Rize’nin kurtuluşu ve borçlu olduklarımız
Çarlık Rusyası, Birinci Dünya Savaşı’nda Trabzon’u ele geçirerek direncimizi kırmak istiyordu. Rizeliler, yalnız kendi memleketlerinde değil, işgale uğrayan her yerde, Kurtuluş Savaşı’na canla başla katıldı. Vatanın kurtuluşu için gizli teşkilatlar kurdu ve ölümüne savaştılar
6 Mart 1916’da işgal edilen Rize, 2 Mart 1918’de işgalcilerden kurtudu. 106. yıldönümünü kutladığımız bugünlerde, o tarihi günleri bir kez daha hatırlamakta yarar var.
Konu vesilesiyle, Kazım Karabekir Paşa Komutası’ndaki Doğu Cephesi’nde, 41. Alay’da çavuş olarak askerlik görevini yapan ve “Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası” ile taltif edilen dedem Ziya Çağlar’ı saygıyla anıyorum…
Rize’nin işgaline giden süreç, 1916 yılının başlarında Çarlık Rusya’sının İngilizlerle anlaşarak, Trabzon'u işgale karar vermesiyle başlamıştı. Çarlık yönetimi, Trabzon’u alırsa, Türklerin moralinin bozulacağını ve Karadeniz’den, Anadolu'ya hükmedebileceğini düşünüyordu. Öte yandan Ruslar, bu amaçlarına ulaştıklarında Türklerin, Doğu Cephesi’ne Trabzon üzerinden yapacakları sevkiyatları da durdurmuş olacak ve Doğu Cephesi’nin zayıflamasını sağlayacaklardı.
RUSLARIN VE TÜRKLERİN GÜÇLERİ
Bu amaçla başlatılan harekâta, General Vladimir Liyahof komuta ediyordu. Haşim Albayrak’ın, “Of Direnişi” adlı kitabında ifade edildiği üzere, “Rus birlikleri, ‘Sahil Kuvvetleri’ olarak adlandırılıyordu. Mevcudu, 11 piyade, 8 müstahfaz (kale muhafızı), 1 gönüllü, 3 kale topçusu, 24 topçu ve 3 süvari birliğinden oluşmaktaydı. Başka bir kaynakta Rusların hazırlıkları söyle belirtilmekteydi: “Üçüncü Plastron Tugayı, 264. Alay, 19.Türkistan Alayı, 25. Piyade Taburu, 3. Kale Topçu Taburu ve üç topçu bataryasından oluşan kara kuvvetinin yanında 8. Muhafız Taburu, 1. Atlı Gönüllü Taburu (Ermeni ve Gürcü) 2. Süvari Bölüğü ve 24 parça top ile 7 nakliye gemisi, 2 topçeker, 1 torpil gemisi, 2 torpido gemisi ve Rastilov adında bir hat gemisinden oluşan deniz kuvvetleri.”
Aynı kaynak ‘Rusların, Doğu Karadeniz'e 34 tabur piyade, 3 bölük süvari, 48 top ve 12 deniz uçağı kuvvet gönderdiği’ni yazıyor. Buna karşılık Türklerin Lazistan Müfrezesi’nin sayısının, toplam bin kişi kadar olduğu ve 28. Alay’ın 2 taburla takviye edildiği belirtilmektedir. Ayrıca, Türk kuvvetlerinin Teşkilat-ı Mahsusa Alayı, Trabzon ve Giresun Jandarma Alayları, 8. Alay’ın 3. Taburu, 5 Sahil, 1 Jandarma, 1 Hudut Taburu’ndan oluşan Sahil Müfrezesi vardı” denilmektedir.(1)
