Rusya ve Mısır hemfikir
Rusya ve Mısır Dışişleri Bakanları arasında yapılan görüşmede, iki ülkenin bölgesel sorunların çözümü noktasında benzer görüşleri paylaştığı görüldü
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Mısırlı mevkidaşı Samih Şukri arasında Batı Asya ve Kuzey Afrika'daki ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel krizlerin ele alındığı kapsamlı bir görüşme yapıldı.
Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada Moskova-Kahire gündemindeki konuların önemine dikkat çekilirken, görüşmede bölgesel sorunları çözmek ve ikili ilişkileri ilerletmek için Rusya-Mısır iş birliğinin çeşitli alanlarda genişletilmesine yönelik çalışmalar yapıldığı belirtildi.
İki bakanın görüşme sonrası düzenlediği basın toplantısında, görüşmenin ilk bölümünde iki ülkeyi birbirine bağlayan büyük projelerde, özellikle de el-Daba bölgesinde Rus teknolojisi ile inşa edilmesi planlanan Mısır’ın ilk nükleer santrali ve Süveyş Kanalı yakınında kurulması planlanan Rus sanayi bölgesi projelerine odaklanıldığı ifade edildi.
'LİBYA'DA AYNI SAFTAYIZ'
Siyasi gündem başlıklarında ise iki bakan, Libya'daki durumu ve Batı Asya'daki sorunları ele aldı. İki bakan, Libya'da çözüm sürecinin ve taraflar arasındaki diyaloğun Birleşmiş Milletler himayesinde sürdürülmesinin ve seçimlerin kararlaştırılan tarihte yapılmasının önemi konusunda ortak tavır sergiledi. Ayrıca iki bakan, "tüm yabancı güçlerin Libya'yı terk etmesinin" önemini vurgularken, Lavrov, Rusya’nın, yabancı güçlerin kademeli olarak geri çekilmesi tutumunu benimsediğini belirtti.
Filistin dosyasında ise iki taraf, uluslararası kararlar temelinde hareket edilerek "iki millet için iki devlet" ilkesinin uygulanmasını sağlayacak bir çözüm yolu bulunması gerektiğini vurguladı.
NAHDA BARAJI KRİZİ
Toplantıda "Nahda Barajı" dosyası da ele alındı. Mısır Dışişleri Bakanı Şukri, Rusya'nın krizle ilgili tutumundan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bu konunun Güvenlik Konseyi'nde ele alınması sırasında Rusya’nın Mısır'a gösterdiği desteğe övgüde bulundu. Şukri, “Bu konuda, uluslararası hukukla bağdaşmayan tek taraflı politikalardan uzak ve tüm tarafların haklarını güvence altına alan bağlayıcı bir yasal çözüme ulaşmak için Moskova ile iş birliği yapmayı sabırsızlıkla bekliyoruz." açıklamasında bulundu.
SURİYE'DEKİ DURUM
Görüşme sonrası yapılan basın toplantısına da yansıdığı üzere tüm bu dosyaların yanı sıra görüşme, ana konu olarak Suriye’deki duruma odaklandı.
Lavrov, Moskova'nın, Suriye'ye insani yardım sağlanmasının siyasal bir karta dönüştürülmesine karşı olduğunu vurguladı. Yıllardan beri devam eden krizin yansımalarını aşmak için Suriye’ye yardım sağlanmasının ve 2254 Sayılı BMGK Kararı temelinde siyasi bir çözüme ulaşılmasının kaçınılmaz olduğunu belirtti. Ayrılıkçı eğilimleri kabul etmeyeceklerini belirten Lavrov, İdlib bölgesindeki terör tehdidinin devam ettiğine dikkat çekerek, Moskova’nın, "bölgede mevzilenen terörist grupların Suriye Ordusu'na ve Rus güçlerine saldırılar düzenlemeye devam etmesinden" endişe duyduğunu dile getirdi.
“Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında, Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) grupları başta olmak üzere hangi isimde olursa olsun tüm terörist grupların bölgeden çıkarılması hususunda daha önce yapılan anlaşmaya” değinen Rus bakan, bu anlaşmaların mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti ve “Nihai hedefimiz tüm bu terörist grupları ortadan kaldırmaktır.” dedi.
