Türk lirası baskı altında fiyatlar yatay seyrediyor
Seçimin ardından döviz fiyatlarındaki hareketler ve ödemeler dengesi finansmanının nasıl ikame ettirileceği yakından izlenecek. Çarşı pazardaki fiyatlarda ise son iki haftada gözle görülür bir değişim yaşanmadı.
Türkiye yoğun geçen bir seçim maratonunu daha geride bıraktı. Bundan sonra merak edilen ise yeni kabinenin hangi isimlerden oluşacağı ve politika setinde ne tür değişiklikler yapılacağı. Döviz fiyatlarında gözlenen yukarı yönlü baskının ilave dış kaynak bulunamaması durumunda küçük çaplı bir devalüasyona yol açacağı öne sürülüyor. Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Baş Ekonomisti Robin Brooks, Twitter hesabından paylaştığı tabloda, “14 Mayıs'taki ilk tur seçimden bu yana piyasalar ne yazık ki Türk lirası konusunda çok daha olumsuz hale geldi. Geçen yıl boyunca ne kadar değer kaybı baskısı oluştuğu göz önüne alındığında, konsensüs şimdi liranın yüzde 10 ile 15 arasında bir değer kaybetmesini bekliyor.” dedi.
REZERV ALDATMACASI
Son günlerde sosyal medyada ise dolara yüzde 30-35 faiz verildiğine yönelik paylaşımlar söz konusu. Yine bu paylaşımlara Merkez Bankası rezervlerinin eksi bakiyeye düştüğü, ithalat yapılacak döviz stoğu kalmadığı ve daha önce Merkez Bankası'nın Kapalıçarşı'dan döviz topladığı gibi iddialar da ekleniyor. Öncelikle rezervler konusunda kamuoyunun yanıltıldığını belirtelim. Net rezerv dünyada kabul gören bir durum değil. Merkez Bankası'nın varlıklarından yükümlülüklerini düşerek hesaplanan net rezerv Türk ekonomisinin riskli göstermek üzere uydurulan bir çıkarım. Oysa rezerv kompozisyonunda her zaman brüt rezerv dikkate alınır ve yıllardır eksi rezerv diye davul çalınmasına karşın bir ödemeler dengesi krizi yaşanmadı. Nitekim Aydınlık yazarı Serhat Latifoğlu, net rezerv konusuna daha önce köşesinde açıklık getirdi.
ÖDEMELER DENGESİ NE OLACAK?
Elbette bu durum ödemeler dengesi finansmanında herhangi bir zorluk olmadığı anlamına da gelmiyor.
Seçimlerin ardından ülkenin iki önemli ekonomik meselesinden biri enflasyon iken diğeri de ödemeler dengesi finansmanı olacak. Bu noktada ithalatın finansmanı ve dış borç çevrimleri için ilave kaynak ihtiyacı gündeme gelecek. Türkiye geçen 1.5 yıllık süreçte artan emtia fiyatları yüzünden ve son dönemde TL'nin baskılanması ile ithalat fiyatlarının ucuz kalması sayesinde yüksek dış açıklar vermeye başladı. Yaz aylarının gelmesi ve turizm gelirlerinin artması ile bu açığın daralması böylece ödemeler dengesi finansmanının rahatlaması beklenebilir.
