Yandex
10 Mart 2025 Pazartesi
İstanbul 16°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Rusya’ya yaptırımlar: AB’ye zarar, ABD’ye yarar

AB’nin Rusya’ya yaptırımları devam edecek. Aydınlık Avrupa’nın sorularını yanıtlayan Mathias Corvinus Collegium Misafir Öğretim Üyesi Thibaud Gibelin bu yaptırımların AB’nin değil ABD’nin çıkarına olduğuna dikkat çekti.

Rusya’ya yaptırımlar: AB’ye zarar, ABD’ye yarar
YASİN OKYAY

Brüksel’de birkaç gündür panik havası hakimdi. Rusya’ya yönelik yaptırımların yenilenmesi oylamasında tüm AB üyelerinin onay vermesi gerekirken Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın yaptırımları veto edebileceklerini açıklaması AB üst düzey yöneticilerini telaşlandırdı. Ancak Macaristan’ın tutumundaki değişim sonucu yaptırımlar oylamadan geçti ve yaptırımların devamı kararı alındı. Macaristan’ın tutum değişiminin nedeni ise merak konusu oldu.

Rusya’ya yaptırımlar: AB’ye zarar, ABD’ye yarar - Resim : 1
Thibaud Gibelin

Mathias Corvinus Collegium Misafir Öğretim Üyesi Thibaud Gibelin konuyu Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi. Yaptırımların Rusya’yı o kadar da zayıflatmadığını belirten Gibelin Macaristan’ın tutum değişikliği konusunda ‘Ukrayna yolunu açık tutmak istiyorlar. Bu nedenle geçen hafta AB Komisyonu ile Macaristan arasında, Ukrayna'nın Avrupa'ya gaz ithalat yolunun kesinkes kapatılmaması konusunda bir anlaşma sağlandı. Dolayısıyla bu anlaşmaya dayanarak Macaristan yaptırımın altı ay daha uzatılmasına taraf olmayı kabul etti.’ dedi.

Trump’ın başkanlığını da göz önünde bulundurarak, yakın zamanda AB’nin Rusya’ya olan yaptırımların hafifletilmesini veya kaldırılmasını mümkün görüyor musunuz?

‘RUSYA’YA OLAN YAPTIRIMLARIN KALDIRILACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM’

Ben iki ana nedenden ötürü yaptırımların hafifletileceğini ya da kaldırılacağını düşünmüyorum. Birinci neden, Avrupa’nın kesinlikle ABD'nin etkisi altında olmasıyla ve yaptırımların AB tarafından kaldırılması ve benzeri hamlelerin, ABD'nin ulusal çıkarıyla bağdaşmamasıyla bağlantılı. Avrupa seksen yıldır bir himaye bölgesi ve SSCB'nin çöküşünden sonra bu himaye bölgesi kendini doğuya doğru genişletti. AB entegrasyonu olgusuyla birlikte de kendini büyüttü. Dolayısıyla, AB'yi özerk bir blok olarak değil, Amerikan çıkarlarını takip eden, giderek daha bağımlı bir bölge olarak kabul ediyoruz. İki taraftan da, ABD'nin küreselci gündemi açısından, AB'nin Rusya ile olumlu, yapıcı bir ilişkiye sahip olması ABD’nin çıkarına değilken Amerikan bakış açısından da, AB'nin ABD'nin etki alanından çıkmasına izin vermek çıkarına değildir.

Rusya’ya yaptırımlar: AB’ye zarar, ABD’ye yarar - Resim : 2

‘TRUMP’IN AB’YE YAKLAŞIMI’

Trump'ın yaklaşımına bakılırsa, ABD Avrupa üzerindeki etkisinden o kadar emin ki, AB' nin bağımlılığının bedelini bile ödemek istemiyor. Yani AB'yi korumak istemiyor, AB'nin kendi savunması için ödeme yapmasını istiyor. Aynı zamanda da stratejik bir gündemleri de olmasın istiyor. Bunun en iyi örneği de Avrupa toprağı olan Danimarka'ya bağlı Grönland'ın ABD tarafından olası bir av olarak görülmesi ve doğrudan sahiplik atfedilmesidir. Dolayısıyla ABD'nin AB'nin aleyhine daha da büyük bir çıkar sağlama niyeti var.

