Protokol yeni program eski! Almanya’da AfD’nin yükselişi koalisyon sürecini hızlandırdı

Almanya'da koalisyon hükümetini kurulması konusunda anlaşan Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partileri ile Sosyal Demokrat Partinin (SPD) üzerinde mutabakat sağladığı protokol tanıtıldı. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Partisi Genel Başkanı Friedrich Merz, Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı Markus Söder ile SPD’nin eş başkanları Lars Klingbeil ve Saskia Esken, protokolünü tanıtmak için Federal Mecliste basın toplantısı düzenledi. Yeni hükümetin başbakanı olması beklenen Merz, “Önümüzde yapılacak çok iş var” dedi.

Milliyetçi bir çizgi izleyen Almanya için Alternatif partisinin (AfD) yükselişi koalisyon sürecini hızlandırdı. Seçimlerde ikinci parti olan AfD, son yapılan ankette ise birinci çıktı. AfD temsil gücü olan bir anket sonucuna göre ilk kez CDU/CSU (Birlik partileri) ile aynı oranda oy alarak Almanya'nın en güçlü partisi konumuna geldi! "Bild" gazetesi adına kamuoyu araştırma enstitüsü INSA tarafından yapılan güncel ankete göre, AfD ve hükümetin büyük ortağı CDU/CSU %24,5 oranında eşit oy desteğine sahip. SPD’nin ise hızla destek kaybettiği ortaya çıktı. AfD saflarında anket sonuçları büyük bir coşku ve sevinçle karşılandı. AfD'nin eş başkanı Alice Weidel, sosyal medyada X hesabından şöyle yazdı: “CDU/CSU’yu yakaladık. Herkese teşekkürler!”

“Koalisyonu kuramazsanız AfD gelir korkusu” anketler üzerinden verilmek istendi. Bu durum Almanya’da hükümetin kurulması sürecini hızlandırdı. Ancak hükümet protokolünde eski iktidarın hatalarından ders alınmadığı ve yeni bir çözüm olmadığı eleştirileri yükseldi.

PROTOKOLDE NELER VAR?

Koalisyon Protokolünde şu ifadeler yer aldı: Ukrayna’ya tam destek sürecek. Avrupa güvenlik mimarisi içinde Almanya aktif rol üstlenecek. Avrupa Birliği’nde ortak dış güvenlik politikası hedeflenecek. ABD ile serbest ticaret için zemin hazırlanacak. Çin ile ekonomik ilişkiler daha temkinli yönetilecek. Devlet kimlerin ülkeye gireceğine karar verecek. Kaçak göç engellenecek, sınır dışı süreçleri hızlanacak. Prosedürler sadeleşecek, çalışmaya başlama süresi 3 aya düşürülecek. Güvenli ülkelerden gelenlere hızlı ret verilecek.

ÇİFTE VATANDAŞLIK KALKMIYOR

Üç yılda vatandaşlık verilmesini sağlayan hızlı vatandaşlık uygulaması (Turboeinbürgerung) kalkıyor. Bununla birlikte vatandaşlık yasasının reformuna bağlı kalınacak. Almanya’da beş yılını dolduran ve gerekli şartları taşıyanların çifte vatandaş olmasını sağlayan yasal reform devam edecek.

ESKİ HÜKÜMETTEN DERS ALMADILAR

Almanya’da yeni koalisyon görüşmelerinden çıkan sonuçta yeni döneme ilişkin doğru bir güvenlik stratejisinin, Rusya ile barışın ve enerji krizinin nasıl aşılacağına ilişkin net bir hükümet politikası çizilebilmiş değil. Yeni oluşacak CDU ve SPD hükümetinin görüşmelerde özellikle ekonomik durağanlığı aşabilecek finans politikalarında net bir çözüm sunmadığı ortaya çıktı.

AfD: Koalisyon Almanya'nın çıkarlarını temsil etmiyor

Almanya için Alternatif partisi (AfD) sosyal medya hesabından bir mesaj yayınlayarak koalisyon protokolüne tepki gösterdi. Yapılan paylaşımda şu ifadeler yer aldı:

"Almanya. SPD ve CDU/CSU, yeni koalisyon sözleşmelerinde bir kez daha gerçek barış müzakerelerine yanaşmıyor. Bunun yerine, Rusya’ya karşı bir özel mahkeme talep ediyorlar. Bu tamamen sembolik bir siyaset olup her türlü diplomatik ilerlemenin önünü kesiyor. Oysa sonuçlara açık müzakereler olmadan kalıcı bir ateşkes mümkün değildir. Gerçekleri kabul etmek gerekiyor.

