Yandex
28 Nisan 2025 Pazartesi
İstanbul 14°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şirin Pancaroğlu Türk Arpı projesini anlattı: ‘Nikriz Kasap Havası’ dünya literatüründe

Çengi günümüze taşıyan ve Türk müziklerini dünya literatürüne sokan Şirin Pancaroğlu, projenin ortaya çıkışını ve geldiği noktayı anlattı. Pancaroğlu, Türkiye’nin müzikte kendi köklerine dönüp bakması gerektiğini söyledi.

Şirin Pancaroğlu Türk Arpı projesini anlattı: ‘Nikriz Kasap Havası’ dünya literatüründe

Şirin Pancaroğlu’nun Türk Arpı projesi dünya çapında büyük bir ilgi gördü. Oluşturduğu nota koleksiyonu İngiltere’de sınav programına alındı.

Kaybolan bir müzik aleti olan çengi Türk Arpı ile canlandıran Pancaroğlu, Türk kültürünü ve müziğini tüm dünyaya aktarıyor. Projeyi Aydınlık’a anlatan Pancaroğlu, geçen sene bir kültür elçisi gibi çalıştığını söyledi. Sanatçı ayrıca Türkiye’nin müzikte kendi köklerine ve Doğu’ya da bakması gerektiğini vurguladı.

KAYBOLAN MÜZİK ALETİ ÇENGİN HİKÂYESİ

Türk Arpı daha doğrusu çengin kaybolan bir müzik aleti olduğunu söylüyorsunuz. Biz arpı Batı müziği ve mitolojiyle biliyoruz. Biraz tarihçesini anlatabilir misiniz? Bizde neden unutuldu?

Türk Arpı benim yakıştırmam. Normalde böyle adlandırılmıyor. Çeng, Mezopotamya’dan çıkmış. Çok eski bir çalgı. Başka kültürlerde de kullanılıyor. İpek Yolu üzerinden Çin’e kadar gidiyor. Aslında temel olarak bu çalgı açılı arp adını verdiğimiz, ilkel sadece bir açıya gerilmiş bir çalgı. Geçmişi 4500 yıl öncesine dayanıyor. Çok uzun müddet de 3 bin 500-4 bin yıla kadar bir süre boyunca değişime uğramıyor. Bu aslında normal bir şey değil, çünkü çalgılar zaman içerisinde değişir. Hem yer tutmuş, çok sevilmiş, edebiyattan tasavvufa kadar pek çok alanda yeri var. Ama buna rağmen yok olmuş.

BİR YANDA ÇENGNÂME BİR YANDA ÇALGI ÇENGİ

Şirin Pancaroğlu Türk Arpı projesini anlattı: ‘Nikriz Kasap Havası’ dünya literatüründe - Resim : 1

Çengnameler vardır, edebiyatta karşılaşırız. Sizce neden unutuldu?

Evrilmeyen bir çalgı. Biraz saray çalgısı olarak görülmüş. İktidarı sembolize etmiş. Pek de ilerlesin istenmemiş. Herkes ondan nemalanıyor. Aynı ses aralığına sahip, daha iyi akort tutuyor ve daha sağlam çalgı olduğu için ud çengin yerini alıyor. Bizim Türkçede çengi kelimesi olarak kalıyor ama o da olumlu bir anlama sahip değil. Çengi sözcüğü, çalgının kaybolmaya başladığı zamanda dilimize girdi. Evliya Çelebi not ediyor bunu. Kenar mahallelerde dansözlerin elinde turistik bir obje gibi elinde tuttuğu bir çalgıya dönüşüyor. Çalgıların statüleri de var. Bunlar konumunu kaybettiklerinde statülerini de kaybediyorlar. Bizde bir yanda çengname var, bir yanda da çalgı çengi diyoruz. İkisi farklı dönemi anlatıyor.

NOTA KOLEKSİYONU SINAV PROGRAMINA ALINDI

Türk Arpı projesi nasıl doğdu, nasıl gelişti? Projenin ayrıntıları neler?

2007 yılında çengi ortaya çıkarmak üzere çalışmalara başladım. Birkaç kişi çalışma yapmışlardı ancak onlardan faydalanmak mümkün olmadı. Kaynak bulmak gerekiyordu. Tekfen Vakfı’nın desteğiyle çalışmalara başladım. 2008 yılında İKSV’nin Müzik Festivali kapsamında hem çeng hem de arp için bir konçerto yazdım. Tekfen Vakfı da bu projeyi destekledi. Batı Müziği çerçevesinde kullanmıştık başlangıçta aslında. Daha sonra ben çengi farklı çalışmalarda nasıl kullanabilirim diye düşündüm. Bir süre sonra baktım ki çeng sınırlı bir çalgı. Türk Müziğini keşfederken farklı arp türleriyle Türk Müziği çalmaya başladım. Çeng bir araç oldu.

Bir noktadan sonra da yurt dışında eserleri seslendirdiğim zaman başka meslektaşlarım da ilgi gösterdi. 2015’te bir yayıncı geldi ve “Bunların notaları var mı?” dedi. Bunların notaları var ama benim çaldığım şekliyle yazılı değil. Türk Müziğinde nota basit bir reçete gibi. Benim çaldığım şekilde siz çalamazsınız” dedim. Yayıncı, “Bunları yazarsanız yayınlarız” dedi. Önce büyük bir kaynak üzerine çalıştım. Ondan sonra da çaldığım münferit eserlerden akıllıca bir seçki yapmaya çalıştım. 24 kitaptan oluşan bir nota koleksiyonunu 2022 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle yayımladım. Bu yazılı kaynak çalışması bu projenin belkemiğini oluşturuyor. Nota koleksiyonu dünya literatürüne girdi. İngiltere’de bir sınav sistemi var. O sınavın eğitim programına dahil edildi. Bu ilk defa oluyor. O programdan mezun olmak isteyen bir öğrencinin mesela “Nikriz Kasap Havası” çalması gerekiyor.

