Rusya-Almanya enerji ilişkileri ve stratejik ortaklık
Thane Gustafson'un, Almanya ve Rusya arasındaki doğal gaz ilişkileri tarihini incelediği, 'The Bridge-Köprü' kitabında doğal gazın, Rusya ile Avrupa arasında uzun bir süre için istikrar sağlayıcı bir güç oluşturabileceğine dikkat çekiliyor.
Alman German Foreign Policy (GFP) bir kitap tanıtımı yayınladı: “The Bridge-Köprü.” Kitabın yazarı Thane Gustafson(*), Washington Georgetown Üniversitesi'nde Rusya enerji ekonomisi uzmanı. Yazar, 1960’tan itibaren Almanya (AB) ve Rusya arasındaki doğal gaz ilişkileri tarihini inceliyor. Kitabın ABD’nin Kuzey Akımı-2 gaz boru hattını engellemekten vazgeçmesi sırasında tanıtılması özel bir anlam taşıyor. Kitap şunu saptıyor: “Ekonomik bağlantılar aynı zamanda politik ilişkileri geliştirmeyi teşvik eder. Sovyetler Birliği-Rusya bu alanda ilişkileri geliştirmekte kararlı davranırken Almanya hiçbir zaman kararlı tutum alamadı.” Ancak Amerikan hegemonyasının yıkılması sürecinde durum değişti. Almanya Atlantik’ten bağımsız karar verebileceğini kanıtladı.
RUSYA‘NIN BÜYÜK GAZ YATAKLARI, ALMANYA’NIN ENERJİYE İHTİYACI VAR
“Kurulan ekonomik bağlar, normal siyasi ilişkileri teşvik eder”: Zengin geleneği olan Washington Georgetown Üniversitesi'nde Rus enerji sektörü uzmanı Thane Gustafson, “her zaman Alman-Rus doğal gaz ticaretine politik ilişkiler eşlik etti.” diyor. İki tarafın da bundan hatırı sayılır ekonomik çıkarı vardı ve hâlâ da var: Moskova dünyanın en büyük doğal gaz rezervlerini kontrol ediyor ve ihracatından elde edilen gelire bağımlı; Almanya'nın da çok büyük oranda enerjiye ihtiyacı var. 1960'lardaki ilk ortak projelerden Kuzey Akımı-2 anlaşmazlığına kadar Rusya ve Almanya arasındaki doğal gaz ilişkilerinin tarihi Gustafson'un "Köprü" adlı çalışmasından izlenebilir.
GAZ TİCARETİ İLE POLİTİK İLİŞKİ BAĞLANTISI
1960’lardan itibaren SB ve Rusya Federasyonu ile Almanya, ekonomik ve doğal olarak da politik ilişkileri geliştirme çabaları içinde olmuşlardır. Gustafson bu ilişkilerin, Willy Brandt ile şekillenmeye başladığını yazıyor:
“Willy Brandt yeni bir kapı açmıştı, ‘Yeni Doğu Politikası’: Sloganı ‘Yakınlaşma yoluyla değişim’ idi; Gerçek sosyalizm artık sadece yüzleşme yoluyla değil, paralel olarak gerçekleştirilen iş birliğiyle değiştirilmelidir, dönüştürülmelidir.” Bu adımlar, 1970'ten itibaren Alman imalatı gaz borularının Sovyetler Birliği'ne satışını ve bunun Sovyet gazıyla geri ödemesini sağlayan bir ilişkiydi. İki, hatta bazen otuz yılı aşan tedarik sözleşmeleri yapıldı. Gustafson'un tanımladığı gibi - zaman içinde birbirlerini "tanıyan ve takdir eden" yetkililer tarafından her iki tarafta uzun, titiz ve ayrıntılı çalışmalarda bulundular: Seçkin bir "gaz kulübünün" üyeleri olarak, istikrarlı, devlet sınırları boyunca kurulan sürdürülebilir ağlar kurdular. Gustafson, “doğal gaz ticareti, sadece bir iş değil, ilişkilerdir” diye yazıyor.
AMERİKA, RUSYA-ALMANYA ENERJİ İLİŞKİSİNİ HEP DİNAMİTLEDİ
Alman-Rus doğal gaz ticareti ABD tarafından hep dinamitlendi. ABD Başkanı Ronald Reagan, Moskova üzerindeki baskıyı sistematik olarak artırdı. 29 Aralık 1981'de, Sovyet doğal gaz sanayisine herhangi bir ekipman teslim edilmesini yasakladı. Batı Avrupa devletlerinin ambargoya katılmasını talep etti. 18 Haziran 1982'de katılmayanlara yaptırım uyguladı: ABD kaynaklı tüm doğal gaz ekipmanı ürünlerin sistem rakibine satılmasına izin vermedi. AEG dahil olmak üzere Batı Avrupalı şirketler, ABD yaptırımlarından çok etkilendiler. Ancak hükümetlerinin desteğiyle yol vermeyi reddettiler ve 13 Kasım 1982'de Washington yaptırımlarını kaldırmak zorunda kaldı. Federal Almanya Cumhuriyeti, iş kötüye gider ve önemli çıkarlar söz konusu olursa kendisini ABD'ye karşı savunabileceğini kanıtlamıştı. Moskova da zarardan ders aldı; kompresör üretmeye yatırım yaptı ve şimdi bu gereçleri batıdan daha az alıyor.
