22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sorun da çözüm de rakip analizinde!

EURO 2020’de ilk iki maçını da kaybeden A Milli Takımımız, son 16 turu şansını mucizelere bıraktı. Lig Radyo programcısı Cüneyt Kaşeler ile İsviçre maçı öncesi ay-yıldızlıların durumunu değerlendirdik. Kaşeler, kötü oyunda en büyük etkenin teknik direktör formsuzluğu olduğuna dikkat çekti.

Sorun da çözüm de rakip analizinde!
A+ A-
SEMİH NİŞANCI

Son iki yıllık dönemde A Milli Futbol Takımımızın Şenol Güneş idaresinde gösterdiği gelişim, Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2020) öncesinde beklentileri bir hayli artırmıştı. Özellikle geride kalan mart ayında oynanan Dünya Kupası eleme müsabakaları, ay-yıldızlı ekibin EURO 2020 öncesinde ne kadar formda olduğunu gösteriyordu. Genç, potansiyelli ve geniş kadronun vaat ettikleri karşısında ümitlenmemek mümkün değildi.

Milliler, EURO 2020’ye bu tabloda hazırlandı. Ancak İtalya ile oynanan açılış maçının santrasından, Galler maçının bitiş düdüğüne kadar geçen süreç, büyük bir hayal kırıklığını beraberinde getirdi. "Türk duvarı" olarak adlandırılan savunmamız açıklar veriyor, yetenekli oyuncularımız organize olamıyor, teknik direktör Şenol Güneş’in hamleleri de sonuç vermiyordu. İtalya maçını 3-0, Galler karşılaşmasını da 2-0 kaybettik... Grupta son maçımız yarın İsviçre ile, Bakü Olimpiyat Stadı’nda. Son 16 turuna kalmamız için farklı kazanmamız gerek. Ancak bu da yetmeyecek, diğer gruplardaki üçüncülerin puan ya da gol averajlarının bizden düşük olmasını bekleyeceğiz.

Milli takımımızın ilk iki maç itibarıyla yaşadığı problemleri Lig Radyo programcısı Cüneyt Kaşeler ile konuştuk.

‘HAK EDEREK GİTTİK, DOĞRU HAZIRLANAMADIK’

Henüz üç ay önce Dünya Kupası Eleme Grubu maçlarında milli takımımızı izledikten sonra Avrupa Şampiyonası için çok ümitlenmiştik. Gelinen noktada 2’de 0 yaptık. Gol yok, pozisyon çok az, 5 gol yemiş durumdayız. Şampiyona öncesindeki tüm doğrularımız sarsılmış gibi. Genel bir değerlendirme yapar mısınız?

Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Türk futbolunun ne durumda olduğunu milli takımın başarısı ya da başarısızlığı üzerinden okumak eksik olur. Milli takımın aldığı sonuçlar buzdağının en üst noktasıdır. Bu bir turnuva ve milli takımımızın bu turnuvada rakip analizinde zayıf kaldığını görüyoruz. Hem İtalya hem Galler maçında rakipleri iyi analiz edemediğini, onların hücum silahları ve savunma zaafları üzerine iyi çalışamadığını görüyoruz.

Bu duruma teknik direktör formsuzluğu diyebiliriz. Oyuncuların doğru oyun planına çalıştırılmadığını, ayrıca futbolcuların hem fiziki hem de kafa olarak hazır olmadığını düşünüyorum. Her iki karşılaşmada da doğru 11’lerin çıkmadığını ya da doğru oyuncu değişikliklerinin yapılmadığını görüyoruz. Altını çizmek istiyorum, tekrar edeyim, form ya da formsuzluktan bahsediyorum. Futbolcular ve teknik direktör iyidir-kötüdür diye konuşulacak bir konu değil bu. Hak ederek gittiğimiz bir şampiyonaya doğru hazırlanamadığımızı gösteriyor alınan sonuçlar.

İtalya ve Galler maçlarında Okay Yokuşlu ve Ozan Tufan aynı anda oyundan alındı. İki maçta da orta sahanın omurgasını oluşturan bu ikiliden vazgeçilmesi turnuva hazırlığının kötü olduğunun göstergelerinden midir?

