARINI KAZDILAR
“Kendi genel başkanlarını devirsinler. Böyle bir genel başkan olur mu? Bu kadar Türkiye devletine, cumhuriyetine, halkına, milletine, Atatürk'e, toprak bütünlüğümüze, devletin tekliğine tekme vuran bir CHP Genel Başkanı olur mu? Devlet teklif ediyormuş. Babasının devleti mi? Kim oluyor da Özgür Özel? Yani eline kazmayı almış, kendi siyasi mezarını kazıyor. Özgür Özel, Devlet Bahçeli ile birlikte.
Ve başka bir de orada üçüncü bir kazma duruyor. Artık o kazmanın sapı altından mıdır, gümüşten midir, nedendir? Sayın Tayyip Erdoğan için de orada bir kazma da kendisi için duruyor. O kazmayı eline alıp, o da kendi mezarını, siyasi mezardan bahsediyorum. Kendi hayatlarıyla, fiziki varlıklarıyla ilgili değil. O da kendi mezarını kazacak.
"Orada bir kazma duruyor. Yani iyimser bir yorumla, orada kazma duruyor diyorum. Ama çok çok önemli dediği zaman o da sanki kazmayı almış, kazmaya başlamış gibi. Ama kazmayı elinden atabilir. O fırsatı tanıyoruz Sayın Cumhurbaşkanım. Öbürlerine de o fırsatı tanıyoruz ama ümidimiz yok.”