Renkli Devrimlerin hedefindeki Türkiye
Hedef Türkiye’nin bölgesel ve hatta küresel çaptaki jeostratejik önemidir. Amaç Türkiye’yi, devleti ve milletiyle parçalamak ve esir almak, ait olduğu Asya ve Yeni Dünya’dan kopartmaktır. Doğu Akdeniz her bakımdan Türkiye’nin geleceği, bölge ve hatta küresel açıdan hayati önem taşımaktadır.
Teori Dergisi’nin Ağustos 2024 sayısında “Renkli Devrimler” ayrıntılı olarak inceleniyor. ABD emperyalizminin küreselleşme döneminde millî devletleri yıkma ve tek kutuplu dünyayı sürdürmede araç olarak kullandığı renkli devrimlerin hedefinde Türkiye var. Doğu Akdeniz, tek kutuplulukta direnen emperyalist kanadın ana hedefidir.
KÜRESEL HESAPLAŞMA DOĞU AKDENİZ’DE YOĞUNLAŞIYOR
ABD ve İsrail Siyonizmi’nin önümüzdeki dönem için yoğunlaştığı alan Doğu Akdeniz’dir. ABD-Siyonist ortaklığı çoktan beri (Kürdistan) Büyük İsrail’i kurmak istiyor. Bu plan zaten şer ittifakının bölgedeki esas hedefinin Türkiye olduğunu göstermektedir.
ABD-İsrail ittifakının Doğu Akdeniz’de yoğunlaşması, sadece deniz altındaki petrol, doğal gaz gibi enerji kaynakları ile ilgili değildir. Bu kaynaklar ve Ege-Akdeniz’le ilgili kışkırtmalarda yer alan Yunanistan, GKRY’nin arkasında Amerika-İsrail ekseni vardır. Hedef Türkiye’nin bölgesel ve hatta küresel çaptaki jeostratejik önemidir. Amaç Türkiye’yi, devleti ve milletiyle parçalamak ve esir almak, ait olduğu Asya ve Yeni Dünya’dan kopartmaktır. Doğu Akdeniz her bakımdan Türkiye’nin geleceği, bölge ve hatta küresel açıdan hayati önem taşımaktadır.
ABD, İsrail’i desteklemek amacıyla Akdeniz’e savaş gemileri gönderiyor. Son olarak kırka yakın savaş gemisinin Doğu Akdeniz merkezli olarak bölgeye gönderildiği bildirildi. Emekli Deniz Kurmay Albay Halil Özsaraç’ın da açıkladığı gibi ABD çok sayıda savaş gemisini Doğu Akdeniz’e konuşlandırmaktadır. Bu durum Türkiye’nin ana hedef olduğunu göstermektedir.
RENKLİ DEVRİM ÜRETİCİLERİN MİLLÎ HÜKÛMETİ’Nİ ÖNLEMEK İÇİNDİR
Türkiye’de Millî Demokratik Devrim güçleri harekete geçmiştir. Sistem dışında çözüm arayanlar Milli Devlet programına yönelmektedir. Önümüzdeki üç beş yıl içinde Üreticilerin Millî Hükûmeti’nin kurulacağı görülmektedir. Bu gelişme elbette emperyalist-Siyonist ittifakının da planları içinde önemli yer tutmaktadır. 15-16 Temmuz 2016’da Türkiye’yi teslim alma girişiminin ezilmesi, emperyalist-Siyonist ittifakını iç kargaşalık, yani renkli devrim girişimlerini yoğunlaştırmaya yöneltmiştir. 31 Mart seçimleri sonucunda Güneydoğu’nun PKK’nın uzantısı DEM partiye teslim edilmesi, birçok büyükşehir belediyesinin de renkli devrim gücü olarak görevlendirilmiş CHP’nin eline geçmesi emperyalistlerin iştahını kabartmıştır. CHP’nin şemsiyesi altında PKK, FETÖ ve emperyalist destekçisi sözde solcu vb. gruplarını da hesap etmek gerekir.
