Sanatçıların hal-i pür melâli
“Sanatçı alnında ışığı ilk hissedendir” diyebiliriz ve gerçek sanata, sanatçıya saygı duyarız. Sırf gündemde kalmak, izlenmek uğruna, toplumun değerlerine, acılarına ortak olmayan kibir yükü ile dolaşıp, milletin sinir uçlarına dokunmak kabul edilemez!
Yaptıkları işler nedeniyle toplum tarafından "sanatçı" ünvanı verilen tanınmış kişiler, katıldıkları ödül törenlerinde millete öfke kusuyor, Haddini aşan sözler söylüyor, küçümseyip alay ediyor. Sosyal medyadan duyulunca "Özür dilerim… Şaka yaptım" gibi sözlerle gönül almaya çalışıyorlar. Bu yakışıksız üsluptan en çok depremzede yurttaşlar nasibini alıyor.
Felâketzedelerden diyet isteyen bu kişilerin ellerinde, Batı’nın LGBTİ propaganda malzemesi renkli bezler, dillerinde LGBTİ dayatmasına güzelleme kelâmı, çocuk masumiyetine kadar uzanan kirli ellere selâm gönderme!
Kimdir bunlar? Bu toplumun aile yapısına dinamit koyan, Amerika'da bile aileler tarafından tepki ile karşılanan bu çürümüş ideolojiyi, çıktığınız sahneden normalleştirmek için çabalarınız nedendir?
“Sanatçı alnında ışığı ilk hissedendir” diyebiliriz ve gerçek sanata, sanatçıya saygı duyarız.
Sırf gündemde kalmak, izlenmek uğruna, toplumun değerlerine, acılarına ortak olmayan kibir yükü ile dolaşıp, milletin sinir uçlarına dokunmak kabul edilemez!
Sanatçıya ödülü Halk verir! Yetenek, ses, kabiliyet ve yaptığı iş her ne olursa olsun, toplumun büyük bir bölümünü aşağılayan, hor gören, yurt içinde-yurt dışında kötüleyenler sadece kendileri çalar, kendileri oynar...
Onur, insanlık onurudur. Çürümüş ideolojilerin, fonlar aracılığıyla dayattığı "onur" bize lâzım değildir.