Şehit çocukları için eserlerini getirdi

Hayatı boyunca binin üzerinde resme imza atmış Sabahat Al Rashdan’ın sergisi, önceki gün açıldı. Birçok sarayda kraliyet ailelerinin portrelerini çalışması sebebiyle "Sultanların Ressamı" olarak anılan 85 yaşındaki Sabahat Al Rashdan, şehit çocukları yararına Milli Saraylar Saray Koleksiyonları Müzesi Dolmabahçe Sarayı'nda sergi düzenledi. Serginin organizasyonunu üstlenen küratör Mihriban Öztürk, serginin hayata geçme macerasını Aydınlık’a anlattı. Büyük zorluklarla Ürdün’den getirildiğini söylediği eserler için, “Biz rahat evlerimizdeyken, vatanı için canından olmuş tüm kardeşlerimizin evlatları için geldiler” dedi. Evliliğinden dolayı gittiği Ürdün'de uzun yıllar yaşayan ve Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun hayatta olan son öğrencilerinden olan Rashdan'ın sergisi, tarihçi, yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın da katılımıyla sanatseverlerle buluştu.

Ressam Rashdan, serginin açılışında, 49 yıldır yurt dışında yaşadığını ifade ederek, "Ana vatanım burnumda buram buram tüttü. Eserlerimi satmazdım, saraylara resim yapardım sadece ama son eserlerimi buraya getirerek şehit çocuklarının eğitimi için hazırladım. Allah nasip eder eserlerimiz satılırsa biz yan gelip yatarak yaşarken bu vatan için canlarını veren şehitlerimizin çocuklarına bağışlayacağız gelirleri." dedi. 30 eserin bulunduğu "Sultanların Ressamı Dolmabahçe Sarayında" sergisi, 26 Eylül'e kadar ziyarete açık olacak.

‘MÜZELER ESER SATIN ALSIN’

Rashdan, sergi adına koleksiyonerlere ve müzelere çağrıda bulunarak, "Benim eserlerim ekseriyetle zaten müzelerdedir. Buradan Sabancı Müzesine, İstanbul Modern Müzesi gibi ilgili yerlere sesleniyorum, bu sergiden eser satın alarak şehit çocuklarına minnetlerini gösterebilirler." diye konuştu. İlber Ortaylı'nın sergiye gösterdiği ilgiden dolayı da minnettar olduğunu dile getiren Rashdan, sergide Sultan Reşad'ın torunu olan Mihrimah Sultan'ın kendi imzasının bulunduğu bir portresinin de yer aldığını belirtti.

Ortaylı da serginin aslında 3-5 yıl önce yapılması için girişimde bulunduklarını aktararak, "Sabahat Hanım, Ürdün'de yaşayan Kafkas asıllı bir Türk, uzun yıllar orada yaşadı ve oradaki muhite uyum sağladı. Özellikle portrelerinde gözleri iyi tespit ediyor. Fotoğrafta bu derece etkili olmaz. Ressamlar o ifadeyi daha iyi verebiliyor. Şehit ailelerine bağışlıyor olması da ayrıca memnun edici. Ben beğendim çalışmalarını." değerlendirmesinde bulundu.

Serginin organizasyonunu üstlenen küratör Mihriban Öztürk, Aydınlık’ın sorularını yanıtladı:

• Neden bu dönem?

Güzel bir soru, fakat aslında biz de bunu çok daha önce planlamıştık. 3 yıl önce olması gerekiyordu fakat Sabahat hanımın eşinin ağır sağlık sorunları sebebiyle geçici bir süre askıya alınmıştı. Sonra malum pandemi ve buradayız. Belki de doğru zaman bu zamandı, biz de bilemiyoruz. Ne yalan söyleyeyim, iyi de oldu. Sezona hoş bir merhaba diyeceğiz. Umarım herkese dokunur, iyi gelir. Çünkü son dönemde yaşadığımız onca tatsız hadiselerden sonra böyle faydalı, önemli bir etkinliğin hepimize iyi geleceğini düşünüyorum. Sanat, her yönüyle, iyileştirir, birleştirir, umut olur. Bu bilinçle Sabahat hanım da, onca ağır sağlık sorunları yaşamasına rağmen bu projeye olan inancını ve bağlılığını asla bırakmadı. Ondan aldığım güçle ben de bu projede yanında oldum.

