09 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Rumların istekleri hukuktan yoksun

Rumlar, yayınladıkları haritayla Doğu Akdeniz’deki 145 bin km karelik deniz yetki alanımızı, 7 km karelik adayı gerekçe göstererek 41 bin kilometreye düşürdü.

Rumların istekleri hukuktan yoksun
A+ A-
HABER / TEVFİK KADAN

İtalyan enerji devi ENİ’ye ait Saipem 12000 adlı geminin, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) kabul ettiği alanlar içinde sondaj faaliyeti yürütmek istemesiyle başlayan kriz, giderek tırmanıyor. Tek taraflı olarak dev enerji şirketlerine sözde petrol ve doğalgaz arama ruhsatı veren Rumlar, şimdi de yayınladıkları skandal bir haritayla Türkiye’nin Akdeniz’deki 104 bin km karelik deniz yetki alanını gaspediyor.
Rumların hakettiğinin üstünde bir Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmesi ve Türkiye’nin Akdeniz’deki deniz yetki alanlarının Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında pay edildiği haritaların yayınlanması, Doğu Akdeniz’in önümüzdeki dönemde büyük kriz alanlarınından biri olacağını gösteriyor. Son olarak Rumlara ait Sigma televizyonunda yayınlanan bir haritaya göre, Doğu Akdeniz’de 145 bin kilometre kare deniz yetki alanına sahip Türkiye’ye, 41 bin kilometre karelik bir alan bırakılmış görünüyor. Haritaya göre Yunanistan 71 bin kilometre karelik alanımızı gaspederken, GKRY’de 33 bin kilometre kare fazladan alanı sahipleniyor.

Rumların istekleri hukuktan yoksun - Resim : 1

KRİZİN ODAĞINDA MEİS VAR

Yunanistan ve GKRY’nin deniz yetki alanlarımızı gaspetmesinin merkezinde ise Türkiye’nin güneybatısında, kıyılarımızdan yaklaşık 2 kilometre uzaklıkta bulunan Meis Adası bulunuyor. Yunanlılar, 7 kilometrekarelik bir alana sahip Meis Adası’nı gerekçe göstererek, 104 bin km karelik deniz yetki alanımızı işgal ediyor. Meis’in yakınlarında bulunan, egemenliği tartışmalı birer müstakil ada olan ve Anadolu’nun doğal uzantısı konumundaki Karaada ve Fener Adası’nı da kendilerine ait gösteren Yunanistan, hakkaniyet ilkesini de hiçe sayarak coğrafyayı değiştirme girişiminde bulunuyor.

Rumların istekleri hukuktan yoksun - Resim : 2

EGEMENLİĞİ DEVREDİLMEMİŞ...

Meis Adası’yla birlikte Menteşe Adaları bölgesinde yer alan 13 ada ve buna bağlı adacıklar, Lozan Barış Antlaşması’nda isimleri sayılarak İtalya’ya devredilmişti. Bölgede bulunan diğer iki müstakil ada olan Karaada ve Fener Adası ise Lozan’da egemenlik devrine konu olmadı. 4 Ocak 1932 tarihinde Türk-İtalyan Sözleşmesi ile Karaada ve Fener Adası’nın egemenliği İtalya’ya devredildi. İtalyanlar, Türkiye’nin Lozan’da kendilerine devrettiği adaları 1947 Paris Barış Antlaşması’yla Yunanistan’ın egemenliğine bıraktı. Fakat bu devirde, 1932 tarihli Türk-İtalyan Sözleşmesi’ne herhangi bir atıf yapılmadı. Yani Meis’in yanındaki adalar, Paris Barış Antlaşması’nın akit devletleri içinde bulunmayan Türkiye’nin rızası dışında, Lozan’ın tek taraflı genişletilmesiyle, hukuksuzca devredildi. Ayrıca, Paris Barış Antlaşması’nda sözü edilen Meis’e bağlı “bitişik adacıkların” hangileri olduğu, ne antlaşma metninde ne de ekli haritalarında somut olarak belirtilmedi.

UKRAYNA-ROMANYA DAVASI

Diğer yandan Yunanistan’ın, Türkiye kıyılarına yakın konumdaki adalarına tam etki tanınması yönünde ileri sürdüğü görüş, Uluslararası Adalet Divanı (UAD) tarafından bugüne kadarki içtihatlarında kabul görmedi. Ukrayna ve Romanya arasında görülen benzer bir davada, Ukrayna’ya bağlı Serpents Adası’na, iki ülke arasındaki kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlandırmasında yer verilmedi. UAD tarafından verilen kararda, Serpents Adası’nın, sınırlandırmayla ilgili kıyılara dahil edilmemesi ve üzerinde esas nokta belirlenmemesinin en temel gerekçesi, coğrafyayı yeniden şekillendirmemek olarak açıklandı. Romanya’nın iddia ettiği, “Serpents Adası’nın, sadece 12 millik karasularına sahip olabileceği ve sınırlandırma hattı çizilirken esas nokta olarak kullanılamayacağı tezi” kabul edildi.

LİBYA-MALTA DAVASI

Ayrıca kararda, Libya ve Malta arasındaki kıta sahanlığı sınırlandırmasıyla ilgili karara da atıf yapıldı. Malta’ya bağlı Filfla Adası’nın etkisine ilişkin olarak, Kuzey Deniz Kıta Sahanlığı Davası’nda verilen kararda, “eşit uzaklık çizgisinin hakça olması bazı adacık, kayalık ve sahil çıkıntılarının orantısız etkilerinin bertaraf edilmesi noktasındaki önlemlere bağlı” denilmişti. Kararda Filfla Adası’nın Malta ile Libya arasındaki geçici orta hattın çiziminde dikkate alınmayacağına hükmedilmiş ve söz konusu Ada’ya sınırlandırmada etki tanımamıştı.
Divan, kararında Katar ile Bahreyn arasındaki sınırlandırma davasında da Qit’at Jaradah Adası’na sınırlandırmada etki tanınmadığına atfta bulundu.

Son Dakika Haberleri