23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şikayet mektubunda Mavi Vatan haritası

Şikayet mektubunda Mavi Vatan haritası
A+ A-
HABER MERKEZİ

Türkiye, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'ne gönderdiği Yunanistan'ı şikayet mektubuna Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanlarını gösteren bir haritayı da ekledi. Yunan tarafı haritayı görünce çıldırdı.

Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu, 18 ve 19 Kasım tarihlerinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'e iki şikayet mektubu gönderdi. Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis'in Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 76. Oturumu'nun genel görüşmeleri sırasında, Türkiye'ye yönelik asılsız iddialarını ortaya koymak için gönderildiği belirtilen 19 Kasım tarihli mektupta, “Yunanistan Başbakanı'nın Doğu Akdeniz'deki güncel gelişmelere ve Kıbrıs sorununa çarpık bir bakış açısı sunması, talihsiz bir durumdur. Bunları kategorik olarak bütünüyle reddediyoruz. Yunanistan'ın bu kötü niyetli tavrı, iş birliğine ve iyi komşuluğa elverişli bir ortama hiçbir şekilde katkıda bulunamaz.” denildi. Mektupta şu ifadelere yer verildi:

“Yunanistan'ın Genel Kurul'daki söylemi ile sahadaki eylemleri, keskin tutarsızlıklara işaret ediyor. Yunanistan kendisini uluslararası hukukun 'şampiyonu' olarak tanımlarken, Doğu Akdeniz'de barış ve istikrar için çok önemli olan uluslararası anlaşmaları, yani 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Alaşmalarının Gayri Aakeri Statü'ye ilişkin hükümlerini ihlalde ironik şekilde ısrar ediyor. Türkiye, Yunanistan'a bu anlaşmaların hükümlerine uyma ve Doğu Ege Adaları'nın 'Gayri Askeri Statü'sünü eski durumuna getirme çağrısını yinelemektedir.”

MISIR ANLAŞMASINA TEPKİ

“Ayrıca Yunanistan, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin uluslararası yasal çerçeveyi destekleyen temel ilkelerden birini, yani adil sınırlandırma ilkesini ne yazık ki görmezden gelmeye devam etmektedir. Yunanistan, Türkiye'nin egemenlik haklarını ve meşru çıkarlarını göz ardı ederken, bölgede maksimalist sınır iddiaları peşinde koşuyor. Bu politikanın en bariz örneği, Ağustos 2020'de, Yunanistan'ın Türkiye ile ikili görüşmelere yeniden başlamasının arifesinde Mısır'la alelacele sözde bir sınırlandırma anlaşması imzalamasıyla görüldü. Söz konusu anlaşmanın Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki doğal haklarını ihlal ettiğini ve dolayısıyla iyi komşuluk ilişkileri ruhuna açıkça aykırı olduğunu belirtmek isterim.

“Yunanistan iki taraf arasındaki anlaşmazlıkların barışçıl yoldan çözülmesi çağrısında samimiyse, önce bu tür maksimalist taleplerden vazgeçmelidir. Yunanistan, Türkiye ile arasında çözülmemiş meseleleri aşırı basitleştirmeyi de bırakmalı. Bu konular, kıta sahanlığının sınırlandırılması, karasularının ve ulusal hava sahasının genişliği, geçerli uluslararası belgelerle Yunanistan'a devredilmeyen ada, adacıklar ve kayalıkların egemenliğini, Gayri Askeri Statü'deki bölgelerin ihlal edilmesini ve ve hizmet alanları (FIR, SAR ve NAVTEX) sorununu da içeren kapsamlı bir paket oluşturuyor. Bu gerçeğe rağmen Yunanistan, durumu iki devlet arasında tek bir sorun varmış, o da kıta sahanlığının sınırlandırılmasıymış gibi göstermeye çalışmaktadır. Anlaşmazlıkların doğru teşhisi ve bunları çözmek için gerçek bir irade olmaksızın, yalnızca bu sorunları çözmek için kurulmuş olan diyalog mekanizmalarını baltalama riskiyle karşı karşıya kalırız. Türkiye ise 63 turluk istişare görüşmelerine katılmış ve yapıcı bir yaklaşımla Yunanistan ile siyasi istişarelerde bulunmuştur ve görüşmelere devam edecektir.”

