Sevimli hayalet
1848’in Şubat ayı, yer Londra. Bir kitap basılıyor; “Komünist Manifesto” Kitapta geçen bir cümle; “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor” Kitaba göre hayaletin adı “sosyalizm” Günümüzde o “hayalet” bütün dünyada dolaşıyor. Olgular sabit.
Kapitalizmin başkenti neresi? New York.
Valisi ne dedi? “Özellikle sağlık alanında kamucu olmak lazım”
İtalyanların yardımına kim koştu? Çin ve Küba.
Sırbistan lideri ne dedi? “Bize AB’den hayır yok, kardeşimiz Çin’den destek bekliyoruz. Çin ne yaptı? Hem malzeme, hem doktor gönderdi.
Türkiye Cumhuriyeti hangi ülkeyle ortak çalışıyor? Çin Halk Cumhuriyeti’yle. İlaç, tanı kiti hatta yakın zamanda alkol bile gelecek Çin’den. Dikkat edin, kolonya değil, dezenfektan değil, alkol. Yani hammadde gelecek, biz üreteceğiz. Avrasya ikliminde işbirliği böyle yürüyor. Bağımlılık yok, dayanışma var. Dünya endişe etmesin, Avrasya ikliminde virüs yaşamaz.
“Ekonomi battı”, “virüsten sonra yandık”, “aç kalacağız”, “buhran yıllarından kötüsü geliyor” diyenlere bakmayın onlar esasen hayaletten korkuyor. Oysa gezen hayalet, sevimli hayalet. O meşhur çizgi film karakteri olan “casper” gibi iyilik yapan, kötülerle savaşan hayalet. Elbette korkanlar var. Kimler? Finans ekonomisinin baronları, kan emiciler, “serbest piyasa” diyerek emekçinin hakkını yiyen vurguncular. Korkarlar elbet çünkü artık çalışanın kazandığı, üretenin beslendiği, kaynak sahibi ülkelerin bağımsız olarak zenginleşeceği döneme giriyoruz. Her çocuk şeker yiyebilecek artık, elmas madenlerinin üstünde açlıktan kemikleri sayılan çocuk, kakao toplayan ama çikolatanın tadını bilmeyen çocuk da mutlu olacak. Tarihin cilvesine bakın; en iyi çikolata ve elmas borsası Brüksel’de. “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor” diyen adam da Brüksel’de sürgündü. Şimdi o geniş meydana bakan evin duvarları biraz ısınır herhalde. “Bir musibet, bin nasihatten evladır” demişler ya, tam da öyle. Bırakın baronlar korksun. “Sevimli hayalet” iyilik dağıtmak için dolaşıyor.