22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şişmanlığın çaresi kalp ilacı olabilir mi?

Farelerde yapılan araştırma, kalp hastalığını tedavi etmek için halihazırda kullanılan bir ilacın obeziteyi hiçbir yan etki yaratmaksızın tersine çevirebileceğini gösterdi.

Şişmanlığın çaresi kalp ilacı olabilir mi?
A+ A-
Doç. Dr. Şehime G. Temel

İspanyol Ulusal Kanser Araştırma Merkezi (CNIO) bilim insanları tarafından yapılan çalışmada, sitokin interlökin 17A (IL-17A) obezite için nedensel bir faktör olarak tanımlandı ve IL-17A'nın, Tip 2 diyabet, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklar gibi rahatsızlıklara yol açabilen obezite ve bununla ilişkili metabolik sendromik durumlara neden olarak yağ dokusu üzerinde doğrudan etkisi olduğu gösterildi. Farelerde yapılan çalışmada, IL-17A'yı baskılamak için digoksin ile tedaviden haftalar sonra, diyetle uyarılan obez (DIO) hayvanların vücut ağırlıklarının yüzde 40'ından fazlasını kaybettiği ve sağlıklı, obez olmayan hayvanlarla aynı kiloya ulaştığı gösterildi. Digoksin uygulaması ayrıca obezite ile ilgili metabolik bozuklukları da tersine çevirdi.

Araştırmacılar, çalışmalarının yeni bir yaklaşıma dayanan olası bir tedavi stratejisi sunduğunu öne sürüyorlar: enflamatuar bileşeni hedefleyerek obezite ile mücadele. CNIO Büyüme Faktörleri, Besin Maddeleri ve Kanser Grup Başkanı çalışma lideri Nabil Djouder, IL-17A üretimini veya bu molekülün aktive ettiği sinyal yolunu baskıladığınızda, obezitenin oluşmadığına dikkat çekti. Digoksin , halihazırda mevcut bir ilaç. Djouder ve araştırma ekibi, Nature Metabolism'de çalışmalarını, "Adipositlerde IL-17A ekseninin inhibisyonu, farelerde diyetle indüklenen obeziteyi ve metabolik bozuklukları bastırır" başlığıyla yayımlandı.

Obezite, giderek daha endişe verici hale gelen bir toplumsal durum ve büyük bir küresel sağlık sorunudur. DSÖ rakamlarına göre dünya çapında 1.9 milyar fazla kilolu, 600 milyon obez yetişkin var. 2030 yılına kadar küresel nüfusun yüzde 51'inin obez olacağı tahmin edilmekte.

Obezitenin enflamatuar bir hastalık olduğu, etkili bir şekilde vücudun aşırı besinlerin neden olduğu strese karşı kronik bir savunma reaksiyonu olduğu iyi bilinmektedir. Bu bilgiye dayanarak, Djouder liderliğindeki araştırma ekibi, iltihaplanmayı önleyecek potansiyel bir yaklaşımı değerlendirdiler. Araştırma ekibi, 5 yıl önce inflamasyon ve karaciğer kanseri üzerine yaptikları başka bir çalışmada, farelerin kilo kaybettiğini gözlemlediler. Diğer daha önceden yapılan çalışmalardan elde edilen kanıtlar, besin maddelerinin, iltihabın temel bileşeni olan IL-17A'nın aracılık ettiği bir süreç yoluyla iltihaplanmaya neden olabileceğini gösterdi.

Kalp yetmezliğinde kullanılan digoksin, IL-17A üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. Araştırmacılar, bunu farelerde test etti. Birkaç hafta sonra obez hayvanlar yüksek yağlı diyetlerini yemeye devam ederken bile, digoksin uygulamasının dramatik kilo kaybı ile metabolik olayları tersine çevirdiği gözlemlendi.

YÜZDE 41 KİLO KAYBI

1 hafta süreyle yapılan digoksin tedavisi eş zamanlı olarak vücut ağırlığını azalttı ve metabolik disfonksiyonu iyileştirdi. Digoksin ile tedavi edilen obez fareler, 1 aylık tedaviden sonra vücut ağırlığının yüzde 41'ini kaybettiler ve sonunda, normal diyet ile beslenen farelerin bazal vücut ağırlığına ulaştılar. Daha da önemlisi, daha yüksek doz seviyesinde, digoksin tedavisinin glikoz homeostazını tamamen düzelttiğini ve digoksinin doza bağlı olarak metabolik sendrom özelliklerini azalttığını belirttiler.

Digoksin uygulamasının yüksek yağ diyeti ile beslenen farelere olan faydaları en az sekiz ay sürdü, vücut ağırlığı kaybı, tedavi bitene kadar devam etti, ancak digoksin tedavisi geri çekildiğinde hayvanlar tekrar kilo almaya başladılar.

Digoksinin obez fareler üzerindeki kilo kaybı etkileri dramatik olsa da, digoksinin insanlarda kilo kaybı üzerindeki benzer etkileri daha önce rapor edilmemiştir. Djouder, bunu digoksin kullanan hastaların kardiyovasküler hastalıklarının digoksinin kilo verme etkisini maskeleyen yüksek sıvı tutulmasına neden olduğu gerçeğine bağlamakta. Araştırma ekibi insanlarda vücut ağırlığı kaybı üzerindeki bu etkisizliğin, kalp yetmezliği olan bireylerde büyük olasılıkla vücut ağırlığı ölçümlerini engelleyen ve muhtemelen nihai verileri etkileyen muazzam sıvı tutulumu (> 20 L) ile açıklanabileceğine dikkat çekti.

İNSANLARDA DÜŞÜK DOZDA KULLANILIYOR

Araştırma ekibi kilo kaybına neden olmak için insanlarda digoksin dozunun artırılmasının da gerekli olabileceğini vurguladı. Araştırmacılar, insanları tedavi etmek için kullanılan digoksin dozlarının, fareleri tedavi etmek için kullanılan dozlardan (1-2 mg / kg vücut ağırlığı) yaklaşık altı kat daha düşük olduğuna, bu durumun da kilo kaybı için yetersiz olduğunu düşündürdüğünü ifade ettiler.

Araştırmacılar, bulguların önemli klinik ilgiye sahip olabileceğini öne sürüyor. Makalenin birinci yazarı Ana Teijeiro, obez hastaların kilo kaybı stabil hale gelene kadar kısa bir süre digoksin alabileceğini ve ardından sağlıklı bir diyet uygulayabileceğini belirtiyor. Araştırma ekibi kilo kaybından bağımsız olarak ilacın insülin duyarlılığını ve / veya hiperkolesterolemiyi iyileştirmek için de kullanılabileceğini belirtti. Teijeiro, ilacın ayrıca hiperkolesterolemi, hepatik steatoz ve tip 2 diyabet gibi obezite ile ilgili hastalıklar için de kullanılabileceğine dikkat çekti.

Araştırmacılar, sonuçlarının farelerde elde edildiğini ve bunları insanlarda doğrulamak için epidemiyolojik ve klinik çalışmaların gerekli olduğunu vurguladılar.

Çalısma potansiyel klinik ilgisine ek olarak, iltihaplanma ve kilo alımı arasında nedensel bir bağlantı belirlemesi açısından önemli. Bu calışma , obeziteyi enflamatuar bir hastalık yapan moleküler mekanizmaları aydınlatmak için önemli araştırmalara kapı aralayabilir.

Özgün içerik: https://www.nature.com/articles-/s42255-021-00371-1

Obezite ŞİŞMANLIK İspanyol Ulusal Kanser Araştırma Merkezi