Rusya’nın NATO hamlesinin tarihsel önemi
Irak’ın, Suriye’nin, Türkiye’nin, Afganistan’ın ABD ve piyonlarına karşı silahlı başarısı yeniçağın kuruluşunun temel taşlarıdır. Ancak bunların yanında Rusya’nın kılıcını çekerek ABD ve NATO’ya karşı topyekûn silahlı mücadeleye girişmesi tarihi önemde bir olaydır.
Tarihsel ve stratejik olarak baktığımızda ABD ve Atlantik cephesi geriliyor. ABD’nin hegemonya gücü zayıflıyor. Dolar saltanatı yıkılıyor. Yeni bir dünya kuruluyor. Süreç mazlum milletlerden yana gelişiyor. 5-10 yıl sonra ABD sıradan bir emperyalist devlete dönüşecek. Hatta önünde içe dönük parçalanma ve bölünme tehditleri bile var.
Dünyadaki toplumsal süreç bu yönde gelişirken, Rusya’nın bütün NATO ve Batı ülkelerini toptan karşısına alarak yaptığı hamle, bu sürece zarar mı veriyor? Uzaklaşmakta olan Avrupa ve NATO üyesi ülkeleri yeniden ABD emperyalizminin yanında toplanmaya mı hizmet ediyor? Rusya stratejik bir hata mı yapıyor? Bu sorunu tartışmamız gerekiyor.
RUSYA’NIN UKRAYNA ATAĞININ TEMEL NEDENLERİ
Sorunu anlayabilmemiz için öncelikle Rusya’nın Ukrayna atağının nedenlerini doğru kavramalıyız. Rusya NATO’nun doğuya doğru genişleyerek ülkesinin bölünme ve parçalanma tehdidini yok etmek istiyor. Bunu bir beka ve güvenlik sorunu olarak görüyor. ABD ve NATO sözünü tutmadı. Söz vermesine rağmen 1991’den bugüne kadar 5 kez doğuya doğru genişledi. 1949’da 12 üye ile kurulan NATO’nun bugün 30 üyesi var. NATO 1991 yılından sonra dağılan Orta Avrupa’nın Sosyalist Cumhuriyetlerini adım adım içine aldı. En son Ukrayna ve Gürcistan’ı da ittifaka dâhil ederek Rusya kuşatmasını gerçekleştirmek istiyor. İşte Rusya’nın Ukrayna hamlesinin altında yatan temel gerçek budur. Rusya hem sınırına dayanan bu NATO tehdidini bertaraf etmek hem de bu tehdite yataklık eden Ukrayna’daki Neonazi artıklarını temizlemek istiyor.
NATO NEDİR?
NATO ABD emperyalizminin baskı, denetleme ve saldırı aracıdır. ABD 1945’lerden sonra dünya egemenliğini şu araçlarla kurdu. Birincisi ekonomik sömürüsü ve dolar saltanatı. İkincisi devasa askeri gücü, üçüncüsü de NATO’dur.
NATO’nun ikili işlevi vardır. ABD NATO’yu hem Kore, Afganistan, Libya, Yugoslavya, Türkiye gibi mazlum üçüncü dünya ülkelerindeki operasyonlarında kullanır hem de NATO ülkelerinin içlerinde Gladyo örgütleyerek onları denetim altında tutar.
ABD, 20 yıllık Afganistan işgalini NATO eliyle yapmıştır. Kore, Yugoslavya ve Libya NATO eliyle parçalanmıştır. Türkiye’deki 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 15 Temmuz 2016 darbeleri SÜPER NATO tarafından yapılmıştır.
ABD; NATO’yu kullanarak, gladyo operasyonlarıyla bütün dünyada yüzlerce işgal, katliam, cinayet, suikast, darbe faaliyetleri gerçekleştirmiştir. Kısacası NATO bugüne kadar insanlığın gördüğü en büyük eli kanlı örgüttür. NATO’yu bir savunma örgütü olarak görmek çok kadar büyük bir hata olamaz. Onun kanlı tarihine bakmak bile gerçekleri görmemize yeter.
NATO SADECE RUSYA'YA MI TEHDİT?
ABD ve NATO İncirlik, Kürecik, Merzifon vb. gibi onlarca askeri tesisleriyle hem Türkiye’nin içinde, hem de Yunanistan, Güney Kıbrıs, Suriye ve Irak gibi komşularımızda üsler kurarak ülkemizi kuşatıyor. Kazakistan’da darbe tezgâhlıyor. Pakistan’da hükümeti düşürüyor. NATO’nun doğuya doğru genişlemesi sadece Rusya için değil bütün Asya ve Afrika ülkeleri için de tehdittir. O açıdan Rusya’nın NATO’nun doğuya doğru genişlemesine karşı yürüttüğü silahlı mücadelesi bütün mazlum milletlerin bağımsızlığı ve güvenliği için tarihi önemdedir.
