Putin'in 'akıl hocası' Aleksandr Dugin, Siyonizmi yazdı...

Bugün itibariyle İsrail ve Filistin'in kayıpları beraber sayıldığında yaşamının yitirenlerin sayısının 15 binli rakamlara yaklaştığı görülüyor. Süren şiddet ortamının nereye varacağını kestirmek güç. Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin'in “akıl hocası” olarak da bilinen Alexandr Dugin, sis perdesini aralayıp gerçeği görebilirsek “korkutucu” bir tabloyla karşı karşıya kalacağımızı öne sürüyor.

DUGİN'İN İSRAİL FİLİSTİN SAVAŞINA BAKIŞI

Ünlü Rus siyaset bilimci ve stratejist Aleksandr Dugin, İsrail ile Filistin arasında süren savaş başladığından beri birçok kez Gazze'de yaşanan trajediye dair açıklamalar yaptı. Dugin, bu süreçte bir yandan İsrail saldırganlığına kesin bir tavırla karşı çıkarken diğer yandan da Filistin'in sergilediği direnişi destekledi. Ve Rus siyaset bilimci, İsrail şiddetinin dünya gündeminin 1 numaralı maddesi hâline geldiği bu dönemde, 2018 yılında kaleme aldığı, Siyonizm'in köklerini sorgulayan “Yahudiliğin Özü” başlıklı makalesini 30 Ekim 2023 tarihinde kendi Twitter/X hesabından birkez daha yayımladı.

SİYONİST ŞİDDETİN BAĞLAMI

Dugin'in makalesi, “Yahudiler neden kendilerini 'Seçilmiş halk' olarak görür?”, “Siyonizm niçin hem Yahudiliğin devamı hem de reddiyesidir?”, "Karşı karşıya kaldığımız dehşet ortamının metafizik temelleri nelerdir?" gibi sorulara cevap arıyor, diğer yandan da Siyonist şiddetin bağlamının neye dayandığını ve nereye varabileceğini kendi bakış açısına göre açıklıyor.

Aleksandr Dugin yazısında, tarihsel olguların yanı sıra Sabetay Sevi gibi şahsiyetlere de değiniyor.

O MAKALE

Aleksandr Dugin'in 30 Ekim 2023 tarihinde kendi Twitter/X hesabından İtalyanca olarak paylaştığı makale esas olarak 2018'de geopolitika.ru'da yayınlandı. Fakat bahsettiğimiz tüm bu sebeplerle güncelliğini muhafaza ediyor ve merak uyandırıyor. Dugin'in “Yahudiliğin özü” adını verdiği makalesinden bazı dikkat çekici kısımları ilginize sunuyoruz:

Not: Yazı içerisindeki ara başlık ve görseller tarafımıza aittir.

'YAHUDİLİĞİN ÖZÜ'

“Her din gibi Yahudiliğin de birçok boyutu var. Onu basitçe yüceltmek de, alaşağı etmek de ilkelliktir.”

“Yahudilik, Yahudilerin (özellikle dini anlamda) seçilmiş olduğu fikriyle ilişkilidir. Amaç, İsrail'in kralı olacak Mesih'i beklemektir. Bu nedenle dinleri Mashiach'ı (İbranice Mesih) beklemekle bağlantılıdır.”

“Yahudiliğe göre Yahudiler, ilk binyılın başında dağıldı. İkinci Tapınak yıkıldı ve dağılmalarının iki bin yıllık tarihi başladı. Bu dönem Yahudi geleneğinin bir parçasıdır. Amaç, İsrail'in daha önceki tarihsel evrelerde biriktirdiği günahların kefaretini ödemektir.”

“O hâlde Yahudi geleneğine göre eğer kefaret geçerli ve tövbe de içtense ilahi olarak seçilmiş halk kutsanacak ve Mashiach ortaya çıkacaktır. Bu gerçekleştiği takdirde meydana gelecek en önemli gelişmeler, Yahudilerin İsrail'e dönüşü, bağımsız bir devletin kurulması ve Üçüncü Tapınağın yaratılması olacaktır.”

SABETAY SEVİ'NİN ETKİSİ

“Yahudi bekleme kültürünün yapısı budur. Bu yönelimin en tutucu temsilcileri Neturei Karta hareketinin kökten dincileridir. Onlara göre Yahudilerin Tanrısı, sürgünün zorluklarına katlanmayı emretmiştir dolayısıyla kefaretin ödenmesini beklemek gerekmektedir. Mashiach geldiği zaman da Vadedilmiş Topraklara dönülebilecektir.”

