Rishi Sunak dönemi ve beklentiler-1
METİN AKGERMAN
Rishi Sunak, Muhafazakar Parti’nin (MP) yeni başkanı ve dolayısı ile İngiltere’nin yeni başbakanı olarak MP vekilleri tarafından seçildi. Bu işin bir bürokrasi tarafı var malum “Anayasal Krallık” veya “Anayasal Monarşi” ile yönetilen bir ülkede teorik olarak başbakanı “Kral” görevlendirir. Zaten pozisyonun teknik tanımı “Kralın Başbakanı” (His Majesty’s Prime Minister). Rishi, yeni kralın başbakanları olan Kanada Başbakanı, Yeni Zelanda Başbakanı gibi Birleşik Krallık Başbakanı olarak görevine 25 Ekim Salı itibariyle başladı. Liz Truss, salı günü Kral’ın huzuruna saraya gitti ve görevden affını istedi ve krala göreve en uygun adayın Rishi Sunak olduğunu söyledi. Kral da Rishi’yi çağırdı ve yeni görevini tebliğ etti. Resmen başbakan olan Rishi de TV’ye çıkıp başbakan olarak ilk konuşmasını yaptı. İngiliz halkı bu tür yeni başbakan durumlarında yaşanan süreçte krallıkta yaşadıklarını hatırlıyorlar.
Nasıl ki Liz Truss halkın oyları ile başbakan seçilmediyse, Rishi de halkın oylarıyla seçilmedi. Hatta Liz’i MP üyeleri seçmişti yani birkaç on bin oy almıştı. Rishi ise Liz’e karşı yarışı kayda değer seviyede (yüzde 33) fark ile kaybetmişti. Boris tekrar başbakan olmaya hevesliydi ancak MP içinde birkaç görüşme yaptı ve adaylıktan çekildi. Akabinde Penny Mordaunt de gerekli imzayı toplayamadı ve Rishi Sunak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun tek aday olarak girdiği kurultayda CHP genel başkanı seçilmesi gibi üstün bir başarı örneği sergiledi.
ZENGİN AİLE DAMADI FULBRIGHT BURSİYERİ
Rishi, İngiltere’nin son 200 yıl içindeki başbakanları içindeki en genci (42 yaşında) ve tek “renkli” olanı. Renkli ifadesi “beyaz olmayan” anlamında kullanılıyor ve Asyalıları, Latin Amerikalıları ve Afrikalıları ifade ediyor. İngiltere’de bu grup içinde baskın olan Hint topluluğundan dolayı yaygın olarak Hint ve Pakistan kökenliler için kullanılan bir ifade. Rishi, İngiltere’nin çoğu başbakan ve üst düzey bürokratı gibi Oxbridge mezunu. (Oxford ve Cambridge üniversiteleri için uydurulmuş bir ifade). Oxford’da PPE (Felsefe, Politika, Ekonomi) okumuş. Birkaç sene çeşitli global yatırım firmalarında çalışmış, akabinde Fulbright bursu ile Amerika’da Stanford Üniversitesi’nde işletme yüksek lisansı yapmış ve hedge fon ve benzeri yatırım bankacılığı alanlarında çalışmaya devam etmiş. 2009’da milyarder bir Hintlinin kızı ile evlenmesinin ardından ortağı ile kendi yatırım fonunu kurmuş ve kayınpederinin yatırım fonlarının da işletmesini yapmış. (Bizde de Ali Babacan Fulbright bursu ile ABD’de okumuş güzide siyasetçilerimizdendir)
Devamında 2014’te MP’nin “şapkamı koysan seçilir” seviyesinde garantili bölgelerinin birinden (Richmond) seçilerek parlamentoya girmiş. Çeşitli komitelerde görev yapmış. 2016’daki Brexit Referandumunda Brexit’i destelemiş. 2019 seçimlerinde Boris Johnson’u desteklemiş ve Johnson başbakan olunca Rishi de önce Hazine Müsteşarı yapılmış, bir sene sonra Hazineden Bakanı (ekonominin patronu) yapılmış. Liz Truss’un temel olarak ekonomik sorunlardan dolayı görevi bırakması ile (veya mecbur bırakılması ile) artık başbakan oldu.
ORTA DİREKTEN OXFORD’A
Bu özetten sonra bu “başarının” ardındaki etkenlere daha yakından bakalım.
Rishi’nin ailesi eğitimli ve orta direk Hint bir aile. Annenin evlilik çeyizlerini satması ile elde edilen paralar ile İngiltere’ye taşınılıyor. İngiltere’de geleneksel olarak zorlu koşullardan çıkarak tırnakları ile kazıya kazıya bir yerlere gelen göçmen aileleri, İngilizlerin aksine çocukların eğitimine aşırı önem verir ve çocuklarının iyi okullara gidebilmesi ve çalışkan olmaları için hayli zorlarlar. Bugün de İngiltere’nin parasız olan ve sınav ile seçerek öğrenci alan lise seviyesindeki okulları “renkli” göçmen aileler ile doludur. Bu seçme sınavlarına hazırlayan dershaneler de yine bu kesim tarafından çok rağbet görür. Rishi’nin buna benzer bir ortamdan çıkan parlak bir öğrenci olduğuna kuşku yok. Oxford’da yine seçkin ve iddialı bir bölüm olan PPE bölümüne girmesi önemli bir nokta. Daha üniversite öğrencisi iken MP seçim çalışmalarında çalışması bir diğer önemli kariyer basamağı. Muhtemelen kariyerindeki dönüm noktası ise 2009’da önemli bir Hint milyarder zatın kızı ile evlenmesi. Rishi mi kızı seçti yoksa kayınpederi mi Rishi’yi seçti konusunu okuyucuların takdirine bırakıyorum. Bu noktada kayınpederin profiline geçiş yapmalıyız.