NATO’NUN DOĞUYA DOĞRU GENİŞLEME POLİTİKASI KİMİN?
24 Şubatta Rusya’nın Ukrayna’ya askeri operasyonu başlayınca hemen hemen bütün Avrupa ülkeleri ayağa kalktı. Rusya’ya yaptırım ve ambargo uygulamak için kuyruğa girdiler. Hatta içlerinden bazıları silah sevkiyatını bile gündemine aldı. Asker göndererek doğrudan çatışmayı göze alamadılar ama zannettiler ki ekonomik yaptırımlarla Rusya’yı dize getirebilecekler. Ancak yeryüzünde ekonomik tehdit ve şantajla kazanılmış hiçbir zafer yoktur. Askeri zaferlerin sonucunu her zaman silahlı mücadele belirler.
Peki, Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırtan kim? Savaşın uzamasını isteyen kim? Daha doğru bir ifadeyle NATO’nun doğuya doğru genişlemesini isteyen kim? Tabii ki NATO’nun patronu ABD. Çünkü bu durum sadece onun çıkarlarına hizmet etmektedir. ABD bir taşla iki kuş vurmak istemektedir. Ukrayna’yı kışkırtıp savaşı uzatarak hem Rusya’yı yıpratmak hem de son yıllarda dağılmaya yüz tutmuş NATO ülkelerini kendi denetimi altında tutabilmektir.
AVRUPA NATO İLE YÜRÜYEBİLİR Mİ?
Bir örgüt, özellikle uluslararası bir örgüt, üye ülkelerin ortak çıkarları temelinde kurulur ve uzun süre devam edebilir. Eğer çıkarlar örtüşmüyorsa o ittifakta sorunlar çıkar. ABD, Avrupa ülkelerini 1991’e kadar SSCB ve komünizm öcüsüyle NATO şemsiyesi altında toplayıp, hegemonyasını sürdürebildi. Ancak Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra Avrupa ülkeleri NATO’yu sorgulamaya başladı. Almanya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi ABD’nin NATO’daki efendiliğine karşı itirazlarını yükseltti. Hatta Avrupa ordusu projeleri gündeme geldi. NATO’daki çatlak her geçen gün derinleşti.
Peki, Rusya’nın Ukrayna operasyonuyla NATO etrafında yeniden toplanmış gibi gözüken Avrupa ülkeleri bu durumu uzun süre devam ettirebilirler mi? Bu durum NATO’nun ömrünü uzatır mı? Kanımızca bu geçici bir durumdur. Hatta Rusya’nın bu hamlesi NATO içinde çok derin çelişmelere yol açacak, onu dağılmayla bile yüz yüze bırakacaktır. Çünkü NATO ve onun doğuya doğru genişlemesinden Avrupa ülkelerinin hiç bir çıkarı yoktur. Aksine Rusya, Çin, İran, Türkiye, Hindistan, Pakistan vb. gibi Asya ülkeleriyle ilişkilerini bozmakta ve pazarlarını kaybetmektedirler. Ekonominin ve üretimin merkezi Asya’ya kaymıştır. Avrupa ülkeleri çöküşe giden ABD’nin kuyruğuna takılarak değil yükselen Asya’ya yönelerek gelişebilirler. O nedenle ABD’nin baskısına boyun eğerek Rusya’ya yaptırımlar uygulaması kendi ayağına kurşun sıkmaktır. Nitekim Rusya’nın doğalgaz karşılığı Ruble politikasını birçok Avrupa ülkesi kabul etmiştir. Avrupa’nın birçok dev şirketleri Rus enerjisinin gerekli olduğunu, bunun kesilmesi halinde kriz yaşayacaklarını hem hükümetlerine hem de kamuoylarına açıklamaktadırlar. Kısacası Avrupa’daki ABD’nin estirdiği bu NATO rüzgârı uzun sürmeyecektir. Hatta şimdiden Fransa’da, Macaristan’da ve birçok Avrupa ülkesinde Avrasya eğilimi güç kazanmaktadır. O nedenle bugün NATO ülkelerinin sahte balayısı geçicidir, gerçeğe uymamakta, ekonomik ve maddi temeli bulunmamaktadır. Çok yakın bir gelecekte Avrupa’daki ABD’nin bu Pirus Zaferi sönecek bu ülkelerin çıkarlarıyla yüz yüze gelecektir.
