02 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Yeni su kaynakları yaratmalıyız’

Kuruyan göller, azalan barajlar, kirlenen dereler, denizler… Acil önlem alınması gerektiğini ifade eden Ulusal Su Kurulu Üyesi Dr. Erol Kesici, 'Tasarrufun ötesinde artık yeni su kaynakları yaratmalıyız.' diye konuştu

Planlar yapıldı uygulama eksik kaldı: Tatlı suda kırmızı alarm zamanı! Ulusal Su Kurulu Üyesi Dr. Erol Kesici: Yeni su kaynakları yaratmalıyız!

Son 50 yıl içinde 36 göl tamamen yok olurken, 14 göl de kuruma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Şehirlerde su kaynakları tükenmeye başlıyor. İçme suyunun karşılandığı yeraltı su kaynaklarının kirlenmesi ise insan sağlığını tehdit ediyor.

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB)’nin de üyesi olduğu Ulusal Su Kurulu geçen günlerde Ankara’da toplandı. Toplantıda alınan kararları Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı açıkladı. Fırat ve Dicle Havzası dahil kuraklık riski altındaki Eğirdir, Akşehir-Eber, Manyas, İznik, Burdur, Bafa, Beyşehir ve Tuz Gölü için acil eylem planları hazırlanacağı duyuruldu.

Marmara Denizi’nde de müsilajın tam anlamıyla engellenememesi nedeniyle Bilim Kurulu yeniden toplandı. 2021 yılında hazırlanan bazı eylem planlarının belediyeler tarafından uygulanmadığı ortaya çıktı.

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) İstanbul Temsilcisi-Bilim Danışmanı ve Ulusal Su Kurulu Üyesi Erol Kesici, bu yıl da yeterli önlemler alınmadığını belirterek, “Su kaynaklarının hızla tükenmesi ve kirliliğin artması nedeniyle Türkiye ciddi bir beka sorununun eşiğinde.” ifadelerini kullandı. Kesici, su kaynaklarının durumunu ve çözüm önerilerini Aydınlık’a anlattı:

‘Yeni su kaynakları yaratmalıyız’ - Resim : 1
Erol Kesici

‘BEKA SORUNUNUN BAŞINDA SU GELİYOR’

“Bu sene çok kötü geçti. Bütün veriler ortada. Su temizse sağlıklıyız. Su seviyeleri azaldıkça en önemli sorun kirlilik olarak karşımıza çıkıyor. Ne bulursak suya atıyoruz. Fabrika atıklarından evsel atıklara kadar. Biz suyu hiç bitmeyecek bir kaynak olarak görüyoruz. Su kolay bitebilen ve kolay kirlenebilen bir şey. Bir damla yağı bile temizleyebilmek için iki tondan fazla su gerekiyor. Çok geç kalınmışlık var.

“En tehlikeli şey içme suyu kaynağı olan birçok gölün sanayi atıklarıyla, ağır metallerle dolu olması. Dip çamuru analizleri bize bunu veriyor. Dip çamurlarının derelerden, çaylardan, göllerden çıkarılıp uzaklaştırılması gerekiyor. Su sulama sistemlerinde günün teknolojisine uygun yapılar yapmamız gerekiyor.

“Bir beka sorunumuz varsa, bu beka sorununun başında su geliyor. Tatlı sularımız çok büyük oranda tehlikede. Bir sürü projeler, eylem planları var ama hepsi sözde.

‘SUYUN VARSA YAĞMUR YAĞAR’

“22 çeşit eylem planı vardı, sürekli uyardık. Araştırmalarda müsilajın kalıcı olduğunu, yukarı çıkmasını beklememek gerektiğini söyledik. Hasta iyice moraracak, sararacak, güçsüz hale gelecek, ondan sonra ‘hastaymış’ demek çok yanlış olur. Biz yapılan analizlerin sonuçlarını bildirdik, bittiği söylenemez. En önemli göstergelerden biri, denizanalarının Marmara’da ve birçok yerde yaygın olması.

“Hep şu söyleniyor: kirlilik, kuraklık, iklim krizi var. Bunlar birbiriyle bağlantılı. Bunların hiçbirini küresel ısınmaya, iklim krizine bağlamamak gerekiyor. Küresel ısınmayı, iklim krizini yaratan temel etken, suları aşırı bilinçsiz bir şekilde kullanmamız ve aşırı kirletmemiz.

“Suyun varsa yağmur yağar, suyun varsa dört mevsimi düzgün yaşayabilirsin. Hava da, toprak da kirli. ‘Suyu kirleten, kuraklığı yaratan iklim krizidir.’ demek cahilliktir.

‘NEDEN TEKNOLOJİDEN YARARLANMIYORUZ?’

“Tarımda hâlâ yüzde 80 oranında aşırı su kullanıyoruz. Verimli teknolojilerden yararlanmıyoruz. Teknolojiyle su kullanımını daha aşağı çekmek mümkün. ‘Tarım zehiri’ kullanmadan daha sağlıklı gıdalara ulaşmalıyız. Temiz su kullanır, sularımızı kirletmezsek daha az hastaneye ihtiyacımız olacak. Daha az insan ilaç kullanacak. Hastanelerde bu kadar kuyruk olmayacak.

