Prof. Dr. Sıtkı Çağdaş İnam: Türk Uzay Ajansı’nın bütçesi artırılmalı
Prof. Dr. Sıtkı Çağdaş İnam ‘Uzay çağına neresinden başlarsak başlayalım, Uluslararası Uzay İstasyonu’na varmış olmamız, başlı başına olumlu bir şey ülkemiz adına’ dedi. İnam ile uzayda neler olduğunu konuştuk
Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ) merak konusu. Sadece İstasyon da değil. İnsanlık uzayda nereden nereye geldi, hedefler neler? Bütün bunları Başkent Üniversitesi Elektrik- Elektronik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Sıtkı Çağdaş İnam ile konuştuk.
PEK ÇOK ÜLKENİN BİRLİKTE OLUŞTURDUĞU BİR YAPI
-
UUİ nedir, nasıl çalışıyor, kaç ülke, kaç bilim insanı orada bulunuyor? Laboratuvarlardan oluşan bir mekan mı burası? Bilim insanları nasıl bir ilişki içindeler? Bütün bunlar merak konusu. Anlatabilir misiniz?
UUİ pek çok ülkenin birlikte oluşturduğu bir yapı. Zaman içinde üzerine yeni modüller eklenmiş, teleskop gibi. Bilimsel deneyler yapılıyor. Kütle çekiminin olmadığı ortamlarda malzemenin nasıl çalıştığı, biyolojinin, kimyanın nasıl çalıştığıyla ilgili, iletişimle ilgili deneyler yapılıyor. Oradaki insanların biyolojik değerlerinin toplanması bile önemli.
Kimisi bizim Alper Gezeravcı gibi kısa dönem için gidiyor. Aylarca, yıllarca kalan bilim insanları da var. Uzayda çok uzun kalmanın insan üzerindeki etkileri çok farklı, bu konuda da çalışma yapılıyor.
UUİ’ye gitmek ve gelmek, doğru bir biçimde kenetlenmek bir mesele. İstasyonu’na ulaşma kısmı da değerli.
Bu uluslararası bir çaba, bir ülkeye mal edilmez. Ne Amerika'nındır, ne Rusya'nındır, ne Avrupa'nındır. Bunun aynı ölçekte başka bir karşılığı yok. İstasyon, dünyaya 400-450 kilometre uzaklıkta, atmosferin hemen dışında. Bir astronot hayatı boyunca orada yaşayamaz. Ama bir yılın üzerinde kalarak rekor kırmış bir astronot var.
-
Şimdi biz uzaya adımımızı attık. Bu önemli bir şey değil mi?
Küçümsenmemesi gereken güzel bir hamle yapılmıştır. Yeterli midir? Hayır ama bir ilk adımdır.
İSTASYON BİLİMSEL DENEYLER İÇİN
-
UUİ, bilime, insanlığa neler kazandırdı?
Örneğin bitki yetiştirme yapılıyor. İstasyon’un hemen dışında, boş uzayda elektronik malzemelerin, elektronik devrelerin denemeleri yapılıyor. Elektronikten biyolojiye, kimyadan fiziğe kadar pek çok alanda deney yapılıyor. İstasyonların esas amacı bu. Bizimkiler de kendi çapında güzel, önemli deneyler olacak. Değişik üniversitelerden akademisyenlerin katkıları var.
UZAY GÖREVLERİNİN ÇOĞU DÜNYA ÇEVRESİNDEKİ UYDULAR
-
Astronomi gözlem uydularından bahsedebilir miyiz? Uzayda yapılan gözlem ve deneylerden insanlığın en büyük kazanımı ne oldu? Birkaç örnek verebilir miyiz?
Bunların çoğu uydu. UUİ gibi yakın yörüngede seyreden pek çok uydu var. Bunların bir kısmı Yeryüzü’nü görüntülemek için kullanılıyor. İstihbarat için, savunma, haberleşme için kullanılanlar var. Bunların bir kısmı gökyüzüne bakıyor. Değişik bantlardan, X ışınında örneğin ya da mikrodalgada. Leo denilen alçak yörünge uyduları çok amaçlı kullanılıyor ve bunlardan çok var. Yere, okyanusa düşene kadar orada kalıyorlar ve bir kısmı parçalanıyor. Bu uzay çöpleri ilerde başımıza çok dert olabilir.
