Primo Levi'nin tanıklığı: Nazi toplama kampları
Auschwitz’e gönderildi Levi. Kızıl Ordu tarafından kurtarılıncaya değin 11 ay boyunca orada kaldı. Özgür kalınca kamp günlerini yazdı. Sonra da yaşadıklarına dayanamayarak intihar etti.

Simon Wiesenthal ‘Katiller Aramızda’ kitabında SS milislerinin tutuklulara yaptıklarının yanlarına kâr kalacağını anlatarak tensel işkencenin yanına tinsel işkence de etmekten keyif aldıklarını belirtir.
SS’ler, toplama kamplarındaki tutuklulara; “Bu savaş nasıl sona ererse ersin, size karşı savaşı biz kazandık; tanıklık etmek için bir tekiniz bile hayatta kalmayacak, ama biriniz kaçmayı başarsa bile, dünya onun anlattıklarına inanmayacak.” derler.
Haksız savaşın kazananı olmaz, ancak SS’ler yenilseler de yaptıklarıyla yenginin kendilerine ait olacağına inanır. “Belki kuşkular, tartışmalar, tarihçilerin araştırmaları olacak ama kesin bilgiler bulunmayacak, çünkü sizinle birlikte kanıtları da yok edeceğiz. Geriye birkaç kanıt kalsa, içinizden birileri yaşamını sürdürse bile, insanlar anlattığınız olayların inanılmayacak kadar vahşice olduğunu söyleyecekler: Bunların, müttefik propagandasının abartmaları olduğun belirtip, size değil, her şeyi yadsıyacak olan bize inanacaklar. Lagerlerin (toplama kamplarının) tarihini yazdıracak olanlar bizleriz.”
Primo Levi, Boğulanlar Kurtulanlar’da (Çev. Kemal Atakay, Can Yayınları) Nazi Toplama Kamplarıyla ilgili ilk haberler işitilmeye başlanıldığında SS’lerin söylediklerine hak verircesine yaşanılan bunca acımasızlığa, kıyıma yadsıma eğilimleri gösterdiklerini önsözde belirtir.
HERKESİ HER ZAMAN KANDIRAMAZSINIZ
Joseph Goebbels; “Önemli olan aydınlar değil kitlelerdir, çünkü onları kandırmak çok kolay” derken gerçeği söylüyordu. İnsanlarının “beyin tembelliği” sürdükçe her istediklerini yapabilirlerdi. Goebbels, bir şeyin ne kadar uzun süre tekrarlanırsa, insanların ona o kadar fazla inanacaklarından kuşku duymuyordu.
Ne var ki Abraham Lincoln’un söylediği gibi; “Bazı insanları her zaman kandırabilirsiniz, herkesi bazen kandırabilirsiniz, ama herkesi her zaman kandıramazsınız.” Gerçekler er ya da geç ortaya çıkacaklardı çünkü ‘gerçeklerin, bir gün ortaya çıkmak gibi bir huyu’ vardı.
SS’ler yanılıyordu, geriye yadsınmayacak kanıtlar, tanıklar kaldı.1944 Sonbaharında Naziler savaşı yitirdiklerini anladıklarında Majdanek Kampı’ndakileri Auschwitz’e, Auschwitz’dekileri Bucnenwald’e, Mauthausen’e, Bucnenwald’dekileri Bergen Belsen’e, Ravensbrück’tekileri Schwerin’de topladılar. Ardından Auschwitz başta olmak üzere ölüm kamplarındaki gaz odalarını, ölüleri yaktıkları fırınları havaya uçurdular ancak kalıntıları bütünüyle yok etmeyi, kimi belgeleri gizlemeyi başaramadılar. Levi, önemli olanın Almanya’nın merkezine nakledilenlerin yolda ölmeleri değil, olanları anlatmamaları olduğunu belirtir.
Auschwitz başta olmak üzere ölüm kamplarındaki gaz odalarını, ölüleri yaktıkları fırınları havaya uçurdular ancak kalıntıları bütünüyle yok etmeyi, kimi belgeleri gizlemeyi başaramadılar. Levi, önemli olanın Almanya’nın merkezine nakledilenlerin yolda ölmeleri değil, olanları anlatmamaları olduğunu belirtir.
