Dağlarda üretim devrimi yaptı! Salep orkidesinin nasıl yetiştirildiğini anlattı...
Ziraat Mühendisi Gülay Yazan, Adana’nın Saimbeyli ilçesi Narlıdere Köyünde ailesi ile beraber 6 yıldır salep orkidesi yetiştiriyor. 2,5 yıllık ARGE çalışmasının ardından yüksek rakımda salep orkidesi yetiştirmeyi başarmış.
Zorlu kırsal bölgelerde, dağlık arazilerde üretim yapabilmek hayli zor. Şartların zorluğu, desteğin azlığı, üretim araçlarının bölgeye ulaşımının güçlüğü gibi faktörler üretimi imkânsız hale getirse de bunun üstesinden gelen insanlar da var. Buna güzel örnek, Ziraat Mühendis Gülay Yazan. Yazan, 2,5 yıl süren ARGE çalışmasının ardından Saimbeyli’nin Narlıca Köyünde 6 yıldır salep bitkisi yetiştiriyor.
ÜRÜN ARAYIŞIYLA BAŞLAYAN YATIRIM
Gülay Yazan, salep bitkisi üretim macerasını Aydınlık’a şöyle anlattı:
“17 liraya ürettiğim kiraza 10 lira veriyorlardı. Bu bölgede öyle bir bitki yetiştirmeliyiz ki toptancıya bağlı kalmamalıyız. Toptancılar bize bağlı kalmalı. Nasıl bir bitki olmalı bu? Bir kere hibrit tohum olmamalı. Firmadan tohum almamalıyım. İkinci olarak depolama imkânım olmalı ve toptancı benim ayağıma gelmeli. Ürünümü ederinin altında satmamalıyım. Bu bağlamda salep bitkisini ve safranı araştırdım. Safran biraz daha emek isteyen, yoran ve pazar payı açısından daha sıkıntılı bir bitki. Bunun üzerine salep bitkisinde denemelere başladım. 40’ar santimetrelik 38 çeşit toprak karışımları hazırladım… Birini gölgeye, birini güneşe diğerini ise ala gölgeye koydum. Aldığım neticeye göre yetiştirme tekniğini tespit ettim. Netlik kazanması için ikinci yıl yeniden tekrarladım. Şunu gördüm: Bu bitki yüksek rakımda da düşük rakımda da yetişiyor. Ama tabi ki arada fark var. Zorlu kırsal alanlarda, buralar gibi dağlık bölgelerde bizler, tarımsal üretimde tek bir ürün yetiştirebiliyoruz. Çukurova bölgesi öyle değil. Birden fazla ürün yetişebiliyor. Dolayısıyla bu ürün bizim için bu bölgede alternatif ürün olacak türden. Salepte kâr payı çok yüksek. 100 metrekarelik bir alana 30 bin TL’lik ürün ekimi yapıyorsunuz. 90 bin TL’lik ürün hasat ediyorsunuz. Salep bu bölge için çok kıymetli bir bitki. İşin en güzel yanı, biz salep üretiminde herhangi bir zirai ilaç, gübre kullanmıyoruz. Sadece küçükbaş hayvan gübresi kullanıyoruz.”
KALKINMA DESTEĞİ
Devlet desteği yaratmayı da düşündüklerini belirten Yaman, “Tarım Bakanlığına bir proje sunduk. Büyükşehir Belediyesi’nden destek aldık. 10 kişiye istihdam alanı sağladık. Bu sene 100’er metrekarelik 30’ar kilogram ekim yaptık. Olumlu sonuçlar aldığımız takdirde destekler artacaktır. Yegâne temennim kendi bölgemin kalkınması, kendi insanımın kazanmasıdır. Hem kültürel olarak hem de maddi olarak bir adım daha ileri gidebilelim, istiyorum.” diyor.
‘YAPAMAZSIN DEDİLER’
Yaman, karşılaştığı zorlukları ise şöyle özetledi: “İlk başladığımda akademisyen arkadaşlar, hocalar da dâhil olmak üzere çok kişi ‘yapamazsın, yüksek rakımda olmaz bu bitki, mümkün değil’ dedi. Çünkü bu bitkinin yetiştiriciliği 0 ile 500 metre rakımda yapılıyor. Bu yorumlar benim şevkimi kıran, beni geriye iten en büyük engeldi. Ayrıca ilk başlarda resmi kanallardan destekleme alamadım. Uzun yıllar destek alabilmek için mücadele verdim. İlk yatırım maliyeti yüksek bir bitki. Yatırımı karşılayabilecek bütçem yoktu. Bu aşamaya gelene kadar çok zorlandım. Şu an 6-7 dönüm ekim alanımız var. Yemedim, içmedim inat ettim bu işi başarmaya odaklandım. Şu an yedinci senemizdeyiz. Yaşadığım sıkıntıları başka üreticiler yaşamasın istiyorum. İlk başlarda bitkiyi tanımadığım için çok bitki kaybettim. Emek emek bakıyordum, fakat elimde hiçbir şey kalmıyordu. Şu anda üreticilere ücretsiz bir şekilde teknik danışmanlık veriyorum. Benden ürün almaları şart değil. Yeter ki üretmek istesinler. Çünkü ben sıkıntı yaşadım. 2,5 yıl kaybettim. Onlar kaybetmesin.”
‘EL ELE VERİRSEK BAŞARIRIZ’
Gülay Yaman, son olarak geleceğe yönelik hedeflerini şöyle özetledi:
“En büyük destekçim ailem. Onlar benim için bir lütuf. Yemeden, içmeden beni desteklediler. Benimle birlikte tarlada çalıştılar. Bana toprağı sevmeyi, emek vermeyi öğreten annem ve babam oldu. Bu sevgiyi toprağa nasıl aktaracağımı öğreten kişi ablam oldu. Arkamda ailem olduğu için bu kadar hızlı ilerleyebildim. Bizim bu insanlara borcumuz var. İnsanlara balık vermek sorunları çözmüyor. Balık tutmayı öğretmek gerekir. Bu yüzden bölgemize daha fazla destek vermek gerekir. Bu bitkinin fazla beden gücü istememesi bizim için çok büyük bir artı. Fazla su istememesi, zirai gübre ve ilaç istememesi de diğer artıları. Bakanlığa sunduğumuz raporda da bildirdik. Eğer ÇED raporu hazırlayacak olsak muhteşem bir rapor çıkardı. Bunun yanı sıra devlet destekli projemizden bir de sera yaptırdık. Göstermek, örnek olmak çok önemli. İlerleyen yıllarda çok daha büyük işler başaracağız... Toroslar dünyanın en kaliteli saleplerinin yetiştirildiği yer. Meselâ, sadece bizim ülkemize özel endemik bir salep türümüz var: Anacamptis Anatolica. Çok kaliteli salep bitkisidir bu. Kendiliğinden zaten yetişen bir tür. Neden biz bunları üretip, ülkemizi kalkındırıp, yurt dışına ihracat yapmayalım. El ele verip fedakârlık yaparak, taşın altına elimizi koyduğumuz zaman biz bunları da başarırız.”