Sanayici sıcak para ile düşen kurdan rahatsız
Merkez Bankası'na, kurun 7.50'nin altına inmemesi gerektiğini ilettiklerini söyleyen ASO Başkanı, 'Bundan itibaren rekabetçi kur tanımını şekillendirmek, çerçevelendirmek, tartışmak zorundayız' dedi.
EBSO Başkanı Yorgancılar da sanayicinin yüksek kurları referans alarak anlaşmalar yaptığını, şimdi düşen kurun sıkıntı yarattığını anlattı. İstihdam ve ihracata katkı sunmayan yabancı yatırımın borç olduğuna dikkat çeken Yorgancılar, 'Borç alan emir alır' diye konuştu.
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir ve Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı Ender Yorgancılar, ekonomi gazetecilerinin sorularını yanıtladı. EGD tarafından ZOOM üzerinden düzenlenen sohbet toplantısında konuşan Nurettin Özdebir, faizi kemoterapiye benzeterek, “Geçici bir tedavi olduğunu düşünüyoruz” dedi. Faizler ve kurlar konusundaki soruları cevaplandıran Özdebir, “Zamanında yapılamayan hareketlerin maliyeti oluyor. Bunu ödüyoruz. Kurlar aşağı düşmeye başladı ama bundan itibaren rekabetçi kur tanımını şekillendirmek, çerçevelendirmek, tartışmak zorundayız” görüşünü savundu.
YERLİ ÜRETİM İÇİN REKABETÇİ KUR
Dolar kurunun 1.20 TL'ye kadar indiğini zamanları hatırlatan ASO Başkanı Özdebir, şunları söyledi: “İyi de benim ülkemin verimliliği ABD'deki ile mukayese edilemeyecek kadar az. Benim paramın ABD parasına eşitlenmesiyle ahlak bozuldu. İthal ürünlere yönelim, marka bağımlılığı yüzünden bir takım işler ülkemizde üretilemez hale geldi. Bir ara TL efektif kur yüzde 60'lara kadar düşmüştü. Şimdi yükselmiştir. Buradan daha fazla gitmemesi lazım. Bu verimlilikle değerli bir Türk lirası ile rekabet edebilmemiz zorlaşmaya başlıyor. Biz vaktiyle TL'yi aşırı değerli hale getirmiş olmasaydık, o zamanlar Tobin Vergisi'ni konuşuyorduk, ülkemizde üretilmeyen veya yeterli miktarda üretilmeyen ara malları üretmiş olsaydık, bugün bunları ülkemizde üretiyor olacaktık. Naci Ağbal atandığında kurlar ne olması lazım diye sordular; 7.50'nin altına inmemesi lazım dedik. Buradan daha aşağı getirmek rekabetçilik açısından sıkıntı yaratır. Rekabetçi kur sadece ihracat değil iç pazar için de önemli. Yurt içindeki üretimi desteklemek için de önemli.”
EBSO Başkanı Ender Yorgancılar da faiz ve kurlar konusundaki görüşlerini şöyle ifade etti: “Avro 9.80-9.90'dı. Buna göre fiyatları verdik. 9.80 referans aldığım kur bugün 8.50 TL. Bunun üzerinden gelen dövizi bozduracağım. Nasıl bir maliyet yapacağım? Bu sadece benim değil Türkiye'deki sanayicinin sıkıntısı... Bu para geldiğinde burada durmuyor. O zaman kurlar yükseliyor. İthalatımızda etki yaratıyor. Kurlar yıllar itibarıyla enflasyona dayalı şekilde artmış olsaydı bu kadar büyük oynamalar olmazdı.”
SANAYİCİ SICAK PARA İSTEMİYOR
Faiz-yatırım ilişkisi konusundaki görüşlerini de aktaran Yorgancılar, “Yatırım yapmak istediğiniz zaman önce bir ortama bakarsınız. Yatırımı yapacak olan yerli veya yabancı yatırımcıdır. Yerli arsa fiyatları, elektrik, ücretler, faiz, enflasyona bakar. Yabancı yatırım yapmak istediği zaman ülkenin CDS'lerine bakıyor. Daha sonra ilave teşviklere bakıyorlar. Türkiye'nin geçmişteki büyüme yılları yabancı sermayenin geldiği yıllardı. Yerli yatırımcı bu ortamda yatırım yapar mı? Bankalar yüzde 20'den kredi satıyorlar. Yüzde 20 ile borçlanacaksınız bu şekilde bina alıp, arsa alıp üretim yapmanız çok zor. Faizlerin aşağı gelmesi gerekiyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 65'lerde. Ara malı ithalatı yüzde 90. Demir-çelik üreticisi bir ülkeyiz. Ama hurda altın ithal ediyoruz. Onu işlerken elektrik, gaz ithal. İthalatçı bir ülkeyiz ama ara malı ithalatını düşürebilmek için kendi ürünümüzü yapmamız lazım. Hammaddeden yarı mamule kadar, o sektörlerle ilgili yatırım yapmış olsa bugün ithalatın önüne geçmiş olacaktık” diye konuştu.