AfD’nin talebi: Ahlaki üstünlük taslamaya ve jeopolitik amatörlüğe son! Artık kendi ülkemizin çıkarına bir dış politika izlememiz gerekiyor. Bu da demektir ki: Savaş çığırtkanlığı yerine diplomasiye öncelik ve Almanya’ya da güvenlik ve ekonomik perspektif sunan bir Avrupa barış düzeni. Barış, sağduyu ile başlar.”

VATANDAŞLARIN ÇIKARLARI KURBAN EDİLİYOR

AfD’nin Eş Başkanı Alice Weidel, büyük koalisyonun ekonomi politikasını bir “felaket” olarak nitelendirdi. Weidel şunları söyledi: "Koalisyon anlaşması, gerçek bir politika değişikliği uman tüm vatandaşların yüzüne atılmış bir tokattır. Koalisyon anlaşması, özellikle yüksek enerji maliyetlerinin baskısıyla boğuşan küçük ve orta ölçekli işletmeler açısından oldukça sıkıntılı.

Seçmenlerin açık cezalandırmalarına rağmen, trafik ışığı hükümetinin sol-yeşil ideolojisi, CDU/CSU ve SPD'nin gelecekteki koalisyonunun politikalarını önemli ölçüde belirlemeye devam ediyor. Biz AfD olarak gerçek siyasi değişimi savunan ve bunu kararlılıkla uygulayacak tek güç olmaya devam ediyoruz.”

BSW: Silahlanma, gerileme ve yoksulluk

Sahra Wagenknecht İttifakı CDU/CSU ve SPD’nin koalisyon sözleşmesinin silahlanma, düşüş ve yoksulluk anlamına geldiğini belirterek şu açıklamayı yaptı:

“Bu koalisyon sözleşmesinin kaybedenleri sıradan vatandaşlar ve Alman sanayisidir. Almanya, iki yıllık resesyonun ardından halihazırda Avrupa'nın hasta adamı konumundadır. Eğer şimdi dünya ekonomisi de bir krize girerse, bu durum sanayimizi yoğun bakıma sokabilir.

Koalisyon sözleşmesi ekonomik kriz ve ticaret savaşlarına hiçbir cevap vermiyor. Bu nedenle, siyah-kırmızı (CDU/CSU ve SPD) iktidarı altında üçüncü ve dördüncü bir resesyon yılı daha tehdit ediyor.

Sağduyulu milletvekilleri ve CDU/CSU ile SPD'nin tabanı bu koalisyon sözleşmesini durdurmalıdır! Ülkemizi ekonomik krizden çıkaracak bir hükümete ihtiyacımız var. Bu süreçte, çoğunluğun sırtından sınırsız silahlanma kredileri sağlamak yerine toplumun en zengin kesimini sorumluluk almaya zorlamalıyız. Ampel koalisyonunun (yıkılan eski hükümet SPD, Yeşiller, FDP) bile bu kadar kötü yönetemeyeceği, düşüncesiz ve plansız bir siyasetin devamı olmamalı.

Berlin'den 1,5 milyar avroluk silah ihracatına yeşil ışık

Almanya Ekonomi Bakanlığı hükümetin 2025 yılının ilk çeyreğinde verdiği silah ihracatı izinleriyle ilgili bir açıklama yaptı. Bakanlığın açıklamasına göre izin verilen ticaretin hacmi 1,5 milyar euro civarında. Geçen yılın aynı döneminde bu meblağ 5,2 milyar avro civarındaydı.

Alman yasalarına göre silah ihracatları kimi durumlarda hükümetin iznine tabi. 2025 yılının ilk üç aylık diliminde başlıca alıcı ülke, 537 milyon avroluk hacimle ve açık ara farkla Ukrayna oldu. Bu miktar toplamın yüzde 39'unu ifade ediyor. Ukrayna'yı 167 milyon avroyla Katar takip ediyor ve ardından Estonya, Slovakya ve İsveç geliyor. İsrail yaklaşık 28 milyon avroluk silah alımıyla 10'uncu sırada yer alıyor.

BBC'ye konuşan Almanya Genelkurmay Başkanı Carsten Breuer, “Rusya'nın saldırganlığının Ukrayna ile sınırlı kalmayacağını düşündüğünü ve bu yüzden bu kaynak artışına acil bir şekilde ihtiyaç duyulduğunu” söyledi.