05 Temmuz 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Seçim sonrası Fransa’yı bekleyen siyasi kriz

Fransa’da seçime az bir süre kala cepheler netleşiyor. Milliyetçilerin Milli Birlik Cephesi’ne karşı Atlantikçiler Yeni Halk Cephesi’ni kuruyor. Macron’un tek başına hükümet kurmayacağı beklenirken, hükümet kurmada ülkede bir krizin işaretleri gözüküyor

Seçim sonrası Fransa’yı bekleyen siyasi kriz... Fransa seçime nasıl gidiyor? Macron tek başına hükümet kurabilir mi?
A+ A-
ALİ RIZA TAŞDELEN

Fransızlar haftaya bugün, 30 Haziran Pazar günü genel seçimlerin birinci turu için sandığa gidecek. İkinci tur ise 7 Temmuz’da. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldığı yenilginin ardından Meclis’i feshederek erken seçim kararı almıştı.

Avrupa seçimlerinde Atlantikçi Macron’un ve sosyal demokratların listelerinin aldığı oyun toplamından daha fazla oy alan Milliyetçilerin zaferle çıkması ve Cumhurbaşkanının sonuçların açıklanmasından bir saat sonra Meclis’i feshederek erken seçim kararı alması Fransa’yı V. Cumhuriyete görülmemiş bir siyasi krize sürükledi. Atlantik’in her iki cephesi de Milliyetçilerin iktidara gelmeni önlemek için harekete geçti.

Genel seçimler için 3 cephe oluşmuş durumda: Milliyetçilerin “Milli Birlik Cephesi”, Sosyal Demokratların “Yeni Halk Cephesi” ve Macron’un “Merkez sağ cephesi”. De Gaulle geleneğinin Cumhuriyetçiler partisi ise ikiye bölünmüş durumda; Genel Başkan Éric Ciotti Ulusal Birlik partisi ile hareket etme kararı aldı. Fransız Senatosu Başkanı Gérard Larcher’in başını çektiği diğer parça ise seçime ayrı girme kararı aldı. Aslında seçimlerde iki cephe karşı karşıya: Bir tarafta Milliyetçiler, diğer tarafta sağlı sollu Atlantikçi neoliberal ve savaş yanlısı partiler.

SEÇİMLERİN FAVORİSİ MİLLİYETÇİLER

Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı ve Başbakan adayı Jordan Bardella İrili ufaklı tüm milliyetçi parti ve grupları “Milli Birlik Cephesi”nde birleştirmeyi hedeflediklerini ve iktidara geldiklerinde geniş tabanlı bir “Milli Birlik Hükümeti” oluşturacaklarını şimdiden ilan ettiler.

Marine Le Pen’in Ulusal Birlik partisinin seçim programının merkezinde Atlantikçilerin iddia ettiği gibi “göçmen sorunu” değil, halkın alım gücünü artırmaya yönelik acil talepler ve Ukrayna’ya silah sevkiyatının durdurulması bulunuyor. İlk icraat olarak, mezarda emekliliği dayatan Macron’un emeklilik reformunu yürürlükten kaldırma sözü verdiler. Enerji kriziyle ortaya çıkan hayat pahalılığına karşı acil olarak yüzde 20 olan Elektrik, gaz ve akaryakıtın KDV’sini yüzde 5,5’e indirmeyi taahhüt ettiler. Avrupa Komisyonu ile elektrik fiyatlandırma kurallarından muafiyet için “derhal” müzakerelere başlayacağını ve bunun “faturaları yüzde 30 oranında düşüreceğini” ifade ediyorlar. Bardella bu tedbirleri finanse etmek için büyük patronlara yönelik vergileri artıracaklarını, Fransa'nın AB bütçesine katkısını 2 milyar Avro azaltacaklarını açıkladı.

Bardella’nın açıklamalarından daha önce savundukları katı göçmen politikalarını yumuşattıkları görülüyor. Seçim programında “göçün kontrol altına alınacağına” bulunuyor ama göçmenlerin sosyal haklarına ve günlük yaşamlarına ilişkin bir ayrıntı verilmiyor.

MİLLİYETÇİLERE KARŞI ATLANTİKÇİ ‘YENİ HALK CEPHESİ’

Melanchon’un lideri olduğu La France Insoumise (LFI), Sosyalist Parti (PS), Fransız Komünist Partisi (PCF), Ekolojistler (EÉLV), AP seçimlerinde Sosyal Demokratların liste başı adayı Sorosçu, kimine göre “Amerikan ajanı” Raphaël Glucksmann’ın partisi Place Publique (PP) ve Troçkist Nouveau Parti Anticapitaliste (NPA) gibi kendilerini “sol” olarak gören partiler bir araya gelerek “Yeni Halk Cephesi”ni kurdular.

Neden “yeni” Halk Cephesi? Çünkü 1936’da Komünist Enternasyonal’in desteklediği ve Fransız Komünist Partisi’nin önerisiyle, yükselen faşizme karşı bir “Halk Cephesi” oluşturulmuştu. Aynı adı kullanarak o dönemle paralellik kuruyor ve bugün “yükselen aşırı sağa ve faşizme karşı” bir cephe oluşturduklarını söylüyorlar. Halbuki o dönemin uluslararası şartları ve Fransa’nın içinde bulunduğu siyasal durum farklıydı.

Bugün en sağından en soluna Atlantikçi sosyal demokratların oluşturduğu cephenin tek hedefi iktidara yürüyen Milliyetçilerim önünü kesmek. Sosyalistlerin ve Ekolojistlerin Amerikancılığı tescilli. Troçkistleri ele almaya değmez. Cephenin en sağında Sorosçu Glucksmann ve en solunda Melenchon bulunuyor.

