Sel nedeni insanların doğaya müdahalesi
Karadeniz’de yaşanan felaketlerin nedenlerini Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Sözcüsü Gazeteci Ömer Şan ve TEMA Vakfı Rize Eski Temsilcisi Nevzat Özer değerlendirdi: Sel nedeni insanların doğaya müdahalesi
Rize ve Ordu’da hafta ortasında etkili olan yağışlar birçok ilçede su baskını, sel ve heyelana neden oldu. 500 binden fazla kişinin etkilendiği felakette 7 kişi yaralandı. Ordu’da heyelana kapılan Bayram Sekmen (56) hayatını kaybetti. Yine Ordu’da vatandaşın bahçesinde bulunan fındıklar sel suları ile birlikte sürüklendi, Karadeniz sahil yolu, asfaltın çökmesi nedeniyle trafiğe kapatıldı. Yine Rize’de önceki gün sabaha karşı ise, şiddetli yağışın neden olduğu heyelan nedeniyle Ardeşen-Çamlıhemşin karayolu ulaşıma kapandı, bazı ev ve işyerlerinin zemin ve bodrum katlarını su bastı, 2 ev tedbir amacıyla boşaltıldı. Heyelan ve su baskınları bölgedeki bazı turizm tesislerinde de hasara neden oldu. Son yıllarda özellikle Hidroelektirik santralları (HES) ve çevre mücadeleleriyle gündeme gelen Karadeniz’de yaşanan felaketler bu tartışmaları yeniden hatırlattı. Karadeniz’de yaşanan felaketlerin nedenlerini Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Sözcüsü Gazeteci Ömer Şan ve TEMA Vakfı Rize Eski Temsilcisi Nevzat Özer ile konuştuk.
‘AZOTLU GÜBRE TOPRAĞIN YAPISINI BOZDU’
Bölgenin sert kayaç ve dik topografyadan oluştuğunu belirten Derelerin Kardeşliği Platformu Ömer Şan, sellerin heyelanların sebeplerinin doğa değil insanlar olduğunu vurguluyor: “Karadeniz sahil yolu, HES projeleri, dere ıslahları, deniz dolgusu, havaalanları ile devam eden deniz dolgusu, patlamaların yapıldığı taş ocakları...” Taş ocakları ve HES (hidroelektirik santralları) tünelleri için dinamitleme yapılmasının yer altı nehirlerinin önünü kestiğini söyleyen Şan, “Bu tüneller sert kayaçların altına giriyor. Bu dinamitlemeler birbirine yapışık sert kayaçların kırılıp ayrılmasına neden oluyor. Bu yapı kırılınca bu bölgede oluşan yer altı nehirlerinin, kalanllarının önü kesilmiş oluyor.” dedi. Yaklaşık 50 yıldır devlet desteğiyle azotlu gübre kullanımının da toprağın yapısını bozduğunu, toprağın birbirine tutunma özelliğini bitirdiğini, kumlaştığını belirtti. Doğu Karadeniz’in yağış rejiminde Mayıs-Haziran ve Ekim-Kasım şeklinde 2 dönem olduğunu vurgulayan Şan, yetkililerin şimdiden gerekli önlemleri alması için uyardı. Şan, Ekim-Kasım döneminde ise toprağın suyu içine çekmek isterken koğan bağlar nedeniyle kaygan zemin oluşturduğunu söyledi.
SU DÖNGÜSÜ BOZULDU
Su döngüsünün önünün sahil yolu gibi çalışmalarla kesildiğini vurgulayan Ömer Şan, şöyle devam etti: “Bir su döngüsü var. Siz o yağmurun düştüğü dereden suyu alıp kilometrelerce tünellere hapsederseniz dogayla ilişiğini keserseniz, bu su döngüsünün önünü kesersiniz. Baraj tipi yaparsanız onu bir bölgeye yığarsınız o yığdığınız yerde kuraklık yapısını değiştirirsiniz ama aşağıları da kurutursunuz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Enerji Bakanlığına bağlı birimler birbirinden habersiz işlemler yaparsa, herhangi bir ölçüm yapılmadan buralarda çalışmalar yapılırsa sonuçta bu tür felaketlerde ahlanıp, vahlanırsınız.”
TAŞ OCAKLARI HEYELANLARA SEBEP OLUYOR
Karadeniz’de çevre mücadelesi denince aklan gelen ilk isimlerden olan TEMA Vakfı’nın önceki Rize Temsilcisi Nevzat Özer de insanların doğaya müdahalesinin afetlere neden olduğunu vurguladı. Deniz suyu sıcaklığının yükseldiğini ifade eden Özer, “Karadeniz’in ince uzun yağışları yerini bir anda bastıran felakete dönüşen yağışlara bıraktı.” dedi. Özer, Karadeniz’de yaşanan sel heyelan gibi felaketlerde çay tarımının Karadeniz’e girmesinin etkisinden de bahsetti. Doğal orman örtüsü yerine, çok fazla kök derinliği olmayan bir kültür bitkisi olan çay tarlalarının ormanlara doğru ilerlediğini belirten Özer, yamacı tutan bitki örtüsü olmayınca yağmurların heyelanlara dönüştüğünü belirtti. Hemen her evin kapısına kadar giden yol çalışmalarının da suyun doğal akışını bozduğunu söyleyen Özer, bir süre sonra toplanan suların kütleleri kopartacak doyuma ulaştığını ifade etti.