Satranç ustaları go savaşçılarına karşı
Dünya düzeni uzun zamandır Satranç oyunu üzerinden şekilleniyordu. Bu oyun bugün ABD liderliğindeki Batı medeniyetinin düzenini temsil etmektedir. Peki bu antik oyunun felsefesi neydi?
Aslında satranç, Hindistan kökenli bir oyun olmasına rağmen Avrupa’da son şeklini alıyor. Satrançta spesifik stratejik hedef şahı/kralı/ülkeyi tehdit etmek yada onu mat etmektir. Şah en değerli taştı. Eğer şah kaybedilirse oyun biter ve düzen çökerdi. Bugünkü düzenin şahı da ABD’dir. Anglosakson ülkeler ve kıta Avrupası ülkeleri ise diğer satranç taşlarına karşılık geliyor. Yalnız satranç taşları arasında mutlak bir hiyerarşik yapı vardır. Fil piyondan, kale filden üstündü. Bu yüzden oyunda güçlü ve zayıf taşlar yer alıyor. Ancak şah (ABD) için diğer taşlar her zaman feda edilebilir. Çünkü diğer taşların varlığı şahın yanında önemsizdir. O yüzden ABD gerektiğinde müttefiklerini bile yarı yolda bırakabilirdi. Batı dünyasındaki savaş fikri, satranç gibi düşmanını tamamen yok etme üzerine kuruludur. Satrançta olduğu gibi günümüz dünya düzeninde hamleler kısıtlı ve sınırlı bir şekilde sadece tek bir hedefe yöneliktir. Kurallara dayalı bu uluslararası sistem satranç gibi düşmanı yok etmeye, tehdit etmeye ya da yaptırımlara boğmaya dayalıdır. Satrançta diplomasiye de yer yoktur. ABD liderliğindeki batılı liberal ama demokratik olmayan dünya düzeni kibirli, militarist, yok edici ve hegemon bir felsefeye sahipti.
2000 yılına kadar dünya sadece kazanan ve kaybedenin olduğu tek güç, tek medeniyet, tek kültür ve tek ideoloji olan bir diyardı. Lakin günümüzde ABD liderliğindeki Batılı tek merkezli-tek medeniyetli sistem aşınmaya ve çözülmeye başladı.
YOK ETMEK DEĞİL AVANTAJLI OLMAK
Satranç gibi antik bir oyunun karşısına bugün Çin kökenli başka bir antik savaş oyunu olan “go” çıktı. Go oyunu satranç oyununun zıttıdır. Oyunun amacı rakibi yok etmek yerine onun karşısında avantajlı bir konuma geçmektir. Go oyunu büyük resmi görmeye odaklı bir oyundur. Tek bir çarpışmadan ziyade iç içe geçmiş çarpışmalardan kuruludur. Oyunda kaybeden tamamen yok olmamıştır. Kazanan ise her şeyi değil, ama diğer oyunculardan daha çok şeye sahiptir. Taşlar arasında da bir hiyerarşi yoktur. Tüm taşların değeri aynı ve eşit güçtedir. Taşlar sadece önemli ya da önemsiz konuma gelebilir. İlginçtir go oyununda tüm taşların şekli ve işlevi de aynıdır. Satrançta olduğu gibi süslü heykeller yerine go taşları oldukça mütevazidir. Taşların kabiliyeti de sınırlı değildir. Bu yüzden oyuncular daha zayıf konumdan daha yüksek seviyelere ulaşabilir. Önemli olan gücü tek bir amaca değil, birkaç amaca yönelik verimli kullanabilmektir. Oyun ne tek başına savunma ne tek başına saldırı ne de tek bir hedefe saplanmak üzerine kuruludur. Oyuncular bir yandan kendi alanlarını genişletmeye diğer yandan rakibin alanlarını bozmaya çalışır. Go oyununda oyuncu çok hırslıysa ve her şeye sahip olmaya çalışırsa oyun onu cezalandırır. Zaten oyunda arazilerin, adaların ya da alanların (dünyanın) tamamını ele geçirmek imkânsızdır.
Go oyununda çelişen hedeflerin dengesi çok belirgindir. Oyunda hiçbir şey kesin değildir, dengeler ve durumlar her an değişebilir. Oyun oldukça karmaşık bir hal alabilir. Satranç oyunu karmaşıklık düzeyi 121 basamaklı bir sayı iken go oyunu karmaşıklık düzeyi 171 basamaklı bir sayıdır. Satranç 32 taşla oynanırken go oyunu 361 taşla oynanır. Küresel mücadele bugün go oyununun mantığına bürünmüştür. Küresel ve bölgesel aktörler ile oyun sahaları çoğalmış, savaşlar şekil değiştirmiş bir durumdadır. 21. yüzyılda dünya daha çok karmaşık ve belirsiz bir haldedir.
