15 Ocak 2025 Çarşamba
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

PKK Kürtçe değil Türkçe konuşur ve yazar

PKK Kürtçe değil Türkçe konuşur ve yazar
A+ A-
MURAT İNCE

Dil birliği kösteklenmemeli ve gelişmesinin önüne engeller dikilmemeli. İnsanlar arası iletişim aracı olan dilin zenginleşmesi toplumsal uyum açısından önemlidir. Bizler dil sayesinde düşünce alışverişinde bulunur, anlaşır ve haberleşiriz. Bu sayede toplumsal ilişkiler ağı örülür.

Türkçemizin ana söz dağarcığı oldukça gelişmiş ve özümsenmesi kolaylaşmıştır. Hayatın her alanında Türkçe kendini zorunluluk olarak hissettirir ve onsuz anlaşamayız. Bu olgu tüm Türkiye sathında yaşayan vatandaşlarımız için geçerlidir.

Epey zamandır bazı bölücülerin Kürt vatandaşlarımız üzerinden dayatmalarda bulunduklarını yazıyoruz. Diyarbakır merkezli sürdürülen çalışmalar gün geçtikçe artıyor. Bu kervana Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi ve Ali Babacan’ın DEVA Partiside katıldı. Yayınladıkları program bizleri şaşırtmadı, tam tersine yapmış olduğumuz tespitleri doğruladı.

Mesele, Türkiye Kürtçesi veya Zazaca’nın kullanılıp kullanılmayacağı değildir. ABD emperyalizminin etnik kimlikler ve diller üzerinden PKK tipi örgütleri ülkemizin başına musallat etmesi ve etrafına HDP, CHP, Gelecek Partisi, Deva Partisi vb yığmasıdır! Dil üzerinden etnik farklılıkların derinleştirilmesidir.

PKK VE KÜRTÇE

24 Temmuz 2015’te PKK’nın hendeklere gömüldüğü sırada Alman Welt am Sonntag Gazetesi’nde PKK’nın çekirdek kadrolarından Cemil Bayık (Cuma) ile Almanya’da değişik çevrelerle iletişimi iyi olan “ünlü” Deniz Yücel bir röportaj gerçekleştirdi. Cemil Bayık farklı konulara değiniyor. Ropörtajın bir yerinde soruya verdiği yanıtta Bayık “ Bugün PKK’lıların %70’inin iç raporları Kürtçe yazdığını iddia etmekte. Hatta kendisinin, aktivistlerin, savaşçılarında raporları Kürtçe yazdığını açıklamakta. Peki, hangi Kürtçeyle? Kurmancimi, Kırmackimi, Soranicemi nece? Bu noktada herhangi bir söze rastlayamıyoruz. Zaten, röportaj içinde Kendisini Türk kökenli Kemal Pir’in Apo ile tanıştırdığını, Kürt olduğunu ve Kürtçeyi daha sonra öğrendiğini beyan ediyor.

Bakınız PKK örgütünü yakinen tanıyan Kürtçü Rojhat Amedi bu konu üzerine şöyle yazıyor;

”Avrupa’da yaşayan siyasi Kürtler, hâlâ Türkçe düşünür, Türkçe okurlar ve Türkçe yazarlar. İş hayatına atılırken de Türk kimliğini öne çıkarırlar. Türkiye ile hiçbir bağı olmayan, Avrupa’da doğmuş büyümüş çocuklarıyla bile Türkçe konuşurlar. Yani kendi çocuklarını Türk kültürü ile yetiştirirler. Kürtçe akademik bir dil değildir, olamaz, Kürtçe yetersiz bir dildir, sosyal hayatta kullanılacak bir dil değildir derler.” Hani PKK’lılar iç raporlarını bile Kürtçe yazıyorlardı? PKK’nın gazeteleri Türkçe yayınlanır, dergileri Türkçe yayınlanır, konferansları Türkçe düzenlerler ve Kürtçe konuşulanları toplantılarda Türkçeye çevirmek zorunda kalırlar. Cemil Bayık hayallerini gerçeğin yerine koyuor ve taraftarlarını avutuyor. Hadi gelecek PKK kongresini Türkiye Kürtçesiyle yapsınlarda görelim kim anlayacak?

PKK’nın yurt dışında düzenlenen yürüyüş ve mitinglerinde katılan kitleye Türkçe hitap edilir ve sloganların çoğu Türkçe atılır. Kürtçelerle hitap ettiğinizde tercümanlar gerekecek ya da Türkçe, Kürtçeler ve Zazaca olarak konuşmalar yapılmak zorunda. Zaten eylemlere katılanların tümüne yakını Türkçe bilmekte ve siyasi konuşmaları Türkçe anlayabilmektedir. Bizlerin somut durum olarak adettiğimiz tamda budur. PKK açısından da ve diğer bölücüler açısındanda Türkçe vaz geçilmezdir, zorunludur.

