Risk dağıtma döneminde Körfez’den yatırım bekleniyor
Batı’nın, BM onayından geçmeyen Rusya yaptırımları, Körfez’de tedirginlik yarattı. Arap ülkeleri Batı’daki fonlarını risk azaltmak için çeşitlendirme eğilimine girdi. Türk iş dünyası, iyileşen siyasi ilişkilerin etkisiyle karşılıklı yatırımların artmasını bekliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17-18-19 Temmuz günlerinde Körfez ülkeleri Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) ziyaret edecek. Ziyaretin ana gündem maddesinin karşılıklı ticaretin ve yatırımların geliştirilmesi olduğu belirtiliyor. Seçimlerden önce BAE’den bir heyet Türkiye’ye gelmişti. Seçimlerden sonra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek BAE’yi ziyaret etti. Öğrendiğimize göre halihazırda ülkemizde yatırımı bulunan Dubai merkezli bir şirket Türkiye’de satın alma yoluyla yeni bir yatırıma imza atacak. Yine Alsancak Limanı’nın da Abu Dhabi Port’a satılacağı iddiası basında yer aldı. Görüşmelerin yapıldığı bakanlıkça doğrulandı.
‘AVRUPA’YA GÖRE VARLIĞIMIZ AZ’
Yakın zamanda yuan ile petrol satışı hamlesi ile dünya kamuoyunda dikkatleri üzerine çeken Suudi Arabistan ise trilyon dolara ulaşacak inşaat yatırımları için Türk müteahhitlik sektörüne kapı açtı. Ülke ile siyasi ilişkilerin normalleşmesiyle ticaret hızlanmıştı. Şimdi ülkedeki yatırımlardan pay alma dönemi başlıyor. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Erdal Eren BloombergHT’ye yaptığı açıklamada, “Suudi Arabistan’ın 3 trilyon dolarlık projelerinden pay almak istiyoruz. Ümit ediyorum ki, Suudi Arabistan’la yılın ikinci yarısında iş sözleşmelerini görüşür hale geleceğiz.” dedi. Katar halihazırda Türkiye ile sıkı bir işbirliği içinde. Ülke yaşadığı zor dönemde Türkiye’nin yanında olmasından dolayı askeri alanda da işbirliğini geliştirmek istiyor. Seçimlerden önce konuştuğumuz Katar ile ticareti olan iş insanlarının söylediği şuydu: “Katarlı muhataplarımız özetle; ‘Bizim Avrupa ülkelerinde çok fazla yatırımımız var. Onlara oranla Türkiye’de çok az varlığımız bulunuyor. Buna karşın sizin kamuoyunda bize karşı yönelik olumsuz haber akışı ilgiyi azaltıyor.’ diyorlar. Seçimlerin ardından iki büyük yatırımın gelmesini bekliyoruz.”
ÜLKER ORADA TRENDYOL YOLDA
Körfez ülkeleri Arap Baharı ve sonrasında yaşanan süreçte Batı’ya güvenilemeyeceğini Rusya yaptırımları hadisesinde de anladı. Riski dağıtmak için sermayesini alternatif pazarlarda da değerlendirmek istiyor. Körfez parasının öteden beri Türkiye’ye gelme hikayesi vardır. Dönem dönem gelir de. Yapılan SWAP anlaşmaları, Merkez Bankası’nda doğrudan döviz varlığı tutma gibi adımlar ilişkilerin boyutunun “Konut, toprak, yalı satın alma” boyutunun ötesine taşıyor. Halihazırda BAE’nin Türkiye’de bir bankası var; DenizBank. Bunun yanında Katar milli tank projesini fonlamak için BMC’ye ortak oldu. Biz de Avrupalılar gelip bir şirkete ortak olduğunda “yatırım yaptı” denirken, nedense Körfez veya Çin’den yatırım geldiğinde o işe düşman kesilen bir topluluk var. Mesela Trendyol, Türkiye’nin dünyada adından söz ettiren e-ticaret platformlarından biri. Şirketin Körfez’den teklif aldığı Berlin’deki bir basın toplantısında dile getirilmişti, yani platform çöle açılacak. Türk şirketler bu ülkelerde altyapı ihaleleri alıyorlar. Mesela Suudi Arabistan’da Ülker’in bisküvi fabrikası var ve pazar lideri. Bunlar hiç yokmuş gibi bir “Araplar gelip hepimizi satın alacak!” algısı hakim.