UKRAYNA TURUNCU KARŞIDEVRİMİNDEN ÇIKARACAĞIMIZ DERSLER
Rahmetli Hasan Yalçın’ın tarihi bir tespiti vardır. ‘Dönekliğin sonucunun nerede biteceği belli olmaz.’ Sosyalizmden dönen Ukrayna da en sonunda kendini faşizmde buldu. Kendi ülke topraklarını komşularına karşı düşmanca faaliyetler için kullandıran, ülkesinde yaşayan azınlıklara faşist baskılar yapan, Neonazi gruplarını resmileştirerek devlet organı içine alan, ABD ve NATO uşaklığı yapan bir rejimle karşı karşıyayız. Ukrayna buraya hem 2004 hem de 2014’te emperyalizmin tezgâhladığı turuncu karşı devrimlerle geldi. Yaşanan bu iki karşı devrim Ukrayna’yı bugünkü cehenneme çevirdi. Ukrayna halkı ABD’nin umurunda değil. Savaş kışkırtıcılığı yaparak, hâlâ savaşın uzamasını istiyor.
Alacağımız birinci ders budur. Devrimini kaybeden halklar emperyalizmin ayakları altında kalıyor.
İkinci ders ise şudur; ABD Ukrayna’ya silahlı müdahale ederek yardım edemedi, Rusya’nın karşısına NATO’yu çıkarma cesareti gösteremedi ama anladığımız kadarıyla daha önceden oraya gerekli silahlı yığınağı yapmış. ABD ve NATO silahlarını konuşlandırmış. Faşist Neonazi taburlarını örgütlemiş. Onları eğitmek için askeri elemanlarını göndermiş. İstihbarat ağını kurmuş. Faşist işbirlikçilerini oluşturmuş. ‘Su uyur düşman uyumaz’ derler. Emperyalizm göz koyduğu yere önceden hain planlarını yapar.
Peki, ABD’nin Yunanistan, Doğu Akdeniz, Güney Kıbrıs, Suriye ve Irak’ın kuzeyine kurduğu üslerin hedefi ne? Bunun Türkiye’yi kuşatmak amaçlı olduğu açık değil mi? Bu üslerdeki silahların namluları Türkiye’ye dönük değil mi? Doğu Akdeniz’de yapılan tatbikatların Türkiye düşmanlığı olduğu açık değil mi? Biz bunu ABD ve NATO füzeleri tepemize düştüğü zaman mı anlayacağız? ABD ve NATO hiçbir yere laf olsun diye silah yığmaz. Öyleyse tehdidi zamanında doğru saptayacağız. Ona uygun tedbirler alacağız. Milli stratejimizi ve siyasetlerimizi buna uygun oluşturacağız. Ukrayna savaşından alacağımız ikinci derste budur.
RUSYA’NIN NATO ATAĞININ SONUÇLARI
Rusya’nın NATO’ya karşı yürüttüğü silahlı operasyon ne anlama geliyor? Artık dünyamızda Atlantik çağı kapandı, Avrasya çağı başladı. Yeni bir dünya kuruluyor. Yeni bir uygarlık doğuyor. Bu uygarlığın kuruluşuna ekonomik planda Çin ve Hindistan askeri planda ise Rusya, Türkiye ve İran öncülük ediyor. Kurulan yenidünyanın ekonomik temelini kamuculuk ve paylaşarak kalkınma, siyasal iklimini de bağımsızlık ve milli devletler oluşturuyor.
Çin’in üretim ve ekonomide ABD’yi sollaması, Hindistan ve BRİCS ülkelerinin ekonomik hamleleri Avrasya çağının doğuşuna büyük katkılar yaptı. Irak’ın, Suriye’nin, Türkiye’nin, Afganistan’ın ABD ve piyonlarına karşı silahlı başarısı yeniçağın kuruluşunun temel taşlarıdır. Ancak bunların yanında Rusya’nın kılıcını çekerek ABD ve NATO’ya karşı topyekûn silahlı mücadeleye girişmesi tarihi önemde bir olaydır. Rusya’nın bu başarısı (ki başaracağından eminiz) şimdiye kadarki Avrasya uygarlığına yapılan en önemli katkıdır. Çünkü Rusya sadece kendi çıkarları için değil bütün mazlum milletler için dövüşmektedir. Dövüştüğü kuvvet de bütün insanlığın baş düşmanı olan ABD ve NATO’dur.
Tarihte bütün uygarlıklar silahla kurulmuştur. Avrasya uygarlığı da silahla kurulmaktadır. 3-5 yıl sonra değil, çok yakın bir zamanda, ABD ve NATO büyük bir bozgun yaşayacaktır. O zaman Rusya’nın askeri hamlesinin gerçek anlamı daha iyi anlaşılacaktır.