Gerek Türkiye’de ve gerekse yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Kürtlerimize Türkçe dışında yayınla gitmeniz mümkün değildir. Bir avuç insan dışında hiç kimse Kürtçelr ile çıkan yayınları okuyamaz, okumaz. Haydi, hep beraber pratiğe bakalım: Avrupa’da yayınlanan PKK’nın günlük Yeni Özgür Politika Gazetesi Türkçe; onun Türkiye’de ki yansıması Yeni Yaşam Gazetesi Türkçe. PKK neden Kürtçe günlük gazete çıkaramıyor? Çünkü Kürtçe günlük gazeteyi kimse okumaz ve her konuyu enine boyuna analiz edemezler, yazamazlar.

PKK’YI YALANLAYAN GÖRÜŞLER

Neredeyse tüm Kürtçüler ağız birliği etmişçesine Kürt siyasi hareketi olarak adlandırdıkları PKK’nın Kürtçeye yeterince önem vermediğini ve Türkçeyi esas aldığını söylüyorlar ve bu doğrudur. PKK bu saatten sonra Kürtçelerle kitle çalışması yapamaz ve anlaşamaz.

Eski İstanbul Kürt Enstitüsü Başkanı Sami Tan’ın yaptığı analize bir bakalım; “Kürtçe’nin bugünkü duruma gelmesinde Kürt siyasetinin de büyük bir sorumluluğu bulunuyor. Kürt siyasi hareketinin Kürt toplumunun aydınlanmasında önemli bir etkisi olmasına rağmen Kürtçe ve Kürt kültürü konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getiremedi. Kürt siyasi hareketi Kürtçe’yi bir öncelik mevzusu olarak görmedi ve bugüne kadar gereken önemi vermedi. Kürt siyasetinin dil konusuna öncülük etmesi gerekiyor. Ama ulusal bilinç halen zayıf. Her şeyden önce kültür, dil ve ulusal kimliğimizi koruyarak geliştirmeliyiz.” Geliştiremezsiniz ve bu yönde çalışmış olunsa bile başarı sağlanamazdı. Siz nesnel gerçekliği subjektif niyetlerinizle değiştiremezsiniz. Eğer hayatta karşılığı yok ise dayatmalarla sorunu çözemezsiniz. Talep yoksa neyi arz edeceksiniz?

Aynı konu üzerine Kürtçülerden Abdullah Keskin şöyle söylüyor: “Kürt hareketi (PKK) Kürtçe için kayda değer bir şey yapmadı. Kürt siyaseti zorluklarla karşılaştığında ya da zayıfladığında dil ve kültür çalışmalarına ağırlık veriyor. Dil çalışmaları en gücün zirvesinde olduğunuz dönemlerde yapılır. Maalesef 20 yıldır Kürtçe için bir şey yapmadılar. Kısaca Kürt siyaseti dil ve kültür konusunda samimi değil.” Mesele samimi olup olmamama meselesi değildir. PKK’nın gücü Kürdümüzü Türkçeden ve Türkiye’den koparmaya yetmediki Kürtçelere başvursun ve egemen dil haline getirsin. Bunun koşullarının oluşmadığını ve oluşmasınında zor olduğunu en iyi Amerikancı PKK bilmektedir ve ona göre vaziyet almaktadır.

Avesta Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Abdullah Keskin, “Kürtçe Kuzey Kürdistan’daki milyonlarca insanın konuştuğu bir dil ama Kürtçe halen eğitim ve ticaret dili değil. Birçok aile çocuklarına Kürtçe’yi öğretmiyor. Kürtçe’nin mevcut durumunun bu şekilde devam etmesi durumunda iki üç nesil sonra konuşanlarının sayısının ciddi oranda azalacak ve Kürtçe kaybolmaya doğru gidecek.” Sözleriyle tartışmaya katılıyor. Türkiye Kürtçesi ve Kürtçelerin eğitim ve ticaret dili haline gelemeyeceği biliniyor. Bunun gerçekleşmesinin yolu devletleşmekten geçer. ABD/İsrail’in rüyalarına giren ama bir türlü gerçekleşemeyen ve gerçekleşmeyecek olan kukla devlet projesinin zamanı geçti.

Emekli öğretmen ve Kürt dil bilimci İsmail Dündar; “ Yeni nesilin yüzde 90’ının Kürtçe eğitimin olmaması, Kürtçe konuşmayan yeni nesilin bilinçsizliği, Kürt siyasetinin Türkçe siyaset yapması bugünkü durumun ortaya çıkmasının ana nedenleridir.”

