22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şevket Rado’ya yazdığı mektuptan izi sürüldü: 77 yıl sonra gelen ilk kitap

Melih Cevdet Anday’ın, 1946'da tefrika edilen ilk romanı Barem Kanunu Şevket Rado’ya yazdığı bir mektuptan izi sürülerek ortaya çıkarıldı ve 77 yıl sonra ilk kez yayımlandı.

Şevket Rado’ya yazdığı mektuptan izi sürüldü: 77 yıl sonra gelen ilk kitap

Şiirin yanı sıra edebiyatın pek çok türünde eserler veren Melih Cevdet Anday’ın kendi adıyla yayımladığı ilk romanı Aylaklar‘ın (1960), ardından gelen Gizli Emir (1970), İsa’nın Güncesi (1974), Raziye (1975) romanları da edebiyatımızın büyük klasikleri arasında yer edinir.
Bugüne kadar ilk romanı olarak kabul edilen Aylaklar’dan önce Anday'ın, 1946'da tefrika edilen Barem Kanunu romanı olduğu ortaya çıktı. Roman, Everest Yayınları tarafından okurlarla buluşturuldu.

TEFRİKA NASIL ORTAYA ÇIKTI?

“Muhtemelen Barem Kanunu’nu Anday bile unutmuştu; en azından kendi adıyla tefrika ettiğini unuttuğu kesin” diyor Eyüp Tosun.
Yayınevi’nden yapılan açıklamada; Eyüp Tosun’un araştırmanın, Anday’ın Şevket Rado’ya yazdığı bir mektubundaki şu satırları okuması ile başlıyor; “Ben İstanbul’dan döndükten sonra şu mahud Barem Kanunu’nu Ankara’da yeni çıkmaya başlayan Başkent adlı bir dergide tefrika ettim. Ama on beş yirmi tefrika sürdü, sonra şimdi burada anlatması çok uzun ihtilaflar yüzünden kesmeye mecbur oldum. Yalnız sana şunu söyleyeyim: Romanım çok istediğim gibi oldu. Zevkine, bilgisine güvendiğim bir iki dostumdan da çok teşvik gördüm.”
Bu tarihi bile olmayan mektuba dayanarak dönemin gazetelerini ve dergilerini taramaya başlayan Tosun, merakı ve kararlığı ile karanlıkta yolunu buluyor ve 73 sayı yayımlandıktan sonra isim değiştiren Başkent gazetesinin 3 Ekim Perşembe 1946 tarihli ilk sayısında o satırları buluyor; “Roman 1 – Barem Kanunu.”Şevket Rado’ya yazdığı mektuptan izi sürüldü: 77 yıl sonra gelen ilk kitap - Resim : 1

ADINI KUNUNDAN ALIR

Barem Kanunu, ismini 1929 yılında çıkarılan 1452 sayılı kanundan alıyor. Devlet memurlarına kadro derecesine göre ödenen ücret miktarını ifade eden barem, geniş anlamda kadro derecelerine göre belirlenen ücret listesini ifade ediyordu.
Memurların maaş tutarlarının sınıf ve derecelere göre belirlenmesi temeline dayalı bir uygulama olan Barem Sistemi’nde maaş derece ve tutarlarını içeren çizelge, adını Fransız matematikçi Bertrand François Barreme (1640-1703)’den alıyor.

ANDAY İÇİN YENİ BİR TARİH BAŞLATACAK

Daha otuzlu yaşlarının başındayken yazmaya başladığı Barem Kanunu ile Anday, atmosfer yaratma, karakter inşası ve kurmaca yeteneğinde daha başından ne denli usta olduğunu ortaya koyar.
Anday 1946 yılında henüz otuzlu yaşlarının başındayken giriştiği bu ilk tefrika roman denemesinde, atmosfer yaratma, karakter inşası ve kurmaca yeteneğinde daha başından ne denli usta olduğunu anlamak mümkün.
Barem Kanunu, Melih Cevdet Anday’ın edebî biyografisini sıfırlayarak yeni bir tarih başlatacak nitelikte bir kitap.
Adıyla müsemma bu roman, bir demiryolu memuru olan Nizamettin ve özenle kurgulanan diğer karakterlerin hikâyesi.
Yazar romanda, memuriyet hayatının hiç de dışardan görüldüğü gibi olmadığını söyler ve şöyle devam eder; “Bir gün hiç tanımadığı asık suratlı bir adam odadan içeri giriyor, bütün memurlar asker gibi ayağa dikiliyorlar; sanki hayatları bu adamın dudakları arasındaymış gibi korkudan titreşiyorlardı. Tabii gün geçtikçe yavaş yavaş o da bu memurlara benziyordu. Memuriyetin beğenilecek nesi vardı yani?”

İLK ŞİİRİ VARLIKTA YAYIMLANDI

Melih Cevdet Anday, şiir, tiyatro oyunu, roman, deneme, makale yazarı olarak Edebiyatımızın müstesna isimleri arasında önemli bir yere sahiptir. Lise arkadaşları Orhan Veli ve Oktay Rifat'la birlikte oluşturdukları Garip Akımı ile Türk şiirindeki yenilenmeyi başlatır. Kolları Bağlı Odysseus ile kendine özgü felsefi şiir akımını yaratınca da Garip Akımı'ndan ayrılır.
Edebi hayatına 1936’da Varlık’ta yayımlanan Ukde şiiriyle başlayan Melih Cevdet Anday’ın ismi, Orhan Veli ve Oktay Rifat ile Garip akımının öncüleri arasına yazılır. Ancak Anday’ın, edebiyatımıza en az dizeleri kadar değerli bir mirası daha var: Büyük romanları…
Kendi adıyla yayımlanan ilk romanı Aylaklar’dan (1960) önce müstear isimlerle de çokça roman yazdığı bilinen Anday’ın metinleri, döneminin çeşitli gazete ve dergilerinde yayımlanıyordu.

TAKMA İSİMLE DE YAZDI

1957’de takma adla tefrika edilen Zifaftan Önce, yazarın ilk romanı kabul ediliyordu. Ta ki bugün, 11 yıl daha önce, yazarın kendi ismiyle yayımlanan bir roman, Eyüp Tosun’un emeğiyle yeniden keşfedilene dek.
77 yıl boyunca basıldığı gazete sayfasının dışına çıkmayan, hatta varlığından kimsenin haberdar olmadığı 1946 tarihli Barem Kanunu, Melih Cevdet Anday’ın edebî biyografisini sıfırlayarak yeni bir tarih başlatıyor.
2000’e Doğru dergisinde de yazan Anday, 1971 yılında UNESCO’nun Courrier dergisi onu Cervantes, Dante, Tolstoy, Unamuno, Seferis ve Kawabata düzeyinde bir edebiyat adamı olarak gördüğünü açıklar. Türk edebiyatının bilgesi olarak anılır. İlk şiirlerinin yayımlandığı 1936 yılından, 2002 yılında aramızdan ayrılışına kadar kalemi elinden hiç bırakmadı.

Son Dakika Haberleri