Viktor Orban’ın da defalarca dile getirdiği gibi Rusya’ya olan yaptırımlar AB bloğunun zararına işliyor. Buna rağmen yaptırımları hafifletmeme konusunda neden bu kadar ısrarcılar?

‘ABD’NİN RUSYAYA KARŞI YÜRÜTTÜĞÜ VEKALET SAVAŞI’

Mesele şu ki, bu Avrupa ülkeleri ve Rusya'ya arasında yapılan bir savaş değil; daha ziyade ABD'nin Rusya'ya karşı yürüttüğü bir vekalet savaşıdır. Daha genel olarak, Avrasya'nın dünyanın ana ve en önemli kara parçası olarak barışçıl entegrasyonu ABD'yi aşacaktır. Böyle bir bütünleşme Amerika'yı küresel ekonomide ikinci dereceden bir güç konumuna getirecektir. Avrupa'dan Güneydoğu Asya'ya uzanan güçlü ve verimli bir Avrasya sinerjisi ortaya çıkarsa, bu küresel dinamikleri yeniden şekillendirecektir. Buna elbette Türk bölgesi, İran bölgesi, Rus dünyası, Hindistan ve diğer kilit bölgeler de dahildir.

‘YAPTIRIMLAR AB’NİN DEĞİL, ABD’NİN ÇIKARINA’

AB'nin yaptırımları hafifletme konusunda isteksiz olmasının nedeni de bu yaptırım kararlarının Avrupa'nın çıkarları doğrultusunda değil, Amerika'nın çıkarları doğrultusunda alınmış olmasıdır. Öte yandan Avrupa'da bu yaptırımlardan bağımsız olarak da Rusya'ya karşı güçlü bir duruş sergilemekten çıkarı olan yalnızca birkaç ülke vardır. Baltık ülkeleri, yani Estonya, Litvanya ve Letonya ve Polonya'nın Rusya ile çok travmatik geçmişleri var. Bu bir tür Pavlov refleksi ve Rusya ile aralarındaki en büyük mesafeyi oluşturmak için ortak bir girişim içerisindeler. Bu durum yaklaşık 50 milyon Avrupalının, yani tüm bu Baltık ülkelerinin ve Polonya'nın çıkarınayken, ancak bu Latin dünyasının, Germen dünyasının ve Tuna bölgesinin çıkarına değildir. Bu durum göz önüne alındığında, Polonya ve Baltık ülkelerinin ABD tarafından Rusya'ya karşı çatışmaları körüklemek için kullanıldığını söyleyebiliriz. Bu hem Rusya'nın hem de Avrupa'nın aleyhineyken, ABD'nin ise çıkarınadır. Bilindiği üzere bu, ABD'nin Avrupa karşısındaki hakimiyetini korumasını sağlayan meşhur “divide et impera” (böl ve yönet) stratejisidir.

Rusya’ya yaptırımlar: AB’ye zarar, ABD’ye yarar - Resim : 3

AB bloğunun Rusya’ya karşı yaptırımları yenilemesi oylamasında Macaristan’ın veto hakkını kullanabileceği yönünde söylemler vardı. Macaristan’ın tutumu değişti mi? Eğer değiştiyse bunun nedeni nedir?

‘YAPTIRIMLAR İŞE YARAMIYOR’

Macaristan gerçekten de ilk olarak yaptırımın uzatılmasını reddettiğini söylüyor ve sistematik olarak yaptırımın meşruiyetine, çıkarına saldırıyor. Çünkü yaptırımlar işe yaramıyor. Savaşı sona erdirmiyor ve Rusya'yı o kadar da zayıflatmıyor. Macaristan, nüfusu 10 milyondan az olan bir ülke. Bu yüzden Avrupa'da sağduyunun sesi olduklarını iddia etmeye çalışıyorlar. Bir karar alacak kadar büyük değiller ama yine de hayati çıkarlarını çok sıkı bir şekilde savunuyorlar. Dolayısıyla hayati çıkar, hem gaz hem de petrol olmak üzere bu Rusya'dan enerji akışını sürdürmektir. Bu da Türkiye'nin gücüyle mümkün oluyor.