Millî Demokratik Devrim sürecine paralel olarak ABD’nin Renkli Devrim planları da yürürlüktedir. Finans merkezi Bloomberg’in bildirdiğine göre ABD Silahlı Kuvvetler Akademisi 2017’de, 10 yıl içinde Türkiye’de iç kargaşalık olacağını bildirmiş. Elbette bu bir öngörü, analiz değil emperyalist planın kendisidir. Ülkemizde sistem dışına çıkan ve Millî Devlet hedefiyle yükselen mücadelenin emperyalistlerce bir karşılığı hazırlanmaktadır.
Yerel seçimlerden sonra Van, Diyarbakır, Hakkâri gibi illerde mazbata bahanesiyle renkli devrim provaları yapılmıştır. 1 Mayıs’taki devleti ve güvenlik güçlerini hedef alan kışkırtmalar, Kayseri’den başlayan Türkiye ve Suriye’de devam eden kargaşalıklar bunun devamı niteliğindedir. Her vesile ile iç kargaşalığa hizmet edecek denemeler yapılmaktadır. TBMM’de Ahmet Şık’ın kışkırtıcı konuşması, bir günde 74 yerde çıkan yangınlarla ilgili kışkırtıcı yayınlar Renkli Devrimler hanesine yazılan eylemlere dönüşmektedir.
RENKLİ DEVRİMLER KENDİLİĞİNDEN HAREKETLER DEĞİLDİR
Bu karşı devrimler kendiliğinden çıkan olaylar, haklı gerekçelerle de olsa halkın galeyana gelmesiyle değil CIA ve OTPOR gibi paralel örgütlerce uzun zaman diliminde ve milyonlarca dolarlarla satın alınan ajanlar aracılığıyla örgütlenmektedir.
Renkli devrimleri örgütlemek için ABD merkezli Ulusal Demokrasi Vakfı (NED) onlarca ülkede faaliyet halindedir. Bu örgüt özellikle hedef alınan Asya ve Doğu Avrupa’da gençler içinde kargaşalık yaratacak gruplar örgütlemektedir. Bu CIA’ya bağlı NED’in kolu Ulusal Demokrasi Vakfı (NDI) 1971 yılından beri Türkiye’de faaliyet halindedir. Geçtiğimiz günlerde CHP Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş bu örgütün yetkilileriyle bütün ilçe başkanlarıyla toplantı yaptılar.
Bu merkezlere bağlı fonlanan örgütlenmelere karşı devlet kararlı tutum almak zorundadır. Bu alanda da önemli zaaflar vardır. Bunlar çeşitli zamanlarda kendilerini göstermektedirler. 31 Mart yerel seçimleri ve sonuçları Renkli Devrimler için hazırlananları harekete geçirmiştir. Bunlardan bir örnek: Kapağı Almanya’ya atan ve daha oraya basmadan özel pasaportu hazırlanmış olan Can Dündar’dır.
CAN DÜNDAR: DEĞİŞİM BAŞLADI
31 Mart seçimlerinden sonra 2 Nisan’da Almanya politikasına yön veren haftalık Die Zeit gazetesinde yazı yazan Can Dündar, makalesinde değişim başladı müjdesini verdi. “Değişim başladı. AKP'nin Türkiye'deki yerel seçimlerde yaşadığı yenilgi, Recep Tayyip Erdoğan'ın yenilebileceğini gösterdi. Ülke, otoriterlikten uzaklaşıp demokrasiye doğru ilerliyor.”
Dündar, değişimi diktatörlükten, totaliter rejimden demokrasiye geçişin başlangıcı olarak şöyle açıkladı: “Türkiye, dünyadaki temayülün aksine, otoriterlikten uzaklaşan, yeniden demokratik ilkelere yaklaşan bir dönüşüme doğru ilerliyor.” Batı’nın kalemşörü olan Dündar açıklamalarında esas olarak Türk Devletini hedef almaktadır. Bütün kargaşalık ve renkli devrim taraftarları batıya yönelip, Millî Devleti hedef almaktadırlar.