“Peki nasıl oldu da bir Devlet kuruldu ve yasaklar çiğnendi? Modern İsrail'in Yahudilik diniyle neden tam bir karşıtlık içinde olduğunu anlamak için XVII. yüzyıla, Siyonizmin habercisi sözde mesih Sabetay Sevi'nin yaşadığı zamana dönmek gerek.”

“Sevi, Mashiach olduğunu ilan etti; bu sayede Yahudiler, İsrail'e geri dönebilecekti. Sonuysa üzücü oldu. Filistin üzerinde hak iddia ederek Osmanlı Sultanı'nın karşısına çıkınca kendisine bir seçim hakkı verildi: İdam edilmek ya da İslam'ı kabul etmek. Ve beklenmedik bir şey oldu: Sabetay Sevi, İslam'ı kabul etti. Bu, dönemin Yahudi cemaatleri için büyük bir hayal kırıklığıydı.”

SEVİ'NİN TAKİPÇİLERİ

“Böyle olmakla beraber, özellikle Aşkenazi ve Doğu Avrupalı Yahudiler arasında Sabetay Sevi'nin takipçileri (Sabetaycılık) ortaya çıktı. Sabetaycılığın bazı kollarında (özellikle Polonya'daki Frankistler arasında) bir teoloji kendini gösterdi: Sabetay Sevi, onlara göre gerçek mesihti ve İslam'ı bilerek kabul etmişti; böylelikle, 'Kutsal bir ihanet'e imza atmıştı (Mashiach'ın gelmesi için Yahudiliğe ihanet etmek).”

“Bu yaklaşıma göre başka dinlere rahatlıkla geçilebilirdi, örneğin Frank önce İslam'ı sonra da Katolikliği kabul etti. Talmud'u tümüyle çiğnemiş, inancına ihanet etmiş olsa da Frank'ın gizli doktrini XVII. yüzyılın ardından Mashiach fikrinin değişmesine yol açtı.”

“Artık Yahudilerin kendileri Mashiach oldu – o hâlde onu beklemek gerekli değildi, kendi dinine ihanet etsen bile kutsaldın, Tanrıydın.”

'YAHUDİ ZATEN TANRIDIR'

“Böylelikle Siyonizm için bir entelektüel ortam oluştu. Eğer Yahudilikte Mashiach'ın gelişi beklenmeliyse, Siyonizmde Yahudi zaten bir tanrıdır. Ayrıca Talmud'un emirlerinin ihlal edilmesi de var. Siyonizm ile Yahudilik arasındaki spesifik ilişki buradan kaynaklanmaktadır. Siyonizm bir yandan Yahudiliğin devamı, diğer yandan onun reddiyesidir.

“Siyonistler artık pişman olmalarını gerektirecek bir şey kalmadığını, yeterince acı çektiklerini ve kendilerinin Tanrı olduğunu söylüyor.”

“Frank'ın ağını temsil edenlerin her biri, kolaylıkla kutsal bir ihanet işleyebilir, bir devlet kurabilir, dünya hakimiyeti iddiasında bulunabilir, Siyonizm eleştirisini yasaklayabilir (bazı Amerikan eyaletlerinde İsrail Devleti'ni eleştirmek anti-semitizme eşdeğerdir).”

'HER ŞEY BU YÖNDE İLERLİYOR'

“Bu noktada geriye tek bir adım kalıyor: Mescid-i Aksa'yı havaya uçurmak ve Üçüncü Tapınağı inşa etmeye başlamak. Bununla alakalı olarak Knesset, Tapınak Tepesi'nde araştırma yapmak için fon ayırdı bile: Her şey bu yönde ilerliyor.”

“Böylesine derin metafizik temelleri olan bir çatışma, Birleşmiş Milletlere çağrıda bulunarak, 'Barışı sağlayalım' veya 'İnsan haklarına saygı duyalım' gibi cümlerle nasıl söndürülebilir? Bahsedilen bu insan haklarını Filistin çatışmasında gördüler.”

“Hipnozu, anlamsızlığın bulanıklığını ve bilincin postmodern parçalanmasını aştığımızda, Orta Doğu'da olup bitenler hakkında çok ilginç ve korkutucu bir tablo görüyoruz.”