22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Rusya'nın İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov: Gazze’de Türkiye ile aynı saftayız

Ülkesinin 24 Şubat 2022'de Ukrayna'da mecburen bir harekât başlatmak zorunda kaldığını belirten Rus diplomat, 'Bu harekât, hedeflerine ulaşıncaya kadar devam edecek!' ifadelerini kullandı

Rusya'nın İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov konuştu. Rusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna'da başlattığı Özel Askeri Harekât ikinci yılına giriyor

Rusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna'da başlattığı Özel Askeri Harekât, ikinci yılını devirmek üzere. Harekâtın gidişatına ilişkin bir sohbet için İstanbul'da basın mensuplarıyla bir araya gelen Başkonsolos Andrey Buravov, hedeflerine ulaşıncaya kadar harekâtın süreceğini bildirdi. Basın mensuplarına toplantı öncesinde “Ukrayna Maidan” adlı belgesel izletildi. Ukrayna'daki dış müdahale ve “turuncu darbe” sürecinin ayrıntılı şekilde anlatıldığı belgeselde, Donbass'ta sivil halka yönelik saldırıların da görüntüleri yer aldı. Daha sonra sözü alan Rus diplomat Burarov, şunları söyledi:

'MAİDAN OLAYLARI DEVLET DARBESİYDİ'

“10 yıl önce vuku bulmuș ve 'Ukrayna Maidan' adını almış olaylara ilişkin bir belgesel izlediniz. Burada sadece kan dökülmesi ile kalmayan, aynı zamanda ülkede kanlı bir iç savaşın bașlatılmasına da sebep olan bir devlet darbesinden bahsediyoruz. Bunun sonuçlarını hâlâ görüyoruz; yani iki yıl önce şubat ayında Rusya'nın Ukrayna'da başladığı Özel Askeri Harekat'ı kastediyorum. 'Maidan', başlangıçta Başkan Yanukoviç hükümetinin Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşması imzalama sürecini askıya almasıyla bağlantılı olarak, Aralık 2013'te Kiev'deki protestolarla bașladı. O zaman bile Brüksel konuya șu șekilde bakıyordu: 'Ya bizimlesiniz ya da Rusya'yla'. Ukrayna ile ülkemiz arasındaki yakın ekonomik ve diğer ilişkiler nedeniyle Ukraynalı yetkililer, bu sürecin tüm artı ve eksilerini tartmaya karar verdiler. Ancak daha sonra hükümet karşıtı ayaklanmaya dönüșen protestolar, Batı'nın aktif teşvikiyle milliyetçi ve Rus karşıtı çevrelerin Hükümet'e baskı aracı haline geldi. En hareketli dönemi ise çatıșmaların en kanlı olduğu 18-20 Şubat 2014'te yaşandı. Bu durumda Başkan Yanukoviç taviz verdi ve muhalefetle, üç Batılı ülkenin (Polonya, Almanya ve Fransa) arabuluculuğunda, erken başkanlık seçimleri ve parlamenter cumhuriyet yönetim biçimine geri dönüş sağlayan ve diğer bazı adımların atlmasını öngören bir anlaşma imzalamayı kabul etti. Ancak bu, milliyetçi muhalefet için yeterli olmadı.

Rusya'nın İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov: Gazze’de Türkiye ile aynı saftayız - Resim : 1

'TARİHİ ADALETİN 10'UNCU YILDÖNÜMÜ'