Rus Çarlığı’nın komutanı Liyahof, sol ve yan kanadını Türkistan Kolordusu ile güvenlik altına alarak(2), Fırtına Deresi Batı sırtlarında; Viçe (bugünkü Fındıklı ilçesi)- Hamidiye hattında bulunan Lazistan Müfrezesi’ne, 3 Mart 1916’da, Marya Harp Gemisi ve 6 muhrip gemisinin de destek ateşleriyle(3) saldırıya geçti. Derelerin denize dik inmesi nedeniyle Rus donanmasının ateşi, Türk kara birliklerinin yan ve arkasını dövünce ve cepheden de Rus kara birlikleri ilerleyince, savunma düzeninde mevzilenmiş, Lazistan Müfrezesi, parça parça, yolsuz, dağlık bölgeye düştü ve Atina’ya (bugünkü Pazar ilçesi), gerilemek zorunda kaldı. (4)
OF’A YASLANAN TÜRKLER
Öte yandan, Rus Komutanlığı, Batum’dan Harp gemileri korumasında 3 nakliye gemisi ile getirdiği 2 piyade taburu, 7 kazak bölüğü, 1 top takımı ile 2 makinalı tüfeği, 4 Mart 1916, saat 06.00’da Atina’nın (bugünkü Pazar ilçesi) Doğu ve Batı’sına çıkardı.(5) Türk askerlerinin çoğu, gönüllü ve yerli olduklarından, kendi ailelerinin ve evlerinin derdine düşüp, köylerine dağılmaya başladılar.(5)
Rize merkezinin işgaline sayılı günler kala, Rusların ileri harekâtını ve Türk Birliklerinin geri çekilişini, yine Haşim Albayrak’ın “Of Direnişi” adlı kitabından izleyelim; “Fırtına Deresi'nden çekilen Türkler, artık Rize'yi kurtarma telaşına düşerek hızla Rize önlerine gelmeye çalışmışlarsa da Ruslar, Rize'nin doğusuna çıkarma yaparak, birliklerimizin Rize'ye ulaşmasını engellemişlerdi. Ayrıca, hem doğudan, hem batıdan çıkarma yapan Ruslar, kuzeyden de donanmalarıyla Rize’yi kuşatmışlardı. Türk birlikleri, son çare olarak, güneyden Rize'ye inmeye çalıştılar. Ancak Ruslar, bu kuvvetlerimizin, kendilerine engel olabileceklerini düşünerek, önceden, büyük bir kolu bu kuvvetlerimizin peşine gönderdiler. Bunun üzerine Türk kuvvetleri, Rize'nin güneyindeki Ayana Dağı eteklerindeki Kandava Köyü’ne geçtiler. Düşman, aynı gece buraya ulaştığından, Kalapotamos'a (bugünkü İyidere ilçesi) çekildiler.
Ruslar, 6 Mart akşamı Rize'nin doğusuna asker çıkardılar. 7 Mart’ta aynı istikamette üçüncü bir çıkarma harekâtı daha yapıldı. 8 Mart günü ise Rize işgal edildi. Rus birlikleri, burada bekleyerek gerideki kuvvetlerinin de gelmelerini sağlar. Artık Trabzon önündeki son büyük şehri alarak emin adımlarla Trabzon'a ulaşacaklarını düşünüyorlardı. Fakat daha Of’a gelmemişlerdi ve karşılarına neler çıkabileceğini bilmiyorlardı. Fırtına Deresi'nde yenilmiş olarak geri çekilen Türk kuvvetlerinden kalanlar ise, Of doğusunda Kalapotamos (İyidere) başındaki sırtlarda mevzilendiler.”(6)
KURTULUŞ SAVAŞI’NIN KAHRAMANLARI
Rizeliler, yalnız kendi memleketlerinde değil, işgale uğrayan her yerde, Kurtuluş Savaşı’na canla başla katıldılar. Özellikle, İstanbul’dan, Anadolu'ya silah ve cephane nakli ile insan geçirilmesinde büyük fedakârlıklar gösterdiler, vatanın kurtuluşu için oluşturulan gizli-açık bütün teşkilatlarda yer aldılar.
Bu kapsamda özellikle İstanbul’da, kurtuluş mücadelesinde yer alan fedailerden bazılarını aşağıda adlarını belirterek anmak boynumuzun borcudur...
