Prof. Dr. Selçuk Çolakoğlu: Kuşak Yol Projesi'nde somut işbirliğine gidilmeli
Asya Pasifik Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Selçuk Çolakoğlu, Dışişleri Bakanlığı’nın Yeniden Asya Girişimi Çalıştayı’nda ortaya attığı soruları Aydınlık’a değerlendirdi. Çolakoğlu’na göre Kuşak-Yol Girişimi’nde Çin’le somut işbirliğine gidilmeli.
Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin 26 Aralık 2019 tarihinde düzenlediği Yeniden Asya Girişimi Çalıştayı’nda ortaya attığı soruları Asya Pasifik Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Selçuk Çolakoğlu’na sorduk. Çolakoğlu Türkiye-Çin ilişkilerinde işbirliğinin geliştirilmesini savunurken, Türkiye’nin hızla yetişmiş insan kapasitesini arttırması gerektiğini ve teknolojik gelişimi sağlayarak verimli üretime geçmesi gerektiğini belirtti. İşte sorular ve cevaplar:
- Çin politikası nasıl olmalı?
Asya açılımının en önemli ayaklarından birini dünyanın ikinci büyük ekonomisi konumundaki Çin oluşturmalı. Çin’in Kuşak-Yol Girişimi ile Türkiye’nin Ortak Kuşak yaklaşımı çerçevesinde daha somut bir işbirliğine gidilmeli. Türkiye ve bölge ülkelerinde Türk ve Çinli şirketlerin ortak yatırım projeleri bu çerçevede yeni bir açılım sağlayacaktır.
- Şanghay İşbirliği Örgütü Türkiye açısından nasıl bir fayda sağlar?
ŞİÖ asılında 2000’lerin başındaki dinamizmini kaybetmiş gözüküyor. Rusya, Avrasya Ekonomik Birliği’ne ağırlık verirken Çin de Kuşak-Yol Girişimi üzerinden bir bölge politikası başlattı. ŞİÖ özellikle sınır güvenliği alanında Türkiye’ye katkı sağlayabilir.
- Asya’nın farklı çok taraflı örgütleriyle ilişkiler nasıl olmalı?
Türkiye, 2017’de ASEAN Diyalog Ortağı olduktan sonra bu kuruluşla ilişkileri daha kurumsal bir çerçeveye büründü. Bu yönüyle Güneydoğu Asya ülkeleri ile hem kurumsal hem de ikili ilişkilerini geliştirmesi Türkiye’ye yeni fırsatlar sunacaktır.
- Türkiye’nin Yeniden Asya Girişimi'nde fırsatlar ve riskler nelerdir?
Türkiye’nin Asya’daki fırsatlar kadar riskleri de dikkate alması gerekir. Özellikle Asya ülkelerinin kendi aralarındaki ikili sorunlara şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da Ankara müdahil olmaktan kaçınmalıdır. Bu konuda yapacağı arabuluculuk veya kolaylaştırıcılık rolünü çok taraflı ve/veya uluslararası örgütler aracılığıyla yapmaya özen göstermelidir. Mindanao Barış Süreci'nde şimdiye kadar Türkiye’nin oynadığı başarılı rol bu açıdan örnek olabilir.
- Orta Asya’nın Türkiye ve Asya’nın güvenliği açısından güvenliği açısından önemi nedir?
Orta Asya 1990’ların başındaki cazibe merkezi olma konumunu son 15 yılda kaybetmiş gibi gözüküyor. Bu durum bölgenin içe kapanması sürecine yol açabilir ve Orta Asya ülkeleri kendi başlarına çözemeyecekleri ekonomik, siyasi ve güvenlik sorunlarıyla baş başa kalabilirler. Bunu aşmak için bölgeyi dışa açacak ve Afganistan dahil olmak üzere sorunlarını çözecek çok taraflı ortak girişimler yeniden canlandırılmalıdır. Bu açıdan Çin’in Kuşak-Yol Girişimi gibi projelerle Orta Asya’nın İpek Yolu işbirliği ile yeniden canlandırılması büyük önem taşımaktadır.
- Türkiye Güney Asya politikasını izlerken hangi araçları kullanmalı?
Ekonomik ve ticari işbirliği ile kültürel ve sosyal ilişkileri artıracak unsurlara ağırlık verilmeli. Bölge ülkeleri arasındaki siyasi sorunlara fazla takılmadan ikili işbirliğini geliştirici stratejiler üzerine odaklanmalı. Bölge ülkeleri arasındaki sorunların büyük kısmı kronikleşmiş ve çözümü pek kolay olamayan sorunlar olduğu için, Türkiye’nin bunlara müdahil olması hem vaktini hem de enerjisini boşa harcamasına yol açabilir.
- Keşmir sorunu, Afganistan-Pakistan ilişkileri Türkiye’nin bölge politikasını nasıl etkiler?
Keşmir konusunda Türkiye daha çok Pakistan’a yakın duruyor ve bu durum da Hindistan’ı rahatsız ediyor. Son yıllarda artan ticari ilişkilere rağmen, ki yaklaşık 8 milyar dolarlık bir hacme ulaşıldı, siyasi ilişkilerde halen Ankara ve Yeni Delhi arasında yakın bir işbirliği oluşturulabilmiş değil. Afganistan ve Pakistan arasında 2007’de başlatılan üçlü zirveler de 2014 yılından beri devam etmiyor. Yani gerek Pakistan ve Hindistan arasında gerekse Pakistan ve Afganistan arasında çok derin görüş ayrılıkları varlığını koruyor ve durumu Türkiye’nin tek başına düzeltebilmesi zor gözüküyor.
- Türkiye Güney Asya’da arabulucu olabilir mi?
Ankara’nın Güney Asya’da arabuluculuktan ziyade bölge ülkeleriyle ikili ilişkilere odaklanması, Türkiye açısında daha kazançlı bir durum oluşturabilir. Ankara, her iki taraf da talep etmeden kesinlikle arabuluculuk misyonuna soyunmamalı.
- Küresel rekabet Türkiye bölge ilişkilerini nasıl etkiler?
Türkiye’nin Asya ile ticareti (Orta Asya ve Ortadoğu’yu hariç tutarsak) büyük ölçüde ithalata dayanıyor ve Türk ürünlerin rekabet gücü oldukça zayıf durumda. Önümüzdeki dönemde Türkiye önceliğini yetişmiş insan kapasitesini artırmaya ve inovasyon ve teknolojiye dayalı verimli üretim yapmaya vermelidir. Bu açıdan Asya ülkelerinin gelişme modellerini de Türkiye kendisine örnek almalıdır.