PETROKİMYA YATIRIMI OLABİLİR
DEİK Türkiye-BAE İş Konseyi Başkan Yardımcısı Adil Pelister ile konuştuğumuzda, “Ticaret hacmimizi büyütmek istiyoruz. Serbest bölgelere hep davet ediyorlar. Dubai orada bir merkez oldu.
Petrokimya tesisi için, doğrudan yatırımlar için görüşülebilir. Ama yatırımcı yatırdığı paranın karşılığı almak ister, “öngörülebilirlik olması lazım.” mesajı verdi. Pelister, geçen dönemde ilişkilerin durağan bir sürece girdiğini ancak bu sene başından beri hareketlendiğini anımsattı. Pelister, “Cumhurbaşkanımızın girişimi ile ticarette gelişme başladı. İş insanları zaten devam ediyorları ama hacim küçüktü. Artık büyümesini bekliyoruz. En büyük beklenti BAE’den doğrudan yatırım. Ortaklık da olabilir şirket satın alma da olabilir. Onlar da petrokimyayı bildikleri için tercihimiz olur. BAE, Batı Afrika ülkelerine Hindistan’a, Pakistan’a, Doğu Asya’ya ürün satmak için açılan bir kapı.” ifadelerini kullandı.
YATIRIM İÇİN KAMP KURACAĞIZ
DEİK Türkiye-Katar İş Konseyi Başkan Yardımcısı Hüseyin Bozdağ da, “Katar, Dünya Kupası’ndan başarılı çıkınca, Arap Kupası, Asya Kupası etkinliklerini de aldı. G20 ve Formula 1 için görüşmeler yapıyor. Özellikle hizmet alanındaki eksikleri biz Türk iş insanları tamamladık. Güvenlik ve yemek konusunda hizmet sağladık. Geçen dönemde güvenlik alanında 2.2 milyar dolarlık sözleşme imzalanmıştı. Gıda, temizlik ve güvenlikte yeni işler var. Katar’ın elindeki nitelikli iş gücü ve makine parkı bir avantaj. On günlüğüne biz de Suudi Arabistan’a gidiyoruz.” dedi. Suudiler’in 500 milyar dolarlık Neom şehir projesinden pay almak için ülkeye kamp kuracaklarını belirten Bozdağ, “Dört ayrı firmadan talep geldi. Operasyonlar Katar üzerinden yürütülecek. Orada ciddi bir deneyim elde edildi. Bu ülkeler birbiri ile de barıştı o yüzden Katar’daki işler iyi bir referans oldu.” diye konuştu.
BATI YATIRIM GİTSİN İSTEMİYOR
“Araplar bizi satın alıyor.” algısının doğru olmadığını dile getiren Hüseyin Bozdağ, “Katar’da yıllardır iş yapıyoruz. Yüzlerce çalışanımız var. Burada paranın rengi, inancı olmaz. İşin erbabı herkese iş veriliyor. Alman bir şirkete ortak olduğunda, İngiliz borsasına geldiğinde Katar’a satıldık demiyorlar. Ama bizde böyle bir koro var. Dünyanın birbirine olan yakınlığını bu algı ile kapatmaya çalışmamak lazım. Avrupa’dakiler Türkiye’ye yatırım gitmesin kendilerine gelmeye devam etsin diye ellerinden geleni yapıyorlar. İngiltere’nin ihtiyacı mı var ki Katar’da 12 ticaret ataşesi var. Bunları konuşmak lazım.” mesajı verdi.
MEHMET ŞİMŞEK ETKİSİ OLACAK
Katar, BAE, Kuveyt gibi ülkelerde olmanın dünya ile entegre olmak anlamına geldiğini söyleyen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada kurduğumuz ilişkiler sayesinde Malezya ve Endonezya pazarlarına açılıyoruz. Kendi faaliyet alanım yemek servisi sektörü açısından birçok ülkeye hizmet vermeye başlıyoruz. Bölgesel çapta bir firma oluyoruz. Suudi Arabistan şehir kuruyorum, gelip bana müteahhitlik hizmeti verin, ürün satın diyor. Amerika bunu diyor mu? Hangi Avrupa ülkesi bunu yaptı? Mehmet Şimşek bakanımız Katar’da büyük fonların başında çalışıyordu. Oradaki ilişkilerini kullanıyor. Artık dünyada bir diplomanız olması bir unvanınız olması bir şey ifade etmiyor ilişkileri nasıl yönettiğiniz önemli. Katar’da eğer yakanızda Türk bayrağı rozeti varsa cebinizdeki 100 dolar bin dolar gibi itibar görüyor. Cumhurbaşkanımıza bu vizyonu için teşekkür ediyorum.”