ALMAN ŞİRKETLERİ RUSYA’YA, GAZPROM ALMANYA’YA YERLEŞTİ
"Köprü", 1990'larda başlayan çelişkili gelişmeleri ayrıntılı olarak anlatıyor. Bir yandan sistem engellerinin kaldırılması, doğal gaz işini daha da genişletmek için bir fırsat sağladı; özellikle Alman şirketleri Rusya’da kurulurken, Rus Gazprom da kısa süre sonra özellikle Almanya'ya yerleşmeye başladı: Kıtadaki en büyük doğal gaz tüketicisi ve aynı zamanda bir dağıtım merkezi olarak Federal Almanya, Avrupa’nın doğal gaz merkezi oluyordu.
Gustafson, "Önümüzdeki tehlikeler"e dikkat çekiyor: “Rusya ile Batı Avrupa arasındaki doğal gaz köprüsünü ayakta tutan ekonomik çıkarların artan gerilimler, yaptırımlar, vekalet savaşları ve akla gelebilecek daha kötüleri tarafından zayıflatılması tehlikesi.” Öte yandan, "siyasi bölünmelere rağmen ortak ekonomik çıkarlar hüküm sürüyorsa", "doğal gaz köprüsü, Rusya ile Avrupa arasında daha uzun bir süre için istikrar sağlayıcı bir güç oluşturabilir". Gustafson, belirli bir tahminde bulunmaya cesaret edemediğini yazıyor: “Şimdilik, Federal Cumhuriyetin bir Alman-Rus doğal gaz boru hattı konusundaki anlaşmazlıkta ABD'ye karşı galip gelmesinden bu yana iş birliğinin belirli bir genişlik kazanması sağlanmış görünüyor. Kuzey Akımı-2 büyük olasılıkla herhangi bir müdahale ve ABD yaptırımları olmaksızın faaliyete geçirilebilir. Ancak bu, barışçıl işbirliğinin uzun vadeli garantisi değildir.”
'NE GAZ NE BORU', ORTAK ÇIKARLAR VE STRATEJİK YAKINLAŞMA
İnternet üzerinden satış yapan Amazon sitesi “Köprü”yü şöyle tanıtıyor:
“Marjinal Bir Devrim, Yılın En İyi Kitabı. Rus enerjisi konusunda tanınmış bir uzman, Avrupa'nın, jeopolitik rekabetlere rağmen, doğal gaz ve buna dayalı anlaşmaların Avrupa uluslarını karşılıklı çıkarlar doğrultusunda birleştirdiğini savunuyor.
“Biri jeopolitik diğeri ekonomik olan ve her ikisi de aynı kaynağa, yani doğal gaza odaklanan iki karşıt anlatı, Avrupa'nın stratejik geleceğini açıklamak için yarışıyor. Rus petrol ve gazı uzmanı Thane Gustafson, Köprü, (The Bridge)'de, medyanın dikkatini, aslan payını alan siyasi rakiplerin, çeşitli ekonomik ve ticari çıkarlar, ideolojik farklılıklar ile birlikte görüldüğüne çekiyor. Avrupa ve Rusya'yı birbirine bağlayan yoğun bir boru hattı ağı ile doğal gaz, bölgeyi ortak çıkarlar üzerinden birleştiren bir köprü görevi görüyor.
“Rusya ve Ukrayna, Birleşik Krallık, Almanya, Hollanda ve Norveç gibi birkaç ülke üzerinden doğal gazın ekonomik ve politik rolünü takip eden Köprü, hem tarihini hem de muhtemel geleceğini detaylandırıyor. Gustafson, iyimser olmak için çok neden var.”
TAHMİN DEĞİL GERÇEK: AMERİKA ARTIK BELİNİ DOĞRULTAMAZ
Gustafson Rusya Almanya (AB) arasındaki doğal gaz ve politik ilişkilerin gelişmesinin geleceği konusunda bir tahminde bulunmak istemiyor. Ayrıca barışçı iş birliği ortamının gidişatına garanti veremiyor. Gustafson kitabını yazdığı sırada Putin ve Merkel birlikteliği ile Biden'in pes ettiği resmen açıklanmamıştı. Bunun yanında ABD Afganistan ve Irak başta her taraftan kaçıyor. Grafson’un garanti veremediği barışçı iş birliğinin kapıları açıktır.
Amerikan hegemonyasının dönüşü olmayan çöküşü, Asya’nın yükselişi ve Almanya’nın her geçen gün Rusya ve Çin’le ekonomik, savunma vb alanlarındaki işbirliğini pekiştirmesi gelecekle ilgili olumlu düşünmemize olanak veriyor. Avrupa ile hegemonyacı Amerika’yı bağlayan Atlantik köprüsü yıkılırken Avrasya köprüsü yükseliyor.
- (*) Thane Gustafson: The Bridge. Natural Gas in a Redivided Europe. Cambridge/London 2020. Harvard University Press.