Go oyunu şu an çok merkezli-çok medeniyetli bir düzeni yansıtmaktadır. Özellikle Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya liderliğinde Türkiye, İran, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Pakistan, Suudi Arabistan, Endonezya, Birleşik Arap Emirliği, İsrail, Güney Kore, ve Japonya gibi farklı aktörlerin ortaya çıkması dünyada dengeleri ve durumları değiştirmektedir. Çin’in ekonomik ve diplomatik yükselişi, Rusya’nın küllerinden doğması ve askeri başarıları, Hindistan’ın Hint-Pasifik’te kilit ve kurtarıcı ülke olması, Brezilya’nın Latin Amerika’da liderliği, Türkiye’nin çevresindeki kültürel ve askeri etkisi, Güney Kore’nin küresel popüler kültürü, BAE’nin Batı Asya’da diplomatik ve askeri gücünü artırması dünyanın değişik coğrafyalarında değişik güç merkezlerinin ortaya çıkışının habercisidir. ABD’nin kendisi ve en köklü müttefikleri bile bugün go oyunu savaşçıları diyebileceğimiz diğer ülkeler, medeniyetler ve güç merkezleri ile askeri, ekonomik, teknolojik ve kültürel derin ilişkilere giriyor. Batılı anlamda kim kimin müttefiki tam olarak tartışmalı bir hal aldı. Birçok ülke ikili işbirliği, bölgesel işbirliği ve uluslararası batı dışı işbirliklerine yöneliyor. Batılı ittifaklar sorgulanmış, kırılganlıkları yükselmiş ve hatta çatlamış haldedir. Spesifik hedefler yerine dünyanın her yerine etki eden yeni aktörler ortaya çıktı. Ülkeler artık birbirini yok etmek yerine etki alanlarını sınırlamaya ve daraltmaya çalışıyor. Bunun yanında bir arazi, alan ya da ada üzerinde birlikte çalışan aktörler başka alan, ada veya araziler üzerinde rakip durumunda olabiliyor. Artık herkesin herkesle savaşı olduğu bir çağdayız. Batılı veya Batı dışı aktörler için bugün düşman ya da dost yok, sadece partnerler var. Batılı ittifaklar artık eskimiş ve batılı ülkelere bile yetersiz geliyor. Her geçen gün ikili, üçlü ve çoklu yeni ittifaklar doğuyor. (Fransa-Yunanistan, AUKUS, QUAD)
SAVAŞ ENSTRÜMANLARI GİTTİKÇE ÇEŞİTLENİYOR
Satranç ustaları (Anglo Sakson ve kıta Avrupası medeniyeti/aktörleri) 19. yüzyıl savaşlarında kalmışken go savaşçıları (Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya, Türkiye, İran, BAE, Suudi Arabistan, Güney Kore vs.) tamamen yeni bir savaş düzeni alıyor. Satranç 20. yüzyılın geleneksel güç savaşlarını yansıtırken go 21. yüzyıl hibrit/melez savaşların mantığına doğru hızla ilerliyor. Yumuşak güç konusunda her ülke çalışmalarını ve etkilerini her geçen gün artırmaya çalışıyor. Vekâlet savaşları çoğalıyor. Savaş enstrümanları gittikçe çeşitleniyor. Anlaşılan o ki bu mücadele soğuk savaş gibi olmayacak. Çünkü ideolojiler silinmiş, sınırlar kaybolmuş ve kurallar gücünü yitirmiştir. Oysa Satrançta hamleler sınırlıydı. Çünkü önceden dizilmiş ordular ile başlarken go da ordular oyuna göre istediği yere koyularak başlanıyordu. Yani hamleler sınırsızdı. Bu savaşta her şeyi alan olmayacak. Sadece en çok alana, en çok etkiye sahip aktörler oyunu önde götürecek. Artık Batılıların her şeyi formüle eden satranç sistemi etkisiz ve yetersiz kalmışken go gibi formüle edilemeyen bir oyun yeni dünyamızın fenomenidir.
Uluslararası batılı düzen bugün daha çok oyun kurucu aktöre sahiptir. Batı dışı aktörler zamanın lehlerine işlediklerini biliyorlar. Onlar sabırlı ve mütevazi bir hareket tarzı içindeler. Sürekli şekilde etki alanlarını her cephede genişletiyorlar. Yaşadığımız çağın en iyi oyuncuları go savaşçıları olacak gibi duruyor. Çünkü rakiplerini yok etme peşinde değiller, onlar sadece hegemonsuz, süper güçsüz batı dışındaki büyük güçlerin eşit görüldüğü küresel lidersiz bir, çok merkezli-çok medeniyetli kadim düzen peşindeler diyebiliriz. İdeolojik hedefsiz bu ülkeler sadece hak ettikleri tarihsel konumlarını istiyorlar. Bakalım satranç ustaları, go savaşçılarını yenebilecek mi?