ABD ve uydularının onayıyla muhalefet, mevcut hükümeti fiilen devirmeye gitti ve ülkeyi terk etmeye zorladı. Meydana gelen darbe, yeni hükümetin eylemlerinin doğasını kökten değiştirdi. Kiev, ağırlıklı olarak Rusça konuşan bir nüfusun yaşadığı Ukrayna'nın güneydoğusunda ve Kırım'da darbenin kabul edilmemesi nedeniyle bu bölgeleri zorla boyunduruk altına alma politikasını uygulamaya koydu. Bunun sonucu Kiev milliyetçilerinin başlattığı sözde terör karşıtı operasyon oldu. Aslında bu ülkenin doğu bölgelerinde kendi halkına karşı yürütülen bir iç savaştı ve sonraki 8 yıl boyunca dilini, kültürünü, tarihi değerlerini ve hayatlarını savunmak için ayağa kalkan bölge halkına anlatılmaz acı ve ızdıraplar yaşattı. Bu aynı zamanda Kırım halkının, kanlı bir katliamı beklemeden, referandumlarda demokratik iradesi önce bağımsızlığa, ardından Rusya Federasyonu'na katılmaya karar vermesine yol açtı (16 Mart 2014). Gelecek ay, tarihi adaletin yeniden tesis edilmesi eylemi olan bu önemli olayın, 10'uncu yıldönümünü kutlayacağız.

'BATILI LİDERLER İTİRAF ETTİLER'

“10 yıl önce yaşananları özetlemek gerekirse; bu, Batı'nın farklı ülke ve halkları birbirine düşüren, devletlerarası çatışmaları kışkırtan 'böl ve yönet' politikasının bir sonucudur. Bağımsızlığını kazandığı andan itibaren Ukrayna, Batı tarafından, Rusya karşıtı bir sıçrama tahtası olarak görüldü. Rusya'nın, Minsk müzakere süreci çerçevesinde Ukrayna'daki duruma barışçıl bir siyasi çözüm bulmaya yönelik girişimleri de Kiev ve Batılı patronlarının isteksizliği nedeniyle sonuç vermedi. Daha sonra liderleri (Hollande, Merkel ve Poroshenko) yaptıkları açıklamalarda, zaman kazanmak ve Ukrayna'yı Rusya'ya karşı silahla doldurmak için müzakere görünümüne ihtiyaç duyduklarını doğrudan itiraf ettiler. Mevcut durumda, Rusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna'da mecburen başlattığı Özel Askeri Harekat, Rusya'nın güvenliğinin sağlanması, Rus ve Rusça konuşan nüfusun meşru haklarının, yaşam haklarının sağlanması, dillerinin, kültürel ve tarihi kodlarının özgürce kullanılması ve korunması için mümkün olan tek seçenek haline geldi. Ve harekat, bu amaçlara ulaşıncaya kadar devam edecektir.”

HAREKÂTIN GÜNCEL HEDEFLERİ

Rus Başkonsolos Burarov, geldiğimiz noktada Özel Askeri Harekat'ın güncel hedeflerini şöyle sıraladı:

“Özel Askeri Harekat'ın iki ana amacı var. Bir tarafta Rusya'nın güvenliğinin sağlanması, diğer tarafta orada yaşayan Rus ve Rusça konuşan halkın haklarının korunması. Bununla ilgili olarak da hedefler belirlendi. Bunlar da; Ukrayna'nın askersizleştirilmesi, yani üçüncü ülkeler aracılığıyla Ukrayna topraklarından Rusya'ya gelebilecek askeri tehdidin ortadan kaldırılması... Ukrayna'nın bağımsız statüsünün korunması, yani NATO'ya üye olmamasının sağlanması, böylece Ukrayna topraklarına NATO üslerininin, silahlarının yerleştirilmesinin engellenmesi... Diğer yandan da Ukrayna'nın Nazilerden arındırılması, yani Ukrayna'daki Nazi uygulamalarının ortadan kaldırılması, Rus ve Rusça konuşan insanların haklarına yönelik engellerin ortadan kaldırılması... Bu istikamette Özel Askeri Harekatımız devam ediyor ve bu amaçlara ulaşıncaya kadar da devam edeceğiz.”