'3. TARAFLARLA ANLAŞMALAR İSTİKRAR İÇİN RİSK OLUŞTURUYOR'

“Bölgesel bağlamda Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafının maksimalist taleplerini ve dar çıkarlarını ilerletmek için, doğası gereği Türkiye düşmanlığına dayanan ve bir araç olarak kullanılmak üzere sözde bölgesel iş birliği planları/mekanizmaları kurma arayışına girişmeleri üzücüdür. Bu ikili aynı zamanda Avrupa Birliği'ni istismar etmek ve Türkiye karşıtı gündemlerine kalkan yapmak için de elinden geleni yapıyor. Yunanistan'ın üçüncü ülkelerle savunma iş birliği anlaşmaları imzalamak gibi son girişimleri, bölgesel istikrar için daha fazla risk oluşturuyor.

“Türkiye, bölgedeki hayati çıkarlarını kararlılıkla savunmaya devam edecektir. Türkiye ayrıca, ilgili aktörler arasında iş birliğine yönelik bir diyalog başlatmak ve Doğu Akdeniz'deki anlaşmazlıkların barışçıl çözüm yolunu açmak amacıyla Eylül 2020'de kapsayıcı bir Doğu Akdeniz Konferansı düzenlemeyi teklif etti. Bu öneri hala masadadır.”

'KIBRIS'TA ÇÖZÜM EGEMEN EŞİTLİKTİR'

“Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak, adadaki mevcut gerçeklere uyan ve egemen eşit iki taraf arasında serbestçe müzakere edilecek yeni bir çerçeve yoluyla adil ve sürdürülebilir bir çözüme verdiğimiz desteğin altını çizmek isterim. Yerleşim parametrelerini dikte etme girişimleri verimsizdir ve başarısızlığa mahkumdur. Yarım yüzyıldan fazla süren müzakereler boyunca, federal modelin Kıbrıs'ta sürdürülebilir bir çözüm olarak imkansız ve ulaşılamaz olduğu kanıtlandı. Bunun nedeni, Kıbrıs Türk halkıyla güç ve refahı paylaşmayı reddeden Kıbrıs Rum tarafının uzlaşmazlığıdır. Kıbrıs Türk tarafının doğal haklarını, yani egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüyü güvence altına alma talebi göz ardı edilemez. Bu nedenle, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın 27-29 Nisan 2021 tarihlerinde Cenevre'de gerçekleşen gayriresmi 5+1 Birleşmiş Milletler toplantısında sunduğu teklif, adil ve kalıcı bir çözüm için yapıcı ve gerçekçi bir seçenek sunuyor.

“Türkiye'nin, uluslararası hukuk çerçevesinde tüm Akdeniz havzasının istikrarına ve refahına daha fazla katkıda bulunmak, ayrıca tanıdığı tüm ilgili kıyı devletleriyle adil bir şekilde deniz yetki alanlarını sınırlandırılmak da dahil olmak üzere, bekleyen tüm sorunlara adil, hakkaniyetli ve barışçıl bir çözüm sağlamaya hazır olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim. Türkiye, Doğu Akdeniz'de barış ve istikrarın inşasının ancak diyalog ve iş birliği ile mümkün olacağına inanmaktadır.”

HARİTA RUM-YUNAN İKİLİSİNİ PANİKLETTİ

BM Genel Sekreteri'ne gönderilen 18 Kasım tarihli mektuba bir de harita eklendi. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanlarını gösteren haritada, Türkiye-Libya anlaşmasıyla belirlediğimiz E-F hattı da yer aldı. 28 derece paralelinin batısına uzanan bu bölge, Türkiye'nin Yunanistan-Mısır anlaşmasını tanımadığını bir kez daha teyit etti. Haritayı gören Rum ve Yunan basını, bunun bir kışkırtma olduğunu ileri sürdü. Yunan basınında “Türkiye'nin BM'deki Meydan Okuyan Haritası” ve “Akdeniz'deki Kaçırma Operasyonu” gibi başlıklar atıldı.

Mavi Vatan Yunanistan BM mektup harita