UZAY ÇAĞININ HALKA İNMİŞ HALİ
Alçak yörüngeye uydu çıkarmak, uzağa araç göndermekten daha kolay, küçük roketlerle de yapmak mümkün. Günümüzde üniversiteler bile leo'ya uydular gönderiyorlar. Cubesat (Küpsat) deniyor bunlara. 10 santime 10 santim küplerden oluşuyor. Üç tane küpü yan yana getiriyorlar, düşünün ne kadar küçük olduğunu, bir roket, bu küçücük şeyleri toplu halde fırlatıyor, alçak yörüngelere bırakıyor. Özel bazı işler için küçük uydular bile çok işe yarıyor. Buna deneyler de yüklüyorlar. Uzay çağının halka inmiş hali diyebilirsiniz, bütçeleri de iddiasız.
İleride bizim roketler de uzaya uydu gönderecek. Ülkemizde bu konularda çalışmalar var. Uzay çağını buralardan da yakalama aşamasındayız. Türk Uzay Ajansı’nın (TUA) sayfasına bakarsanız, hedef Ay’a ulaşmak ama önceki adım bu alçak yörüngeye uydular göndermek. O ufacık uyduların yaptıkları iş muazzam.
UUİ’nin bulunduğu yer de leo ama İstasyon’un ölçeği çok büyük. Devasa bir yapı. İçindeki astronotların hareketlerini görüyorsunuz. Pek çok modül var. İçinde hava var, yaşanabilir bir ortam var, su var...
HABERLEŞME UYDUSUNDA GERİDE KALMADIK
Dünyadan yaklaşık 36 bin kilometre mesafede, dünyanın kendi etrafındaki dönüş periyoduyla aynı dönüş periyoduna sahip uydular var. Hangi boylama uydu bıraktıysanız, o uydu her zaman o boylamı görüyor. Bizim TÜRKSAT haberleşme uyduları orada. Her ülkenin kendi alanı var. Ülke kendi alanını kullanmazsa zaman içinde o hak başka ülkelere geçiyor. Orayı boş bırakmadık, maksimum verimle kullanıyoruz. Orada her zaman bir TÜRKSAT uydusu var. Biz burada, yarışta geri kalmadık. Tamam, biz henüz yüzde 100 yerli uydu yapmadık ama o konuda da çalışmalar yapılıyor. Ülkemizin hedefleri arasında.
Bu sadece son beş, 10 yılda olan gelişmeler değil, 1980’lerden, 90’lardan itibaren yapılan hazırlıkların sonucu... Millileşme hamlesiyle de yakında kendi TÜRKSAT’ımızı kendimiz, kendi roketlerimizle yollayacağız. Çalışmaları var. Roket fırlatma üssü de planlanıyor.
UYDUSUZ BİR DÜNYA ARTIK DÜŞÜNÜLEMEZ
-
Uzay çağının başlangıcı ne kabul ediliyor, biz çok mu geç kaldık?
Yok aslında, ilk insansız uydular 1950’lerdedir. Yuri Gagarin 1961’de çıkmıştı uzaya, 1969’da Ay’a inildi. Soğuk savaşla birlikte ülkeler birbirlerine fark atabilmek için bunları yapıyorlardı. Ama artık her alanda kullanılıyor, uydusuz bir dünya düşünülemez. İnternet sağlayan Elon Musk’un uyduları da alçak yörüngede hareket eden uydular. İnternet artık ticarileşmiş durumda. Eskiden sadece devletlerin tekelindeydi. Artık UUİ’ye bile Elon Musk’un şirketi götürüyor. Devletlere rakip durumdalar. Amerika kendisi götürmüyor, Rusya kendisi götürmüyor, Musak daha uygun bir fiyata bu işi yapıyor.
BİLİM KURGU FİLMLERİNDEKİ GİBİ
-
İstasyon’a yiyecek, içecek, oradaki ihtiyaçlar hâlâ dünyadan taşınıyor, değil mi?