ASO Başkanı Özdebir de yabancı yatırımlar konusunda şunları söyledi: “Çin'in bugün nasıl dünyanın üretim üssü olduğuna baktığımızda ülkenin dışından gelen yatırımcılar beraberlerinde teknolojilerini de getirdiler. Bununla beraber Çin dünyanın üretim üssü haline geldi. Bizim ülkemize gelen sıcak para. Öyle bir döneme tekrar girdik. Yüksekten bozdurup faizi alıp düşük kurdan kendi ülkesine geri dönenler var. Biz bunu istemiyoruz. Başka bir yatırım şekli daha var; mevcut çalışan firmaları satın alıyor. Bazıları çalıştırmaya devam ediyor bazıları alıp kapatıyor. Bunlar da değil. Biz yeşil yatırım dediğimiz toprağın üzerinde tesis kuran yatırımcı istiyoruz. Bunun gelmesi lazım.”
YATIRIMCI İÇİN YARGI SÜRECİ HIZLANMALI
Ekonomi ve hukuk alanında yapılacal reformlara ilişkin sanayicilerin görüşleri ise daha çok hukuk alanında ve yargı süreçlerinde yoğunlaştı. EBSO Başkanı Yorgancılar, “Bir tahliye davamız vardı. Dokuz yılda bitti. Adalet sistemi yavaş işliyor” derken, ASO Başkanı Özdebir de, bir dönem Avrupalı müşterilerin Türk tedarikçilerine “Buraya gelin burada üretin” çağrısı yaptıklarını hatırlatarak, bunun nedenini şöyle açıkladı: “Mahkemelik olurlarsa Türkiye'deki yargı sisteminin yavaş işlemesinden ve güvenmediklerinden bana faturayı Avrupa'da kes ki hukuk sisteminden istifade edebileyim diyorlar. Bu son derece kötü bir şey. Umarız hukukla ilgili düzenlemeler uygulanabilecek şekilde yapılır. Tahkim ve arabuluculuk süreçleri hızlandırdı ama yabancı bana ne veriyorlar, ülkede haklarım nasıl korunacak diye bakıyor. Alacakların tahsil edilmesinde Japonya yüzde 98, vasat yerler bile yüzde 60-70 iken bizde yüzde 15'lerde. Bizde adam batsa iş yaptığı alacaklısı yüzde 16'sını alabiliyor. Bu kötü bir şey. Almanya'da uygulanan sistem; iflas durumunda o sektördeki üç büyük firmaya teklif gidiyor. Harcamaları gider kabul ediyorlar. O firmanın birikimi, kurumsal hafızası da satın alan firmaya geçiyor. Borçlar da ödenebiliyor. Bizim icra iflas kanununda, ticaret mahkemeleri ile hem biz hem de ülkeye gelecek yatırımcılara güven verecek ortamı sağlamamız lazım.”
“Yabancı yatırımcı geldiğinde sanayiye yatırım yapıyorsa başımızın üstünde yer var ama bozdurup kağıtlarda kullanıyorsa mesela şimdi 7.50 civarından 7.05'lere geldi kur. Onu faize yatırdı yüzde 17 küsür net alıyor. Bize bu lazım değil” diyen EBSO Başkanı da, “İhracata katkı sağlayacak, yüzde 14 olan işsizliği aşağı çekecek yatırımlara ihtiyacımız var. Bizim arzu ettiğimiz bu. Öteki borç para. Çünkü borç alan emir alır. Yarın işine gelmeyince çıkıp gidecek. Çıkıp gidiyor biz uğraşıyoruz” ifadelerini kullandı.
YÜKSEKÖĞRETİMDE KALİTE KÖTÜ!
Sanayicilerle sohbette eğitim konusu da gündeme geldi. ASO Başkanı Özdebir, ASO'nun kurduğu teknik liselerden mezun olan çocukların üniversiteye gidince hayal kırıklığına uğradıklarını belirterek, yükseköğretimin kalitesinin kötü olduğunu anlattı. Üniversitelerin yetkin mezunlar vermediğini söyleyen Özdebir, ayrıca sanayide çalışmanın bir disiplin işi olduğunu, insanların sanayide çalışmak istemediğini kaydetti. Özdebir, meslek lisesi mezunlarının bedelli askerlik yapması için girişimde bulunduklarını aktardı. Bu görüşü destekleyen EBSO Başkanı Yorgancılar da, şunları ifade etti: “Ben bir sanayici olarak teorik ve pratiğin bir arada olduğu eleman arıyorum. Üniversitede üç dönem teorik bir dönem pratik olması lazım. Endüstri mühendisi ise orada gıda ise orada çalışmalı.”
Yorgancılar ayrıca Türkiye'nin üretim dokusunun bugünkü tüketim dokusuna uygun olmadığını vurguladı. ASO Başkanı ise KOBİ'lerdeki verimsizlikten söz ederek, oda olarak McKinsey'e 1.8 milyon dolar ödeyerek bir çalışma yaptıklarını bu sayede yurt dışına ihracat yapan en iyi firmalarda bile yüzde 20 verim artışı olduğunu kaydetti ve şunları söyledi: “Yüzde 150 verim artışı olanlar var. Korkunç bir şey. Bir lira yatırım yapmadan tornavida bile almadan bu yapılıyorsa bizim üretim proseslerimizi gözden geçirmemiz gerekiyor. Bu şunu gösteriyor insanlarımız çok becerikli ama bu rekabet için yeterli değil. Endüstri toplumu olmamız için epey yol kat etmemiz gerektiğini düşünüyorum.”