‘ER YA DA GEÇ ATEŞKES VE MÜZAKERE’

Ukrayna yolunu açık tutmak istiyorlar. Bu nedenle geçen hafta AB Komisyonu ile Macaristan arasında, Ukrayna'nın Avrupa'ya gaz ithalat yolunun kesinkes kapatılmaması konusunda bir anlaşma sağlandı. Dolayısıyla bu anlaşmaya dayanarak Macaristan yaptırımın altı ay daha uzatılmasına taraf olmayı kabul etti. Ancak bu elbette geçici bir anlaşma ve altı ay sonra bu konu tekrar masaya yatırılacak. Elbette Macaristan bu noktada Ukrayna'da bir barış görüşmesi, en azından bir ateşkes sağlanacağını umuyor. Yani bu yaptırımı Macaristan'ın durduracağı, yaptırımı veto edeceğini değil, Ukrayna'nın savaşı durduracağı ve dolayısıyla bunun Macaristan'ın sorumluluğunda olmayacağını düşünüyorlar. Macaristan Başbakanı Victor Orban ilk günden beri bu çatışmanın askeri bir çözümü olmadığını ve bu nedenle er ya da geç ateşkes ve müzakerelerle sonuçlanacağını söylemiştir.

Trump savaşı durdurma çağrısı yaparken, AB bloğunun Ukrayna’ya desteğini ve Rusya’ya yaptırımların uzatılmasındaki ısrarını göz önüne alırsak, AB’nin savaşın sürmesini istediği yorumunu yapabilir miyiz?

‘TRUMP BU SAVAŞI ABD İÇİN FAYDALI HALE GETİRMEYE ÇALIŞIYOR’

Trump ille de barıştan yana olacak diye bir şey yok. Trump ABD'nin bu yabancı savaşta bir dolar daha ödememesini istiyor. Amerikan bakış açısından önemli olan ilk şey, Amerikan çıkarlarının stratejik olarak söz konusu olmadığı yabancı ülkelerdeki savaşları finanse etmek için vergi mükelleflerinin parasını harcamaktan vazgeçmektir. Dolayısıyla Trump, savaşı finanse etmek için Avrupa’nın daha fazla silah satın almasını istiyor. ABD'nin AB ile olan ticari açıklarını dengelemek, bu savaşı faydalı bir noktaya getirmek için baskı uyguluyor. Daha fazla ABD enerjisi satın alması için Avrupa'yı zorluyor çünkü Trump temelde bir iş adamı.

‘SAVAŞI İSTEYEN AB DEĞİL; AB’NİN İRADESİ YOK’

İşte bu yaklaşım Kongre'nin Ukrayna için 60 milyar dolarlık destek planını oyladığı yaklaşımdır. Trump seçim kampanyasında resmi olarak bunun mümkün olmadığını söyledi. Ancak nihayet Cumhuriyetçiler de bu karara katılabilirler. Dolayısıyla, seçim kampanyası sırasında Demokratlar ve savaş yanlısı Amerikan solundan çok farklı bir pozisyon alan Trump, savaşın kabul edilebilir olduğunu, ancak bunun Amerika için faydalı bir iş olması gerektiğini, finansal bir istismar olmaması gerektiğini benimsiyor. Yani tekrar ediyorum, savaşı isteyen AB değil; AB'nin iradesi yok. Bu nedenle, Amerikan çıkarları için herhangi bir önyargısı olmaksızın, Avrupa, amacı daha fazla silah satmak ve savaştan daha fazla para kazanmak olan Amerika çıkarlarını takip etmektedir. Çünkü bildiğiniz gibi, savaşın sonucu ve sonuçları Avrupa için çok kötüdür ve ABD için o kadar da kötü değildir. Hatta bu çatışmanın yaşanması ve Rusya'nın ve özellikle de Avrupa sanayisinin ve Alman sanayisinin artık rekabet edemez hale gelmesi ABD için bariz bir kazanç.

Rusya ABD Avrupa Macaristan