Elbette ve çok pahalı. Biyosfer yok, orada biyolojik deney yapılıyor olabilir ama bitki yetiştirme, tarım yok. Alan da kısıtlı. Normal bir bitkiden gelen bir şey yemiyorlardır zaten. Özel yemekler.
-
Belli besinleri içeren ilaç gibi düşünebileceğimiz yiyecekler mi?
Evet, elbette. Su sürekli geri dönüştürülüyor ama zaman zaman onu da takviye ediyorlardır. Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz şeylere biraz benziyor. Çok gelişmiş teknolojiler var orada. Bunların hepsi teknolojinin gelişmesinin hem sebebi hem sonucu. Sadece tüketime yönelik teknolojilere değil, tıbba faydası oluyor, sayısız alanda faydası oluyor bu çalışmaların.
DOLAYLI KATKILARI ÇOK
‘Uzaya gideceğimize şunu yapalım’ dediğinizde, o yapacağınız şeyde çok etkin olamıyorsunuz. Teknolojinizi geliştirmediğiniz için zaman içinde dünya üzerindeki refahı da tehlikeye düşürürsünüz. Bunu sadece bir merak gibi düşünmemek lazım. Uzayda ne oluyor, kısmını da seviyoruz biz ama konu sadece merak değil. Gerçekten medeniyete, insanlığa katkıları var. Dolaylı katkıları çok. İnternet’in gelişiminde, parçacık hızlandırıcılardaki bilim insanlarının önemli rolü var örneğin. UUİ’de yapılan deneyleri küçük adımlar olarak düşünebilirsiniz ama bu kadar küçük bir yerin bile dünyaya çok katkısı var.
AY’DA ÜS KURMAYA HAZIRLIK
Bu tür faaliyetler, uzayda insanların nasıl yaşayacağına dair de bilgi birikimimizi artırıyor. İleriyi, geleceği de düşündüğünüz zaman örneğin, Ay’da üs kurulursa, UUİ’deki tecrübelerin Ay’da kurulacak üsteki yaşamın planlanmasında büyük katkısı olacak. Uzay çağına neresinden başlarsak başlayalım, UUİ’ye varmış olmamız, başlı başına olumlu bir şey ülkemiz adına.
Çok teşekkür ederiz.
ROKET TEKNOLOJİLERİNE YATIRIM YAPTIKÇA GELİŞECEĞİZ
-
Diğer gezegenlerin izlenmesi ve güneş yörüngesine uzay aracı gönderilmesi konuları da var sormak istediğim.
Siz nasıl bir enerjiyle ve ne tarafa doğru atarsanız bir uzay aracını, ona göre bir yörüngeye girer. Eğer enerjiniz düşükse yakın yörüngeye gönderebilirsiniz. Jeosentrik dediğimiz, dünyayla eş periyotta dönen yörünge de olabilir ama Ay’a da gönderebilirsiniz, başka gezegenlere de gönderebilirsiniz. Biz o konuda şu an çok geriyiz. Leo’ya bile kendi roketimizi daha göndermiş değiliz ama ileride roket teknolojilerine yatırım yaptıkça ki yapılıyor, gelişeceğiz. Bunun bir ayağı savunma sanayisi bir ayağı uzay teknolojileri. Ay’a sert iniş projemiz var, o vizyon bu iktidar ya da başka bir iktidar tarafından sürdürülebilirse, ülkemize büyük fayda sağlayacak. En sonunda biz de Ay’a giden ülkelerden biri haline gideceğiz. Ay tabii çok yakın bir hedef. Mars'a araç gönderdiler, yumuşak iniş yaptılar.
VENÜS CEHENNEMİNE SOVYETLER ARAÇ GÖNDERDİ
1970’lerde Sovyetler Birliği Venüs gibi bir korkunç cehenneme araç gönderdi, oradan fotoğraf alabildi. Dönemin imkanları düşünüldüğünde müthiş bir şey. Ama sonra heyecan azaldı. Gidilmeyeli çok oldu ama tekrar gidilecek. 2030’lara gelmeden tekrar insanlı görevle Ay’a gidilmesi bekleniyor. Heyecan ve rekabet de lazım. Çünkü artık sadece Amerika ve Rusya yok. Çin, Hindistan, Avrupa, Japonya var. Hepsi uzayda varlıklarını artırmaya çalışıyorlar.