Glucksmann cepheye katılırken kendi şartlarını kabul ettirdiğini açıkladı: Ukrayna'ya silah sevkiyatı, Ukrayna'nın sınırları ve Ukrayna direnişine tereddütsüz destek, Avrupa’ya entegrasyon konularında taahhüt almış. HAMAS’ın “7 Ekim saldırılarının… açıkça terörist olarak tanımlanması gerektiğini" kabul ettirdiğini söylüyor. Ukrayna savaşında Rusya’ya yakın, ABD ve NATO karşıtı, HAMAS’a terörist demeyen ve Filistin davasına Fransa’da sahip çıkan Sol Sosyal Demokrat Melanchon’un Cephe’nin oluşması için tüm bu doğru politikalardan taviz verdiğini görüyoruz.

Diğer dikkat çeken bir gelişme de eski cumhurbaşkanlarından Sosyal Demokrat François Holland’ın da bu cepheden aday olması. Hollande 13 Haziran'da TF1 televizyonunda yaptığı açıklamada Halk Cephesi “Avrupa yönelimini ve Fransa'nın NATO'daki varlığını teyit etmelidir” dedi.

Bu tablo içinde Yeni Halk Cephesi’nin, Halkın alım gücünün yükseltilmesi için, ücretlerin artırılması, enerji fiyatlarının düşürülmesi, emeklilik reformunun iptal edilmesi vb. vaatlerinin hiçbir anlamı yoktur.

MACRON’UN İŞİ ZOR

Macron’un Meclis’i feshetme kararına kendi partisi içinden de büyük tepki geldi. Yaptığı açıklamalarda iktidarda olduğu son 7 yılda nasıl başarılar elde ettiğini anlatıp duruyor. Ortada bir başarı yok. Afrika’da yenildi ve kovuldu. Ukrayna savaşında ABD’nin yanında durarak Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar sonucu ülkesini tarihinde görülmemiş bir enerji ve ekonomik krize sürükledi. Filistinlilere soykırım uygulayan İsrail’e destek verdiği gibi Filistin direnişini savunanlara karşı baskı uyguladı. Bütün bu Atlantikçi ve neoliberal politikalarına karşı Sarı Yeleklilerin muhteşem mücadelesi ve emeklilerin direnişi ile karşılaştı.
Macron’un Cumhurbaşkanlığı çoğunluğu ittifakının, 2017’de 308 milletvekili vardı. Bugün 254 milletvekili olan Macron’un bu seçimlerde yarısını kaybedeceği ve 100 milletvekilinin altına düşeceği değerlendirmeleri yapılıyor.

SEÇİM SONRASI BELİRSİZLİK VE SİYASİ KRİZ BEKLENİYOR

Yapılan anketlerde Ulusal Birlik’in yüzde 33 ila 35 arasında bir oyla 200-254, Yeni Halk Cephesi’nin yüzde 28 ila 30 arasında 190-235, Macron’un Merkez Birliğinin yüzde 18 ila 20 arasında 70-100 milletvekili çıkaracağı değerlendiriliyor. Hükümeti kurmak için ise en az 289 milletvekiline ihtiyaç var.

Ulusal Birlik Partisinin birinci parti olacağı kesin gibi görünüyor. 2. Turda Ulusal Birlik adayları ile Yeni Halk Cephesi adayları karşı karşıya kalacak. Bu durumda hem Yeni Halk Cephesi’nin hem de Macron’un Merkez Sağ Cephesinin seçmenleri Ulusal Birlik adayının karşısındaki adaya oy verecekler.

Observateur Continental, “Macronizm çöküyor: Fransa'nın liderliğinde Avrupa sağa kayıyor” diye başlık atarken, Aynı haber sitesinde Pierre Duval “Macron’cu blok ve aynı zamanda Cumhuriyetçiler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır” diyor.

Bugünden seçim sonrası senaryolar tartışılıyor.

Birinci senaryo: Ulusal Birlik Partisinin mutlak çoğunluğu sağlarsa bir “Cohabitation-birlikte yönetme” durumu yaşanacak. Macron hükümeti kurma görevini Bardella’ya vermek zorunda. Yarı Başkanlık sisteminde Yürütme hükümette olacak ama geleneksel olarak diplomasi ve savunma üzerindeki kontrol Macron’da olacaktır. Bu durumda Rusya ve Ukrayna konusunda anlaşamayacaklar. Yasama yetkisi ise Meclis’te fakat yeni bir yasa da cumhurbaşkanının onayından geçmesi gerekiyor.

İkinci senaryo: Hiçbir parti mutlak çoğunluğu sağlamadığı durumda, Cumhurbaşkanı hükümeti kurma görevini en çok oy alan partiye verecektir. Bu durumda da ancak azınlık hükümeti kurulabilir. Ulusal Birlik bugünden bir azınlık hükümeti kurmayacağını ilan etti. Çünkü diğer gruplar çalışmasını önleyecek ve bir gensoruyla hükümeti düşürebilecektir.

Üçüncü senaryo: Ortaya bir hükümet krizi çıkacaktır. Anayasaya göre cumhurbaşkanının 1 yıl boyunca Meclis’i feshetme yetkisi yok. Bu durumda Macron’un istifası veya Mecliste üçte iki çoğunlukla düşürülmesi gündeme gelebilir. Diğer bir olasılık Macron bir yıl sürecek bir teknokrat hükümeti kurabilir, sonra da Meclis’i feshederek yeniden seçime gidilebilir.

Hangi senaryo gerçekleşirse gerçekleşsin seçim sonrası Fransa’yı sarsacak ve iç savaş görüntülerine sahne olacak bir siyasi kriz bekleniyor.

Fransa Emmanuel Macron Avrupa Avrupa Parlamentosu (AP) Marine Le Pen