Şanghay’da bir cuma namazı
Çin’de korona salgını sonrası hayat normale dönerken, ibadethaneler de yeniden açılıyor. Geçen cuma, şehrin merkezindeki Huxi camisini ziyaret ettim. Camide salgın ile ilgili alınan sağlık önlemlerini aktaracağım.
Kovid-19 salgınından sonra Çin’de alınan önlemler kapsamında ibadethaneler geçici olarak kapatılmıştı. Hayatın normale dönmesiyle tüm ibadethaneler açıldı. Geçen cuma günü şehrin merkezindeki Changde Road üzerinde bulunan Huxi camisini gözlemleme fırsatı buldum. Tabi ki ibadethaneler açılırken yeni önlemler alınmış.Kapıdan ilk girişte öncelikle Müslüman yaşlı ikikadın ateşinizi ölçüyor. Ardından genç iki kadın “Sağlık QR kodu”nuzu kontrol ediyor ve kısa bir bilgilendirme yapıyor. Salgından sonra “Sağlık QR kodu” hayatın bir parçası haline geldi. Ulaşım araçlarına ve bütün kapalı mekanlara girerken kodunuzu okutmak zorundasınız.Namaz kılınacakyerler sosyal mesafeye göre düzenlenmiş.Caminin mevcut kapasitesi otomatik olarak düşmüş. Bu nedenle önceden iletişim uygulaması WeChat üzerinden online rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Yeni öğrendiğim bu kuralı hemen orada uyguluyorum. QR kodunu taratarak girdiğim bağlantıda telefon numaramı ve ismimi yazıp camiyi seçerek iki dakikada rezervasyonu tamamlıyorum.Görevliye gösterince içeri girebiliyorum.Çin’de WeChat ve Alipay üzerinden uygulamaların kullanışlılığı hayatı çok kolaylaştırıyor.Bu yöntemle hastalık tespit edildiğinde orada kimlerin olduğu kolaylıkla belirleniyor. Bağlantıda İngilizce ve Çince seçeneklerinin olması yabancılarında düşünüldüğünü gösteriyor. Çünkü daha önceden de bu camiye yabancı Müslümanların namaz kılmak için geldiğini görmüştüm.
Son olarak kapı önüne konulmuş rezervasyon kodunu ekrana gösterip ve kolunuzdan ateşinizi ölçen bir aleti de geçtikten sonra camiye giriyorsunuz. Çin’de alınan bu önlemleri gözlemleyince, salgınla mücadelede birçok ülke ile Çin arasındaki farkı anlamak kolaylaşıyor.
TEHLİKE YOK, FAKAT ÖNLEMLER HAYATIN PARÇASI
Caminin içine girdiğinizde sosyal mesafe kuralına göre numaralandırılmış yerleri görüyorsunuz. Herkes, sosyal mesafeli numaralandırılmış yere oturuyor.Dikkat çekmek isterim, kurallara herkes kolaylıkla ve kendiliğinden uyuyor! Çin’de kurallar yazılı şekilde kalmaz, herkes olabildiğince o kurallara uymaya özen gösterir.Bu durum,Çin’in Kovid-19 salgınını kısa sürede ve az kayıpla atlatmasını da açıklıyor.
Namaz başlamadan önce birkaç Çinli yetkili, işleyişi denetlemek için geliyor. Yetkililerin Çin Komünist Partisi üyesi olduklarını yakalarındaki rozetlerinden anlamak mümkün.Uzaktan yeterince iyi duymasamda konuşmaların önlemler üzerine geçtiğini anlayabiliyorum. Yetkilileri caminin görevlisi karşılıyor ve kurallara uyulduğunu bir bir gösteriyor. Yetkililer asık suratlı değil, namaz kılanlara rahatsızlık vermemeye çok özen gösteriyorlar. Cami görevlisiyle beraber yüzlerinin gülmesi de dikkat çekiyor. Yetkililer cami içinde kuralların uygulanmasını fotoğraflayarak saptıyorlar.Namaz başladığı sırada yine kimse sosyal mesafe kurallarını bozmadan safları sıklaştırarak namazını kılmaya başlıyor. Namaz bittiğinde herkes dikkatli bir şekilde ve sosyal mesafe kuralına uyarak dağılıyor.
DÜNYAYA ÖRNEK OLABİLİR
İbadethanelerdeki önlemlerden anlaşılacağı üzere, Kovid-19 salgını sırasında ve sonrasında sosyal alanda, dünyanın Çin’den öğrenmesi gereken çok şey var.
Önlemleri, basitleştirmek, kolayca uygulanabilecek hale getirmek için teknolojiyi kullanmak, hayatın bir parçası haline getirmek ve kuralların örgütlü bir şekilde uygulanmasını sağlamanın gelecek dönemde salgınlarda büyük başarı getireceği aşikârdır. Çin şimdi muhtemel ikinci dalgaya ve gelecekteki salgınlara karşı hazırlıklarını tamamlıyor. Hastalığa önlem alarak inananların ibadetini kolaylaştırıyor.