22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Piyano çalmadan bir gün dahi geçiremiyorum’

Müzik yaşamını Amerika’da sürdüren piyanist ve akademisyen Çağdaş Soylar, sanat hayatını anlattı. Ülkemizi başarıyla temsil eden Soylar, bir müzisyenin performans yaşamının önemini vurguladı

Piyanist ve akademisyen Çağdaş Soylar: Piyano çalmadan bir gün dahi geçiremiyorum
A+ A-
ALİ ULUSOY

Konservatuvar mezunlarının yaşamlarını araştırmaya devam ediyoruz. Nerelerdeler, sanatlarını nerede, nasıl ve hangi şartlarda icra ediyorlar? Bu kez konuğumuz, ülkemizi yurt dışında başarı ile temsil eden bir müzisyen, piyanist Çağdaş Soylar. Geçen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda, Washington Büyükelçiliği’nde düzenlenen davette konser veren Çağdaş Soylar, Türkiye’yi dünyada temsil etmekten mutluluk duyduğunu, bunun gurur verici olduğunu söyledi. Soylar, zoom üzerinden yaptığımız sohbette müzik yaşamını, pandemi döneminin getirdiklerini ve gelecek için yapmak istediklerini anlattı.

İcracılığının yanında akademisyen olan Soylar, ABD’nin Atlanta kentinde sanat yaşamını sürdürüyor. Çağdaş Soylar’ın “Çocuk İsa’ya Yirmi Bakış” isimli doktora çalışması, kitap olarak basıldı. Soylar ile müzik, eğitim ve müzisyenlik yaşamı üzerine söyleşi yaptık.

  • Öncelikle sizi tanımayan okurlarımız için kendinizden, müzik geçmişinizden bahseder misiniz?

1991 yılında Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı piyano bölümüne kabul edildim. 10 yıllık eğitimi tamamladıktan sonra, yani lisansın ardından, Hacettepe Bilkent ve Ankara üniversitelerinde piyano eşliği yaptım. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde piyano dersleri verdim ve şan eşliği yaptım. 2009 yılında Amerika’ya geldim. Pitsburg State Üniversitesi’nde piyano performans üzerine yüksek lisans yaptım. Daha sonra Kaliforniya’da piyano eşliği üzerine bir yüksek lisans daha yaptım. Ama doktorayı, İzmir’de Yaşar Üniversitesi’nde tamamladım. Şu anda da Atlanta’da yaşıyorum.

‘BÜYÜKELÇİLİKTEKİ İLK KONSERİMDİ’

  • Geçen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında Washington Büyükelçiliği’nde verdiğiniz resital nasıl geçti? Böyle bir konserin düzenlenmesinin önemi nedir?

29 Ekim günü Büyükelçilik binasında iki ayrı konser oldu. Biri sabah resmi protokol için yapıldı, diğeri ise akşam Türk davetliler için. Bana bir resital vermemi teklif ettiklerinde “Tabii, gurur duyarım” dedim. Benim için anlamı büyük tabii. Sonuçta bayram kutlamak için Türkiye’den uzaktayız ama nerede olursak olalım, kutlamak için bir şeyler yapmak çok önemli benim için.

Bu konser de benim için bir ilk oldu. Büyükelçilik yetkilileri çok misafirperver insanlardı, orada bir aile gibi olmuşlar, yaklaşımları çok memnuniyet vericiydi.

  • Bir müzisyen için ABD'de yaşam nasıl?

Güzel imkânlar çıkıyor gerçekten, eğer istekliyseniz ve müzikte iyiyseniz, çok seçenek var. Çalmak istiyorsanız çok fazla zorlanmıyorsunuz, çok konser salonu var, mutlaka güzel bir imkân çıkıyor. Zaten dünyanın birçok yerinden çok fazla müzisyen geliyor. Amerikalılar da yabancılara, özellikle başka ülkelerin müziklerine çok açıklar. Ben burada çalmaktan tatmin oluyorum, güzel gidiyor.

  • “Çocuk İsa’ya Yirmi Bakış” isimli doktora çalışmanız, ABD'de kitap olarak basıldı. Bu çalışmadan bahseder misiniz? Bu kitabı Türkçe'ye de kazandıracak mısınız?

Evet kitabımı Türkçe'ye de çevirmek gibi bir projemiz var. En kısa zamanda gerçekleştirmeye çalışacağım. Kitap 20. yüzyılın önde gelen bestecilerinden biri olan Olivier Messiaen'ın eserlerini konu alıyor. Messiaen, eserlerini çalmaktan çok zevk aldığım bir besteci. Kitabım da onun çalışmaları hakkında.

  • Pandemi sürecinde neler yaşadınız?