'TÜRKİYE'YE GÜVENECEĞİZ'
Türk yetkililerin, “Suriye’de diğer ülkelerin güçleri olduğu müddetçe Ankara’nın da bölgedeki güçlerini geri çekmeyeceği” yönündeki açıklamaları karşısında Rusya’nın tutumunun ne olacağı sorusuna karşın Lavrov, “Rusya, Rus-Türk anlaşmasının uygulanmasın son derece önemli olduğu teyit etmektedir. 2254 Sayılı BMGK Kararı ise Suriye topraklarının birliğini ve egemenliğini teyit ediyor. Bu karara göre Suriye Hükümeti tarafından davet edilen güçler, Suriye topraklarında var olma hakkına sahiptir.” dedi. Lavrov, Washington'un sadece ordusuyla değil, aynı zamanda özel güvenlik şirketleri aracılığıyla da bölgede bulunduğunu kaydederek, “Suriye’deki Amerikan varlığı tam olarak geri çekilmiş değil.” dedi.
Türkiye'nin tutumuyla ilgili olarak Lavrov, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rus tarafıyla yaptığı tüm görüşmelerde Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı duyduğunu tekrar tekrar dile getiriyor. Çözüm süreci başlarsa, biz Türkiye’nin bu tutumuna güveneceğiz.” dedi.
KAHİRE-ŞAM İLİŞKİLERİ
Mısır Dışişleri Bakanı Şukri ise konuşması sırasında, görüşmede Suriye'deki durumu ve Suriye krizinden uluslararası kararlara uygun bir şekilde nasıl çıkılacağının tartışıldığını belirtti.
Birkaç gün önce New York’ta Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad’la yaptığı görüşme ve bunun Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönüşünün başlangıcı olup olmadığına dair sorular karşısında Şukri, “New York’taki görüşme, Suriye’nin krizden çıkması ve Arap Birliği’ne geri dönmesi için Mısır’ın ne gibi katkılar sağlayabileceğini tartışmayı hedefliyordu.” dedi.
Suriye Dışişleri Bakanı Mikdad’la yaptığı görüşmeyi “Suriye’deki karmaşık kriz çerçevesinde son derece önemli” olarak nitelendiren Şukri, “Mısır, Suriye halkının son 10 yıldır çok büyük zararlar gördüğü bu krizin son bulması için çok istekli. Suriye, Arap ulusal güvenlik sisteminin ayrılmaz bir parçası. Tarihsel olarak da Mısır-Suriye ilişkileri her zaman özel bir öneme sahip olmuştur.” açıklamasında bulundu.
Mısırlı bakan, bu görüşmenin müzakerelerin birinci turu olduğuna işaret ederek, “Bundan sonra, siyasi çözümün aşama kaydetmesi, Anayasa Komisyonu’nun çalışmalarının etkinleştirilmesi ve Suriye halkının acılarının dindirilmesi için Şam Hükümeti'nin atacağı adımları bekleyeceğiz. Mısır her zaman, güvenlik ve istikrar sağlayan, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygıya dayanan ve çatışmayı durdurmak için uzlaşma ilkesini esas alan bir çözüm bulunması çağrısında bulunmuştur.” dedi.
Şukri, Moskova ziyaretinden önce bu konuda yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullanmıştı: “Elbetteki Suriye halkı son on yılda çok acı hadiseler yaşadı. Ancak günümüz itibariyle önemli bir gelişme var. Silahlı çarpışmalarda eskiye göre azalma yaşanıyor. Bu durumdan istifade ederek Suriye halkının özlemini gerçekleştirmek ve onları son yıllarda maruz kaldıkları acılardan kurtarmak için krizi sonlandıracak bir çözüm yolu bulmak daha da önemli hale geldi. Mısır her zaman kardeşlerine yardım etmeye, halkın iradesini desteklemeye ve herhangi bir komplo veya hedef göstermeden maslahat ve düşünce temelinde anlaşmaya çalışır. Suriye’de son 10 yılda meydana gelen olaylarda Mısır’ın hiçbir dahli olmamıştır. Dolayısıyla, Mikdad ile görüşmemizin kabul edilebilir ve ilerlemeye açık olduğunu düşünüyorum.”
Şukri, görüşmeyi “iki halk ve iki hükümet arasındaki ilişkilere son derece ilgi gösteren açık sözlü bir görüşme” olarak nitelendirdi ve “Mısır, Suriye'nin bu krizden çıkmasında ve Arap ulusal güvenliği çerçevesindeki konumunu geri kazanmasında aktif bir rol oynayabilir.” dedi.