24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Rus-Türk ittifakının alternatifi yok

Rusya ve Türkiye, hayal edebileceğimizden daha fazla ortak noktaya sahiptir. İkisi de Bizans kökenine sahiptir. İkisi de ne Batı’ya ne de Doğu medeniyetine mensuptur. Her ikisi de imparatorluk birikimine sahiptir ve çok etnikli ve dinli yapıya ev sahipliği yapıyor.

Rus-Türk ittifakının alternatifi yok
A+ A-
EDVARD CHESNOKOV

Amerika’dakinden ve neredeyse Avrupa Birliği’ndekinden daha fazla nüfusa sahip 420 milyonluk bir birlik düşünün. Akdeniz’den Pasifik’e uzanan bir birlik... Uzay mekiği, insansız savaş uçakları, stratejik füzeler ve modern silahların her çeşidini üretebilen bir birlik. Subtropikal turunçgillerden Sibirya buğdayına kadar tüm ihtiyaç duyulan tarım ürünlerinin yetiştirilebildiği bir birlik. İnsanlığın manevi lideri olmak için eşsiz kültürel mirasa ve kutsal tapınaklara sahip bir birlik. Edebiyat, müzik, televizyon dizileri gibi yumuşak gücüyle tüm yeryüzünü fethedebilen bir birlik. Dünya’nın en büyük fabrikaları Çin ve Hindistan ve en büyük tüketici Avrupa arasındaki transit rotalarını kontrol eden bir birlik. İlgi çekici görünüyor, değil mi?

İKİ BÜYÜK AKTÖR

420 milyon, Avrasya’daki Rusça ve Türkçe dillerini konuşanların toplam sayısı. İlk bakışta, bu bölgede, böylesine belirgin iki aktör bulunmuyor. Yüzyıllardır, birbirlerinin topraklarını ele geçirmeye çalışarak, birbirlerine karşı çetin bir düşman olmuşlardı. Ülkelerimiz arasındaki en güncel bölgesel çatışma, 24 Kasım 2015 tarihinde, Rus Su-24 uçağının Suriye üzerinde düşürülmesiyle patlak vermişti ve bu trajik kazanın üstesinden gelmek için çokça çaba sarf edildi.

Diğer taraftan, Rusya ve Türkiye, hayal edebileceğinizden daha fazla ortak noktaya sahiptir. İkisi de Bizans kökenine sahiptir. İkisi de ne Batı’ya ne de Doğu medeniyetine mensuptur. Her ikisi de imparatorluk birikimine sahiptir ve çok etnikli ve dinli yapıya ev sahipliği yapıyor. İkisi de Batılı istilacılardan ve onların hiç bitmeyen bölgelerini fethetme ve bölme çabalarından muzdarip olmuştur.

YÜZ YILLIK DOSTLUK

Bu çabalarından birisi 100 yıl önce gerçekleşti. O zaman, hem Türkiye hem de Sovyet Rusya, I. Dünya Savaşı, iç istikrarsızlık ve Batı müdahalesinden dolayı zayıflamıştı. Büyük dünya güçleri arasında iki dışlanmış ülkelerdi ve kısa süre içerisinde başarısız devletler kategorisine dâhil olacakları düşünülüyordu.

Ancak, liderlerimiz emperyalistlerin ölümcül planını açığa çıkarmayı başardılar. Tam tamına yüzyıl önce, Ekim 1920 tarihinde, Sovyet Rusya heyeti, Atatürk tarafından karşılandıkları Ankara’ya vardı. Kısa süre içerisinde, Rus elçiliği (teknik olarak ‘temsilcilik’ deniyordu) yeni Türk başkentinde açıldı. O tarihte, elçilik binası, Kurşunlu Camii karşısında bulunuyordu. Böylelikle, yeni Rusya ve yeni Türkiye, birbirlerini diplomatik olarak tanıyan ilk ülkeler oldular!

Her eğitim almış Türk’ün bildiğinden emin olduğum Rus askeri desteği ve onun o zamanki Türkiye için olan öneminden bahsetmeyeceğim. Akabinde, yirmi yıl sonra, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’ndaki tarafsızlığı, Türklerin komşuları olan Kırım ve Balkanların hızlı bir şekilde Nazi işgalinden kurtarılması da dâhil, Rusya’nın Nazi Almanyası karşısında galip gelmesinde büyük bir rol oynadı.

Rus-Türk ittifakının alternatifi yok - Resim: 1

Atatürk, Sovyet Büyükelçisi Aralov ve Azerbaycan Büyükelçisi İbrahim Abilov, 28 Mart 1922'de Batı Cephesi ziyareti sırasında.