TİCARET ORTAKLARI SESSİZ KALMAZ
Türk ekonomisine yönelik kendini gerçekleştiren kehanet gibi mütemadiyen kriz senaryoları çizen çevreler ise ekonomik aktörlerin davranışlarını etkilemeye çalışıyorlar. Dolara yüzde 30-35 faiz verildiği iddiaları ise doğru değil. Döviz mevduatları DTH adı verilen hesaplarda tutuluyor. Bu hesaplarda faiz dolar için genelde yüzde 5.5 civarında. Dövizden dönüşümlü hesaplarda ise bankalar mudi sahiplerini bu alana yönlendirmek için ilave nemalandırmalar yapıyorlar. Bu nemalandırmaların vade sonunda sağlayacağı getiri hesap edilerek “dolara yüzde 35 faiz” diye davul çalınıyor. Burada bankaların üzerine ciddi bir yük bindirilmiş durumda. İlave dış kaynak tesis edilememesi durumunda ağır bir faturanın çıkması muhtemel. İthalat yapılacak döviz stoku kalmadığına yönelik iddialar ise dış ticaretin nasıl işlediğini bilmeyenler ortaya attığı bir iddia. 250 milyar dolar ihracat yapan ve 80 milyar dolarlık hizmet geliri sağlayan, 350 milyar dolara yakın ithalat yapan bir ülkenin dış ticaretini duraklatacak bir ödemeler dengesi krizine girmesi ülkenin ticaret ortakları açısından da büyük bir sorun. O bakımdan bu finansmanın sürdürülmesi noktasında ticaret ortaklarının da inisiyatif alabileceği hesaba katılmalı.
MARKET SEPETİ UCUZLADI
Ülkenin seçimler sonrası eğilmesi gereken en büyük sorunlardan biri de hayat pahalılığı krizi. 14 Mayıs seçimleri öncesi pazar sepetinde yer alan 29 asgari ürünü incelemiş ve bir yıllık fiyat artışının yüzde 89.4 olduğunu tespit ettik. Aynı ürünlerin son iki haftadaki değişimine bakalım: (Yandaki tablo)
Yukarıdaki 29 asgari ürünlerden (en düşük fiyatları bulmaya çalıştık) oluşan sepetin 14 Mayıs günü Carrefour sanal markette 1.303,68 TL'ye dolduğunu görüyoruz.
Dün itibarıyla ise 1.219,27 TL'ye doluyor. Bazı ürünlere zam gelirken çoğu ürünün fiyatının sabit kaldığı, bazı grupların ise arttığı görülüyor. Son iki haftada yazın da gelmesi ve bazı ürün çeşitlerinde daha uygun fiyatlı ürünlerin pazara inmesi sayesinde fiyatların bir miktar gerilemesi dikkat çekiyor. Bu fiyat düşüşünde zeytin ve beyaz peynir çeşitlerinin markette bulunmasın etkisini gözleniyor. Bu bakımdan esasen fiyatların son iki haftada gözle görülür bir şekilde oynamadığını söyleyebiliriz.
Ekmek 200 gr: 4.90 TL – 4.90 TL
Çay (turist) 1 kg: 79.50 TL – 79.50 TL
Şeker: 24.50 TL – 24.50 TL
Tuz 750 gr: 3.75 TL – 3.75 TL
Ayçiçek yağı (Biryağ)
1 lt: 39.95 TL – 39.95 TL
Makarna 1 kg: 20 TL - 25 TL
Domates kg: 29.90 TL- 29.90 TL
Biber kg: 15.90 TL – 16.90 TL
Patlıcan kg: 19.90 TL – 9.90 TL
Patates kg: 14.90 TL – 14.90 TL
Soğan kg: 24.90 TL – 7.99 TL
Salça 830 gr: 34.50 TL – 34.50 TL
Hazır çorba kg: 110.7 TL – 112.5 TL
Mercimek kg: 23.90 TL – 24.50 TL
Nohut kg: 28.90 TL- 31.50 TL
Kuru fasulye kg: 55.90 TL – 55.90 TL
Bulgur kg: 15.50 TL – 15.50 TL
1 litre su: 2.75 TL – 2.75 TL
Elma kg: 19.90 TL – 19.90 TL
Portakal kg: 16.90 TL – 12.95 TL
Limon kg: 18.90 TL – 18.90 TL
Un kg: 19.50 TL – 19.50 TL
Pirinç kg: 43.50 TL – 39.50 TL
Süt: 15.80 TL – 16.90 TL
Kıyma kg: 300 TL – 301.90 TL
Yoğurt: 36.50 TL – 32.90 TL
Beyaz Peynir: 179.90 TL – 149.90 TL
Zeytin: 99.90 TL – 69.95 TL
Yumurta adet: 2.63 TL – 2.63 TL