08 Ocak 2025 Çarşamba
İstanbul 14°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şeytanın cinsiyeti nedir?

AYDIN EREL / Tiyatro Sanatçısı - Vatan Partisi İstanbul Sanat Bürosu Başkanı

Şeytanın cinsiyeti nedir?
A+ A-

Okurlarımızın büyük bir kısmı “Şeytanın cinsiyeti mi olur?” diye düşünür.

570 yıl önce Bizanslı rahiplerin, İstanbul, 21 yaşındaki gencecik Sultan 2. Mehmet tarafından kuşatıldığında meleklerin cinsiyetini tartıştığı rivayet edilir. Bizans ölmekte olan bir imparatorluktu. Tıpkı ABD'nin şimdi batmakta olduğu ve uzatmaları oynadığı gibi. Batı hegemonyasının artık mazlum milletler karşısında eski etkilerinin kalmaması ile bu gelişmekte olan ülkelerin toplumsal yapısını silahlı güç yerine uyuşturucu ve LGBTİ+ gibi daha farklı yöntemler kullanarak, yeni cinsiyetler icat ederek alfabede eklemlenebilecek yeni harfleri çoğaltma düşüncesi ile manipülasyonları da artıracaklarının hesabını mı yapıyorlar diye düşünmeden edemiyoruz...

Şeytanın aklına gelmez demeyelim, şeytan imparatorluğu ABD'nin aklına geliyor.

Toplumsal çürüme hegemonyacı güçlerin yıllar içinde geliştirdikleri çeşitli aygıtlar ile her türlü kılıkta ve yapıya bürünerek bir virüs gibi yayılmakta, bazen mutasyona uğrayarak başka bir şekilde toplumlara yayılma emareleri göstermekte.

Türkiye'nin üniter (birlikçi) devlet yapısı emperyalizmi en rahatsız eden unsurlardan biridir. Birlikçi devlet ilkesinin gereği bütün ülke vatandaşlarının üst kimlikli yapı içinde eşit varlıklar kabul edilmesi esas olması ve bütün vatandaşların yasalar önünde eşit olmasına rağmen. Türkiye dışarıdan dayatılan ve içerideki işbirlikçileri eliyle anayasal vatandaşlık kavramı ortaya atarak Türkiye'nin milletleşme yapısını bozmaya dönük düşüncenin ortaya çıkışıdır. Temelinde Türkiye'yi parçalamanın üstü kapalı ifadesi yatmaktadır.

Aristoteles'e göre aile insan neslinin devamını sağlamak ve çocukların ihtiyacını karşılamak için kadın ve erkeğin bir araya gelmesinden meydana gelmiştir. İlkel devlet tarifi aile yapısına dayanır. Devlet büyük bir aile olarak kabul edilir. Aile toplumsal yaşamın merkezinde yer alır. Toplum halinde yaşamanın temelinde toplumsal değerler ve kurallar vardır. Toplumsal değerleri yeni kuşaklara birinci elden aktaran ailedir. Toplumları kaostan ve çöküşten koruyan değerlerin ve kuralların yaşatılmasında aile en önemli kurumdur. Tüketim kültürü ile dayatılan ekonomik yapı ailenin bozulmasına sebep olmaktadır. Sosyo ekonomik sorunlar aile yapısını doğal olarak etkilemektedir. Ancak her şeye rağmen köklü kültürümüzden gelen kazanımlar belli bir direnç göstermektedir. Batı toplumlarındaki gibi aile çözülmeleri burada istedikleri boyutta ve hızda olamamaktadır. Bu engelleri aşma amacı ile LGBTİ+ gibi dışarıdan fonlanan dernekler Truva atı gibi toplum içine sokulmaya, toplumsal insan gibi tanımlarla kimliksizleştirme, cinsiyetsizleştirme faaliyetlerini icra etmektedirler.

Alman edebiyatında çok bilinen bir halk söylencesi olan anonim eser Historia von D. Johann Fausten ilk olarak 1587'de Johann Spiess tarafından Faustbuch adı altında yayınlandı. Bu şekilde artık söylence olmaktan çıkmış yazılı bir metin haline gelmiştir.