Ukrayna-Rusya, İsrail- Filistin ve Tayvan cephelerinde var olmak isteyen Joe Biden ekibi çabalarını Doğu Akdeniz’e yoğunlaştırmaktadır. İsrail Siyonistleri de, saldırganlıkta ısrar ederek, ABD’yi bölgeyi güçlendirmeye zorlamaktadır. Türkiye, Asya ve Batı arasında anahtar konumundadır. Yükselen Asya’nın önünü kesmek için Türkiye’nin aşılması gerekmektedir. Türkiye Karadeniz’den Basra Körfezi’ne kadar ABD üsleriyle kuşatılmıştır. Türk milletinin etrafını kuşatarak teslim almanın öyle kolay olamayacağını gören emperyalist-İsrail ortaklığı paralel olarak iç kargaşalığa, Renkli Devrimlere yönelmektedir.
TÜRKİYE GEÇİLMEZ
Güçlü devlet gelenekleri olan büyük Türk milletini teslim almak öyle kolay değildir. Tarihin kaydettiği gibi bu hevesin gerçekleşmesi mümkün değildir. Keskinleşen Avrasya ve Batı saflaşmasında Türkiye komşularıyla da ittifaklarını düzenlemek yolundadır. Buna mecburdur.
En başta Suriye ve Türkiye’nin, emperyalist müdahale ve bölücü teröristlere karşı silahlı birliktelik gereklidir. Caydırıcılık, hem de vatan savunması açısından İran, Rusya ve diğer bölge ülkeleriyle de ortaklıklar kaçınılmazdır. Bölgesel ve büyük savaşlara karşı caydırıcı ve önleyici olabilmek için de bu ittifaklar gereklidir.
Türkiye denizden, havadan saldırılarla, kuşatılsa da emperyalist ittifak sonuçta iç kargaşalık görüntülü konvansiyonel bir saldırıya kalkışabilir. Çevredeki üsler bu harekâta destek olacaktır. Bunu da dikkate almak gerekir.
ZAAFLAR GİDERİLMELİDİR
Tam Türkiye-Suriye birlikteliği gerçekleşmek üzere iken bunu imkânsız hale getirecek olan “Suriye’de seçimler, yeni anayasa ve sınır güvenliğinin sağlanması gibi” ABD-Siyonist İsrail’in dayatmalarını dillendirmek çok derin bir zaaftır. Artık TBMM içinde bile renkli devrim provasına yeltenecek kadar ileri giden DEM parti ve yandaşlarına karşı kararlı tutum alınmalıdır. Bu parti derhal kapatılmalıdır.
NATO’nun içinde kalarak, renkli devrim önlenemez. Bunları örgütleyen NATO’nun kendisidir. NATO kontrolündeki Kürecik, İncirlik üsleri derhal Türk Silahlı Kuvvetleri denetimine alınmalıdır.
KARGAŞALIKTAN VATAN PARTİSİ VE ÜRETİCİLERİN MİLLÎ HÜKÛMETİ’YLE ÇIKABİLİRİZ
İçinde bulunduğumuz derin kriz ve bunalım döneminde emperyalist merkezlerin renkli devrim hevesleri canlanmaktadır. Buna paralel olarak işçi ve çiftçiler hak arama talepleriyle mücadele etmektedir. Bütün mücadele alanlarında Vatan Partisi önderliği vardır. Emekçiler Vatan Partisini benimsemekte ve güvenmektedirler. Özellikle milliyetçi muhafazakâr kesimler başta olmak üzere toplum önderleri ve kitleler Vatan Partisini izlemekte ve olumlu tavır göstermektedirler.
Gelişen kitle hareketlerine önderlik etmek ve Üreticilerin Millî Hükûmeti’ni hedefe ulaştırmak için, güçlü bir Vatan Partisi gerekir. İşçi çiftçi eylemlerine önderlik ederek, kitle önderlerini partiye kazanmak ve güçlü bir parti inşa etmek için şartlar olgunlaşmıştır.
Bu yoldan ve devlet zaaflarını da yenerek renkli kalkışmalar önlenebilir. Vatan Partisi’nin merkezinde yer aldığı Üreticilerin Millî Hükûmeti’ni kurarak kargaşalık merkezi emperyalist ve Siyonistler bölgemizde etkisiz hale getirilebilir.