SDG elebaşı Mazlum Kobani PKK/YPG ABD'den hava savunma sistemi istiyor
PKK'nın çatı örgütü Suriye Demokratik Güçleri (SDG)'nin elebaşı Mazlum Kobani, ABD'den hava savunma sistemlerini artırmasını istedi. Kobani ABD'nin bölgeden çekilmesinden duyduğu endişeyi de gizlemedi.
PKK'nın çatı örgütü Suriye Demokratik Güçleri (SDG)'nin sözde genel komutanı, “Mazlum Kobani” kod adlı terörist Ferhat Abdi Şahin, son dönemde kendilerine yönelik hava saldırılarının arttığını belirterek, ABD'nin ilave hava savunma sistemi vermesini istedi. Şahin, son dönemde bölgede yaşananlara ilişkin konuştu. Kendilerine yönelik saldırıların arttığını belirten Şahin, takviye hava savunma sistemlerine ihtiyaçları olduğunu söyledi. Geçen günlerde Suriye Hükümeti'nin kontrolünde bulunan bölgelerden patlayıcı yüklü insansız hava araçları (İHA) ile terör noktaları vurulmuş ve 6 terörist öldürülmüştü. Bu saldırıdan İran yanlısı grupları sorumlu tutan Şahin, bunun tehlikeli bir girişim olduğunu ve kendilerini savunmak için ilave “teknik kabiliyetlere” ihtiyaç duyduklarını kaydetti.
'ABD'DEN GÜVENCE ALDIK'
ABD tarafının “bu tür saldırıları önlemeye çalışacağını ve çaba göstereceğini teyit ettiğini” de bildiren terör elebaşı, Conilerin bölgeden çekileceği tartışmasıyla ilgili olarak da ABD Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı (Pentagon) ve Beyaz Saray'dan bölgedeki misyonun devam ettirileceğine dair güvence aldığını söyledi.
Şahin, “Ancak geri çekilme gelecekte mümkün. Açıkçası Amerikan birliklerinin burada sonsuza dek kalmasını bekleyemeyiz. Bu imkansız.” ifadelerini kullandı. ABD askerlerinin bölgeden çekilmesinin SDG'ye yönelik “İran destekli gruplar, DEAŞ ve Türkiye'den gelen tehditleri katlayacağını” savunan Şahin, “Amerikan birlikleri koşullara bağlı olarak çekilecek olursa doğal olarak biz de halkımızın çıkarlarını ve bölgenin düzenini göz önünde bulunduran planlara yöneleceğiz.” diye konuştu. Bu planların Suriye Ordusu'yla uzun vadeli bir işbirliğini içermediğine vurgu yapan Şahin, Suriye Ordusu'nun DEAŞ'a karşı savunma kapasitesinin bulunmadığını iddia etti.
SDG'YE GÜVENCE VE F-16
ABD Senatosu'nun kilit ismi Chris Van Hollen, geçen günlerde Türkiye'ye F-16 tedariki konusunda Başkan Biden'dan Ankara'nın davranışlarına yönelik bazı güvenceler aldığını söylemişti. F-16 tedarikini bu güvenceler karşılığında engellemeyeeğini söyleyen Van Hollen, şu ifadeleri kullanmıştı:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriyeli Kürt müttefiklerimize yönelik devam eden saldırıları, Doğu Akdeniz'deki saldırgan eylemleri ve Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'a yönelik askeri saldırılarını desteklemede oynadığı rol konusunda ciddi endişelerim var. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kuzeydoğu Suriye'de Suriye Demokratik Güçleri'ne yönelik saldırılarından derin rahatsızlık duymaya devam ediyorum; ancak Biden Yönetimi bana, SDG ile birlikte çalışan ABD güçlerine yönelik tehdit de dâhil olmak üzere bu saldırılara yönelik güçlü itirazlarını dile getirmeye devam edecekleri konusunda güvence verdi ve DEAŞ'ı yenilgiye uğratma kampanyamızda mızrağın ucu olarak görev yapan bu önemli ortağı destekleme konusundaki kararlılıklarını bir kez daha teyit etti. Ayrıca yönetim, ortaklığımıza yönelik Amerikan taahhüdünün azaldığı yönünde dile getirilen endişeleri gidermek için de SDG'ye bu taahhüdü daha açık bir şekilde ileteceklerini söyledi. Brifing sırasında yönetimden aldığım bu güvenceler ve ek bilgiler ışığında, ortak bir onaylamama önergesi sunarak F-16'ların Türkiye'ye satışını engellemeyeceğim. Bununla birlikte, bu ve diğer kilit konulardaki güvencelerine ilişkin olarak idare ile düzenli iletişim halinde kalmaya devam edeceğim. Önümüzdeki haftalarda ve aylarda Türkiye'yi yakından izlememiz gerektiği açıktır.”