TÜRK UZAY AJANSI’NIN BÜTÇESİ ARTIRILMALIDIR
Uluslararası Uzay İstasyonu’na gitmek belli bir birikim, bir eğitim gerektirir. Her isteyen İstasyon’a gidemez. Basında bazı şeyler dönüyor ‘turistik gezi yapıyor bizim astronot’ diye. Anlamsız iddialar. Gezeravcı orada deneyler de yapacak. 14 gün de öyle küçümsenecek bir süre değil. Medyada, bu seyahat için ödenen paraları çok konu ettiler. Japonya'nın yolladığı roketin maliyetiyle kıyasladılar. Japonya yıllardır bu işi yapıyor. JAXA denilen bir kurumları var, bütçesi bizim Türk Uzay Ajansı’nın (TUA) bütçesinin kat kat üzerinde. İstasyona gitmenin maliyeti hiçbir şey değil. TUA’nın bütçesi artırılmalıdır. Bunu bir politik hamle olarak görmemek lazım. Bu konu birikim ister, görgü ister. Uluslararası uzay istasyonuna gitmek, orada deneyler yapmış olmak, oradaki astronotlarla karşılaşmış olmak, onlarla etkileşimde bulmak dahi başlı başına bir deneyim. Ülkemizin yararına.
JÜPİTER VE SATÜRN’ÜN UYDULARINA GİDİLECEK
1970’lerde, 80’lerde Jüpiter'e giden Satürn’e giden, tabii daha sonra çok yenilerde de Jüpiter'e giden Satürn’e giden misyonlar da oldu. Güneş sistemini tanımamız için çok önemli araçlar. Gelecekte Mars dışında Jüpiter ve Satürn’ün uydularına gidileceğini düşünüyorum. Çünkü bazı uyduların içinde okyanuslar var. O okyanusların içinde yaşam olma ihtimali var. Heyecan verici şeyler bunlar. Uranüs'e de gittiler, Neptün’e, Plüton’a gittiler. Hatta Plüton’un fotoğrafını çektiler bilimsel olarak, veriler aldılar oralarda. Aslında güneş sisteminin pek çok yerine gittiler. Kuyruklu Yıldız’a indiler biliyorsunuz, yakınlarda, müthiş işler yaptılar. Tabii bizim şu anki konuştuğumuz şeyler bunların yanında basit kalır ama bir yerden başlamak lazımdı.
2050’LERDE 60’LARDA İNSANLI ARAÇLARLA MARS'A GİDİLİR
-
Galiba bu yeni heyecanı kazandıran, yarışı yeniden başlatan Çin'in hamlesi? 2020’de gerçekleştirdikleri Change 5 Ay seyahati.
-
Tabii, Çin devam ediyor. Hindistan ve Japonya da çok önemli çalışmalar yapıyor. Pakistan’ın da bir bilim kültürü, belirli bir seviyesi var. İleride İran da öne çıkacak. Keşke biz de başka uzay ajanslarıyla işbirliklerimizi arttırabilsek, daha çok iş birlikleri yapılacaktır ileride. İş birliksiz olmaz bu iş. Tek başına baştan sona yapabilmek çok zor. Komplike işler bunlar. İleride uzayla ilgili çok daha büyük gelişmelerin olacağını düşünüyorum. 2030’larda 2040’larda Ay'da üs kurulur. 2050’lerde 60’larda belki insanlı araçlarla Mars'a gidilir. Böyle böyle sanıyorum yüzyılın sonuna doğru epeyce bir ilerleme sağlanır gibi görünüyor. Bütün bu ilerlemeler aynı zamanda dünyadaki insanların refahına katkıda bulunur diye ümit ediyorum. İnşallah çok daha fazla ülkeye ve insana mal olan şeyler olur, çoğulculaşır.