ŞANLI GEÇMİŞ

21. yüzyılın başına kadar hiçbir şey değişmedi. Rusya ve Türkiye, şanlı geçmişlerini unutmadılar ve bölgesel oyunculardan daha fazlası olma hırslarını sürdürdüler. Batı, küçük ortaklar bile olmalarını reddetti, yalnızca emirlerini yerine getiren hürmetkâr hizmetçiler olabilirlerdi. Sadece Türkiye’nin AB’ye alınması için yapılan görüşmelerin 1963 yılından itibaren uzatıldığını ve halen gerçek bir ilerleme olmadığını hatırlayın. Ya da IŞİD teröristleri hemen hemen Rus hariç diğer tüm uyruklara sahip Avrupa şehirlerine saldırılar düzenlerken, Schengen Bölgesi ile vizeyi iptal etmek için uzun süren Rus görüşmelerini hatırlayın.

Dahası, Batı, Rusya ve Türkiye’nin ‘kendi ulusal çıkarlarına’ uygun hareket etmelerini reddetmiştir. Türkiye’ye teröristlere karşı koruma için Suriye’de güvenli bölge mi? İsrail için Tapınak Tepesinden daha çok Rusya için daha önemli olan Kırım Hıristiyan mabetleri mi?

Sam Amca ve John Bull (İngilizler) seni güçlendirmekle ilgilenmiyor.

NİFAK GİRİŞİMLERİ

Batılı güçlerin yanında, bir Türk-Rus ittifak olabilirliğini bozmayı amaçlayan iç aktörler de bulunmaktadır. Moskova’da, bazı siyasi yazarlar, Türkiye’yi Rus Müslümanları arasında radikal İslâm’ı yayarak, bu yumuşak güç ile Volga ve Kuzey Kafkasya bölgelerini karışıklığa çekmekle itham etmektedir. Fakat, aslında 1990’lardan beri Rusya’da düzinelerce dini okulu (birçoğu çoklu ihlallerden dolayı kapatıldı) açan Ankara değil, Fetullah Gülen idi. Yani FETÖ…

Ankara’da da, Rusya’nın Türkiye’nin Libya, Suriye ve Güney Kafkasya gibi geleneksel bulunduğu alanlarda çatıştığı, tarihi düşmanı olduğu söyleniyor. Halbuki, bütün bu çatışmaların kıvılcımını çakan Moskova değil, “demokratik yönetimler” adı altında Amerika Birleşik Devletler Dışişleri Bakanlığı’dır.

Sonuç olarak, ülkelerimiz arasında bir birlik inşa etmenin geçmişte ne kadar zor olduğunu görüyorsunuz ki, şimdi bile çok kırılgandır. Ama, ekonomi istatistikleri açıktır. 2018 yılında, yıllık yüzde 18,3’lük bir büyüme ile, Rus-Türk karşılıklı ticareti 25 milyar dolara ulaştı.

2020’nin ilk yarısında, KOVİD krizinden dolayı, ticaretimiz yaklaşık yüzde 20 oranında düştü, fakat her nasılsa Türkiye, başlıca Rus ticaret ortakları listesinin 7. sırasına yükseldi (2019 benzer süresi için karşılaştırıldığında 8. sıradaydı).

EKONOMİK İLİŞKİLER

Bunlara ek olarak, Rusya ve Türkiye, Türk Akım hattı ile birbirine bağlandı. Şimdilik, yüzde 100 kapasite ile kullanılmıyor. 2020 Mart ayında, tarihte bir ilk olarak, Türkiye, doğalgazdan daha çok sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) ithal etti. Fakat, Yakın Doğu üzerinden herhangi bir gerilim durumunda, Katar’dan Cezayir’e LPG deniz tedarik rotaları Batılı güçler tarafından kolaylıkla bloke edilebilir. Türk Akım ise direkt ve sabit gaz rotasıdır ve Türk ve Rus Karadeniz donanmaları ile yanlışa mahal vermeden korunabilir.

Dolayısıyla, Türk-Rus ittifakı, Moskova ve Ankara’daki politikacıların istekliliği sorunu değil, Türkiye’nin büyük dünya gücü olarak kalma girişimlerindeki enerji hâkimiyeti ve ekonomik varoluş sorunudur. Manyetizmada, karşıt kutuplar birbirlerini çeker. Türk-Rus ilişkileri için güzel bir mecazdır.

(*) Rus Komsomolskaya Pravda Gazetesi Dış Haberler Editörü
Son Dakika Haberleri