• Şehit çocukları yararına sergi açma fikri nasıl ortaya çıktı?

Sabahat hanım ile olan tanışıklığımız beş yıl öncesine dayanıyor. Ben bildim bileli eserlerinin gelirlerini şehit ailelerine, çocuklarının eğitimine bağışlayarak veya benzeri niyetlerle bir proje yapalım diyordu. Dedim ya zaman… Demek ki en ihtiyacımız olan zaman bu zamanmış. Umarım sergi, gerçek amacına ulaşan bir zamanda açılmış olsun.

• Sergi mekanı olarak Dolmabahçe Sarayı nasıl belirlendi?

Sabahat hanımın, Amman’da iken çok fazla Türk dostları vardı. En önemlilerinden bazıları da Sultan Reşat’ın torunlarından Şehzade Ömer Fevzi ile Mihrimah Sultan’dır. Hatta Mihrimah Sultan’ın gelini prenses Vicdan kraliyet müzesinin kurucusudur. O aileye olan yakınlığına, sevgisine, saygısına ve anılarına hürmeten bir sergi yapmak, hatta İstanbul’da yapmak istemesiyle sergi mekanına karar verilmesinde büyük rol oynadı. Taşlar yerine oturuyordu aslında. Önce Türk şehit evlatları, sonra Mihrimah Sultan’ın kendisine ve ailesine olan sevgisi… Bu iki proje ancak bu kadar anlamlı bir organizasyonla bir araya getirilebilirdi.

• Projenin hayata geçmesi nasıl oldu?

Prof. Dr. İlber Ortaylı ile Amman’da bir etkinlikte karşılaşıp planından kendisine bahsetmesi ve hocamızın kendisini yönlendirmesiyle bugün bu serginin ilk temelleri atılmış oldu. Uzaktan bakınca aslında her şey bugün için tasarlanmış gibi değil mi? Tabi uzunca bir zaman işin içinde olup da aksi gidince çok şey, bu kadar uzaktan bakamıyoruz tabi. ‘Neden bu kadar aksi gitti, hay aksi, neden böyle oldu, ne olacak şimdi’ gibi telaşa düştüğümüz anlar oldu elbette. Hatta kesin iptal olacak, imkansız dediğimiz çok zamanlarımız oldu. Bu eserler ciddi söylüyorum, samimiyetime inanın bin bir zahmetle bir araya getirildi. Her birinin sorumluluğu da, kıymeti de çok ağır. Bunu bizzat şahit olduğum için rahatlıkla söylüyorum. Biz rahat evlerimizdeyken, vatanı için canından olmuş tüm kardeşlerimizin evlatları için geldiler. Biz de kendilerine yol açtık, yoldaş olduk, sebep olduk, destek olduk. Böyle bir projede var olmak benim için büyük bir onur.

Sabahat Al Rashdan, ülkemizin çok kıymetli sanatçılarındandır. Kendisinin ve amacının hak ettiği değeri görmesini diliyorum.

RESSAM SABAHAT AL RASHDAN

İzmir'de 1936 yılında doğan Sabahat Al Rashdan, 1965 yılında İstanbul Üniversitesi'nde resim eğitimi alırken tanıştığı jeoloji mühendisi Ürdünlü Mahmut Al Rashdan ile evlendi. Ürdün'de yaşamaya başlayan Al Rashdan, burada Suudi Prensesi Besma'dan, Osmanlı Padişahı Sultan Reşad'ın torunu Mihrimah Sultan'a, Ürdün Kralı Abdullah'ın eşi Kraliçe Rania'dan, eski kraliçe Nur'a kadar çok sayıda sultanın yağlı boya portrelerini yaptı.