KAMPTA YAŞAM SÜRESİ
Primo Levi, 31 Temmuz 1919’da Torino’da Yahudi bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Babası Cesare Ganz şirketi çalışanıydı, hiç okula gitmemiş, kendini iyi yetiştirmiş iyi bir okurdu. Annesi Ester de piyano çalacak ve Fransızca konuşacak kadar eğitimliydi. Torino Üniversitesi’nde kimya eğitimi gördü. Nazizm’in tırmanmasıyla birlikte İtalyan Direniş Hareketi’ne katıldı. 13 Aralık 1943’de Kuzey İtalya’da faşist milisler tarafından tutuklandı, vurulacağını anladığında, Yahudi olduğunu itiraf etti.
Bunun üzerine Modena yakınlarındaki Fossoli’deki gözaltı kampına gönderildi. Kamp bir süre sonra Nazilerin eline geçtiğinde 21 Şubat 1944’te Auschwitz’deki üç ana kamptan biri olan Monowitz’e nakledildi. Levi 174517 numaralı tutukluydu ve orada Kızıl Ordu tarafından kurtarılıncaya değin tutukluluğu on bir ay sürdü.
Kamptaki yaşam süresi en fazla üç ile dört aydı. Kampa yeni katılan birinin ortalama yaşam beklentisi üç ila dört aydı. Torino’ya dönerken inancını yitirmişti, yaşanılanlara izleyici kalan bir tanrı olamazdı.
YAŞADIKLARINA DAHA FAZLA DAYANAMADI
Toplama ve imha kampında yaşadıklarını yazmaya başladı. Toplama kamplarında ölümüne çalışmaya zorlanan, gaz odalarında ölüme gönderilenleri, uygulanan işkenceleri yazdığı “Bunlar da mı İnsan” 1947’de yayımlandı. Ardından 1961’de bu kez Nazi ölüm kamplarından kurtulduktan sonra Sovyet kamplarında yaşanılanları anlattığı “Ateşkes”i yazmaya başladı.
Primo Levi, canlı kurtulan yirmi kişiden biriydi. Nazilerin insanlara yaptıklarının izlerini ölene değin bir yara gibi taşıdı, 11 Nisan 1987’de altmış sekiz yaşında evinin merdiven boşluğuna atlayarak yaşamına son verdi. Yaşadıklarına daha fazla katlayacak gücü kalmamıştı. Levi ‘özgürlükten sonraki intiharlar’ın ‘geriye dönüp, tehlikeli sulara’ yeniden girmekten kaynaklandığını ileri sürüyor.
Bu Levi’ye göre “yeniden düşünme”, “deprosyon dalgası”nın oluşturduğu “kritik an”dır. Levi de öyle yapıyor, merdivenlerden kendin boşluğa bıraktığında toplama kampına yeniden geri dönmüş, olanları yeniden düşünmüş, tehlikeli sulara girmiş, o kritik an geldiğinde kendini boşluğa bırakmış olmalı.
BÜTÜN İŞKENCECİLERİN GEREKÇESİ AYNI
Primo Levi, toplama kampları gerçeğinin hâlâ derinlemesine işlenmediği kanısındaydı. Boğulanlar Kurtulanlar’ı yazma amacının toplama kamplarının karanlık yönlerinin aydınlatılmasına katkıda bulunmak olduğunu söyleyecekti. Boğulanlar Kurtulanlar salt Levi’nin anılarını değil, toplumla, dayatılan bir yaşam biçimiyle de hesaplaşmasını içeren denemeler.
Levi, Nazizmin, Nazi işbirlikçilerinin, kampların, ölü yakma fırınlarında kendi soydaşlarını ateşe verenlerin -daha sonra kendileri de aynı sonla karşılaşsalar da- yaptıklarının bilincinde olup olmadıklarını, bilincindeyse bunun suç olduğunu bilip bilmediklerini sorar. Levi bu soruyu yanıtlayan işkencecilerin yalan söylediğini bilerek yalan söylediklerine işaret eder.
Bütün işkenceciler aynı gerekçeyi ileri sürer; “Emredildiği için yaptım; ötekiler (üstlerim) benim yaptıklarımdan daha kötüsünü yaptılar; aldığım eğitim ve yetiştiğim ortam dolayısıyla başka türlü davranmam olanaksızdı; ben yapmasam, bir başkası aynı şeyi daha sert bir biçimde yapacaktı.”
Heinrich Heine “Bugün kitap yakanlar, yarın insan da yakarlar” derken yerden göğe haklıydı. Primo Levi, ‘Boğulanlar Kurtulanlar’da aslında bize temel bir gerçeği işaret ediyor: Asıl kurtulanlar boğulanlar, kurtulanlar boğulanlardı.
Değerli Aydinlik.com.tr okurları.
Aydinlik.com.tr ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Aydinlik.com.tr bunlardan sorumlu tutulamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.