SONDAJ faaliyetleri Türkiye’ye karşı bir hamle

Yunanistan merkezli Polispress haber sitesi, “Doğu Akdeniz İttifakları ve Hindistan ile Çin Arasındaki Ekonomik Rekabet” başlıklı bir analiz yayımladı. ABD Kara Kuvvetleri Komuta ve Kurmay Koleji mezunu emekli Tümgeneral George Gorezis'in imzasını taşıyan analizde, ABD’li enerji devi Chevron’un Doğu Akdeniz’de yeni arama faaliyetlerine başlaması, Türkiye’ye karşı bir “mesaj” olarak nitelendi. Gorezis, Chevron’un faaliyetlerine ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Amerikan şirketi Chevron’un Girit’in güneyinde arama çalışmalarına başlaması, Türkiye-Libya mutabakatını ve Mavi Vatan Doktrini’ni fiilen geçersiz kılmaktadır. Yine de Türkiye'nin bundan ders çıkarmasının uzun zaman alacağını göz önünde bulundurmalıyız.”

Analizde, “Türkiye'nin East-Med boru hattı ve Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'nun oluşturulmasına verdiği tepki, Türkiye'nin bu büyük projelerden dışlanarak (özellikle Yunanistan tarafından) tehdit edildiğini hissettiğini göstermektedir.” ifadelerine yer verildi.

Yunanistan-Güney Kıbrıs-İsrail üçlü ittifakının bölgesel ve uluslararası düzeyde etkili olduğu vurgulanan analizde, şu değerlendirmeler yer aldı:

“Aynı durum, Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru konusunda Çin ile daha küçük ölçekte yaşanmaktadır. Ancak Türkiye ve Çin'in olumsuz tepkisine rağmen, Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail'in üçlü ittifakı, yalnızca üyelerine değil, bölgesel ve uluslararası düzeyde diğer devletlere de fayda sağlayan olumlu bir ekonomik işbirliği örneği olarak görülmelidir.”

‘İTTİFAK AVRUPA’YA AÇILAN KAPI’

Türkiye’nin Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile ilişkilerine dair de değerlendirmelerde bulunan Gorezis, “Yunanistan ve Kıbrıs’ın Ankara’nın iddialarını ya gönüllü olarak kabul etmesi ya da kabul etmeleri için diplomatik ve askeri baskı yapılması gerektiği algısı hakimdir.” ifadelerini kullandı. Analizde, “Mavi Vatan” doktrini “saçma sapan” olarak nitelendirildi ve Türkiye'nin bu doktrini uluslararası hukuka aykırı iddialarını yenilemek için kullandığı öne sürüldü.

Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail üçlü ittifakının ABD’nin desteğiyle “3+1” formatına dönüştüğüne dikkat çekilen analizde, “Bölgede ortak çıkarları bulunan İtalya, Fransa ve Mısır gibi ülkeleri de çekmek için koşullar yaratıldı. Ayrıca, Kıbrıs ve Yunanistan ile işbirliği, Avrupa pazarına açılan bir kapı işlevi görmektedir.” ifadeleri yer aldı.

HİNDİSTAN DA TOPLANTIYA KATILACAK

Ukrayna krizinin ardından Doğu Akdeniz’de yeni bir dönemin başladığı belirtilen analizde, “Hindistan ve Çin, bölge ülkeleriyle ticaret koridorları için rekabet ederken, enerji krizine karşı ittifaklar kuruluyor. Türkiye ise bölgesel gücünü artırma çabasında.” denildi.

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in 30 Mart’ta İsrail’e yaptığı ziyaretin önemine vurgu yapılan analizde, Miçotakis ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun savunma, enerji ve Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) konularını ele aldığı belirtildi.

Analizde ayrıca, Hindistan’ın Yunanistan, GKRY ve İsrail’in bir sonraki üçlü toplantısına katılacağı bilgisi paylaşıldı. Hindistan’ın Akdeniz’e uzanan bir ticaret koridoru oluşturmayı hedeflediği belirtilirken, 9 Eylül 2023’te G20 Zirvesi'nde duyurulan bu projenin birçok ülkenin desteğini aldığı ifade edildi.

TÜRKİYE’Yİ SURİYE’DEN ÇÖKERTME PLANI

Öte yandan Yunanistan merkezli Pentapostagma haber sitesinde, “Yunanistan-İsrail-Kıbrıs askeri ekseni ve Netanyahu'nun doktrin değişikliği Erdoğan'ı dehşete düşürüyor” başlığıyla bir haber yayınlandı. Türkiye’nin hedef alınarak çeşitli iddiaların ortaya atıldığı haberde, “Suriye, Türkiye'nin yeni Osmanlı planlarının ‘çöküşü’ için başlangıç noktası olacaktır.” ifadesi kullanıldı. Haberde, Netanyahu’nun bölgedeki çatışmaları sürdürerek sadece koalisyonunu ayakta tutmadığı, aynı zamanda Doğu Akdeniz’deki planlarını Türkiye’yi de kapsayacak şekilde genişlettiği belirtildi. Ancak Türkiye’nin “Mavi Vatan” doktrininin, Libya ile yaptığı mutabakatın ve Ege’deki hamlelerinin İsrail’in bölgesel stratejileriyle çeliştiği kaydedildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsrail’e karşı harekete geçemeyecek kadar “zayıf” olduğu ileri sürülen haberde, Türkiye’nin İsrail’in egemenliğini tehdit eden herhangi bir adıma karşı “ağır sonuçlarla” karşılaşacağı savunuldu.

Yunanistan-İsrail-Güney Kıbrıs ittifakı “savunma ittifakı” olarak nitelendirilen haberde bu ittifakın Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki planlarına karşı kurulduğu belirtildi.

İsrail’in Türkiye’ye göre askeri anlamda daha az avantajlı olduğu bilgisi verilen haberde, İsrail’in bundan dolayı Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığını “doğrudan bir tehdit” olarak algıladığı kaydedildi.

Aynı haberde, İsrail’in son hava saldırılarının yalnızca Türkiye’ye değil, daha geniş jeopolitik hedeflere yönelik olduğu öne sürüldü. Washington’un Türkiye’yi Suriye’deki askeri varlığını sınırlamaya ikna edememesi nedeniyle İsrail’in kendi kırmızı çizgilerini belirlemeye kararlı olduğu savunuldu.

İsrail’in Suriye’deki Bilimsel Çalışmalar ve Araştırma Merkezi’ni hedef alarak Şam’daki hükûmete mesaj verdiği iddia edildi.

Netanyahu’nun, Suriye ve Lübnan’ın da İbrahim Anlaşmalarına katılmasını istediği belirtilirken, koalisyonundaki sertlik yanlılarının İsrail’in en güçlü döneminde olduğunu düşündüğü aktarıldı. İsrail’in sağ kanadındaki bazı isimlerin, Suriye ile barış anlaşması için uygun dönemin yaşandığını savunduğu bildirildi.