Sami Tan noktayı koyuyor: “Maalesef bazı siyasetçiler dili çok önemli bir mesele olarak tanımlıyorlar ama çocuklarına Kürtçe öğretmiyorlar”

TÜRKİYE KÜRTÇESİ ÜZERİNE ÇALIŞMALAR

Türkçemizin kanatları altında Anadolu dillerini yaşatmak ve korumak ülkemizin zenginliğine zenginlik katar. Kavimler kapısı Anadoluya gelenler, geçenler kendilerinden bir şeyler bıraktılar ve o eşsiz mirasın üzerine oturdu Türkiyem. Halkımızın aklından Kürtçe ve diğer dillere husumet geçmez. Tam tersine engin bir hoşgörü sözkonusudur. Halkımızın kültürleri karışmış, türküleri karışmış, dilleri karışmış ve en sonunda Türkçe etrafında kenetlenmiş. Bu devlet/ulus olma yolunda katedilen mesafeyi gösterir. Türkçe, milletleşmenin anahtar olgularındandır ve en birleştirici unsurdur. Ne kadar Türkçe o kadar Türkiye!

Son yıllarda Kürtçeler üzerine devlet katında da girişimler olmuş ve TRT 6 TV Kanalı ile radyo faaliyete geçirilmiştir. Kürtçe ve Zazaca haber ve programların 24 saat verilmesi dikkate alınması gerken önemli bir durumdur. Ayrıca kursların yanı sıra T.C. Mardin Artuklu Üniversitesi bünyesinde yer alan Yaşayan Diller Enstitüsü Türkiye’deki Kürt Dili ve Kültürü üzerine çalışmalarını sürdürmektedir. Amaç “Kürt dili ve diyalektleri (Kurmancî, Zazakî, Sorani, Lorî, Goranî) edebiyatları, tarihleri ve kültürlerinin disiplinlerarası tarzda araştırılarak tanıtılması eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerinde bulunmak ve öğrencilerinin bilimsel araştırmacı özelliklerini kazanmasına yardımcı olmak” olarak belirlenmiş. Kürtçelerin bilimsel olarak araştırılması elbetteki olumludur ve üzerinde dönen dolapların önlenmesine yardımcı olur. Son bir yıl içinde Diyarbakır merkezli bölücü sözde “Kürt dili kurultayları” PKK/HDP’nin halkı birbirine düşürmek ve ayrışmasına yarayacak girişimlerdir.

Geçen günlerde Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA) Başkanı Dr. Necdet İpekyüz "Dil Yarası: Türkiye'de eğitimde anadilinin kullanılmaması ve Kürt öğrencilerin deneyimleri" üzerine yapılan çalışmaların tanıtımını yaptı. Vahap Coşkun, M. Şerif Derince ve Nesrin uçarların ortaklaşa hazırladıkları “Dil Yarası” kitabında ulus/devlete ağır eleştiriler yöneltilmekte ve Türkiye’nin birliğini zedeleyecek öneriler sunulmakta. Anadilde eğitime Korsikaca, Baskça ve Uygurca’nın örnek olarak gösterildiği kitap Türkçe’nin birleştirici, kapsayıcı yönünü tahrip edici önerilerde bulunuyor. Türkçe/Kürtçe çift dilli eğitimin sorunu çözeceğini savunan yazarlar; bölgeye atanan öğretmenlerin zorunlu olarak Kürtçe öğrenmeleride talepler arasında.

Dil Yarası, "Ulus-Devlet, eğitim ve dil", "Türkiye'de ulus-devlet, eğitim ve dil", "Eğitimde anadili meselesi ve Kürt öğrencilerin eğitim deneyimleri", "Saha araştırması bulgularının değerlendirilmesi ve kuramsal tartışma" ve "anadilinde eğitim hakkı- ülke örnekleri" başlıklı beş bölümden oluşuyor.” Kitapta en dikkati çeken bölümdeki ,“Eğitimde Kürtçe kullanılmalı; çiftdili ve çokdilli eğitim modelleri öğretmen yetiştirme modellerini de kapsamalı.” Önerisi ve “Türkçeyle yeni tanışan” ve Kürtçe ağırlıklı konuşan gençlerle yapılan söyleşinin öne çıkarılması niyetlerini yeterince ortaya koyuyor. İstisnalar hariç, Kürt gençlerinin bütününe yakını Türkçeyle haşır neşir olduğu gibi Türkçeyide iyi kullanıyorlar. Türkçeyle tanışmamış tek bir Kürt genci bulamazsınız. “Dil Yarası” kitabını internetten okuyabilirsiniz. İçeriğindeki zorlamaların ve dayatmaların seyrini gözlemlemek açısındanda okunmalı.

Türkiye Kürtçesi olarak görülen Kurmanci Kürtlerimiz arasında bile çok önemli ağız farklılıklar içermektedir. Kürtçe üzerine araştırma yapan şirketler ile yazarçizer kesiminin üzerinde hassasiyetle durdukları noktaların başında Kurmanci’nin bu yapısı gelmektedir.