KAYINPEDER BAY MURTHY
Kayınpederin ismi N.R. Narayana Murthy. Kısaca “Bay Murthy” diyelim. Bay Murthy, birinci nesil Hint bir milyarderden daha fazlası. Etkili çevresi olan ve kendini hayli “adamış” bir kapitalist. Kendisi orta direk bir Hint aileden geliyor, mühendislik eğitimi alıyor, mühendislik yüksek lisansı yapıyor. Kendisi gibi mühendis olan eşi ile evleniyor ve Infosys isimli teknoloji hizmetleri sunan firmayı kuruyorlar. Firma Hindistan’ın dünyaya yazılım ihraç eden bir ülke haline gelmesinde öncü rolü oynuyor ve Hindistan’da bu alanın “babası” Murthy oluyor. Murthy’nin hem Infosys firması hızla büyüyor hem de Murthy Atlantikçi çevrelerde, ilgili şirketler ve kurumlarda önemli mevkilere geliyor. Global bazı banka ve perakende firmalarında yönetim kurulu üyelikleri, hisse yatırımları, belirli üniversitelerde kurul üyelikleri, belirli batılı ülkelerden madalyalar, ödüller, Hindistan başbakanı başta olmak üzere çeşitli politik liderler ile temaslar vs. Murthy’nin sosyal amaçlı yazdığı bazı kitaplar da var.
HİNDİSTAN FAKTÖRÜ
Vaziyete biraz geniş açıdan bakalım. Hindistan bugün itibariyle Atlantikçi düzen ile çok kutuplu dünya düzenini savunan Asya ülkeleri arasında muhtemelen sonuç belirleyici konumda olan ülkedir. Hindistan ne tarafa kayarsa o taraf terazide ağır çekmektedir. Hindistan buram buram Asya ülkesi olmakla beraber bazı multimilyarder aileler ve bazı politik dinamiklerden ötürü Atlantikçi düzen ve özellikle İngiltere ile de çokça bağlantılıdır.
Hindistan’ı güçlü şekilde Batı’ya bağlayan ailelerden birinin de Murthy ailesi ve yönettiği ve katkıda bulunduğu kurumlar olduğunu söylemek herhalde abartılı olmaz. Hindistan kamuoyu ve basını, İngiltere politikasını nispeten takip eder ve Hint kökenli bir Britanyalının (karısı tam Hint) İngiltere başbakanı olması mutlaka Hindistan’da Atlantik ülkelerine sempatiyi artıracaktır ve muhtemelen İngiltere’nin Hindistan nezdinde nitelikli personel çekim gücünü artıracaktır.
Jeopolitik konjonktürde de Hindistan ve Türkiye’ye karşı ABD’nin uyguladığı çifte standardı görüyoruz. Türkiye’nin Rus silah sistemi alması CAATSA kapsamında yaptırım konusu oluyor ancak Hindistan’ın aynı Rus silah sistemleri almasında Hindistan’a ABD çıkarları gerekçe gösterilerek istisna uygulanıyor. Hindistan daha geçen günlerde Çin, Rusya, Suriye ile beraber Vostok-2022 askeri tatbikatına katıldı, savaş simülasyonları yaptılar. Hiç ABD’nin geveze senatörlerinin çıt sesi çıkardığını duyan var mı? Yok elbette.
TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER NASIL OLACAK?
Liz Truss’ı önce dışişleri bakanı yapan, kafasına bir asker kasketi giydirip uçak gemisinde poz verdiren, akabinde başbakan yapan ve yine Rusya’ya karşı ittiren güçler belki önümüzdeki dönemde biraz geri planda kalabilir. Rishi’nin arkasında muhtemelen silah-petrol lobilerinden daha çok küresel sermayeci gruplar var. Belki Rishi ile beraber İngiltere’nin Rusya-Ukrayna çatışmalarında daha aklı selim politikalar uygulamaya geçmesini bekleyebiliriz. Mevcut Dışişleri Bakanı James Cleverly, Boris Johnson’u Rishi’ye karşı desteklemişti. Eğer Rishi onu değiştirirse bu durumun öncü sinyalini görebiliriz. Liz Truss dönemi uzasa idi, Türkiye ile ilişkiler kötüye doğru gidebilirdi. Boris Johnson’un tekrar başbakan olması muhtemelen hali hazırdaki ilişki yapısından ötürü Türkiye için iyi senaryo olurdu ancak Rishi’nin gelmesi de ikinci iyi senaryodur. En azından ilişkilerin kötüye gitmesi beklenmemeli.
YAZININ İKİNCİ BÖLÜMÜ YARIN