"Bir insanın sağlıklı olması mutluluk ve huzur demektir. İş verimliliğinin, kalitenin giderek artması demektir. Benim vücudumun yüzde 70’i su. İçtiğim su kirliyse, elma kirli suyla yıkanmış, üretilmişse, hava da toprak ta etkilenir. O zaman sağlıklı olmak söz konusu değil. Bu kadar kanser ve çeşitli hastalıklara yakalanan insanlar niye var? Su yoksa ekilebilir arazi de yok. Parayla bile suyu alacak halimiz yok.

“Yeni su kaynaklarını da yaratmalıyız. Kirli atık suları, ileri model teknolojiyle tekrar tekrar arıtarak kullanacağız. Nüfus artıyor, gıdaya olan ihtiyaç da artıyor. Fakat su sabit. Biz doğanın ürünüyüz. Doğaya, onun ürünlerine bağımlıyız. ‘Suyu verimli kullanalım’ sözde kalmamalı. İlimden, teknolojiden yararlanılmalı.

‘ÖLDÜKTEN SONRA GERİ GELMEZLER’

“Yağışlar çözüm değil. Kalıcı kar yağışları olmalı. Meteoroloji 2050 yılına kadar şiddetli kuraklıklar yaşanacağını öngörüyor. Yağmur suyunu da hasat etmemiz gerekiyor. Eskiden ne güzel sarnıç, depolama sistemlerimiz varmış. Evdeki suların, yağmur sularının direkt kanalizasyona gitmesini engellememiz gerekiyor.

"İçme sularının evlerde israfı yüzde 10 ama tarımda yüzde 80. O yüzden ‘dişini fırçalarken suyu kapat’tan daha önemli projeler gerekiyor. Köylüyü eğitmeden bu iş olmaz. Topraklar o kadar basit kullanılmamalı. İsteyen, istediği yere, istediğini dikmemeli. Kontroller olmalı. Umut etmek, temennide bulunmak iyidir. Fakat bazı şeylerin gerçekleşebilmesi için emek harcamak, yatırım yapmak gerekiyor. Su kaynaklarımız, göllerimiz öldükten sonra geri gelmezler.”

‘Yeni su kaynakları yaratmalıyız’ - Resim : 2
İç Anadolu’da yeraltı sularının aşırı kullanımının sonuçlarından biri obruklar.

ÇEŞMEDEN AKAN LİMONATA MI!

“Belki bir kaç ilin dışında içme suyu çok tehlikeli durumda. Eğirdir gölü havzasında, yıllardır, çeşmelerden akan suyu içmek mümkün değil. Çamaşır, bulaşık yıkamak bile mümkün değil. Su seviyesi alabildiğine çekilmiş, dibi çamur dolu. Ağır metaller var. Hem kirli hem de kuruma tehlikesi altında. Beyşehir, Akşehir göllerinde de durum aynı.

"İnsanlar, ‘Bugün çeşmemizden nescafe aktı. Limonata gibi su aktı.’ şeklinde üzülerek espiri yapıyorlar. Bir tanesi de ‘Kurt çıktı.’ diyor. Bunun gözü göreni, görmeyeni var, hastası var, şişelenmiş suyu alanı var almayanı var. Çeşmelerden akan suyun güvenli olması lazım. Bunun için de alt yapı düzeltilmeli. Esas, suyun depolandığı ana kaynaklar temiz olmalı.”

TRAKYA’DA SU AÇIĞI ARTIYOR

‘Yeni su kaynakları yaratmalıyız’ - Resim : 3
Ergene’nin suyu artık siyah akıyor.

“Trakya'nın içme suyunun çok büyük kısmı yeraltı sularından karşılanıyor. İleride daha ciddi su sorunları yaşanacağı öngörülüyor. Şu anda Trakya'nın 141 milyon metreküp su açığı var. 2050 yılına doğru 500 milyon metreküp açık olacağı tahmin ediliyor. DSİ Edirne 11. Bölge Müdürlüğünden alınan verilere göre, Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ'da 1 milyar 112 milyon 968 bin metreküp depolama hacmine sahip 14 barajda, 430 milyon 243 bin metreküp su bulunuyor. Buna göre, Trakya'daki 14 barajın doluluk oranı yüzde 39.”

SU SORUNU KRİTİK NOKTADA

“Akdeniz Havzası’nda bulunan bölgelerde tatlı su sorunu giderek artıyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğünün 1 Ekim 2023-30 Eylül 2024 dönemini kapsayan verilerine göre ülke genelinde yağış miktarı 579 milimetre. Genel olarak yağış miktarı yükselmiş gibi görünse de yağışlar bakımından Muğla, yüzde 20’nin üzerinde azalmanın olduğu iller arasında.

"Datça ise kuraklığın yanı sıra, ada özellikleri taşıması ve tek tatlı su kaynağının yeraltı suları olması nedeniyle dezavantajlı bir konumda bulunuyor. Buna turistik popülaritesinin artmasıyla birlikte hızla yükselen nüfus ve yapılaşma da eklenince, sorunun boyutları büyüyor. Datça’nın sınırlı yeraltı su kaynakları, artan talep ve iklim değişikliği nedeniyle sorun kritik bir noktaya ulaştı.”

su yağmur Tarım teknoloji Trakya