Şöyle cevap vereyim. Teknik direktörlerin kafasında oyun planları vardır, A, B, C planı… İlk plan tutmayınca bu iki futbolcuyu değiştirdi Şenol Güneş, skorda geriye düşmekle alakalıydı. Benim sorgulamak istediğim konu şu: Demek ki A planı doğru değildi Şenol Güneş’in. Tabii ki, hangi futbolcuya görev vereceği teknik direktörün tasarrufudur ama bu değişikliklerle iki maçta da planların tutmadığını, Güneş’in istediklerinin sahaya yansımadığını anlıyoruz.

‘TURNUVALARA SÜREKLİ KATILIM ÇOK ÖNEMLİ’

Galler maçının son dakikalarında, 2 yılda büyüttüğümüz bir hikayenin 2 maçta yerle bir olması gibi bir ruh hali belirdi sosyal medyada, hatta bende de. “Yine mi başa döndük” moral bozukluğu hakimdi. İsviçre maçında bir mucize bekleyebilir miyiz?

Sosyal medyadaki karamsarlığa katılmıyorum ben. Çok büyük beklentilerin yaratılmasına da katılmıyorum. Çok büyük bir ihtimalle milli takım turnuvadan elendi. Elbette İsviçre maçında bir mucize isteriz ama bu çok küçük bir olasılık. Öte yandan, Türkiye, 2022 Dünya Kupası Elemeleri’nde oynadığı 3 maçın 2’sini kazanmış durumda, Letonya maçını kazansak 3’te 3 ile grubun favorisi olacaktık. Evet Avrupa Şampiyonası’nda başarısız olduk ama önemli olan bu dev turnuvalara sürekli katılabilmek. Türkiye olarak en büyük hedefimiz bu olmalı. 2016 ve 2020 turnuvalarına katıldık, bence bu bir başarıdır. Bunu devam ettirmek önemli.

Salgın ve yoğun maç trafiği nedeniyle oyuncuları en az hasarla turnuvaya gelen ve oyuncuları en hırslı ülkeler öne çıkıyor. Biz demek ki o takımlardan biri olamadık. Henüz 29 yaşındaki Eriksen’in hayatına kalp pili ile devam edeceği bir maç trafiği ve UEFA ile FIFA’nın skandal biçimde maç programı yaptığı bir dönemde –belki züğürt tesellisi olacak ama- turnuvayı sağlıklı tamamlamak bile bir başarı. Bundan sonraki turnuvalarda da aynı sonuçla karşılaşırsak, o zaman bunu ayrıca oturup konuşabiliriz.

HAKAN, BİR HAGİ YA DA ALEX DEĞİL

Hakan Çalhanoğlu’nun kulüp takımları performansını milli takıma taşıması için uzun süre bekledik. Son 1.5-2 yılda daha çok verim almaya başladık ki hatta “en sonunda başardık” noktasına da geldik. Ancak turnuvanın ilk iki maçında ciddi bir hayal kırıklığı yaşadık, Hakan’ın çabalasa dahi hiç verimli oynayamadığını gördük. Sizce sorun nerede?

Şöyle, Hakan Çalhanoğlu konusunu Mesut Özil’in durumuna benzetiyorum ben. Bu tip oyuncular, iyi çalışan bir makinede fark yaratan yetenekler. Ama eğer makine çalışmıyorsa, tek başına size maç kazandıracak oyuncular değiller. Takım doğru kurgulanmamışsa, yanlarında oynayanlar ve oyun planı doğru değilse, bu oyuncular hiçbir şey yapmıyor ya da hiç risk almıyor gibi gözüküyor. Halbuki, aldıkları eğitim itibarıyla, bu tip futbolcular o makineyi en iyi işleten parça olarak yetiştirilmişler. Ama o makine işlemiyorsa, ekstra işler yapan oyuncular değiller.

OYUN PLANI İLE DOĞRUDAN İLİŞKİLİ

Örneğin bir Hagi ya da Alex, oyun sıkıştığında inisiyatifiyle maç kazandıran, bireysel becerileriyle oyunu çözen adamlardır. Hakan ise çok iyi işleyen bir makinenin mükemmel oynatıcısı. Kendi başına bir şey yaptığını çok göremeyiz. Hakan Çalhanoğlu kötüyse eğer, emin ol takım ve oyun planı kötü olduğu içindir.

Avrupa A Milli Takım Cüneyt Kaşeler lig radyo EURO 2020