Kürt Dili Platformu ise işi daha ileriye götürerek Türkçeyi yabancı dil görüyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşamak ve ortak anlaşma dilimiz Türkçeyi yabancı dil statüsüne sokmak hangi mantığa sığar? Eğer Türkçe yabancı dil ise Türkiye’de yabancı ülke sayılır! Zaten tüm Kürtçüler yatırımlarını bölünme üzerine yaparlar ve onlara göre Türkiye coğrafyasında Kürdistan diye ayrı bir ilan edilmemiş ülke bulunmakta! HDP boşuna sürekli Kürdistan Kürdistan diyen tutturmuyor! Onlara göre, sözlerine ve yazılanlara baktığımızda Türkiye ve Kürdistan ikilemini sürekli dillendirirler ve bu boşuna değildir.

HDP VE KÜRTÇE

“Kürtçe dil seferberliği” ilan eden edene! HDP’nin de içinde yer aldığı ve desteklediği değişik platformlar yıllardır Kürtçenin her alanda kullanılması ve eğitim dili olarak kabul edilmesi yönünde sık sık açıklamalar yapmakta. Hatta açıkça her alanda; evde, sokakta, toplu taşımacılıkta, belediyelerde ve resmi yerlerde bile Türkçe değil Kürtçelerin kullanılması istenmektedir. Amaç Kürdümüzün Kürtçe öğrenmesi değil, kukla devletçiği hayata geçirmede dili basamak olarak kullanmak. “Devletsiz halk Kürtler” gibi batıcı yaklaşımların sürekli propaganda edildiği ortamda, Kürtçülerin TBMM’nin kapısına dayanarak “siyaset dili Kürtçeleşmeli” talebini öne sürmeleri anlamlıdır. HDP’nin yanı sıra CHP’nin de olumlu yaklaşım segilemesi bölücüleri cesaretlendirmektedir.

Rûdaw’a konuşan Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi (SAMER) Koordinatörü Yüksel Genç, “Yaptığımız saha araştırmasına göre kent merkezlerinde Kürtlerin yüzde 40-45’i evlerinde Kürtçe konuşuyor. Türkiye kentlerindeki Kürtlerin Kürtçe konuşma oranı daha düşük.” Kent merkezlerinden kasıt Kuzey Kürdistan! Yüksel Genç kafasında Kürdistan kentleri-Türkiye kentleri ayrımını çoktan yapmış.

Eski İstanbul Kürt Enstitüsü Başkanı Sami Tan, “Halkın kent merkezlerindeki zorlu yaşam koşulları ve daha iyi bir yaşama olan meyilleri ve sorunlardan uzak durma isteği Kürtçe’yi öğrenme ve konuşma isteğinin azalmasına yol açıyor. Kürt toplumunun büyük bir kısmının çocuklarına Kürtçe’yi öğretmemesinden dolayı Kürtçe’nin Türkçe karşısındaki direnci kalmıyor. Türkçe form ve kalıplar Kürtçe’ye yerleşiyor ve iki kökenli bir dil ortaya çıkıyor. Bu da her geçen gün egemen dilin toplum içinde hâkim dil olmasını sağlıyor”

TÜRKİYE KÜRTÇESİ BİZİMDİR

Ülkemizde Türkçemiz dışında kullanılan tüm diller bizimdir ve bize aittir. Anadolu diller familyası Türkçemizin alternatifi değil. Onlar binlerce yıllık birikimden süzülerek gelen tarihsel miraslarımızdır.

Türkiye halkı paylaşmacıdır ve Türkçemizde hiçbir ayrım gözetmeksizin halkımızca isteyerek, severek paylaşılmış, ortak anlaşma dilimiz haline gelmiştir. Gerçek budur ve bu gerçeği eğip bükmenin âlemi yoktur!

Rıfat Ilgaz’ın Türkçemiz üzerine şiiriyle yazımızı tamamlayalım:

TÜRKÇE'MİZ

Annenden öğrendiğinle yetinme

Çocuğum, Türkçe'ni geliştir.

Dilimiz öylesine güzel ki

Durgun göllerimizce duru,

Akar sularımızca coşkulu…

Ne var ki çocuğum,

Güzellik de bakım ister!

Önce türkülerimizi öğren,

Seni büyüten ninnilerimizi belle,

Gidenlere yakılan ağıtları…

Her sözün en güzeli Türkçe'mizde,

Diline takılanları ayıkla,

Yabancı sözcükleri at!

Bak, devrim ne güzel!

Barış, ne güzel!

Dayanışma, özgürlük…

Hele bağımsızlık!

En güzeli, sevgi!

Sev Türkçe'ni, çocuğum,

Dilini sevenleri sev!

PKK Kürtçe