24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şiddetin ilacı: Kadının üretmesi

Şiddetin ilacı: Kadının üretmesi
A+ A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçen hafta açıklanan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı, 2021-25 arası uygulamaları kapsıyor. Açıklamanın yapıldığı etkinliğe, Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) de temsilcisiyle katıldı. Eylem Planı’nı değerlendiren CKD Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür, şöyle konuştu:

“Bu plan ilk olarak 2007-2010 yılları arasında çalıştırıldı. O tarihte, ortada İstanbul Sözleşmesi daha yok. Bu mücadelede İstanbul Sözleşmesi’nin milâtmış gibi algılanması doğru değil. Kadına, çocuğa yönelik şiddetle mücadele zaten bütün iktidarların görevidir. Şiddetle mücadele eylem plânlarının genel amaçları bellidir. Vakaların hızla adli mercilere yansıtılması, yasaların gerektiği şekilde düzenlenmesi, toplumsal bilincin yükseltilmesi, kadının sosyo-ekonomik konumunun güçlendirilmesi, şiddet gören ve uygulayan için rehabilitasyon hizmetleri, kurumlararası işbirliğinin artırılması… Bunlarda yeni olan veya İstanbul Sözleşmesi’nin bize kazandırdığı bir şey yok. Her plânda amaçlara uygun faaliyetler sıralanıyor, ama bunları gerçekleştirmek kolay olmuyor.”

YALNIZCA YASA İLE SORUN ÇÖZÜLEMEZ

“Kadınımızı İstanbul Sözleşmesi’yle falan değil, kendi mevzuatımız, kendi ülkemiz gerçekliği içinde yapacağımız düzenlemelerle ancak koruyabiliriz. Şiddeti doğuran nedenin temelde cinsiyet ayrımcılığı ve feodal düşünce yapısı olduğunu görmeliyiz. Kadın ve erkeği birbirine yabancılaştıran, düşmanlaştıran düşünce akımları şiddeti önlemeye değil, körüklemeye hizmet eder. Eşitsizliğin temelindeki sömürü gerçekliğinin üzerine yürünmeden, toplumun refah ve kalkınmışlık düzeyi topyekûn yükseltilmeden, sadece yasa değiştirerek sorun çözülemez. Kadın sorunu toplumdan ayrı düşünülemez ve soyutlanamaz. Türkiye ne ölçüde bağımsız, özgür ve aydınlanmış bir ülke olursa kadınlar da o ölçüde haklarını kullanabilen özgür yurttaşlarımız haline gelir.”

“CKD olarak biz, bu eylem plânı için sıraladığımız çözüm önerilerimizi, hukuk ve mevzuat yönü, çalışma hayatı yönü, eğitim yönü ve medya yönü olarak dört başlık altında sıraladık. Bunları toplumun değerlendirmesini istiyoruz. Bu işin mücadelesi temelde sınıfsaldır. Kadının eğitilmesi ve üretime sokulması en önemli ilkelerdir. Çünkü insan insanlığını üretirken bulur. Ancak o zaman, kadın-erkek eşitsizliğindeki büyük gedikler kapanmaya başlar ve kadına karşı şiddetin önüne geçilir.”

Son Dakika Haberleri