Dr. Faus ve Mephisto (Mefisto) yani şeytan hikâyesinin temeli insanüstü güçler karşılığında ruhun şeytana teslim edilmesini işler.

Christopher Marlowe (1564-1593) Doktor Faustus'u 1590'larda yazdı. Dr. Faustus yetersiz insanlığını, büyücülüğün gücü ve bilgisiyle alt etmek isteyerek Mephistopheles’le anlaşma yapar ve insansı ruhunu güç karşılığında ruhunu şeytana satarak güç kazanır.

Ünlü Alman ozanı, oyun yazarı Johann Wolfgang von Goethe (1749-1832) on sekiz yaşında başladığı oyunu 1806de Faust I ve 1832'de Faust II adıyla iki büyük bölüm halinde yazarak seksen üç yaşında ölümünden kısa bir süre önce üçüncü bölümü bitirebilmiştir. Dr. Faust ruhunu şeytana (Mephisto ) satacağına dair ona söz verir. Mephisto beşeri dünya hazlarını vadeder ve bir anlaşmaya varırlar, şeytan Faust’u gençleştirerek dünyayı gezmek üzere onu yanında götürür. Goethe, Marlowe'a göre daha ahlaki bir tavır alır ve Faust şeytana direnen bir insan olarak betimlenir.

Brezilyalı yazar Paulo Coelho, 'Şeytan ve Genç Kadın' adlı benzer bir konuyu cinsiyet değiştirerek işler.

Günümüzde ilk başlarda çok belirgin olmadan bazı rock müzik müzisyenleri bu şeytan işaretlerini kullandılar, şimdi metal müzikte bu artık bir simgesel hal aldı.

'Şeytanın cinsiyeti var mıdır?' sorusunu, asıl 'Ruhunu şeytana satanın cinsiyeti var mıdır?' veya 'Önemi var mıdır?' diye sorduğumuzda bir başka anlam kazanmakta.

Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB) ödüllerdeki “kadın oyuncu” - “erkek oyuncu” nitelemesini kaldırma kararı bu yazıyı yazmamıza sebep oldu. TEB'in bu kararını Vatan Partisi Sanat Büro Başkanı T. Murat Demirbaş, çok somut bir açıklama ile eleştirdi.

Tiyatro insana dayanır. Yani karakterler vardır. Karakter olmayınca tiyatro eseri nasıl olacaktır?

Bir öykü üzerinden, bir oyun yazıldığını düşleyelim. Bir aile düşünelim, kadın, bebek beklemektedir. Bu hamilelik süreci içinde eşi yani kocası ile olan ilişkiler üzerine oyun gelişir. Kadın veya erkek çok başarılı oyun çıkarmıştır. Ödül almaya hak kazanır. TEB, 'Sizin toplumsal cinayetiniz yok! Biz LGBTİ+ oyucuya ödül vereceğiz' diye bir mantık(sızlık) mı yürütecek? Hamile erkek oyuncu mu arayacak? Ya da iki aynı cinsten bir çiftin oyunculuğunu mu bekleyecek?

Bu durumda TEB Mefisto ile işbirliği içine girmiş olmuyor mu? Burada amaç toplumu cinsiyetsizleştirme aslında kimliksizleştirme, kişiliksizleştirme haline geldiğini anlamamak mümkün müdür? Böyle bir mantık nereye oturur?

Tiyatro sanatına çok gençken 1970'lerde başladım. Doğal olarak aynı cinsine ilgi duyan birçok arkadaşımız oldu. Bu arkadaşlarımız hiçbir zaman kimse tarafından dışlanmadı. Herhangi bir ayrımcılık görmedi. Şimdi ne oldu böyle bir "yapay" sorun varmış gibi davranılıyor?

Emperyalizm kendi çaresizliği içinde bütün aygıtlarını sahaya sürmekte, yıkılırken çevremi de tahrip edeyim düşüncesi ile hareket etmektedir.

Mefisto cinsiyetinin önemi olmayan kendine uygun kişileri aramaya her zaman hazırdır. Şeytan emperyalizmdir! Cinsiyeti var mıdır? Önemli midir?

Son Dakika Haberleri