Verdiğim derslerin hepsini zoom üzerinden yapmaya başladık. Hâlâ daha birçoğu bu şekilde çevrimiçi devam ediyor ve çok da güzel gidiyor. Farklı şeyler kattı çalışma tarzımıza. Mesela öğrenciyle birbirimize kayıt yapıp gönderiyoruz. Konser gibi kaydedip sosyal medyada paylaşıyoruz. Motivasyon sağlıyor bunlar. Ben çok rahat öğretiyorum internet üzerinden yaptığım derslerde. Ama tabi icracı olarak çok uygun bir yöntem değil, tercih etmiyorum. Kaydedip paylaştığım şeyler oldu tabii, pandemi döneminde biz müzisyenlere yardımcı oldu bunlar ama konser salonunun tadını vermesi imkânsız.

‘FARKINDALIK ARTTI AMA MESLEKİ ORTAM YOK’

  • Türkiye'de çocuklarda ve ailelerde piyanoya çok büyük ilgi var. Profesyonel müzik eğitiminde ise konservatuvarlara ilgi azaldı. Bu durumu neye bağlarsınız?

Şu anda çocukları ilkokul yaşında olan ailelerin jenerasyonunun, piyano eğitiminin bir çocuğun gelişimine olan katkısının farkında olduğunu düşünüyorum. Bunun etkisi olabilir. Çünkü gerçekten piyano eğitiminin insanın beyin gelişimine çok büyük etkisi var. O yüzden bir patlama olmuş olabilir. Bunun yanında çok zor olduğunu da gördü artık insanlar. Bir sanatçının ne kadar zor yetiştiğini gördüler. Yetenek, çalışma, sabır… Atatürk’ün o ünlü “Her şey olabilirsiniz, hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz ama sanatçı olamazsınız” sözünün anlamını gerçekten anlıyorlar artık. Ve maalesef çok büyük kazançlar sağlayan bir meslek de değil. Profesyonel olarak müzisyenlik yapacak olanlar için yaygın bir iş ortamı yok maalesef Türkiye’de. Mezun olan bir çellist düşünün. O kişi o kadar değerli ki, o müzisyenin hemen bir orkestraya girmesi lazım. Ama orkestra açılmıyor.

‘Piyano çalmadan bir gün dahi geçiremiyorum’ - Resim : 1

‘GERÇEK SANATA YATIRIM YAPILMALI’

  • Türkiye'de neler yapılmalı peki?

Türkiye’de çok güzel ve kaliteli bir konservatuvar eğitimi var. Fakat maalesef popüler kültüre gereğinden fazla önem veriliyor. Gerçek sanata yatırım yapılmıyor. Gelişmek için artık gerçek sanata yatırım yapılmalı. Türkiye’de o kadar çok adı sanı duyulmamış gerçek müzisyen, sanatçı var ki.

  • Dünyada ülkemizi temsil ediyorsunuz. Bu nasıl bir duygu?

Türkiye için bir şey yaptığım için çok mutluyum. Ben konservatuvarda parasız yatılı okudum. Borçluyum Türkiye’ye. Eğitim hayatım boyunca hiç para vermedim, hiç zorlanmadık. Okulda ikâmet ettim, enstrümanlar, her şey elimin altında vs… Bütün bu güzelliklerin karşılığını şimdi büyük bir mutlulukla ödüyorum, ülkem için elimden geleni seve seve yapıyorum.

  • Uluslararası konserler vermeye devam edecek misiniz? Nasıl bir konser programınız var?

Şu an biraz uluslararası konserler durdu açıkçası, çok fazla seyahat etmiyorum. Türkiye’ye de 2 yıldır gitmedim. Daha önce uluslararası konserler yapıyordum ama şu anda genellikle Amerika içinde konser veriyorum. Küresel salgının ardından her yer açılmış olsa da sanıyorum biraz daha rahatlamaya ihtiyaç var. Uluslararası planlar yapmak için biraz daha bekliyorum.

  • Türkiye'de de konser planlarınız var mı?

Evet mutlaka istiyorum. Ben Bergamalıyım, yani babam Bergamalı. O yüzden özellikle İzmir’de bir şeyler yapmak istiyorum. Ama dediğim gibi henüz yurt dışı konser planları yapmak için biraz daha zamana ihtiyaç var.

  • Gelecek planlarınızda neler var?

Ben piyano çalarak, icra ederek var olan, mutlu olan birisiyim. Çalmadan bir gün dâhi geçiremiyorum. Uluslararası alanda daha çok konser vermeyi istiyorum. Avrupa’ya gidip oradaki müzisyenlerle çalmak istiyorum. Bir Türk piyanist olarak dünyanın her yerinde çalmak ve olabildiğince ülkemi temsil etmek, benim hayattaki amacım.

Müzik piyano sanat