Rumelifeneri'nde meskun, Rizeli Giritlioğlu Hacı Şakir Kaptan, Rizeli Hacıoğlu Hafız Mehmet Ragıp Efendi; bilahare Milis Binbaşılık rütbesiyle taltif edilen, Sarıyer'de meskun Rizeli Osman Saruhan Reis ve kardeşi Mustafa Saruhan Reis; Rizeli Hasan oğlu Şükrü Reis; Rizeli Giritlioğlu Mesut Reis; Büyükdere'de meskun Mamatioğlu Recep Reis; Rumelifeneri'nde meskun, Rizeli Bayram Reis ve oğulları Mehmet ve İsmail Reisler; Galataçeşme Meydanı'nda meskun Rizeli Şahinoğlu Ali Osman Kahya; Unkapanı'nda meskun, Pazarlı Altundiş Mustafa Kaptan; Rizeli Hasan Kahya; Hemşinli Mehmet; İstinye'de meskun, 'Haho' namıyla maruf, Rizeli Aşçı Hasan oğlu Halim Reis; Rizeli Hacı Lahana oğlu Kerim Reis; Rizeli Hacı Ömer oğlu Aziz Reis; Rizeli Muharrem Kabil Reis; Rizeli Ruşen Kalkavan Reis; Rizeli Şükrü Kalkavan Reis; Beşiktaş'ta meskun, Rizeli Hacıefendi oğlu armatör Şevki Kaptan (Pirlant) ; Rizeli Mori oğlu Rıza Reis; Beşiktaş'ta meskun Rizeli armatör Rasim Kalkavan Kaptan; Rizeli Ali Uzunoğlu Reis; Rizeli Salih Kaptan; Rizeli Osman Varlı Reis; Rizeli Yahya Varlı Reis; Rizeli Çekmişoğulları Hasan, Ömer ve Yusuf Reisler; Rizeli Altıkanoğulları Mehmet, İsmail, İlyas Reisler; Rizeli Arapoğulları Ali ve Süleyman Reisler; Rizeli Küçük Süleyman Reis; Rizeli Şahinoğulları Mustafa ve Hüseyin Reisler; Rizeli İbrahim Yavaşi Reis; Rizeli Kara Mahmut oğulları Kara Ali ve Şükrü Reisler; Rizeli Hafız Muhittin Kotil Reis; 'Ofli' namıyla maruf Halim Reis; Fındıklı'da meskun Rizeli Kopuz Şakir Reis; Rizeli Mehmet Kopuz Reis; Rizeli Hafız Mustafa Reis: Rizeli Zekeriya Reis Efendi (Zekeruya namıyla maruf); Of Kazası'ndan Sabur Bahri Reis; Rizeli Musaoğulları, Halim, Rizvan, Harun Reisler; Rizeli Hacı Memişoğlu Tahsin Reis; Rizeli Nafiz Keltoş Reis; Rizeli Hacıoğlu Nazım Reis; Rizeli Nalbantoğlu Ahmet Reis; Rizeli Gencalioğlu Mehmet Reis; Rizeli Sinanoğlu Nazım Reis; Rizeli Kavranoğlu Mustafa Reis; Rizeli Sakoğlu İshak Reis; Rizeli Hordoloşoğlu Mustafa Reis; Rizeli Tafuli Hamdi Reis; Rizeli Uzun Mustafaoğulları İlyas, Kolcu Mehmet, Mustafa Reisler; Rizeli Muharremoğulları Muharrem ve Mustafa Reisler; Rizeli Mete İsmail Reis; Rizeli Salihoğlu Recep Reis; Rizeli, 'Ofli' namıyla maruf Kasım Reis... (7)
DİPNOTLAR:
(1) Haşim Albayrak, Of Direnişi, Babıali Kitaplığı, İstanbul 2007
(2) A.g.e
(3) Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3 ncü Ordu Harekatı, Cilt II, TC Genelkurmay Başkanlığı, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1993, s. 191-192
(4) Haşim Albayrak, Of Direnişi, Babıali Kitaplığı, İstanbul 2007
(5) Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3 ncü Ordu Harekatı, Cilt II, TC Genelkurmay Başkanlığı, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1993, s. 191-192
(6) Haşim Albayrak, Of Direnişi, Babıali Kitaplığı, İstanbul 2007
(7) İlyas Sami Kalkavanoğlu, Milli Mücadele Hatıralarım, Kaknüs Yayınları, Birinci Basım, İstanbul 2011, s.30-33