KONGRE RAPORUNDA SDG ŞARTI
Türkiye'ye F-16 satışıyla ilgili “Kongre Araştırma Servisi” tarafından hazırlanan 31 Mart 2023 tarihli raporda da TSK'nın Suriye'nin kuzeyine yeni bir kara harekatı yapması durumunda satışın durdurulacağı belirtilmişti. “Türkiye'nin Suriye'de yeni bir askeri kara harekatı başlatması veya F-16'ları SDG/YPG'ye karşı kullanması durumu, Yönetim ve Kongre'nin Türkiye'ye ve önerilen F-16 satışına yönelik hissiyatını etkileyebilir.” denilen raporda, SDG/YPG'nin “on yıllardır Türkiye ile çatışan ve ABD tarafından terör örgütü olarak tanımlanan PKK ile bağlantıları olduğu” da açıkça belirtilmişti. Rapora göre F-16'nın üreticisi Lockheed Martin'in Güney Carolina'daki fabrikasında ayda 4 adet F-16 üretilebiliyor. Mevcut siparişler dikkate alındığında Türkiye'ye yeni F-16 Blok 70'lerin 3 yıldan önce teslim edilmesi beklenmiyor. Bu 3 yıllık süreçte ise Türkiye'nin “ABD çıkarlarına karşı fiiller işlemesi” durumunda tedarik sürecinin durdurulabileceği kaydediliyor.
KOALİSYON'DAN ASKERİ SEVKİYAT
ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon, Suriye'nin kuzeyinde terör örgütü PKK/PYD'nin işgal altında tuttuğu bölgede yer alan üslerine 80 araçtan oluşan büyük bir askeri sevkiyat yaptı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) bildirdiğine göre Uluslararası Koalisyon, PKK/PYD'lilerin bulunduğu bölgedeki üslerine dev bir sevkiyat yaptı. Haberde 80 araçtan oluşan ve ABD zırhlılarının yanı sıra askeri ve lojistik teçhizat ve mühürlü kutular bulunan sevkiyatın Kuzey Irak'tan Haseke ve Deyrezor'da bulunan üslere aktarıldığı kaydedildi. Bölgeye gönderilen silah ve mühimmatın önce ABD üslerine getirildiği, ardından terör örgütü üyelerine dağıtıldığı biliniyor. Diğer yandan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, dün Koalisyon güçlerine ait 18 askeri aracın Deyrezor'da devriye yaptığını, konvoya SDG'ye ait araçların da eşlik ettiğini duyurdu.
PKK YALVARIYOR
PKK'nın yayın organı ANF'de geçen hafta yayınlanan “ABD’nin Ortadoğu’daki Tartışmalı Varlığı, Olası Rojava Senaryoları” başlıklı yazıda, terör örgütü adeta ABD'ye “ayrılma” diye yalvarıyordu. Yazıda, şu ifadeler yer alıyordu:
“ABD’nin Irak ve Suriye’den çekilmesi DEAŞ ile mücadelede ciddi sıkıntılar yaratacağı gibi, Ortadoğu’daki psikolojik üstünlüğü İran’a kaptırması anlamına da gelecektir. Bu da bölgesel güç dengesinde ibrenin Rusya ve İran lehine kayması demektir. Elbette bunun sonuçları olacaktır. Türkiye hep elini ovuşturarak beklediği gibi, Rojava’yı işgal ve ilhak emellerini gerçekleştirmek isteyecektir. Çıkarlar hangi coğrafyada ve hangi konularda çakışıyorsa siyasi ilişkiler de ancak o oranda kuruluyor. ABD ile SDG ilişkileri DEAŞ ile mücadele çerçevesinde kurulan taktiksel ilişkilerden öteye geçmemiştir. Stratejik dostluk ilişkisi demek abartılı bir yaklaşımdır. ABD, kendi ülke çıkarları el verdiği oranda Suriye’de vardır. Çıkarına uygun olmadığı zaman kalmasına da gerek yoktur. Nitekim Donald Trump döneminde Suriye’den çıkma kararı alındı ve kısmi çıkış da gerçekleşti. 2024 başkanlık seçimlerinde olası iktidar değişikliğinde ABD’nin Suriye politikalarında bir değişim tekrar yaşanabilir. Türkiye’nin işgal saldırıları da gündeme gelebilir.”