KİEV'E SİLAH VERMEK ÇÖZÜMSÜZLÜĞE HİZMET

Türkiye'nin Kırım'ı Rusya'nın bir parçası olarak tanımamasıyla ilgili soruya Başkonsolos, “Her bağımsız devletin kendi kararlarını alma ve politikalarını yürütme hakkı vardır.” yanıtını verdi. İsveç'in NATO'ya üyeliğinin onaylanmasına ilişkin olarak da, “NATO'nun genişlemesiyle ilgili prensip kararımız belli, bunu hiçbir şekilde doğru bulmuyoruz.” diyen Burarov, “Ancak Türkiye'nin NATO'nun bir üyesi olduğu gerçeğinden hareket ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

Rus diplomat, Türkiye'nin bazı özel şirketler aracılığıyla Ukrayna Ordusu'na silah sağlamasıyla ilgili soruya karşılık da şunları söyledi: “Silah sevkiyatları ne kadar devam ederse, oradaki durumun çözümsüzlüğü de o kadar devam edecektir. Çeşitli Batılı ülkelerden Ukrayna'ya ağır silahlar dahil olmak üzere mühimmat sevkiyatı devam etmektedir. Ancak şu ana kadar bu, önemli bir sorun ortaya çıkarmadı.”

GAZZE'DE AYNI SAFTAYIZ!

İsrail-Filistin Savaşı'na ilişkin, “Prensip olarak Gazze'deki sorunun çözümü, bir Filistin Devleti'nin kurulmasında yatıyor.” diyen Rus diplomat, şöyle devam etti:

“Rusya da bunu sağlamak için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Oradaki savaşa son vermek ve sorunun kökten çözümünü sağlayabilecek yöntemleri görüşmek için açığız. Türkiye ile de diyaloğumuz devam ediyor. Şunu söyleyebiliriz ki, Türkiye ile yaklaşımlarımız birbirine çok yakındır, aynı saftayız, aynı taraftayız.”

'MONTRÖ ÇOK ÖNEMLİ BİR BELGE'

Rus diplomat, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile ilgili değerlendirmesinde de şu vurguları yaptı:

“Montrö Sözleşmesi'nin önemini hepimiz iyi bir şekilde biliyoruz. Montrö, Karadeniz bölgesinde güvenliğin ve sükûnetin sağlanması açısından çok önemli bir belgedir. 1936 yılında imzalandığı halde bugün de tam olarak önemini ve güncelliğini korumaktadır. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye'nin durumu da aynı bu konuda. Tabi ki Sözleşme hükümlerinin titiz bir şekilde yerine getirilmesi çok önemlidir.” Diğer yandan İngilizlerin Ukrayna'ya mayın avlama gemileri hibe etmesiyle ilgili soruya da yanıt veren Burarov, şunları söyledi:

“Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelerin mayın arama, tarama kisvesi altında askeri güçlerini bölgeye göndermesini tehlikeli buluyoruz ve bunun tabi çok ciddi olabilecek sonuçlara gidebileceğini düşünüyoruz.”

BANKACILIK SORUNU ABD'NİN DAYATMASI

Türkiye ile Rusya arasında son dönemde ortaya çıkan bankacılık kriziyle ilgili de konuşan Rusya Başkonsolosu Burarov, şunları söyledi:

“Biz, bankacılık konusunu ABD tarafından yapılan baskıların bir sonucu olarak görüyoruz. Tek taraflı yaptırımlar uygulayan ABD ve diğer Batılı ülkeler, yaptırımlara uymak istemeyen ve bunları kabul etmeyen ülkelere karşı sürekli baskı uyguluyorlar. Bu son banka konularıyla ilgili olarak da ortaya çıkan durumu böyle değerlendirmek gerekir. Yine de iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi her iki ülke açısından da önemlidir. Bundan hareketle, resmi kurumlarımız ve özel sektör temsilcilerimiz sorunu çözme üzerinde çalışıyorlar. Ödeme mekanizmalarının nasıl çalışabileceği konusunda görüşmeler yapılıyor. Ümit ediyorum ki; her iki tarafın menfaatine uygun olabilecek bir sonuca ulaşabiliriz.”

Rusya ABD Kiev Ukrayna