Şirin Pancaroğlu Türk Arpı projesini anlattı: ‘Nikriz Kasap Havası’ dünya literatüründe - Resim : 2

‘KİMSE METODOLOJİYLE İLGİLENMİYOR’

Türkiye’de nasıl karşılandı?

Türkiye’de ilgi yetersiz. Bakanlık’ın birimleri var. Onlara anlatıyorsun. Ama onlar da müziğin içinden gelen insanlar değil. En azından yayın aşamasında destek verdiler.

Neden ilgi görmedi?

Görmez, çünkü müzik eğitimi veren kurumlar Türkiye’ye bakmıyor. Arp nerede çalınıyor? Batı’da, oraya bakıyor. Batı müziği ve Türk müziği konservatuarı ayrı. Batı müziği konservatuarı diyor ki arpla niye Türk müziği çalınıyor? Eğitim kurumlarımız toplumdan daha geri.

Bugüne kadar hiç kimse bizim müziklerimizle dünya literatürüne girmedi. Bu metodolojik olarak önemli. Ama maalesef kimsenin metodolojik çalışmalarla ilgisi yok.

‘TÜRKİYE HEP BATI’YA BAKIYOR’

Siz, bir röportajınızda İpek Yolu’na değiniyorsunuz. İpek Yolu’nun iz bıraktığını söylüyorsunuz. İpek Yolu bir ilham kaynağı mı size göre?

Tabii ki. Türkiye, Asya’ya bakmıyor. Daha Doğu’dan baktığımız zaman çengin anavatanı olarak görülüyoruz. İpek Yolu etkileşim yolu yanı zamanda. Bu sizi muazzam bir coğrafyada yola çıkarıyor. Bu coğrafyalarla ilişki kurmak için belli mekanizmaların olması gerekiyor. Çin’de uluslararası bir dernek kurduk. Benim Çin’le daha önce de temasım oldu. Türkiye hep Batı’ya bakıyor. Öyle bir sorun var.

Müzikte Batı’nın kurmaya çalıştığı bir hegemonya var mı? Sanatta bu hep tartışılıyor

Bildiklerimizin üzerinden gitmemiz lazım. Müzikte bir kolonizasyon yok mu var. Batı, bu iş bizden sorulur havasında ama onlar bile değişiyor. Bu müfredata girmemiz bile mesela bunun bir göstergesi. Artık Batı bestecilerinin müzikleri yok diyorlar. Eskisi gibi statik değil onlar da. Öte yandan Çin bizi çok merak ediyor. Çin’in Kuşak Yol projesi var. Kültürel alanda da bunu yansıtmışlar vaziyetteler.

Türkiye’nin kültür politikası var mı?

Türkiye’nin bir kültür politikası yok. Bir taşlaşma var. Düşünsel ve sanatsal gelecek açısından bir faydası yok. Şapkayı önümüze koyup hiç düşünmemişiz kültürel anlamda. O yüzden nereye çekerseniz o tarafa gidiliyor. Toplumun da gerisinde kalıyorsunuz. Bununla birlikte müzik eğitimi veren kurumlar, müzik üreten kurumlar toplumun gerisinde. Kötü şeyler yapıyorlar anlamında demiyorum ama bir vizyon eksikliği var.

‘SANATÇI TOPLUMA KARŞI SORUMLUDUR’

Siz bir röportajınızda “Beste yaparken sosyal olayların beni çok etkilediğini fark ettim.” diyorsunuz. Bugünün sanat anlayışı sizin bahsettiğiniz duyarlılığı taşıyor mu? Sanatçının toplumsal sorumluluğu olmalı mı?

Biz sahneye çıkıyor muyuz? Çıkıyoruz. İşimizi iyi yapınca alkış alıyor muyuz? Alıyoruz. Toplum sizi bir sahneye çıkarıyor. Bu önemli bir sorumluluk. Kendi süzgecinden süzülmüş bir dünya bakışı sunuyorsunuz. Ne çaldığınız, nasıl çaldığınız sizin duruşunuzu ortaya koyuyor.

Ben kesinlikle bir sorumluluk hissediyorum. Türk müziği üzerine çalışma yapmaya başladığımdan beri Batıcı camia tarafından dışlandığımı söyleyebilirim. Biz Türkiye’de yaşıyorsak benim buraya karşı bir sorumluluğum var. Sanatçı eserleriyle tavrını ortaya koymalı.

Son olarak okurlarımıza ne söylemek istersiniz?

Nota koleksiyonu, yaptım bitti değil. Koleksiyonun ses ve video arşivini yapmaya gayret ediyorum. Geçen sene kültür elçisi gibi çalıştım. Bütün imkanlarımı seferber ettim. İnşallah bu projeyi anlatabilirim. Destek bulmayı umuyorum. 2025’te ABD’de, Çin’de ve Macaristan’da çalışmalar yapacağım. Biraz elimizde imkân olması gerektiğini düşünüyorum. Umarım Türkiye şu kötü kavşağı dönebilir.

Müzik